• Sonuç bulunamadı

KüreselleĢme ve güvenlik çalıĢmaları içerisinde en çok vurgu ekonomik olanı üzerine yapılmaktadır. 1990‟ lardan itibaren artan ve geniĢleyen karĢılıklı bağımlılık sonradan genellikle küreselleĢme ile eĢ anlamda görüldü. KarĢılıklı bağımlılık ve küreselleĢmenin sonucu olarak geliĢen ilk etkenler ekonomik boyutta görüldüğü için bu iki kavram ilk olarak ekonomik yönleri ile tanımlandı ve ortaya kondu.84

Askeri güç ile Ekonomik güç Milli Güvenliğin vazgeçilmez iki boyutunu oluĢturmaktadır. Milli Güvenliğin bu iki boyutu arasında aynı zamanda hem önemli bir rekabet vardır ve hem de birbirine güç katan iliĢki mevcuttur. ĠĢte bu nedenledir ki, ekonomik ögeler, askeri güç ve güvenlik arasındaki iliĢkiler, güvenlik konularının irdelenmesinde kaçınılmaz Ģekilde karĢımıza çıkmaktadır.85

Askeri ve siyasi varlığın devamı ve gücü stratejik olarak ekonomi ile doğrudan iliĢkilidir. Özellikle 11 Eylül saldırısı sırasında görülen ekonomik etkilerin de bir sonucu olarak artık iki kavram çok önem kazanmaktadır. Bunlardan birincisi güvenliğin ekonomisi yani güvenliğin güvenliğidir. Bireyin yaĢam alanının güvenliğinden baĢlayıp kamusal alanın güvenliğine ve üstte ulusal güvenliğin mevcudiyetine kadar varlık, geliĢim, üstünlük ve refah için güvenliğin ekonomisi en önemli belirleyicidir. Miktar kadar güvenlik sağlanmaktadır. Bu açıdan miktarın varlığı, arttırılması ve korunması güvenlik için kaçınılmazdır.86

Ġkinci konu ise ekonominin güvenliğidir. Güvenliğin ekonomisi için ekonominin güvenliğini sağlamak temel esastır. Ekonominin güvenliği ise üç

84Ersel AYDINLI, “KüreselleĢme ve Güvenlik, Avrasya Dosyası, Güvenlik Bilimleri Özel, Sayı. 2, Ankara, Yaz,

2003

85

TOPUR, a.g.e., s.181

aĢamalıdır. Birinci aĢama, ekonomik yapının global ölçeklerde üretim, rekabet ve kalite olanaklarına sahip olmasının sağlanmasıdır. Ġkinci aĢama, ekonomik yapının yukarıda ifade edilen olanaklarla donatılmasını ve sürdürülmesini sağlayacak bir yönetime sahip olmasının sağlanmasıdır. Üçüncü aĢama ise, kurumsal ve sektörel olarak ekonomik yapının fiziki ve stratejik güvenliğinin sağlanmasıdır. Modern güvenlik yaklaĢımının geleceğinde ekonominin güvenliği ve güvenliğin ekonomisi arasındaki iliĢki öncelikli yerini koruyacak ve ekonomik tehditler güvenlik açısından birincil seviyeye çıkartılacak.87

Ulusların yaĢamında ekonomik kalkınma ve refah gereksinimleri ile geniĢ anlamda ulusun güvenliğinin, dar anlamda ise savunmanın gereksinimleri vazgeçilmeyecek iki yaĢamsal öneme haiz öğelerdir. Güçlü bir ekonomi sürdürülebilir bir ulusal güvenliğin öncelikli nedenlerinden biri olmakla beraber bu zenginliğin muhafazası, korunması da güvenliğin (savunma unsurlarının) yeterli ve etkin olması gereğini ortaya koymaktadır. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Emperyal güçler Koloniyalizm çağında sömürgelerden sağladıkları zenginliklerini güçlü donanmaları ve ordularıyla koruyor, sürdürüyorlardı. Bugün dahi ABD Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında zenginliğini sürdürebilmek için, o zenginliğin korunmasında ortaya çıkan güvenlik ihtiyaçları için savunma sistemlerini, teknolojilerini öncelikle geliĢtirip kullanıyor. Bu etkileĢimi açık olarak askeri-endüstriyel kompleks örgütlenmesinde görüyoruz. Bu örgütlenmeye üniversitelerin ve istihbarat örgütlerinin iĢtirak ettiklerini/ettirildiklerini de söyleyebiliriz.88

Kaynakların kullanımı için tahsislerinde çoğu zaman ulusal güvenlik (savunma) ile ekonomik ve sosyal ihtiyaç kavramlarının birbirlerine karĢıt iĢlevler olduğu kanısı yaygındır. Kamu programları ve bütçe bazında bunun anlamı bir ülkenin kamu kaynaklarını paylaĢtırırken ulusal güvenliğe (dar anlamı ile ulusal savunmaya) ayırdığı büyük kaynaklara karĢın, örneğin milli eğitim, sağlık, altyapı vb. kamusal nitelikli faaliyet projelerine yeterli payın ayrılamayacağı savıdır. Konu salt mantık açısından yüzeysel olarak ele alındığında bir ölçüde doğrudur. Nitekim endüstrileĢmiĢ bir ülke olmasına karĢın, Sovyetler Birliği zamanında halkının bireysel ekonomik refah

87DEMĠR, a.g.e., s. 35

yönüyle yeterince pay alamamasının nedenlerinden biri kaynakların büyük kısmı ile güvenlik (dar anlamıyla savunma) harcamalarına ayrılmasında görülmektedir.89

Kapsamlı bir inceleme ulusal savunma ile ekonomik kalkınma refah gereksinimleri arasında bir karĢıtlıktan çok, karĢılıklı bir etkileĢimin olduğunu göstermektedir. Ekonomik kalkınma ve refah kuĢkusuz güvenlik, istikrar ve barıĢı sağlamıĢ özgün ortamlarda geliĢtirilebilir. Nasıl ki ülkenin geliĢmiĢ ekonomisi ve refah düzeyinin, sahip olduğu varlıkların korunması için etkin savunma güçlerine gereksinim duyulabileceği gibi. Burada ulusal güvenliğin ve barıĢın koĢulları ve ortamın ne olduğu, savunma sistemlerinin hangi düzeyde oluĢturulabileceği hususu geniĢ kapsamlı bir konudur. Ancak içerde ve dıĢarıda güvenlik ve barıĢ için en sağlam ortam ve koĢulu; içerde ulusu oluĢturan bireyler ve sınıflar arasında, dıĢarıda uluslararasında özellikle endüstrileĢmiĢ uluslarla, geliĢmekte olan ve yoksul uluslar arasındaki büyük farklılıkları önleyici ekonomik, sosyal, teknolojik ve politik geliĢmelerin ve geliĢme umudunun sürdürülmesinde, dayanıĢma ve yardımlaĢmanın sağlanmasında, tüm insanlığın ve ulusların anti-emperyalist bilincinde ve özgür, bağımsız, onurlu yaĢam tarzlarında görüyoruz. Keza bir ülkenin bu görüĢle ulusal güç unsurlarını güçlendirici bilinçli, planlı; evrensel değerleri bilen, özümsemiĢ, ama ulusal politikalar izleyen yönetimleri ulusal güvenliğin önemli unsurlarından olan ulusal birliği, ulusal özgüven ve morali de pekiĢtirirler. Aksi bir ülke için her yönüyle yıkım anlamına gelir.90

Stockholm Uluslararası BarıĢ AraĢtırmaları Enstitüsü (SIPRI)‟nün 2006 raporu ile yapılan değerlendirmelere göre;91

2005 yılında dünyadaki askeri harcamaların toplamı (2003 sabit fiyatları ile), 1001 milyar (bir trilyon) Dolardır. Bu rakam dünyadaki toplam GSMH‟ nin % 2,5 na denk gelmektedir. Dünyada fert baĢına düĢen askeri harcamalar ise 173 dolardır.

Dünya askeri harcamaları 1996- 2005 döneminde toplam olarak %34 artmıĢtır. 2005 askeri harcamaları 2004 yılına göre % 3,4 artıĢ göstermiĢtir. Bu artıĢın %80‟i ABD‟nin harcamalarından kaynaklanmaktadır. 1001 milyar USD‟ lik toplam askeri harcamaların;

89ERDEM, a.g.m, Jeopolitik, Mayıs, 2007, s. 7 90ERDEM, a.g.m, Jeopolitik, Mayıs, 2007, s. 7

839,8 milyar USD‟ si (%84) 15 ülke tarafından yapılmaktadır. Dünya nüfusunun %5‟ini oluĢturan ABD, toplam askeri harcamaların %48‟ini tek baĢına yapmaktadır. Bu ülkenin askeri harcamaları, kendisinden sonra gelen 32 ülkenin askeri harcamalarının toplamından büyüktür. 2007 yılında ABD askeri harcamaları 463 milyar dolar barıĢ harcamaları, 110 milyar dolar savaĢ harcamaları olmak üzere toplam 573 milyar dolardır.

Türkiye, dünya askeri harcamalarının Birinci Ligini oluĢturan 15 ülke arasında 2004 yılında 14.ncü sırada iken, 2005 yılında ilk 15‟e girmemiĢtir. Söz konusu harcamaların büyük bir kısmını ülkeler personel vs cari harcamalar Ģeklinde kendi içlerinde yapmaktadır. Uluslararası silah ticaretinin hacmi yılda 268 milyar USD civarındadır. Uluslararası silah pazarının %96,6‟sı 10 ülkenin elindedir (ABD %63,3; Ġngiltere %12,1; Fransa %7,4; Ġtalya %2,5; Japonya % 2,4; Almanya % 1,9; Ġsrail % 1,3; Rusya % 1,2; Hindistan %1; Avrupa ülkelerinin ortak olduğu EADS firması %3,5)

Türkiye‟nin askeri harcamaları aĢağıdaki kalemlerden oluĢmaktadır:92

a) MSB (Milli Savunma Bakanlığı) bütçesi, b) Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF), c) Hazine garantili devlet/firma kredileri,

d) Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) kaynakları,

e) Özel ödenekler (Mal ve hizmet satıĢları, ihtiyaç fazlası arazi satıĢları, bedelli/dövizli askerlik gelirleri),

f) DıĢ yardımlar.