• Sonuç bulunamadı

2.2. İlgili Araştırmalar

2.2.4. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitimden Beklentileri ve Okul Önces

Bundan önceki başlıklar altında ele alınan araştırmalar ebeveyn beklentilerine yönelik ipuçları vermekle birlikte, beklentiler doğrudan araştırmanın konusu olmamıştır. Ancak doğrudan ebeveynlerin beklentilerine odaklanan araştırmalar da vardır ve bu başlık altında bu araştırmalara yer verilmiştir.

Gülender (1993), velilerin okul öncesi eğitim kurumlarından ve kurumların da velilerden beklentilerini incelemiştir. Günümüzde velilerin okul öncesi eğitim kurumlarında aradıkları niteliklerin ve beklentilerin değiştiğini; ailenin sosyo ekonomik durumunun, kurumun konumunun (resmi veya özel olması), eğitim sisteminin ve ücretinin veli beklentilerinin oluşumunda rol oynadığını belirtmiştir. Araştırma bulgularına göre veliler kurumun çocuğa neredeyse kendileri kadar ilgi ve sevgi vermesini bekliyor. Neler olup bittiğinden haberdar olmak amacı ile yapılan etkinlikler hakkında bilgilendirilmek istiyor. Gelişim dönemi özellikleri hakkında bilgilendirilmeyi ve bu döneme özgü sorunlarına çözüm bulunmasını, özellikle de çocuklarıyla kendileri arasında yaşanan sorunların çözümü başta olmak üzere kendilerine yol gösterilmesini istiyor. Evde yetişkinlerle büyümüş çocuklarının kuruma başladığında paylaşmayı ve arkadaş ilişkilerinde sosyalleşmeyi, toplumsal kuralları öğrenmesini bekliyor.

Gülender (1993), okul öncesi eğitim kurumlarının anne-babalardan beklentilerinde ise kurumun kuruluş amacının, uygulanan eğitim sisteminin, kurumun okul öncesi eğitime bakış açısının öne çıktığını belirterek kurumun veliden beklentilerini sıralamıştır. Kuruma gelen aile, öncelikle o kurumu bir bakım yeri değil

eğitim yeri olarak görmelidir. Veli, ancak etkinliğe katılırsa uygulamayı ve amacı daha iyi anlayabileceğinden, etkinliklere ilgi ve katılım göstererek, destek vermelidir. Okulda ve evde farklı eğitim yöntemleri kullanmanın eğitimin kalıcılığına zarar vermemesi için sorunları çözerken de eğitim yöntemleri denerken de kurumla birlikte hareket edilmelidir. Veli, kendisini kurumun bir parçası olarak görüp, iletişime açık olmalı ve verilecek eğitimde paylaşıma hazır olmalıdır.

Yeşilyurt (2011) tarafından yapılan araştırmanın amacı, ebeveynlerin okul öncesi eğitim kurumlarından beklentilerinin hangi değişkenlere göre farklılık gösterdiğini ve okul öncesi eğitim kurumlarının bu beklentileri karşılayıp karşılamadığını saptamak ve aynı zamanda ebeveynlerin beklentilerinin yaşadıkları coğrafi bölgeye göre değişkenlik gösterip göstermediğini incelemektir. Araştırmaya çocukları 2010-2011 eğitim-öğretim yılı içinde anasınıfına devam eden, bulundukları coğrafi bölge içerisinde en fazla okul öncesi eğitim kurumuna sahip olma kriteri göz önüne alınarak belirlenen çeşitli illerde; tesadüfî yöntemle seçilmiş 63 okuldan, 1050 kadın ve 415 erkek olmak üzere toplam 1465 veli katılmıştır. Verileri SPSS paket programı kullanılarak işlenen araştırma sonucunda; ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentileri ve bu beklentilerin karşılanma düzeyleri üzerinde, gelir durumları, eğitim durumları ve yaşadıkları coğrafi bölge değişkenlerinin istatistiksel olarak anlamlı bir fark yarattığı saptanmıştır. Cinsiyet ve yaş değişkenlerinin ise ebeveynlerin beklentileri ve bu beklentilerin karşılanma düzeyleri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark yaratmadığı belirlenmiştir.

Üstünova’nın (1998) araştırmasının genel amacı, resmi ilköğretim bünyesindeki anaokullarına devam eden çocukların annelerinin, eğitim seviyelerine göre beklentilerini ortaya çıkartmaktır. 339 anneye uyguladığı anket sonucunda annelerin anaokulundan beklentilerine bakıldığında, çocuklarını sosyal ve bilişsel yönden ilkokula hazırlayacağı görüşünün hâkim olduğu görülmüştür. Annelerin genel olarak beklentilerinde; kişiliğini geliştirebilmesi, sosyal davranışları öğrenebilmesi, çocuğun yaşadığı çevre içinde olumlu ilişkiler kurabilmesi gibi konular ilk sırayı almaktadır. "Çocuğun evde tüm eğitim ve bakım işleri sağlansa bile yine anaokuluna gönderir misiniz?" sorusuna anneler %96 oranında evet cevabını vermişlerdir. Bu bulgular da ebeveynlerin, okul öncesi dönemin çocuğun yaşantısındaki yerinin ve öneminin bilincinde olduğunu göstermektedir.

Sevinç (2006), resmi ilköğretim bünyesindeki anasınıflarındaki eğitimin annelerin beklentilerine cevap verip vermediğini ve annelerin eğitim seviyelerine göre okul seçiminde aradıkları niteliklerin ve anaokulundan beklentilerinin neler olduğunu incelemiştir. Araştırmaya İstanbul’daki resmi ilköğretim okullarından 14 anasınıfına devam çocukların annelerinden oluşan toplam 339 kişi katılmıştır. Araştırma sonuçları annelerin beklentilerinde kişiliğin gelişmesi, sosyal davranışların öğrenilmesi, yaşanan çevre içinde olumlu ilişkiler kurabilme konularının öne çıktığını göstermektedir. Anneler, okul öncesi dönem eğitimini hayata hazırlayıcı, toplumla olumlu ilişkilerin temellerinin atıldığı bir devre olarak görüyorlar ki bu da okul öncesi dönemin önemini kavradıklarını göstermesi açısından önemlidir. Annelerin eğitim seviyelerine göre beklentileri değerlendirildiğinde ise anaokulunun önemini büyük bir çoğunlukla kabul ettikleri ve eğitim seviyeleri ne olursa olsun çocuklarının okul öncesi eğitimi almasını önemsedikleri görülmektedir. Yine eğitim seviyesine bakılmaksızın anneler, eğitim kalitesi, güvenli ortamlar konusunda dikkatlidirler ve anaokulu ortamını çok yönlü düşünüp değerlendirerek seçim yapmaktadırlar.

Tulan (2005), ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentilerini ve okul öncesi eğitim kurumlarındaki uygulamaların bu beklentileri ne düzeyde karşıladığını incelemiştir. Araştırmaya Ankara ve Kırşehir illerinde Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmî ve özel toplam 12 anasınıfı ile çocuğu bu anasınıflarına devam eden 315 ebeveyn katılmıştır. Uygulanan anket ile anne-babaların yaşadıkları illerin ve okul öncesi eğitim kurumunun resmî ya da özel olmasının beklentilerinde ve bu beklentilerinin gerçekleşmesinde etken olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında öğretmen özelliklerine ilişkin beklentilerinin karşılandığı görülmüştür. Okul türüne ilişkin beklentileri de karşılanmıştır. Çocuklarının gelişim özelliklerine ilişkin beklentilerinin yüksek bir oranda bilişsel, dil ve sosyal gelişimlerine yönelik olduğu ve bu beklentilerinin de büyük ölçüde karşılandığı görülmüştür. Yapılan karşılaştırmalarda da Ankara ve Kırşehir illerinde yaşayan anne-babaların okul öncesi eğitim kurumundan beklentileri ve bu beklentilerinin karşılanma düzeyleri arasında fark olmadığı saptanmıştır.

Çetinsoylu (1998), farklı sosyo-ekonomik düzeye mensup ailelerin okul öncesi eğitimden beklentilerini ve ebeveynlerin bakış açılarını incelemiştir. Araştırmaya

İstanbul ilinin farklı sosyo-ekonomik düzeyde olan bölgelerinden olan Zeytinburnu ve Avcılar bölgesinde anasınıfına giden 51 ve Bahçelievler, Bakırköy ve Ataköy bölgesinde anasınıfına giden 49 olmak üzere toplam 100 çocuğun ebeveynleri katılmıştır. Hazırlanan anket çalışmalarından ilkinde sosyo-ekonomik düzey ve demografik özellikler; ikinci ankette ise okul öncesi eğitim konusunda bilgilerini ve beklentilerini değerlendiren sorulara yer verilmiştir. Araştırma bulgularına göre ebeveynlerin okul öncesi eğitim konusunda bilinçli davrandıkları görülmüştür.

Özen’e (2008) ait aşağıdaki çalışma, çalışmayan düşük eğitimli annelerin bilgi yetersizliğine işaret etse de genel olarak okul öncesi eğitimin önemsendiğini destekleyen sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Özellikle de her geçen gün bu konunun artan bir ilgi ile önemsendiği görülmektedir.

Özen (2008), anne ve babaların okul öncesi eğitime yönelik beklenti düzeylerini ve bu beklentilerin annenin çalışma durumu değişkenine göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymayı ve elde edilen veriler doğrultusunda öneriler geliştirmeyi amaçlamıştır. Kars il merkezinde, çocukları anasınıflarına ve bağımsız anaokullarına devam eden 108 anne ve 92 baba araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmada kullanılan anket formu okul öncesi eğitim programından, okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler ve anne-babalar ile yapılan görüşmelerden yararlanılarak oluşturulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre anneler ve babalar arasında fark bulunmazken, annenin çalışma durumu değişkenine göre okul öncesi eğitimden beklentileri arasında farklılık olduğu görülmüştür. Çalışan anneler göre okul öncesi eğitimin çocuklara öfke, kıskançlık gibi duygularını ifade etme becerisini kazandırması gerektiğini düşünürken çalışmayan anneler bu görüşe katılmamıştır. Çalışan anneler öğretmen özelliklerini çalışmayan annelere göre daha çok dikkate almaktadır ve daha yüksek beklenti içindedir. Çalışmayan anneler öğretmenlerle yapılacak görüşmelerin çocuğun okuldaki başarısı ile sınırlı kalması gerektiğini düşünürken çalışan anneler bu görüşe katılmamaktadır. Çalışan anneler okul öncesi eğitim kurumlarında okuma-yazma öğretiminin gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünürken, çalışmayan anneler bu görüşe katılmamaktadır. Çalışan anneler etkinlikler düzenlenirken bireysel farklılıkların temel alınması gerektiğini belirtirken, çalışmayan anneler benzerliklere önem verilmesi gerektiği görüşündedir. Çalışmayan anneler sosyal etkinliklerden daha çok Türkçe ve Matematik etkinliklerine yer verilmesi gerektiğini

düşünürken çalışan anneler bu görüşe katılmadıklarını belirtmişlerdir. Araştırma kapsamındaki örneklem gurubunun büyük bölümünü ev hanımları oluşturmaktadır. Ailelerin evde çocuğunun bakımını sağlayabileceği halde çocuklarını okul öncesi eğitim kurumlarına göndermeleri okul öncesi dönemin önemini kavramaları açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Elde edilen bulgular özellikle çalışmayan annelerin eğitim durumlarının düşük olması nedeniyle okul öncesi eğitim kurumlarının işlevleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve bu konuda bilgilendirilmeleri gerektiğini de göstermiştir.

Çetinsoylu (1998), Üstünova (1998), Tulan (2005), Sevinç (2006) ve Özen’e (2008) ait çalışmalar gösteriyor ki anne ve babaların okul öncesi eğitim kurumuna verdikleri önem ve kurumdan beklentileri, sosyo ekonomik düzeyden etkilenebilmektedir. Ancak eğitim düzeyleri ve yaşadıkları çevre okul öncesi eğitime verdikleri önemi etkilememektedir ve ebeveynler çocuklarının okul öncesi eğitim almasını istemektedir.

Aslanargun ve Tapan (2011) tarafından ailelerin okul öncesi eğitimden beklentileri, beklentilerinin karşılanma düzeyi ve çocuklarında gözledikleri değişimlerin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni ile yürütülmüştür. Düzce ilinde, çocuğu okul öncesi eğitime devam etmiş 8 anne, amaçlı, homojen örnekleme yöntemiyle sosyo-ekonomik ve eğitim seviyesi düşük ailelerden seçilmiştir. Erken çocukluk eğitimi konusunda uzmanların vurguladığı faydaları anneler kendi çocuklarında gözlemlediklerini belirtmiştir. Bütün annelerin okul öncesi eğitimden beklentileri çocuğun daha iyi bir eğitim alması, birinci sınıfta daha başarılı olması, okula adapte olması, bilginin varlığının farkına varması, okulla ilgili sorumluluk alması şeklinde ortaya çıkmıştır. Annelere göre, okul öncesi eğitim konusunda yapılan bilgilendirme çalışmalarının çocuklar ve aileleri üzerinde olumlu etkileri ve çocukların el becerisi, algısı, konuşması ve dinleme yeteneği, psiko-motor, sosyal-duygusal, dil ve bilişsel gelişimi konularında destekleyici etkisi vardır. Çocukların kendini ifade etme yeteneğinin geliştiği, sosyalleştiği, sosyal ve duyuşsal açıdan kendini geliştiren çocukların akranları ile daha etkin iletişim kurabildiği, ailesi ve öğretmenleriyle kolay etkileşime geçebildiği, dolayısıyla akademik ve sosyal olarak daha fazla doyum sağladığı bu araştırmayla desteklenen diğer sonuçlardır.

Seyfullahoğulları (2012) tarafından yapılan çalışmada, anne babaların anaokullarından beklentileri araştırılmıştır. Çalışmaya 4-6 yaş grubundaki çocuğu İstanbul ilindeki çeşitli özel ilköğretim okullarına devam eden, tesadüfî belirlenen ve gönüllü olmayı kabul eden 67 anne-baba katılmıştır. Araştırma verileri ailelerin demografik özelliklerini ve özel eğitim kurumlarından beklentilerini ölçen, iki bölüm ve toplam 25 sorudan oluşan, araştırmacı tarafından hazırlanmış anket formu kullanılarak toplanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre anne ve babaların okuldan beklentilerine yönelik değerlendirmede yaklaşık yarısının en çok bilgilendirme konusu üzerinde durduğu daha sonra danışmanlık-rehberlik ve aile eğitimine yönelik istekleri olduğu görülmüştür. Akademik beceriler alanında en çok davranış geliştirme alanında beklentileri olduğu, daha sonra ise sosyal beceriler ve okuma yazmanın geldiği görülmektedir. En az beklenti ise matematik alanındadır. Anaokullarını eğitim personeli açsından yeterli bulma oranı yüksek çıkmıştır. Katılımcıların büyük çoğunluğu eğitim verilen okulları bina ve bina içi fiziksel şartlar açısından yeterli gördüklerini belirtmişlerdir. Yine ailelerin çoğu, iletişim güçlüğü yaşamadıklarını ve aile eğitimi konusunda beklentilerinin karşılandığını ifade etmişlerdir.

Anne ve babaların okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerinin incelendiği kapsamlı bir çalışma da Tokuç (2007) tarafından yapılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu, 25 bağımsız anaokulu arasından rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen 5 bağımsız anaokuluna çocuğu devam eden 660 ebeveyn ile 5 üniversite anaokulundan rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen 3 üniversite anaokuluna çocuğu devam eden 319 ebeveyn oluşturmuştur. Anne babaların okul öncesi eğitim hakkındaki görüş ve beklentilerine ait veriler araştırmacı tarafından geliştirilen “Anne Babaların Okul Öncesi Eğitim Hakkındaki Görüş ve Beklentileri Anketi” ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzde ve frekans dağılımlarının yanı sıra, khi kare analizi yapılmıştır.

Tokuç’un (2007) araştırmasından görüş ve beklentiler konusunda pek çok sonuç elde edilmiştir. Ailelerin hemen hemen tamamı çalışmıyor olsalar bile çocuklarını anaokuluna göndermek istediklerini belirtmiştir. Bütün değişkenlerden bağımsız olarak anne ve babaların tamamı çocuklarını anaokuluna öncelikli gönderme nedenlerinin okul öncesi eğitimin önemine inanmak olduğunu belirtmiştir. Anne babaların çok büyük bir çoğunluğu her çocuğun ilkokula gitmeden önce en az bir yıl anaokuluna gitmesi, Devlet

okullarında okul öncesi eğitimin ücretsiz olması, okul öncesi eğitimin zorunlu olması gerektiğini, okul aidatlarının düşük olmasının okul öncesi okullaşma oranını arttıracağını, çocuklarının devam ettikleri anaokulunu sevdiklerini ve okul öncesi eğitimin çocuklarına katkısı olduğunu belirtmiştir. Anaokulunun sosyal gelişim alanında daha fazla katkı sağladığını belirtmişlerdir. Anne babaların öğretmenlerle ilgili beklentilerinde olumlu fikirleri olduğu görülmektedir. Çoğunluğu, bayan olması gerektiğini düşünmektedir. Eğitim programı ile ilgili görüşlerine bakıldığında dağınık görüş bildirdikleri görülmekte bunun da anne babaların eğitim programının içeriği ve özellikleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Konferanslar düzenlenmesini isteyen ebeveynlerin en çok çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda bilgilenme gereksiniminde oldukları görülmektedir. Anne babaların çocukları ile ilgili beklentilerine bakıldığında okul öncesi dönem çocuğunun özellikleri ile ilgili yeterli bilgi ve beklenti içindedirler. Anaokulunun fiziksel koşulları ile ilgili beklentilerine bakıldığında okul öncesi kurumların sahip olması gereken fiziksel koşulların neler olması gerektiği konusunda yeterli bilgi ve beklenti içindedirler. Okul seçiminde sırasıyla okulun eğitim anlayışı ve diğer kişilerden alınan referanslar etkilidir. Anne baba yaşı fark yaratmasa da öğrenim düzeyi yükseldikçe çocuklarını anaokuluna başlatmaya ilişkin düşüncelerinin daha küçük yaşlara indiği görülmüştür. Çalışan annelerin ve çocuğu üniversite anaokullarına devam eden ebeveynlerin de anaokuluna başlama yaşına ilişkin düşüncelerinin diğerlerine göre daha erken yaşlara inmiş olduğu görülmüştür.

Okul öncesi eğitimden beklentiler, yurt dışında da uzmanlar tarafından üzerinde çalışılmış bir konudur. Bu araştırmalara da değinilerek ülkemizdeki çalışmalarla karşılaştırma yapılabilir. Örneğin Weinberg (2009) ırk, köken ve sosyo ekonomik düzey değişkenlerinin, anaokuluna başlamasından 5. sınıf düzeyine kadar ebeveynlerin çocukları ile ilgili beklentilerindeki değişikliklere etkisini Amerika’da 21.000 çocuğun katıldığı uzun yıllar süren boylamsal bir araştırma ile incelemiştir. Ebeveynlerin çocukları için beklentileri ile sosyo ekonomik durumları arasında ilişki olduğu sonucuna ulaşmıştır. Şöyle ki; sosyo ekonomik düzeyi düşük olan ebeveynlerin çocukları için daha az beklenti içerisinde olduğu, sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan ebeveynlerin ise çocuklarının en yüksek seviyede eğitim alması beklentisi içinde olduğu söylenebilir. Ayrıca azınlık gruplarından olan velilerin ise beyazlara göre beklentileri daha fazladır. Çocuklar anasınıfına başladıklarında sosyo ekonomik düzeyi düşük olan ebeveynlerin

büyük bir çoğunluğunun çocuklarının akademik başarılarının yüksek olması ve yüksek lisans düzeyinde başarılı olması beklentileri, sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan ebeveynlere göre daha fazladır. Ebeveynlerin beklentileri ile okuldan alınan geribildirimlere bakıldığında sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan ebeveynlerin beklentilerinin zaman içinde sabit kaldığı ve anaokulunun beklentileri ile örtüştüğü görülmekte iken Latin ve Zenci ebeveynlerin ilk baştaki yüksek beklentilerinin çocuğun ilkokula devam ettiği yıllarda gittikçe azaldığı söylenebilir.

Foot ve diğerlerinin (2000), ebeveynlerin okul öncesi eğitimdeki tercihlerini, inançlarını, bilgi ve beklentilerini ortaya çıkarmak için yaptıkları araştırmanın ilk aşamasında İskoçya’daki 911 ebeveyne ölçek uygulanmış, ikinci aşamada ise Glasgow Bölgesi’ndeki 91 ebeveyn ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Ölçek, “çocuğunuz ve aileniz”, “deneyiminiz”, “çocuğunuzun devam ettiği okul öncesi kurumu seçiminiz”, “inançlarınız ve beklentileriniz” olmak üzere araştırmacılar tarafından hazırlanan dört boyutlu ve 34 sorulu bir ölçektir. Sonuçlar ebeveynlerin %98’inin çocuklarının okul öncesi eğitime devam etmesini istediğini göstermektedir. Tercihlerle ilgili sonuçlara bakıldığında ebeveynler çocuklarının bakım ve güvenliğinin her şeyden önemli olduğunu vurgulamıştır. Bunu eğitim ve ortamın fiziki koşullarının kalitesi takip etmektedir. Ebeveyn görüşlerine göre en az önemli olan ise ebeveynlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve ebeveynlerin ihtiyaçlarına uygunluk olmuştur. Araştırmaya göre ebeveynlerin bilgi ve beklentileri çocuğun (oyun grubu, kamu okulu ya da özel kreş olmak üzere) hangi kuruma gittiğinden etkilenmektedir, ancak hangisine giderse gitsin kurum tercihinde çocuğu ilkokula hazırlamasının en önemli amaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunu kurumda sosyal etkileşimin olması, çocuklarının ortamda rahat hareket ederek iletişimini geliştirmesi, bağımsızlık ve disiplinin olması takip etmiştir. Kurum seçiminde, ebeveynlerin çocuklarını verecekleri kurumları önceden ziyaret etmedikleri ve okul tercihi kararlarında sosyal iletişimde bulundukları kişilerin özellikle aile ve arkadaşların etkili olduğu görülmüştür. Araştırmada ebeveynlerin tercih, bilgi, inanç ve beklentilerinin çocukları için uygun okulu seçmede ve beklentileri karşılandığında memnuniyet duymada etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Vidali (1998) tarafından yapılan çalışmada, ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentileri araştırılmıştır. Araştırmaya katılan 582 ebeveyne, Yunanistan’daki okul öncesi eğitim veren kurumların sosyal ve eğitimsel rolüne ilişkin ebeveyn beklentilerini

ölçen sorular sorulmuştur. Ebeveyn beklentileri; ebeveynlerin okul öncesi merkezi seçimleri, okul öncesi eğitim hizmetleri ile ilgili önemli noktalar ve ebeveynlerin eğitim hizmetlerinden memnuniyeti açılarından değerlendirilmiştir. Sonuçlar ebeveynlerin, seçilen okul öncesi eğitim merkezinden yani kurumdan en fazla çocuğunun bakımı ve eğitimi konusunda (%98) beklenti içinde olduğunu göstermektedir. Daha sonra çocuğunun akademik eğitim alması ve ilkokula hazırlanması (%97); kurumun çalışan annelere destek olması (%86,5) beklentileri gelmektedir. Ebeveynlerin eğitim süreci ve çocuğun okula hazırlığından memnuniyeti de değerlendirilmiştir. Ebeveynlerin kurumun çocuklarını ilkokula hazırlamasından duydukları memnuniyetin değişkenlik gösterdiği ancak bunun gittikleri merkezle ilgili olmadığı görülmüştür. Çalışmanın önemli bir başka sonucu da öğretmenlerden beklentiler konusundadır. Çocuklarından beklentileri ve zorlandıkları noktalarda evde de iletişimi devam ettirerek önerileri ile yardımcı olmalarını beklemektedirler. Ebeveynlerin öğretmenlerden gelecek profesyonel yardım ve işbirliğine ihtiyaç duydukları ve yüksek beklentilere sahip oldukları görülmektedir.

Gülender (1993), Metin ve diğerleri (1993), Argon ve Akkaya (2008) ve Vidali (1998) tarafından yapılan çalışmalarda, ebeveynlerin öğretmenlerden, işbirliği içinde olma ve özellikle çocukları ile yaşadıkları sorunların çözümünde yardım alma beklentisi içinde olduğu görülmektedir.

Au (2004), Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Hong Kong özel yönetim bölgesinde yaptığı çalışmasında ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentilerini, ebeveynlerin okul öncesi eğitimin amaçlarından anladıkları ve okul öncesi müfredattan beklentilerini görüşmelerle araştırmıştır. Çalışmaya aynı yerleşim bölgesinde bulunan bir kreş ve bir anaokuluna devam eden 5 yaş çocuğu olan 18 ebeveyn katılmıştır. 6 çocuk kreşe, 6 çocuk aynı anaokulunun sabah grubuna, diğer 6 çocuk da öğlen grubuna gitmektedir. Eğitim düzeyi açısından ebeveyn beklentilerinin değişip değişmediğini araştırabilmek için 6 kişilik her bir gruptaki ebeveynlerin 3’ü yüksek, diğer 3’ü de düşük eğitim

Benzer Belgeler