• Sonuç bulunamadı

3.2. Ġktisadi Dalgalanma Teorileri

3.2.1. Ekonomik Teoriler

Ekonomik teorileri aĢağıdaki gibi inceleyebiliriz:

3.2.1.1. Keynes Öncesi (Klasik Okul)

Sanayi devriminde (18. yy.ın ikinci yarısı) büyük buhrana kadarki dönemde ekonomide klasik okul egemendi. Bu okulun görüĢleri ise Say yasası olarak bilinen “Her arz kendi talebini yaratır" görüĢüne dayanır. Say yasasına göre, her arzın kendi talebini yaratacağını talep edersek üretilen her mal satılır ve ekonominin tam istihdamda olduğu gizli varsayımı yapılır.

DıĢsal etkenler olmadığı sürece ekonominin üretim, yatırım, tasarruf gibi büyük davranıĢları üretilen her türlü mal ve hizmet birimini satın almak için yeterli gelir ve talebi yaratacaktır. Burada servet saklama aracı değil (değer ölçüsü değil), değiĢim ölçüsü olduğu kabul edilir. Para, Say yasasına göre bir araçtır ve yansızdır.

Klasik okul arz yönü üzerinde durur. Bu okula göre krizlerin temel nedeni kendi kendine dengeye gelebilen ekonomiye yapılan gereksiz ve yanlıĢ devlet müdahaleleridir.

3.2.1.2. Keynesyen Okul

1936 yılındaki Keynesyen devrim ile ekonomik denge teorisinin yapısında iktisadi dalgalanma anlayıĢında değiĢiklikler meydana gelmiĢtir.

Keynesyen okulun iktisadi dalgalanma teorilerini üç ana baĢlık altında iĢleyebiliriz:

3.2.1.2.1. Geleneksel Keynesyen

Kısa dönemli bir analiz olan Keynesyen teoride iktisadi dalgalanmalar değiĢen kar beklentileri ve yatırım hareketleri ile iliĢkilendirilmektedir.

Keynesyen teoride, üretim ve istihdam üretim talebi tarafından belirlenmektedir. Üretim talebi ise tüketim talebi ve yatırım talebinden doğar.

Tüketim düzeyi, daha çok gelir düzeyine bağlıdır. Gelir yükseldiğinde, tüketim mutlaka artar, ama bu artıĢ gelirdeki artıĢ kadar olmayacaktır. Yani gelir artarken, tasarruf da artacak, bu ekonomide değiĢmelere yol açacaktır.

Keynesyenler iktisadi dalgalanmaların nedeni olarak yatırımlardaki değiĢmelere fazla önem verirler. Ekonomide, istihdamın kolayca ve düzenli geliĢmesini sağlayıcı mekanizmaların bulunmaması üzerinde dururlar.

Yatırımların faiz esnekliği düĢüktür. Ücret ve fiyatlar, aĢağı doğru esnek değildir. Bunlar ekonomide dalgalanmalara neden olurlar.

3.2.1.2.2. Post Keynesyen

1970'li yıllarda öne çıkmıĢtır. Post Keynesyen düĢünce, Avrupa ve Amerikan Post Keynesciliği olarak ikiye ayrılır. Avrupa Post Keynesgilleri, büyüme-bölüĢüm, Amerikan Post Keynesgilleri ise parasal dinamiklere önem verirler. Post Keynesyen görüĢte değinilmesi gereken en önemli nokta, para arzının içselliği yaklaĢımıdır. Parasal etkinin kaynağı merkez bankası ise para arzı dıĢsal, piyasalar ise içseldir. Bu teoriye göre, para arzı bir otorite

tarafından değil, firmaların, bireylerin, bankaların davranıĢları sonucunda ekonomik hayatın gereksinmelerince belirlenir. Yani para arzı, içseldir.

Post keynesyenler, incelenen konu ile ilgili bilgi olmaması veya eksik bilgi olması nedeniyle geleceğin bilinmeyebileceğini, geleceğin olasılık hesapları ile hesaplanamayacağını belirterek, ekonomik krizlere belirsizlik temelinde yaklaĢırlar. Bu noktada, Rasyonel Beklentiler Teorisini eleĢtirirler.

3.2.1.2.3. Gayri MeĢru Keynesyen

J. Robinson' un gayri meĢru Keynescilik dediği görüĢ, yaygın olarak P.

Samuelson'un Neo Klasik sentez Ģeklindeki tanımıyla aynıdır. Neo Klasik sentez, toplam talebin Keynesyen teorisi ile toplam arzı klasik teorisini birleĢtirmektedir. Bu teoriye göre, iĢsizliğin ortaya çıkıĢ nedeni nominal ücret yapıĢkanlığının, reel ücretlerin denge değerlerine göre olan ayarını engellemesinden kaynaklanır. Neo Klasik sentez, gerçek bir sentez olmayıp, sadece Neo Klasik görüĢün bazı makro Keynesyen değerlerle yeniden ifade edilmesidir.

3.2.1.3. Monetarist Okul

Monetarizm (parasalcılık) veya Modern Miktar Teorisi, 1960' lı yılların ikinci yarısından itibaren M. Friedman ve A. Schwartz önderliğinde Keynesyen teoriye eleĢtiri olarak geliĢtirilmiĢ bir teoridir.

Monetaristlere göre;

- Ekonomideki dalgalanmalara neden olan, para talebi ile bağlantılı olmayan, para arzı değiĢmeleridir. Yani kısaca, parasal değiĢmelerdir.

- Üretimi, istihdamı ve fiyatlar genel seviyesini belirleyen temel unsur para arzında meydana gelen değiĢmelerdir. Ekonomide para arzı artarsa, tüm mal ve hizmetlere ve finansal aktiflere talep artar.

Bunların fiyatı yükselir, faiz oranı düĢer. Faiz haddindeki düĢme, tekrar yatırım talebini uyararak milli gelirin daha yüksek oranda yükselmesine sebep olur.

- Gelirdeki dalgalanma oranı, para arzındaki dalgalanma oranından daha yüksektir. Para, milli gelir üzerinde büyük bir kaldıraç etkisine sahiptir.

- Piyasa dengede olduğundan devletin müdahalesine gerek yoktur.

Yani rijit fiyatlar kabul edilmelidir. Konjonktür dalgalanmalarının nedeni devlet müdahaleleridir.

- Parasal ücretler fiyatlardaki değiĢmeye çok kısa sürede ayarlanır.

Ekonomi kendiliğinden tam istihdama gelir.

3.2.1.4. Yeni Klasik Okul

Yeni Klasik Okuldakiler, konjonktür dalgalanmaları nedenlerini arz Ģokları yaratan reel etkenler olarak görürler. Olağan dıĢı iklim koĢulları, yeni üretim teknikleri, yeni ürünler, ham madde kaynaklarındaki beklenmedik yükselmeler arz Ģokları yaratır. Bu arz Ģokları, üretimdeki ve fiyatlardaki dalgalanmaları harekete geçirir.

3.2.1.4.1 Yeni Klasik Ġktisadi Dalgalanma Modeli (Rasyonel BekleyiĢler Teorisi)

Yeni klasik okulun iki temel varsayımı vardır:

- Ekonomideki tüm karar alma birimleri için geçerli kabul edilen Rasyonel BekleyiĢler Teorisi,

- Tüm piyasalarda (tam rekabet varsayımı altında) tam esnek fiyatlar ve ücretler.

Rasyonel BekleyiĢler iktisadi dalgalanma teorileri, parasal ücretlerin beklenen fiyat düzeyi tarafından belirlendiği görüĢüne dayanır. Yeni Klasik

görüĢ, toplam talepteki dalgalanmanın baĢlıca nedenini, toplam talepteki beklenmeyen dalgalanmalar yani değiĢmeler olarak görür.

Rasyonel BekleyiĢler Teorisi'nin kurucusu olan Robert Lucas'ın modelinin üç temel varsayımı vardır:

- Piyasalar temizlenmektedir, - Beklentiler rasyoneldir,

- Ekonomik birimlerin ekonomi konusundaki bilgileri tam değildir.

Buna göre, tüm gerekli parasal düzenlemeler, tahmin edilebildikleri kadarıyla hemen doğru algılanır ve baĢta fiyat olmak üzere iliĢki, nominal değiĢkenlerdeki aynı oranda değiĢimle karĢılanır. Sadece tesadüfi parasal uyarmalar fiyat sürprizlerine, yanlıĢ hesaplamalara yol açar. Zaten fiyat sürprizleri ve yanlıĢ hesaplamalar, bu teoride reel değiĢkenlerdeki iktisadi dalgalanmaları açıklamak için gerekli bir geliĢmedir. Sonuç olarak dalgalanma yaratan ana mekanizma, sürpriz arz iliĢkileridir.

3.2.1.4.2. Reel Ġktisadi Dalgalanma Teorisi (Reel Buiness Cycle)

Reel iktisadi dalgalanma teorisine temel oluĢturan çalıĢmalardan biri olan Kydland ve Prescott (1982) çalıĢması; bir grup ekonomik zaman serisinde meydana gelen devresel değiĢiklikleri bir denge büyüme modeli kullanarak açıklamıĢtır. Büyüme ve Ġktisadi Dalgalanma teorisini birleĢtiren bu yaklaĢım istihdamdaki dalgalanmaları iktisadi dalgalanmaların merkezine yerleĢtirmiĢtir.

Reel iktisadi dalgalanma teorisi, ekonomide meydana gelen dalgalanmaları parasal Ģoklardan (veya talep Ģoklarından) daha çok reel Ģoklarla (veya arz Ģoklarıyla) iliĢkilendirmektedir. Bu reel Ģoklar yeni üretim teknikleri ve yeni ürünler, kötü hava koĢulları, yeni ham madde kaynaklarının keĢfi vb. gibidir. Teknolojik değiĢimleri ise iktisadi dalgalanmaların arkasındaki en önemli etken olarak kabul edilmektedir. Bu teoriye göre,

teknolojik Ģoklar iki çeĢittir. Ekonomiyi daraltan negatif Ģoklar ve ekonomiyi geniĢleten pozitif Ģoklar (Sungur, 2003: 27).

Reel iktisadi dalgalanma teorisi, iktisadi dalgalanmalar konusunda en yeni çalıĢmalardan biridir ve konu ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. Ancak teorinin eleĢtiri aldığı yanlar da vardır. Bunlar, teknolojik Ģokların tek baĢına ekonomik dalgalanmalar olamayacağı, paranın yansız olmasının kabul edilemeyeceği ve talepteki değiĢmelerin es geçilemeyeceğidir.

3.2.1.5. Yeni Keynesyen Okul

Bir görüĢe göre, geliĢtirilmiĢ yeni Monetarizm, bazılarına göre ise yapıĢkanlık- sürtünme- rijitlik ilaveli Yeni Klasik Okul olarak kabul edilen Yeni Keynesyen Okul 1960'larda temeli atılıp, 1980'lerde Rasyonel Beklenti GörüĢü ile birleĢerek bazı Keynesyen sonuçlara ulaĢmıĢtır.

Bunlara göre, ekonomik sistem istikrarsızlık gösterdiğinden dolayı, devletin müdahalesine ihtiyaç vardır. Çünkü klasiklerin iddialarının tersine bu sistemde düzenleyici güçler yoktur. Para arzı da ekonomide ikinci derecede bir rol oynadığından, para arzını kontrolle yetinen parasal politikalar yetersizdir.

Ġstikrarı sağlamak için üzerinde durulacak temel değiĢken toplam taleptir. Devlet maliye politikası ile istikrarı sağlamalıdır. Yoksa ekonomi bunalımdan kendi halinde çıkamaz.

Yeni Keynesyen teori, fiyat ve ücretlerdeki yapıĢkanlığı rasyonel beklentilere sahip olduğu varsayılan firmaların ve çalıĢan kiĢilerin çıkarları ile açıklamaktadır. Yeni Keynesyenler, ekonomik dalgalanmalara öncelik maliye politikasında olmak üzere para ve maliye politikaları ile çözüm ararlar.