• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.1. Problem

1.1.1. Eğitim ve Sanat

1.1.1.1. Sanat Eğitimi

Sanat eğitimi bugün kavram olarak dar sınırlılığından kurtulmuş, orta dereceli okullardaki kapsamından çok daha geniş bir alanı içine almaya başlamıştır. Buna bağlı olarak uygulama konusundaki atılımlar ülkemizde yeni ise de son yıllardaki kurumlaşmalar azımsanmayacak bir durumdadır.

San'a göre sanat eğitimi çok boyutlu ve çok yönlü bir disiplin olarak pek çok yan bilim dalı ve alanlardan yararlanma, araç, gereç, ve bilgi alma durumundadır. Dolaysız ilgi kurduğu alanlar, sanat tarihi, sanat eleştirisi, sanat kuramları ve sanat eğitbilimi (pedagojisi), kısaca sanat bilimleridir. Dolaylı olarak felsefe, psikoloji, tarih ve sosyolojiden yararlanır. Bu listeye eklenecek başka dal ve alanlar da vardır. Sanat felsefesi, sanat psikolojisi, ikonografi, halk sanatları, el sanatları, sanat coğrafyası, sanat topografyası, estetik ve estetik tarihi (San, 1982). Anlaşılacağı gibi çağdaş anlamdaki bir sanat eğitimi, insan yaşamı ve insan yaşamına ilişkin her şeyle ilgilenmekte, onlarda işleyebilecek bir yan bulabilmektedir.

Sanat eğitimi, hem bir kavram olarak hem de uygulama biçimleri ve uygulanacak değişik hedef kitleleri açısından bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar şöyle sıralanabilir:

• Sanat eğitimi kavramının yarattığı sorun,

• Sanat eğitiminde ussal ve usdışı bileşenlerin yarattığı sorunlar,

• Sanat eğitimi alanı içine giren sanat dalları ve konuları bakımından ortaya çıkan sorunlar (San, 1991).

Bu sorunların ilkinde: "Sanat eğitimiyle amaçlanan sanat mı, yoksa sanat yoluyla kişinin eğitimi mi?" sorgulaması getirilerek sanat yoluyla eğitim ve sanat için eğitim başlıkları oluşturulmuştur. Bunları kısaca açıklayacak olursak:

• Sanat Yoluyla Eğitimde:

• Önemli olan bireyin uyumlu, dengeli bir kişilik geliştirmesidir,

• Çocuğa, öncelikle de küçük çocuğa yöneliktir,

• Tümel bir yaklaşımla usdışı bileşen ağırlıktadır.

• Sanat İçin Eğitimde:

• Önemli olan, bireylerde var olan yeti ve yeteneklerin geliştirilmesidir,

• İlkokul ikinci dönem çocuğuna, ama başlıca ergene ve sonra gence yöneliktir,

• Ussal bileşen ağırlıktadır (San,1984).

Belirtilen sorunların ikincisinde ussal ve usdışı bileşenlerin sanat eğitiminde değişik dönemlerde, değişik alanlarda yer aldıkları, fakat uygulamada bu ayrımlamaların sağlıklı yapılamadığı vurgulanmaktadır. Aynı bağlamda ussal yaklaşımlardan, daha çok sanat için eğitimde, yani kişinin değil sanatın ön planda olduğu bir eğitim yaklaşımından söz edilmekte; usdışı bileşenlere dayalı yaklaşımla da sanat yoluyla eğitim kastedilerek, "Sanat, eğitsel amaçlar uğruna bir araçtır" şeklinde özetlenebilir.

Üçüncü sorunda ise sanat eğitiminin içine giren sanat dalları ve diğer yakın alan ve konuların da bir sorun olduğuna dikkat çekilmiştir.

Sanat yoluyla eğitim anlayışının içerisine giren sanat dalları olarak görsel, sözel ve işitsel sanat dalları, yazın, müzik, tiyatro, opera, bale, sinema ve TV dalları, kısaca tüm görsel ve işitsel iletişim sağlayan sanat dalları ve tüm gözel (optik) kültür verileri saptanmıştır (San, 1984).

Bu bağlamda sanatın tanımını şöyle yapabiliriz: Sanat bir ifadedir, ifadelendirmedir.

Sanat için, sanatçı varlığının, sanatsal bir düşünüş ve bakışın, kısacası bir sanatçı yaklaşımının gerekliliği ve bunların ayrılmaz bir bütün olduğu vurgulanarak sanatçı, evreni, toplumu, insanı hiçbir ayrım gözetmeksizin algılama, duyumsama zorunluluğunda olan ve buna duyarlı davranan kişi olarak tanımlanabilir. Sanatçı bu algılamalar sonunda elde ettiği verileri büyük bir ustalıkla yoğurup yorumlar ve tekrar insana aktararak bir çeşit, kültürün dönüşümlü gelişim aracı olma yükünü de üzerine alır. Elde edilen verilerin yorumlanmış şeklini ifade eden içinde, yaratıcılık, hümanizm, estetik, ulusal ve evrensel değerlerin bulunduğu ürün sanat ürünü olarak kabul edilir (Erinç, 1995).

Sanat eğitimi, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli estetik değişiklikler oluşturma sürecidir (MEB, 1991).

Güzel sanatlar eğitimi, sanatın yaşamdaki yerini ve önemini kavratacak biçimde düzenlenmiş belli programlar aracılığı ile çeşitli dallarında beceri de kazandırabilecek uygulama çalışmaları ve sanatsal yaratma olgusunu tanıtmaya yönelik bir eğitim sürecidir (San, 1987). Türkdoğan (1984) ise sanat eğitimini, bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatmada yeteneklerini ve yaratıcılık gücünü estetik bir düzeye ulaştırabilmek amacı ile yapılan eğitim çabası olarak tanımlamaktadır.

Sanat eğitimi bugün, bir zevk ve duygu eğitimi olmanın ve güzel biçimler yaratmanın yanısıra yeni, özgün, atak, çağdaş düşünceler üretmeyi öngören bir yaratıcı zihinsel etkinlikler süreci olarak görülmektedir. Amaç kendine güvenli, bağımsız ve özgür düşünebilen, kendisini gerçekleştirmeyi becerebilen, yeti ve yeteneklerini sonuna dek kullanabilen, kendisini yalnız bugüne değil, yarına da hazırlayabilen, kendisiyle birlikte çevresini de biçimlendirebilen, dış dünyaya, birlikte yaşadıklarına, tüm insanlara açık, hem kendine, hem çevresine saygılı, topluma ve çevresine sorumluluk duyan, üretken, coşkulu fakat dengeli, akıllı ve duyarlı insanlar kazandırmaktır (San, 1984). Çocuk ve genci asla birer sanatçı yapmayı amaçlamayan sanat eğitimi, insanın yaratıcı güçlerini ortaya çıkarmasını sağlayacak koşulları hazırlayıp, sanat yoluyla eğitimi sağlamaktadır.

Çağın koşulları doğrultusunda sürekli mekanikleşen günümüz insanının, yukarıdaki amaçlara yönelik eğitilmesi zorunluluğu gidererek artmakta ve gerçekçi bir eğitimin, bilim ve sanatın işbirliğine dayandırılması gerektiği görüşü yoğunluk kazanmaktadır.

Buna koşut olarak, sanat eğitimi ve sanat eğitiminin eğitim sistemi içerisindeki yerini belirleme çalışmaları da giderek artmaktadır. Gençaydın'ın da değindiği gibi (1990), insanın genel eğitimi bir bütünlük içinde düşünülürse sanat eğitimini, genel eğitimin bir parçası olarak kabul etmek gerekir. Ancak, sanatın bir özgünlük ve bireysel yaratıcılık olgusu olduğu dikkate alınırsa, sanat eğitiminin kendine özgü çok özel ilke ve yasalarının olduğu da açıktır. Bu nedenle, sanat eğitiminin eğitim dizgesi içerisindeki yerinin çok iyi belirlenmesi gerekir. Yaygın biçimde sanıldığı gibi sanat eğitimi, yalnızca yetenekliler için bir lüks değil, herkes için gerekli olan bir kişilik eğitimidir.

Batı dünyası ilköğretimden başlayarak sanatı, çağdaş insan eğitiminin vazgeçilmez bir aracı olarak değerlendirmiş, eğitim kurumlarına ve programlarına sanatı sokmuştur.

Böylelikle, hem sanatı kendine meslek edinmek isteyen genç yeteneklerin erken yaşta keşfedilerek yönlendirilmesi sağlanmış, hem de böyle bir isteği olmayan gençlerin yaşam kültürlerinde sanatı paylaşma, yaşatma bilincinin kültürel tabanını oluşturarak, gelecekte beğenisi gelişmiş bireylerden oluşan bir sanat alıcısı kitlenin hazırlanması sağlanmıştır (Tuncay, 1995).

Tüm bu nedenlerle sanat eğitimi eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır. Sanat eğitimi aracılığıyla eğitim, sadece bilgi, beceri ve kültür aktarımının yanısıra, yapıcı, yaratıcı ve zeki bireylerin yetiştirilmesi gibi işlevselliğe yönelir. Dolayısıyla eğitim, öğretim boyutundan öte, insanı insan yapan değerlerin kazandırılmasına yönelik bir anlam kazanır. Sanat eğitimiyle birey, bakmayı değil görmeyi öğrenir; olaylara çok yönlü bakarak düşünen, eleştiren, sorgulayan ve en önemlisi çözümler üreten, dolayısıyla kendisiyle barışık, mutlu ve sağlıklı bir kişiliğe erişir. Nitekim, çağdaş sanat eğitiminin en temel amacı da budur (Kırışoğlu, 1994).

Sanat eğitimi en geniş anlamıyla, yetişmekte olanlara ve yetişkinlere, güzel sanatların yaşamdaki yerini ve önemini yaşatarak kavratacak biçimde düzenlenmiş belli izlencelerle, güzel sanatların türlerini, tarihsel gelişimini, ifade gücünü, insanın temel gereksinimlerinden biri olduğunu örnekleriyle göstererek ve aynı zamanda çeşitli tür ve dallarında beceri de kazandırabilecek uygulamalı çalışmalarla, sanatsal yaratma olgusunu tanıtmaya yönelik eğitim sürecidir (San, 1987).

Sanat eğitiminin gerekliliği, birçok sanat dalını içermesi nedeniyle daha da önem kazanmaktadır. Öğretmen adaylarının yetiştirilmesinde genel anlamda sanat eğitiminin, özel anlamda da bilgisayar destekli eğitimin araç olarak kullanılmasına yönelik yaklaşımlar bu araştırmada yer alacaktır.