• Sonuç bulunamadı

Maddenin bütünsel yapısını değil de gözümüzle göremediğimiz yapısını nasıl tarif ederdiniz?

Maddeler taneciklerden oluşur, tanecikler arasında boşluklar vardır ve her tanecik bir enerjiye sahiptir yani hareketlidir. Bu sonuçlara teoriler ve gözlemler kullanılarak ulaşılmıştır.

Ancak, mademki madde taneciklerden meydana geliyor, tanecikler neden görülemiyor?

1 damla suda bulunan su moleküllerinin sayısını hep beraber bir hesaplayalım. 1 damla su yaklaşık 0.0598 gramdır.

1 mol su/18gram su * 0.0598 gram su = 3.32x 10-3 mol su

6.02x1023 tane su molekülü/1mol su * 3.32x 10-3 mol su = 2x1021 tane su molekülü vardır.

1 damla suda 2x1021 tane su molekülünün bulunması durumu neden çıplak gözle moleküllerin görülmediğini açıklar. Günlük hayatta çok sık karşılaşılan bir olayı inceleyerek bütün katı, sıvı ve gaz maddelerinin taneciklerden oluştuğunu daha kolay anlayabiliriz. Bilindiği gibi buz eridiği zaman su olur ve su da ısıtıldığı zaman buharlaşır. Miktarlar tartılarak bu olaydan tanecikli yapı gerçeği çıkarılabilir. Bunun için aşağıdaki işlemleri yapalım.

1. Ağzı lâstik tıpa ile sıkıca kapatılabilen bir erlen alıp içine 2-3 gram civarında buz koyarak kapatıp tartalım. Tartım değerini kaydedelim (1).

2. Hafif ısıtarak buzun erimesini sağlayalım ve tekrar tartalım (2).

3. Erlenin yüzeylerinde suyun yoğunlaşmasını önleyecek şekilde yüzeyleri de dahil erleni ısıtarak suyun tamamen buharlaşmasını sağlayarak tartalım (3).

4. Erlenin lâstik tıpasını açarak yanan bir kibriti erlenin ağzına tutalım (4).

Bütün bu işlemler sonucunda; birinci, ikinci ve üçüncü tartımızın eşit olmasından, buz ve suyu görmemize rağmen, su buharlaşınca görmememizden nasıl bir sonuç çıkarabiliriz?

Her üç tartım da eşit olduğuna göre hiç madde kaybı olmamış demektir. Buna rağmen buharın görülememesi, suyun buhar haline gelmesiyle su moleküllerinin erlenin bütün hacmine yayılmasındandır. Bu durumda, moleküller, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük oldukları için görülememektedirler.

Burada, su buharlaşınca parçalandığı düşünülebilir fakat su parçalansa bile kendini oluşturan hidrojen ve oksijene parçalanacaktır. Hidrojen yanıcı oksijen de yakıcı bir gazdır. Öyle olsaydı erlenin ağzına tutulan kibritin daha alevli yanması gerekirdi. Ayrıca suyun parçalanmadığı; sadece ilk üç işlem yapılarak görülebilir. Đlk üç işlem sonunda, içinde buhar bulunan erlen soğuk suyun altına tutularak buharın yoğunlaşması sağlanıp dondurucuya konulursa, buz haline geldiği görülecektir.

Burada, katı ve sıvı haldeki maddelerde tanecikler nasıl bir arada duruyorlar? Öncelikle bu taneciklerin neler olduğuna bakmak gerekir.

Maddedeki Tanecikler

Bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Ancak bütün maddelerdeki tanecikler aynı değildir.

Tanecik denince aklımıza atomlar, moleküller veya iyonlar gelir.

Elementler, atomlardan meydana gelmiştir. Fakat her bir elementin atomu farklı büyüklük ve özelliktedir. Demir çubuk, bir şişedeki civa, bakır kap, alüminyum çerçeve sırasıyla demir, civa, bakır ve alüminyum atomlarının bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Şekil 3. Bir atomda elektronların çekirdek etrafında dağılımı

Bir kaptaki su, alkol, aseton, şeker, ve bir oksijen tüpündeki oksijen gazı gibi saf maddeler sırasıyla su, alkol, aseton, şeker, ve oksijen moleküllerinden meydana gelmiştir.

Şekil 4. Su molekülü

Su molekülü

Sodyum klorür (yemek tuzu), potasyum nitrat (KNO3) baryum oksit (BaO) ve kalsiyum karbonat (CaCO3) gibi iyonik maddeler sırasıyla K+, NO-3, Ba++, O2-, Ca++, CO32- iyonlarından meydana gelmiştir.

Şekil 5. Sodyum Atomun elektron vermesi

• Maddenin Boşluklu Yapısı

Maddenin boşluklu yapısını anlayabilmek için bir deneysel gözlemden yararlanmak gerekir. Bunun için 100 ml lik iki adet dereceli silindir alarak birine 50 ml su ve diğerine 50 ml etil alkol koyalım. Daha sonra suyu alkolün veya alkolü suyun üzerine boşaltalım.

Şekil 6. Maddenin boşluklu yapısı ile ilgili deney

Ölçülü kaptan okunan değer 100 ml den az olduğuna ve 90-95 ml arasında bir değer olduğuna göre bu durum nasıl açıklanabilir?

Bu olayı açıklamak için günlük hayattaki taneli yapılı maddelerden faydalanılabilir. Bu amaçla yine 100ml’lik iki ölçülü silindir alınıp birine 50ml çizgisine kadar nohut diğerine 50ml çizgisine kadar kum konulur ve kum, nohutların bulunduğu dereceli silindire dökülürse toplam hacmin 100ml den az olduğu görülecektir. Bu benzeştirme, maddenin tanecikli yapısı ve tanecikler arasında boşluk olduğu modelini

doğrular. Ancak şurası unutulmamalıdır. Maddedeki tanecikler nohut ve kum taneleri gibi içi dolu katı küreler değildir. Ayrıca, alkol-su ve nohut-kum karışımı örneklerinden maddenin taneciklerini küresel kabul etmenin ne kadar doğru bir yaklaşım olduğu ve alkol ve su taneciklerinin büyüklüğünün farklı olduğu sonucuna kolayca ulaşılabilir. Çünkü iki adet 50ml kum ve iki adet 50ml nohut karıştırılırsa, nohut ve kum taneleri de tam özdeşse hacmin 100ml olduğu görülecektir.

Maddenin Taneciklerinin Hareketliliği

Madenin taneciklerinin hareketli olduğunu, maddenin gaz hali göz önüne alındığında daha kolay anlaşılır. Bir maddenin gaz halindeki tanecikler hareketli olmasaydı, evde hangi yemeklerin piştiğini apartman girişinde anlaşılabilir miydi? Soğan doğranırken gözler yaşarır mıydı? Yukarıdaki örneklerden görülebileceği gibi maddenin gaz halindeki taneciklerinin hareketli olduğu beş duyumuz kullanılarak algılanabilir. Sıvılarda ve katılarda görünen yapı bütünsel olduğu için, taneciklerin hareketli olduğuna ancak, deneylerden elde edilen sonuçlar yorumlanarak varılabilir.

Sıvılarda taneciklerin hareketli olduğu, birbiriyle karışabilen ve biri renkli diğeri renksiz iki sıvı karıştırılarak görülebilir. Örneğin; bir beherde durgun haldeki suyun üzerine sarı renkli demir(III) klorür çözeltisinden bir damla yavaşça konulursa, belirli bir müddet sonra sarı renkli damlanın suyun her tarafına yayıldığı görülecektir. Sıvılar tanecikli yapıda olmasaydı ve tanecikler de hareketli olmasaydı böyle bir durum gözlenemezdi.

Yukarıda anlatılan deney; tahta gibi bir katı maddenin üzerine bir damla sarı renkli çözelti damlatılarak yapılırsa damlanın tahtada her tarafa yayılmasa da emildiği gözlenir. Tahtadaki durumda; sıvıyı oluşturan tanecikler tahtayı oluşturan tanecikler arasındaki boşluklara girmiştir. Fakat katıdaki tanecikler yer değiştirme hareketi yapmadığından sıvının tanecikleri katının tanecikleri arasında hapsolup kalmıştır. Renksiz sıvı ve renkli sıvı durumunda ise renkli sıvı renksiz sıvının tanecikleri arasındaki boşluklara girmiş ve renksiz sıvının tanecikleri arasındaki boşluk durağan ve sabit bir boşluk olmadığı için yani renksiz sıvının tanecikleri hareket ettiği için renksiz sıvının tanecikleri ile birlikte renkli sıvının tanecikleri de hareket etmiş ve kabın her tarafına yayılmıştır.

Sonuç olarak; maddelerin taneciklerinin hareketi, maddenin her üç hali için aynı değildir.

1. Maddenin katı halinde taneciklerde sadece titreşim hareketleri vardır ve dolayısıyla

tanecikler arasındaki boşluklar sabittir. Yani taneciklerin yerleri sabittir.

2. Maddenin sıvı ve gaz halinde taneciklerde titreşim hareketine ilaveten, taneciklerin

çarpışmalarından ileri gelen dönme ve yer değiştirmelerinden ileri gelen öteleme hareketleri vardır. Ancak sıvılarda bu hareketler gazlara göre daha yavaştır.

Maddelerin Tanecikli, Boşluklu ve Hareketli Yapı Modeli 1. Katı, sıvı ve gaz halde bulunan bütün maddeler taneciklerden oluşur.

2. Herhangi bir madde için bu üç halde de taneciklerin yapıları, büyüklükleri ve

kimyasal formülleri aynıdır.

3. Farklı olan, taneciklerin kinetik enerjileri ve bir arada bulunuş biçimleridir.

4. Maddenin katı, sıvı ve gaz halinden bahsedilir fakat taneciğin hali olmaz. Maddenin

her üç halinde de tanecikler aynı taneciklerdir.

5. Bir maddenin her üç halinde de taneciklerin kütleleri, büyüklükleri ve kimyasal

bileşimleri aynıdır.

6. Bir maddenin katı halinde tanecikler arası çekim kuvveti en fazla ve taneciklerin

kinetik enerjisi en azdır.

7. Bir maddenin sıvı halinde tanecikler arası çekim kuvveti katı haline göre daha az,

fakat taneciklerin kinetik enerjisi katı haline göre daha fazladır.

8. Bir maddenin gaz halinde tanecikler arası çekim kuvveti yok denecek kadar az, fakat

taneciklerin kinetik enerjisi diğer iki hale göre daha fazladır.

9. Maddenin renginden bahsedilir fakat taneciğin rengi olmaz.

10. Herhangi bir maddenin taneciği kuvvet uygulayarak ezilip küçültülemez veya

vakum uygulayıp şişirilemez.

2. MADDENĐN HALLERĐ

Çevremize baktığımız zaman bazı maddelerin katı, bazılarının sıvı olduğu görülür ve bazılarının da gaz olduğu anlaşılır. Maddelerin bir kütlesi vardır ve oda sıcaklığında farklı hallerde bulunmaktadırlar. Maddelerin bulunma durumlarına maddenin halleri denir. Doğadaki her madde katı, sıvı ve gaz halde bulunabilir. Ancak oda sıcaklığı şartlarında (250C) ve 1 atmosfer basınçta bazıları katı, bazıları sıvı ve bazıları gazdır. Bunun sebebi, maddenin tanecikli yapısı düşünülerek kolayca yorumlanabilir. Her maddenin taneciklerinin kendine özgü özellikleri vardır. Bu tanecikler arasındaki çekim kuvveti oda sıcaklığında, taneciklerin çevreden aldığı enerjiye yenilemeyecek kadar büyük ise madde katıdır. Taneciklerin çevreden aldığı enerjiyle çekim kuvveti zayıflamış ve tanecikler arasındaki boşluk artmışsa madde sıvıdır. Ortamdan aldıkları enerjiyle çekim kuvvetleri yenilmiş ve tanecikler birbirinden, aralarında ilişki olmayacak şekilde uzaklaşmışsa madde gaz haldedir.

Tablo 10. Maddenin Hallerinin Özellikleri

Sonuç olarak : Bir maddenin halinin özellikleri, maddenin taneciklerinin bir araya geliş biçiminin özellikleridir.

Maddenin Hallerinin Özellikleri

Hal Özellik Örnek

Katı (k) Kütlesi, hacmi ve şekli belirlidir Cebinizdeki bozuk paralar.

Cebinizde de bakkalın kasasında da aynı kütleli, hacimli ve şekillidirler

Sıvı (s) Kütle ve hacim bellidir. Şekil değiştirir ve

konulduğu kabın şeklini alır.

Bir miktar süt, kütlesi ve hacmi aynı kalarak hangi kaba konulursa onun şeklini alır.

Gaz (g) Kütle belirlidir. Konulduğu kabın hacmini kaplar. Konulduğu kabın şeklini alır.

Şişkin bir balonu patlatırsanız balondaki hava odaya dağılır ve gazın yeni hacmi odanın hacmidir. Şekli, balon değil odanın şeklidir. Ancak kütlesi aynıdır.

MADDENĐN HAL DEĞĐŞĐMLERĐ

Katı haldeki maddelerin sıvı hale, sıvı haldeki maddelerin gaz haline geçmesine veya gaz halindeki maddelerin sıvı hale ve sıvı haldeki maddelerin de katı hale geçmesine maddelerin hal değişimi denir. Maddelerdeki hal değişimi, enerji alınıp verilmesi ile gerçekleşir.

Katı Hal ve Erime

Katı bir madde ısıtılırsa erir ve sıvı hale geçer. Buzun, naftalinin ve mumun erimesi gibi. Yeterli sıcaklığa ulaşılırsa bütün katı maddeler erir ve sıvı hale geçer. Saf katıların katı halden sıvı hale geçtiği sıcaklığa o katının erime noktası (e.n.) denir. Sıcaklık yükseldikçe tanecikler bulundukları yeri terk ederek tanecik kümeleri parçalanarak bölünmeye başlar. Isıtmaya devam edildikçe bu parçalanmalar devam eder. Bu süre içinde verilen enerji, kırılmalar için harcandığından taneciklerin kinetik enerjisi sabit kalır ve dolayısıyla ortalama kinetik enerjisinin bir ölçüsü olan sıcaklık da sabit kalır.

Grafik 18. Katı Halden Sıvı Hale Geçiş Sıcaklık Zaman Grafiği

Erimenin tersi olan işleme de donma denir. Saf sıvıların katı hale geçtiği sıcaklığa donma noktası (d.n) denir. Herhangi bir madde için erime noktası ile donma noktası birbirine eşittir. Örneğin su için bu değer, 0 0C’dır.

Şekil 9. Sıvı halden katı Hale Geçiş

Kurubuz denilen katı karbondioksit (-78 0C da karbondioksit katıdır) gibi bazı katılar sıvı hale geçmeden doğrudan gaz hale geçerler. Buna süblimleşme (süblimasyon) denir.

CO

2

(k)

Süblimleşme

CO

2

(g)

Yukarıda saf katıların erime noktasından bahsedildi. Ancak saf olmayan katılar erimez mi? Erir ancak, safsızlık içeren katıların erime noktası sabit değildir. Saf olmayan madde demek aynı tür taneciklerden meydana gelmemiş madde demektir. Dolayısıyla farklı tanecikler arasında çekim kuvvetini azaltmak için farklı miktarlarda enerjiye ihtiyaç vardır. Saf olmayan katının bir kısmı erirken bir kısmı erimemiş

olacaktır. Erimeyen kısmı eritmek için enerji vermeye devam edileceği için, bu sırada eriyen kısmın kinetik enerjisi artacak ve bu enerji termometrede okunan sıcaklığın sürekli artmasına sebep olacaktır. Sonuç olarak sabit bir erime noktası okuma şansı olmayacaktır. Ayrıca, saf olmayan maddelerin tanecikleri düzenli bir şekilde kristal örgüler meydana getirmediği için saf olmayan bir maddenin erime noktası, saf haline göre daha düşük olacaktır.

Sıvı Hal, Buharlaşma ve Kaynama

Katı halden sıvı hale geçişte olduğu gibi sıvı haldeki maddelere de enerji verildiği zaman gaz hale geçerler. Sıvıların, sıvı halden gaz hale geçmesi olayına buharlaşma denir. Her sıvı her sıcaklıkta az veya çok buharlaşır. Maddeyi meydana getiren tanecikler çevreden enerji alarak uzaklaşmaktadırlar. Bazı taneciklerin buharlaşması için diğer taneciklerden onlara kinetik enerjisi aktarıldığı için buharlaşma sonucu bir sıvıda taneciklerin kinetik enerjisi düşer. Dolayısıyla sıvı soğur. Bir sıvının sıcaklığı yükseldikçe buharlaşma hızı artar ve sıvı ısıtılmaya devam edilirse, sıvının cinsine göre, belirli bir sıcaklığa ulaşıldığı zaman sıvıda kabarcıklar oluşur. Bu olaya kaynama denir.

Kabarcıklar çıkmaya başladığı anda sıvının sıcaklığı ölçülürse termometrede okunan değer sıvının kaynama sıcaklığıdır ve bu sıcaklığa sıvının kaynama noktası (k.n) denir.

Şekil 10. Taciklerin Hareketliliği

Ağzı açık bir kapta ısıtılan bir sıvının kaynama noktası ısıtma işleminin yapıldığı yerdeki hava basıncına bağlıdır. Atmosferik basınçta suyun kaynama noktası 100oC olarak belirtildiği zaman, deniz seviyesinde suyun 100oC da kaynadığı anlaşılır. Yükseklere çıkıldıkça basınç düştüğü için, sıvı haldeki bir maddenin kaynama noktası da düşer.

Buhar Basıncı ve Kaynama

Ağzı kapalı bir kapta buhar fazındaki taneciklerin kapın kapağına, çeperlerine ve sıvı yüzeyine yaptığı bir basınç vardır. Belirli bir sıcaklıkta, belirli bir sıvı için bu basınç sabittir ve buna sıvının buhar basıncı denir. Herhangi bir sıvının buhar basıncı sıcaklıkla artar. Sıvının buhar basıncının açık hava basıncına eşit olduğu sıcaklık kaynama noktası olarak tarif edilebilir.

Şekil 11. Buhar Basınçı ve Kaynama Olayı

Çevremizde sıvı halde gördüğümüz maddelerin tanecikleri farklı özelliklerde olduğundan, onların aralarındaki çekim kuvvetleri farklı ve dolayısıyla buhar basınçlarının farklı olmasından dolayı kaynama noktaları da farklı olacaktır. Bu nedenle e.n. ve k.n saf maddeler için onları birbirinden ayırmada yani onların kimliğini tespit etmede birer ayırt edici özelliktir.

Tablo 11. Bazı Saf Maddelerin Erime ve Kaynama Noktaları

Madde e.n (oC) k.n (oC) Oksijen -219 -189 Azot -210 -196 Etilalkol 114,5 78 Su 0 100 Kükürt 119 444 Yemek tuzu 801 1465 Bakır 1083 2600

3. ÇÖZELTĐLER

Bir bardak suya bir çay kaşığı şeker veya sofra tuzu koyup karıştırdığınızda şekerin ve tuzun gözden kaybolduğunu görürüz. Gerçekte şeker ve tuz, gözle görülemeyecek kadar küçük tanecikler halinde su içinde dağılarak homojen bir karışım oluşturmuştur. Bir maddenin çok küçük tanecikler (iyonlar veya moleküller) halinde diğer bir maddenin tanecikleri arasında gözle görülemeyecek kadar küçük parçalar halinde dağılmasına çözünme denir.

Katı hâlde NaCl kristalinde güçlü çekim kuvvetleri vardır. Suya atılan NaCl kristallerindeki Na+ iyonları su molekülündeki negatif yüklü oksijen tarafından, negatif yüklü Cl- iyonları su molekülündeki pozitif yüklü hidrojen tarafından kuşatılır. Oluşan elektriksel kuvvetler Na+ ve Cl- iyonları arasındaki çekim kuvvetlerinden daha büyük olduğu için iyonlar kristalden ayrılarak su içinde homojen olarak dağılır.

NaCl(k) Na+(suda) + Cl-(suda)

Şeker gibi molekül yapılı bileşikler, su içinde çözündükleri zaman moleküller hâlinde dağılır.

C12H22O11(k) C12H22O11(suda) Şekil 12. Tuzun Suda Çözünmesi

Đki veya daha çok maddenin oluşturduğu, özellikleri her yerinde aynı olan (homojen) karışıma çözelti denir. Çözelti bir karışım olduğundan en az iki bileşeni vardır. Bileşenlerden miktarı çok olana çözücü, miktarı az olana çözünen denir. Đki farklı fiziksel haldeki madde karıştırılarak bir çözelti elde edildiğinde, fiziksel hali

değişen madde çözünen, diğeri çözücüdür. Ancak sulu çözeltilerde su her zaman

çözücü olarak kabul edilir. Örneğin; şekerli su çözeltisinde şeker çözünen, su ise

çözücüdür. Çözeltiler farklı fiziksel hallerde bulunabilir. Tablo 12. Bazı Çözeltilere Örnek

Çözeltinin fiziksel hali

Çözücünün fiziksel hali

Çözünenin

fiziksel hali Örnek

Katı Katı Katı Sıvı Gaz Çelik (demir-karbon) Gümüş-civa amalgaması Plâtin içinde çözünmüş hidrojen gazı Sıvı Sıvı Katı Sıvı Gaz Tuzlu su

Sirke (asetik asit-su) Su içinde karbon dioksit

Gaz Gaz Gaz Hava (azot içinde oksijen)

Çözeltiler değişik şekillerde gruplandırılır. 1. Fiziksel haline göre

a. Gaz çözeltiler : Đki veya daha çok gaz aynı kap içine konulduğunda homojen olarak

karışır ve bir çözelti oluşur. Bütün gaz karışımları birer çözeltidir Gaz çözeltilerine en iyi örnek havadır.

b. Katı çözeltiler : Đki ya da daha çok metalin eritilerek oluşturdukları homojen katı

karışıma alaşım denir. Alaşımlarda bir metalin atomları, kolaylıkla diğer metalin kristal yapısı içine girerek homojen bir karışım oluşturulabilir.

c. Sıvı çözeltiler : Bir sıvı içinde başka bir sıvı, katı ya da gazın çözünmesiyle oluşurlar.

Birbiri içinde çözülebilen iki sıvı (örneğin; etil alkol ve su) karıştırılarak bir çözelti elde edilebilir. Ayrıca NH3 veya CO2 gibi gazlar su içinde çözünerek bir çözelti oluşturulur. En yaygın sıvı çözeltiler ise bir katının su içinde çözünmesiyle hazırlanır. Çözücü olarak suyun kullanıldığı çözeltilere sulu çözeltiler denir.

2. Bir miktar çözücüde çözünen maddenin miktarına göre

a. Doymuş çözelti : Belli bir sıcaklıkta ve basınçta daha fazla çözünen madde içermesi

mümkün olmayan çözeltilerdir. Örneğin; 500C’ta sofra tuzunun çözünürlüğü 37g/100 mL sudur. 100 mL suda bu sıcaklıkta en fazla 37 gram tuz çözünebilir. 100 mL su ve 37 g sofra tuzu ile hazırlanan bir çözelti doymuştur. Aynı sıcaklıkta bu çözeltiye bir miktar daha tuz eklenirse bu çözünmez ve dibe çöker. Doymuş çözeltiler kararlıdır.

b. Doymamış çözelti : Belli bir sıcaklıkta ve basınçta çözebileceği en fazla miktardan

daha az çözünen madde içeren çözeltidir. Örneğin; 500C’ta 100 mL suda 37 gramdan daha az miktarda sofra tuzu çözünmüşse oluşan çözelti doymamış çözeltidir. Bu çözelti doygunluk sınırına kadar bir miktar daha tuz çözebilir.

c. Aşırı doymuş çözelti : Belli bir sıcaklıkta ve basınçta çözebileceğinden daha çok

çözünmüş madde bulunduran çözeltidir. Aşırı doymuş çözeltiler çok kararsızdır. Çözünmüş olan madde en ufak bir etkiyle hemen çöker ve çözelti doymuş hâle geçer. Evlerde reçelin ya da balın zamanla şekerlenmesi bu olaya örnektir. Aşırı doymuş çözelti olan reçelde herhangi bir etkiyle şeker çökebilir.

Ayrıca çözeltiler belli miktardaki çözücüde çözünen madde miktarını göre; a. Seyreltik çözelti : Az miktarda çözünmüş madde içeren çözeltidir.

b. Derişik çözelti : Çok miktarda çözünmüş madde içeren çözeltidir.

Örneğin; aynı sıcaklıkta hazırlanmış iki çözelti düşünelim. Birinci çözeltide 100 mL su içinde 5 g sofra tuzu, ikincisinde ise 100 mL su içinde 10 g sofra tuzu çözünmüş olsun. Bu iki çözeltiden ikincisi birinci çözeltiye göre daha derişiktir.

3. Elektrik iletkenliğine göre

a. Elektriği ileten (elektrolit) çözelti : Asitler, bazlar ve tuzlar suda iyon oluşturarak

çözünür. Çözeltide oluşan bu iyonlar elektrik akımını iletir. Sulu çözeltisi elektrik akımını ileten maddelere elektrolit denir. Örneğin; bir elektrolit olan sofra tuzunun suda çözünmesi ile oluşan çözelti elektrik akımını iletir.Tuz, su içinde aşağıdaki şekilde iyonlaşır:

Şekil 13. Tuzun Suda Çözünmesi

NaCl(k) su Na+ (suda) + Cl- (suda)

Su içinde iyonlaşma yüzdesi yüksek olan maddeler kuvvetli elektrolittir. Bunların sulu çözeltileri elektrik akımını iyi iletir. Đyonlaşma yüzdesi düşük olanlar ise zayıf elektrolit olup bunların sulu çözeltileri elektrik akımını az iletir.

b. Elektriği iletmeyen (elektrolit olmayan) çözelti : Şeker alkol gibi bazı maddeler su

içinde çözünür fakat iyonlaşmazlar. Bunların sulu çözeltiler elektrik akımını iletmez. Şekil 14. Şekerin Suda Çözünmesi

C12H22O11 (k) + Su C12H22O11 (suda)

Molekül yapıdaki bu tür maddelerin oluşturduğu çözeltiler elektrolit olmayan çözeltilerdir.

Çözeltilerin Özellikleri

Bir çözeltinin buhar basıncı, kaynama noktası gibi özellikleri arı çözücüsününkinden farklıdır. Bu özellikler çözeltide çözünen maddenin oluşturduğu tanecik (atom, iyon, molekül) sayısına bağlıdır.

Arı maddelerin belli kaynama noktaları vardır ve kaynama süresince sıcaklıkları sabit kalır. Örneğin; arı su 1 atm basınç altında 1000C’ta kaynar. Acaba uçucu olmayan bir maddenin bir sıvıda çözünmesiyle elde edilen çözelti ısıtılırsa ne olur? Buharlaşmanın bir sıvının yüzeyinde gerçekleştiğini öğrendiniz. Bir çözücüde çözünen maddenin oluşturduğu taneciklerin bir kısmı çözeltinin yüzeyinde bulunur. Bu durum yüzeydeki çözücü moleküllerin sayısını azaltır. Bu arada çözücü molekülleri ile çözünen maddenin tanecikleri arasında çekim kuvvetleri oluşur. Ayrıca uçucu olmayan bileşen, buharlaşacak kinetik enerjiye sahip sıvı moleküllerinin sayısını da azaltır. Bu nedenle çözücünün buharlaşması zorlaşır ve buhar basıncı düşer. Buhar basıncının

Benzer Belgeler