• Sonuç bulunamadı

Bilgi, duygu ve düĢüncelerimizin bir zihinden diğer bir zihne aktarımı olan iletiĢim, günümüzde bir çağa adını verecek kadar önem kazanmıĢtır. Ġnsanlar arasındaki en güçlü iletiĢim aracı olan dil, duyguların paylaĢımında, düĢüncelerin geliĢtirilmesinde, inançlar ve değer yargıları gibi kültür birikiminin sonraki nesillere aktarılmasında son derece önemli bir görev üstlenmektedir. Ortak dil sayesinde toplumdaki fertler aynı tasa ve sevinçte birleĢir; meseleleri çözme ve toplumsal geliĢme hedeflerinde dil birliği sayesinde hızla yol alırlar.

Dil, toplumdaki diğer insanlarla iliĢkilerimizde aracılık ederek sosyal bağlarımızı kuvvetlendirir. Dil sayesinde geçmiĢimizi öğrenir. Bugünümüzü arzu ettiğimiz gibi yaĢar, geleceğimizle ilgili sağlam planlar yaparız.

Ġnsanlarımız dilini iyi bilmeli o dilin güzel örnekleri sayesinde kendini, kendi insanını, vatanını ve kültürünü iyi tanımalı ve sevmeli ki kendini baĢkalarına ifadede baĢarılı olabilsin.

Fertlerin hayatında bu derece önemli olan dil, muhakkak ki milletlerin hayatında da o kadar önemlidir. Ġnsanoğlu diğer insanlarla iliĢkilerini düzenlemek, tabiatla olan mücadelesinde baĢarılı olmak, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karĢılayabilmek için bazı sosyal birliklere ihtiyaç duymuĢ ve böylece önce aile daha sonra da en büyük sosyal birlik olan millet meydana gelmiĢtir. ĠĢte bu yönüyle dil, bir toplumu millet yapan, geçmiĢinden aldığı değerleri özünü bozmadan yeni nesillere aktaran, toplumların ve bireylerin kimliğinin en önemli tarafını oluĢturan unsurlardandır.

Bir milletin manevi gücünü, kültürünün en önemli unsuru olan dilde aramak gerekir. Bundan dolayı dil, millî vasfı en belirgin kültür ögelerimizdendir. Millî birlik ve beraberlik

20

de toplumun bireylerini birbirine perçinleyen dil ile sağlanabilmektedir. Dilin bu özelliği Atatürk tarafından da Ģu sözlerle dile getirilmiĢtir:

Türkiye Cumhuriyeti‟ni kuran Türk halkı Türk milletidir. Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk Dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası, bugün kendi milliyetini yapan her Ģeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir. (Korkmaz, 1992, s. 191).

Dil aynı zamanda millet olma kararlılığımızın sigortası olan kültürün de en önemli ögesidir. Kültür dile bağlı olduğu gibi bütün kültürel faaliyetlerin temelinde de yine dil vardır. Dil, düĢünceyi ferdî olmaktan çıkarır topluma mal eder.

Kültür ve o kültürün değerleri dil ile insan hafızasına nakĢedilir. Ġnsan iyi bildiği bir dil sayesinde o milletin kültürel değerlerini de öğrenir, benimser, sever. Daha kendi dilini tam anlamıyla öğrenemeden, o dilin güzel örnekleriyle sık sık karĢılaĢmadan yabancı bir dilin tesirinde kalan insanlarda, o yabancı dile ait kültürel değerlerin izlerini görebiliriz. Çocuk ve gençlerimiz böylelikle kendi toplumuna ve o toplumun değerlerine gittikçe yabancılaĢır. Bu durum ise o toplumun geleceği için büyük bir tehlikedir. Bunun içindir ki geliĢmiĢ toplumlar, önce kendi halkına daha sonra da dünyadaki diğer toplumlara kendi dilini ve dolayısıyla kültürünü öğretmek için önemli bütçeler ayırmaktadırlar.

“Tarihsel, toplumsal geliĢme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü” (TDK, 2005, s. 1282) olarak tarif edilen kültür, belli bir ülkede yaĢayan insanların ortaya koyduğu, din ve devletle var olabilen, en çok dilde ifadesini bulan ve yine bunların geliĢmesine yardımcı olan manevî bir değerdir (Miyasoğlu, 1999, s. 13).

Kültür aynı zamanda, bir toplumun sahip olduğu maddi ve manevi kıymetlerden oluĢan, onun meydana getirdiği, her türden bilgiyi, alâkaları, itiyatları, kıymet ölçülerini, görüĢ ve zihniyet ile her nevi davranıĢ Ģekillerini içine alan bir bütün olmanın yanında, taĢıdığı millî özellikleri dolayısıyla o topluma mensup olanların müĢterek yanlarını oluĢturarak diğer topluluklardan ayrılan hususî bir hayat tarzı temin eder (Turhan, 1997, s. 48).

Nasıl, insan vücudunda hastalıklarla mücadele etmeye çalıĢan birtakım savunma mekanizmaları geliĢmiĢse ve bunlar, zararlı olabilecek bu unsurlarla kendi imkânları ile mücadele ediyorlarsa; milletlerin bünyesinde de buna benzer kültürel değer dediğimiz bir takım savunma unsurları geliĢmiĢtir (Emil, 1997, s. 18).

21

Dil iĢte bu bağlamda, “bir topluma ait bu değerlerin saklanacağı, yeni kuĢaklara aktarılacağı; ilim ve teknolojinin imkânları ile insanların geliĢeceği, baĢka kültürler ile münasebet kuracağı çok önemli bir araçtır.” (Önal, 2010, s. 13).

Bir milletin kültürel unsurlarında çözülmenin olmaması hür ve bağımsız olarak ayakta kalabilmesinin en önemli Ģartlarından biridir. Muhakkak ki saf bir kültür yoktur. Dünya üzerindeki bütün kültürler birbirlerinden etkilenmiĢlerdir. Bu etkileĢim kimi zaman toplumların geliĢmesine katkı sağlama noktasında iyi bir geliĢmedir. Fakat bu etkileĢim kültürün asli unsurlarından hiçbirisini ortadan kaldırmamalıdır. Çünkü bu asli unsurların ortadan kalkması bir milletin tarih sahnesinden silinmesi ile eĢdeğerdir.

Fert ve toplum hayatı için bu derece önemli olan dil, edebiyat için de aynı derecede önemlidir. Edebiyat, dilin kendisine sağladığı imkânlar sayesinde estetik bir iletiĢim aracı görevi görmeye baĢlar. Ġnsanlar arasında anlaĢma aracı olan dil, aynı zamanda o dilin ait olduğu kültür değerlerinden beslenirken; edebî eserler de o dili kullanarak kültürün yeni nesillere ve farklı kültürlere aktarılmasına aracılık eder.