• Sonuç bulunamadı

TRANSFER HARCAMALARI

2.1.7. Ekonomik Büyüme Kavramı

Günümüzde geliĢmekte olan ülkelerin en önemli hedeflerinden biri olan ekonomik büyüme olgusu iktisat alanında en çok araĢtırılan ve önemle üzerinde durulan konulardan biri haline gelmiĢtir. Ekonomik açıdan geri kalmıĢ ülkelerin hızlı geliĢme isteği devleti toplumun yoğun talebiyle karĢı karĢıya bırakmıĢ ve bu konuya duyulan ilgiyi arttırmıĢtır (Peterson, 1994:488).

Ekonomik büyüme bir ülkenin Gayri Safi Milli Hasıla‟sının veya bir ülkede üretilen mal ve hizmet miktarının zaman içerisinde artmasıdır (Ünsal, 2007:14; Tomanbay ve GümüĢ, 2004:405). Ekonomik büyümenin gerçekleĢebilmesi için meydana gelen ekonomik geliĢmelerin süreklilik göstermesi gerekir. Ekonomik büyümenin yakından ilgili olduğu kavram Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla‟dır. Ancak ekonomik büyüme ve Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla kavramları arasındaki iliĢki incelenirken nominal Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla ile Reel Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla ayrımı, Reel ya da nominal Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla düzeyi ile bunların büyüme hızı arasındaki ayrım ve son olarak Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla ile kiĢi baĢına Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla ayırımlarına dikkat etmek gerekir. Çünkü nominal Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla içinde fiyat artıĢları sebebiyle oluĢan ĢiĢkinlik de yer almaktadır. Oysa reel Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla herhangi bir yılda üretilen çıktıyı temel bir yılın fiyatlarını baz alarak ölçmektedir, yani reel Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla enflasyonun etkisinden arındırılmıĢtır. Bu nedenle Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla artıĢı reel ise bu olumlu bir durumdur, enflasyon sebebiyle mal ve hizmet fiyatlarında bir artıĢ söz konusu değildir. Reel Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla‟nın zaman içerisinde büyüme nedenleri ekonomide var olan kaynak miktarlarının artması, üretim faktörlerinin kullanımındaki etkinliğin değiĢmesi ve üretim için hazır bulunan veri kaynakların kullanımında meydana gelen değiĢmelerdir. ĠĢgücü miktarı zaman içerisinde nüfusa bağlı olarak artıĢ gösterir, dolayısıyla iĢgücü artıĢı

üretim artıĢının bir kaynağını oluĢturur. Üretim faktörlerinin kullanımındaki etkinliğin değiĢmesi aynı üretim faktörüyle zaman içerisinde daha fazla çıktı elde etmeyi sağlar ve bir verimlilik artıĢı mümkün hale gelir. Hazırda bulunan veri kaynakların kullanımındaki değiĢmeyle ifade edilmek istenen ekonomide var olan iĢgücü ve sermaye miktarının her zaman tam olarak kullanılmadığı ve iĢsizliğin olduğu, fakat kapasite kullanım oranının arttırılmasıyla iĢsizliğin azaltıldığı ve sonuç olarak üretimde artıĢ sağlandığıdır (Berber, 2006:14).

Reel Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla‟daki artıĢlar büyüme hızını verir. Buna göre büyüme hızı (g);

g = (Reel GSYĠH – Bir Önceki Yıl Reel GSYĠH) /( Bir Önceki Yıl Reel GSYĠH) x100

Türkiye gibi nüfus artıĢ hızı yüksek olan ülkelerde Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla büyüme oranının yanında, net büyüme oranına da bakmak gerekir. Net büyüme oranı (Ng) Ģöyle hesaplanır:

Ng = Reel GSYĠH Büyüme Oranı – Nüfus ArtıĢ Oranı (Çolak ve AktaĢ, 2009:13).

Ekonomik geliĢmiĢlik için asıl olan kapasite ve üretim miktarında artıĢ değil kiĢi baĢına üretim artıĢıdır. Çünkü refah açısından önemli olan zaman içerisinde kiĢi baĢına mal ve hizmet artıĢıdır (Peterson, 1994:481). Böyle olduğu takdirde refah artıĢından söz etmek dolayısıyla ekonomik geliĢmeyi ifade etmek mümkün hale gelecektir. Bu artıĢlar, ancak uzun dönemde ülkenin üretim ölçeğinin veya potansiyelinin geniĢlemesi veya daha üretken kullanılması sayesinde (yani üretim faktörlerinin miktarlarındaki ve/veya üretkenliklerindeki artıĢlarla) ortaya çıkartılabileceğinden, iktisadi büyüme sorunu, genellikle bir uzun vade sorunu olarak kabul edilir. Büyüme, bu nedenle, makroekonomik anlamda daha çok arz cephesince belirlenir. BaĢka bir deyiĢle bir ülkenin üretim olanakları eğrisinin dıĢarıya veya uzun dönem

toplam arz eğrisinin sağa doğru kaymasına yol açan sebepler, iktisadi büyüme kuramlarının konusunu oluĢturur (Kibritçioğlu, 1998:207).

Ġktisat literatüründe büyüme ve kalkınma kavramları bazen aynı anlamda kullanılsa da aslında aralarında belirgin farklılıklar vardır. Ekonomik kalkınma, üretim ve gelir artıĢının yanında ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanlarda da meydana gelen yapısal değiĢimi ifade eder. Oysa ekonomik büyüme sadece üretim ve gelir artıĢından ibarettir. Kalkınma ve büyüme kavramlarıyla ilgili literatürde birden fazla tanım yer almaktadır. Örneğin Han ve Kaya (2004:3), kalkınma ve büyüme arasındaki iliĢkiyi Ģöyle ifade etmektedir: “Kalkınma salt üretimin ve kiĢi baĢına gelirin artırılması demek olmayıp, az geliĢmiĢ bir toplumda iktisadi ve sosyo-kültürel yapının da değiĢtirilmesi, yenileĢtirilmesidir. KiĢi baĢına düĢen milli gelirin artması yanında, genel olarak üretim faktörlerinin etkinlik ve miktarlarının değiĢmesi, sanayi kesiminin milli gelir ve ihracat içindeki payının artması gibi yapısal değiĢiklikler kalkınmanın temel öğeleridir. Büyüme ise, mutlaka o ekonomide yapısal değiĢimi gerektirmez. Büyüme nitelikten çok nicelik bakımından ortaya çıkan bir değiĢiklik olup, üretimin ve kiĢi baĢına gelirin reel olarak artırılmasıdır”. Bu tanımlamada yer alan nicelik ve nitelik kavramlarının üzerinde durmakta yarar vardır. Nicelik bakımından büyüme ile ifade edilmek istenen üretim faktörlerinin miktar olarak artması yani nüfus artıĢı sebebiyle niteliksiz iĢgücü miktarında meydana gelen artıĢlar, sermaye stoklarında meydana gelen artıĢlardır. Nitelik olarak kastedilen ise baĢta teknolojik geliĢmeler olmak üzere üretim faktörlerinin iyileĢmesi, emeğin verimliliğinin artırılmasıdır. Günümüz anlayıĢına kadar büyümenin tanımı nicelik yönünden yapılmıĢtır. Bu hususun baĢlangıcı sanayi devrimine kadar uzanır. Sanayi devriminin sonrasında birincil hedef üretimi artırmak olmuĢ, insan refahıyla ilgili hususlar göz ardı edilerek insan unsuru araç olarak kabul edilmiĢtir. Ancak günümüzde sanayi devrimi sonrası dönemdeki anlayıĢın tam aksine insan refahının seviyesi ile ilgili konular önem kazanmaya baĢladığından asıl amaç üretim faktörlerinin miktar olarak artıĢı değil üretim faktörlerinin yapısal değiĢmeleri, iyileĢmeleri ve toplum refahına katkı sağlayıp sağlamadığıdır (Berber, 2006:2,6). Ekonomik kalkınmada gelir ve üretim artıĢının yanı sıra

toplumun sosyal, kültürel ve politik yapısında da değiĢmeler gerçekleĢtiğinden kalkınma kavramı daha çok fakir ülkelerle iliĢkili bir kavramdır.