• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.3. Eşkıyalara Verilen Cezalar

Eşkıyalara verilen cezaların başında nefy (sürgün) gelmektedir. Osmanlı Devleti’nde “sürgün” kavramının iki anlamı vardır. Bunlardan birincisi “iskan ve yerleştirme”dir. Devlet, kendi hakimiyeti altında yaşayan topluluklardan bir bölümünü belirli program ve kurallar çerçevesinde değişik nedenlerle bulundukları yerlerden alıp uygun gördüğü başka bölgelere yerleştirmiştir.63 İkinci olarak sürgün, tam anlamıyla hukukî bir terimdir ve bir “ceza” çeşididir. Sürgün, Osmanlı hukukunda ve yönetim sisteminde Tanzimat’tan önce de uygunan olan bir ceza yöntemi teşkil etmektedir.64 Önceki yıllarda sürgün kelimesi yerine, kalebend, ikamete memur-ikamete mecbur, nefy, icla, teb’id mütebaidin, nefy ü irsal sarf ü tahvil ve menfi gibi kelimeler kullanılmıştır.65 Osmanlı kaynaklarında sürgün kelimesi yerine genellikle “nefy” tabiri geçmektedir.66 Sürgün, bir ülke veya belde halkını ya da daha özele indirirsek bir kişiyi, yaşadığı bölgeden ceza veya güvenlik tedbiri amacıyla, başka bir yere belli bir süre ya da ömür boyu kalmak suretiyle isteği dışında ikamete mecbur etmektir.

60 s. 503 hüküm 1735.

61 s. 503 hüküm 1736.

62 s. 502 hüküm 1734.

63 Osman Köksal, “Osmanlı Hukukunda Bir Ceza Olarak Sürgün ve İki Osmanlı Sultanının Sürgünle İlgili Hattı-ı Hümayunları”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, S. 19 2006, s. 283.

64 Harun Çoban, “Nefy-ü Kısas Defterlerine Göre Tanzimat Sonrasında Balkanlardan Yapılan Sürgünler (1848-1883)”, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, S. 3, 2018, s. 141-142.

65 Abdullah Acehan, “Osmanlı Devleti’nin Sürgün Politikası ve Sürgün Yerleri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, I/5, 2008, s. 13.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Tanzimat’a kadar olan sürede iskan için yapılan sürgünlerle ceza vermek amacıyla yapılan sürgünler birbirine karıştırılmıştır. Fermanda belirtilmediği sürece bu suçları birbirinden ayırt etmek oldukça zordur. Kuruluş devrinde yeni fethedilen Rumeli topraklarında sürgün uygulanışı esnasında, devlet gerekli gördüğü yerler için reayasına ihtiyaca binaen “sürgün etmeyi” emretmiştir. Fakat bu sürgünler iskan amaçlı olduğu için idârî, inzibatî ve cezaî olarak verilen sürgün hükümlerinden farklı olmuştur. Bazen sürgün olarak gidilecek yerin şartları ağır olmuştur ve bu durum bölgeye gitmek isteyen insan sayısını azaltmıştır. Böyle durumlarda o tür yerlere, halkın şikayetçi olduğu ehl-i fesat olan kişiler sürülmüştür. Bu tip durumlarda sürgün, toplumda azgın ve kabahatlilerin cezalandırılması anlamına gelmektedir. Genellikle bu suç ve kabahatler; gammazlık, yalancılık, hırsıza yataklık yapmak, eşkıyalık, zorla birinin evine girmek, faizcilik, zina, kan davası gütmek, ırza taaddi, vergilerin zamanında ödenmemesi mahalle halkına yardım etmemek, mescidin halısını çalmak, sahte belge düzenlemek gibi durumlarda görülmektedir. Doğrudan cezalandırma amacıyla sürgün cezasına ilk olarak, Yavuz Sultan Selim tarafından hazırlanan kanunnamede rastlanmaktadır. Kanunnamede “Bir kimse

hakkında mahallesinden veya köyünden hırsızdır, kahpedir diyerek onu aralarında istemezlerse, o kişinin suçu eğer diğer insanlar tarafından da biliniyor ise mahallesinden ve köyünden “nefy” edilir, eğer başka bir mahalle ya da köyde de kabul edilmezse şehirden süreler” şeklinde yer almaktadır.67 Bor kasabasından olan Efeli oğlu Seyyid Ahmed ve Mevlüd oğlu Ali’nin yapmış oldukları fesatlık ve şekavetlerden dolayı ve ayrıca adı geçen bu kazada işten çıkarılmış olan kişiler Kıbrıs’a sürgün edilmişlerdir.68 Hacı Bektaş Tekkesi’nde şeyh olan Abdülkadir’den önce, Ahmed ve Mahmud adındaki eşkıyalar, işledikleri cinayetten dolayı Şeyh Hüseyin’in kazasına sürgün edilmişlerdir.69 Haleb kadısına gönderilen bir hükümde, Bağdad ve çevresinde bulunan bazı kişilerin eşkıyalara silah vermelerinden dolayı hapis cezası aldıkları bildirilmiştir.70 Drama kazası sakinlerinden olan kapudan Mustafa’nın bazı eserlere ve ehl-i ırza yapmış olduğu taaddilerden dolayı nefy

67 Çoban, agm, s. 141-144.

68 s. 338 hüküm 1167.

69 s. 338 hüküm 1169.

edilmesi için ferman verilmiştir.71 Kolonya nahiyesinde bulunan bir grup eşkıyalık faaliyetlerinden dolayı sürgün edilmişlerdir.72

Eşkıyalık suçu için İslam hukukunda bir cezalandırma biçimi olarak uygulanan sürgün cezası Osmanlı hukukunda gerekli görüldüğü olaylarda ağırlaştırılarak kalebendlik cezası şeklinde de uygulanmıştır.73 Eşkıyalara verilen cezalardan biri de kalebendliktir. Arapça “kal’a” ve Farsça “bend” kelimelerinden meydana gelen “kal’a-bend” sözlükte “kaleye

bağlanmış, kalede hapsedilmiş kimse” anlamına gelmektedir. Terim olarak suçluların kale

surları içerisinde ikamete tabi tutulup hisardan dışarıya çıkmalarına izin verilmemesi şeklinde uygulanan bir cezayı ifade etmektedir. Ayrıca kapalı mekanlarda tutulan mahkumlara zindan-bend, bir ada üzerinde serbest dolaşmalarına izin verilenlere cezire-bend, kaleye göre daha küçük olan askerî amaçlarla yapılmış palankalarda tutulanlara palaka-bend, özellikle gayrimüslim tebaadan olan suçluların manastırlarda muhafaza edilenlerine manastır-bend, kulelerde tutulanlara da kule-bend adı verilmiştir.74

Osmanlı Devleti’nde adam öldürme, yaralama, hırsızlık gibi cürümlerin ceza uygulamaları ehl-i örfe havale edildiğinden dolayı bunların karşılığında farklı cezalandırma şekilleri uygulanmaktaydı. Kalebendlik cezası siyâsî suçlar dışında teşhir, para cezası, küreğe koyma hapis, sürgün gibi tazir cezalarından biriydi. Bu ceza türü XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren belirgin şekilde uygulanmaya başlanmıştır ve XVIII. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Karatepe köyü sakinlerinden Seyyid Muhammed ve karındaşı Ahmed ve enişteleri Ali isimli kişilerin eşkıyalık faaliyetlerinden dolayı Borlu Kalesi’ne kalebend cezası alarak gönderilmişlerdir.75 Ermeni patriği olan Mıhtar isimli kişi yapmış olduğu zulüm ve şekavetlerden dolayı Kıbrıs Adası’nın Mağosa Kalesi’ne kalebend olarak gönderilmiştir.76 Golos Kalesi’ne gönderilen bir hükümde, bölgede bulunan bazı kişilerin ehl-i ırz ve reayaya zulüm, taaddi ve şekavette bulunmalarından dolayı kalebend cezası almalarına karar verilmiştir.77 Anadolu beyleybegisi Eyyüb’e gönderilen hükümde, bazı

71 s. 339 hüküm 1173.

72 s. 359 hüküm 1222.

73 Yakut, agm, s. 30.

74 Ömer İşbilir, “Kalebend”, DİA, C. EK-II, İstanbul 2016, s. 5.

75s.340 hüküm 1174. 76s. 340 hüküm 1176. 77 s. 344 hüküm 1187.

cemaatlerden olan kişiler sipahilik iddiasında bulunarak ev basıp eşkıyalık yapmışlardır. Bu nedenle adı geçen kişilere hapis cezası verilmiştir.78

Eşkıyalık yapanların bir ada üzerinde serbest dolaşmalarına izin verilmesine cezire-bend denilmektedir. Fatma, Emine, Rabia ve Ayşe isimli kişiler kendi hallerinde olmayıp Nemçe’ye tayin olan Haseki Mehmed’in üzerine tüfengle ateş etmişlerdir. Bu saldırılarından dolayı Limni Adası’na cezire-bend olarak gönderilmişler ve ıtlak edilmeleri için ferman çıkmadığı sürece cezalarının devam edeceği bildirilmiştir.79 Edirne’de Seyyid İsmail isimli şaki yaptığı eşkıyalık faaliyetlerinden dolayı nefy cezasına çarptırılmıştır.80 Şeyh oğlu Ahmed ve Gümüş oğlu Ömer başta olmak üzere, bir grup şakîlerin reayayı tahrik etmelerinden dolayı Limni Kalesi’ne kalebend olarak gönderilmeleri için ferman verilmiştir. Bu grubun reayayı kışkırtmamaları şartıyla ıtlak edileceği bildirilmiştir.81 Kastamonu halkından Mustafa ve İbrahim, Çığa kasabasından Ömer ve Kastamonu kazasından olan bazı kişiler kendi hallerinde değillerdi. Zalimlerin yanlışlarına göz yummuşlar ve bu nedenle naib Ömer Kastamonu’dan nefy edilmiştir. Bu süreç içerinde Ömer tekrar gelen kadılara naib olmuş ve Müslümanların mallarını almıştır. Bunun üzerine Ömer’in Sinop Kalesi’ne kalebend cezası alarak gönderilmesi emredilmiştir.82 Eşkıya zümresinden olup ehl-i ‘ırz ve reaya fukarasına zulüm ve taaddi eylediğinden İbrahim’in kalebend cezası almasına karar verilmiştir.83 Keçiborlu kazası sakinlerinden adı geçen kişilerin el-Hac Mehmed, Ahmed ve diğerleri, Es-seyyid Mehmed, Yusuf Kadir ve diğerleri birbirlerine karşı taaddi ve fesatlıkta bulunmalarından dolayı Kütahya Kalesi’ne kalebend cezası alarak gönderilmişlerdir.84

Türkmanı cemaatine bağlı olan Keremici cemaatindeki bazı kişiler, üzerine düşen görevleri yerine getirmedikleri için ceza almışlardır.85 Rodos sancağından bazı kişiler kendi halinde olmayıp, fesatlık ve şekavette bulunduklarından kalebend cezası verilmiştir.86

78 s. 345 hüküm 1193. 79 s. 343 hüküm 1186. 80 s. 465 hüküm 1589. 81 s. 344 hüküm 1189, 82 s. 340 hüküm 1175. 83 s. 344 hüküm 1187. 84 s. 345 hüküm 1191. 85 s. 345 hüküm 1193. 86 s. 461 hüküm 1570.

Grup halinde dolaşan eşkıyalara, hançerlerle evleri basarak insanları darp etmelerinden dolayı sürgün cezası verilmiştir.87

Benzer Belgeler