• Sonuç bulunamadı

B. Çalışma Yaşamına İlişkin Sorunlar

2. Eğitim ve Mesleki Eğitim

Her toplumda insanların değişik yollarla statü kazandıkları görülmektedir. Soyluluk, kahramanlık, yetenek, parasal zenginlik gibi statü ölçülerinin yanında giderek önem kazanan başka bir değer, bilgi ve beceri sahibi olma yani iyi bir eğitim almaktır. İyi bir eğitim almış kadınların iş gücü piyasasına girişte daha az zorlandıkları, daha nitelikli işlerde göreceli daha yüksek ücretlerle ve daha iyi koşullarda çalıştıkları görülmektedir.

Bireyin elde ettiği eğitim, hem ekonomik faaliyetlerin niteliğini hem de işgücüne katılım oranlarını etkileyen önemli bir faktördür. Eğitim yetersizliği durumu ise, kent ekonomisine uyum sağlamada kadınlar açısından önemli bir sorun kaynağı olarak görünmektedir. OECD ülkelerindeki kadın ve erkeklerin eğitim düzeylerine göre işgücüne katılım oranlarını tespit etmek amacıyla yapılan bir araştırmada, aşağıdaki tabloda da gösterildiği gibi, kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranlarının da buna bağlı olarak arttığına işaret edilmektedir. Eğitim düzeylerine göre işgücüne katılım oranları arasındaki fark kadınlarda erkeklere göre daha fazla açılmaktadır.221 Bu da eğitimli kadınların, daha nitelikli işlerde ve daha iyi koşullarda aradıkları işlere yerleşme şanslarının ve dolayısıyla çalışma isteklerinin arttığını göstermektedir.

220 BARUTÇUGİL,İsmet, İş Hayatında Kadın Yönetici, Kariyer Yayıncılık,İstanbul,2002 s.28 221 KAVAK,Yüksel,“Eğitim, İstihdam ve İşsizlik İlişkileri”,Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,Sayı:13,1997,s.22

TABLO:3 OECD ÜLKELERİNDEKİ KADIN ve ERKEKLERİN EĞİTİM DÜZEYLERİNE GÖRE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANLARI (25-64 YAŞ)

Eğitim Düzeyi Erkek(yüzde) Kadın(yüzde) Fark (yüzde)

İlkokul ve daha az 74,1 35,7 38,4

Ortaokul 85,3 54,2 31,1

Lise 90,6 69,3 21,3

Yüksek Öğretim (Kısa süreli) 93,1 80,6 12,5 Yüksek Öğretim (Uzun süreli) 94,0 84,2 9,8

Eğitimin işgücüne katılma konusunda itekleyici bir faktör olması gerçeği Türkiye’de de karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde bitirilen son öğrenim kurumu ve cinsiyet oranı konulu araştırma verilerine göre, yüksek okul mezunu kadınların oranında yıllara göre büyük bir artış gözlenmektedir. 1975 yılında yüzde0,7 olan Yüksekokul bitirme oranı, 1985 yılında yüzde1,8’e gelirken, 1990 yılında yüzde 2,8’e, 2000 yılında ise yüzde 5,4 oranına yükselmiştir. Erkeklerde ise, 1975 yılında yüzde 3 olan Yüksekokul bitirme oranı, 1985 yılında yüzde 6’ya gelirken, 1990 yılında yüzde 7,3’e, 2000 yılında ise yüzde10,2 oranına yükselmiştir.222

Diğer OECD ülkelerindeki göstergelere paralel olarak, Türkiye’de de eğitim kademeleri yükseldikçe işgücüne katılım oranlarının arttığı, tüm eğitim kademelerinde erkeklerin katılım oranlarının kadınlardan daha yüksek olduğu gözlenmektedir. Diğer yandan, kadınlarla erkekler arasındaki açığın eğitim kademeleri yükseldikçe azaldığı dikkati çekmektedir. Örneğin, lise düzeyinde cinsiyetlere göre katılım oranları farkı yüzde 38,9 iken, yüksek öğrenim düzeyinde bu fark yüzde 7’ye düşmektedir. Yine eğitim kademeleri yükseldikçe, her iki cinsiyetin kendi içlerindeki katılım oranları arasındaki fark kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Bir örnekle açıklamak gerekirse, lise mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 36,2 iken yüksek öğrenim mezunlarının işgücüne katılım oranı yüzde 80,9’dur. İki kademe arasındaki katılım farkı yüzde 44,7’dir.223

222 http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1128,erişim tarihi:26.08.2009 223 KAVAK,a.g.m.,s.23

Bu çerçeveden konuya bakıldığında, kadınların istihdam oranları Ülkemizde genel olarak düşük olduğu halde, bilimsel ve teknik meslekler alanındaki yüksek eğitimli kadınların oranının oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Hatta, kadın işgücünün çok daha yoğun olduğu birçok batı ülkesiyle benzer şekilde, kimilerinden ise daha yüksek oranda bilimsel ve teknik kadın işgücüne sahip olduğumuz söylenebilir.224

Kısaca özetlemek gerekirse, eğitim düzeyi yükseldikçe hem işgücüne katılım oranlarının arttığı hem de kadın aleyhindeki cinsiyetler arasındaki farklılığın azaldığı söylenebilir. Ülkemizde, kadınların eğitimlerine verilen önem her geçen gün artmakta ve buna paralel olarak yüksek öğrenimli kadınların işgücü piyasasına katılım oranlarında artış gözlenmektedir. Örgün eğitimin yanında yaygın eğitimde de kadınlar adına gelişme sağlandığı, mesleğe hazırlama ve meslek içi eğitimlerle kadın işgücü niteliğinin artırıldığı, aşağıda yer alan araştırma sonuçlarından da anlaşılmaktadır.

Yaygın eğitim kurumlarından 2007 yılında mezun olanların sayılarına bakıldığında, pratik kız sanat okulundan 68 911 kadın, olgunlaşma enstitüsünden 1867 kadın, halk eğitim merkezinden 953 047 kadın ve 721 311 erkek, çıraklık eğitim merkezinden 48 097 kadın ve 259 647 erkeğin mezun olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında, özel kurslardan 356 568 kadın ve 938 780 erkek, özel dershanelerden 508 911, kadın ve 562 916 erkek, özel eğitim kurumlarından 3334 kadın ve 159 erkek mezun olmuştur. Kur’an kurslarını ise, 166 342 kadın ve 18 641 erkek tamamlamıştır. 1993 yılında pratik kız sanat okulundan 132 692 kadın mezun olmuşken bu rakam her yıl azalarak 2007 yılına gelindiğinde 68 911’e düşmüştür.225

Halk eğitim merkezlerinin düzenlediği kurslara katılım oranı kadınlarda erkeklerden daha yüksektir. Bunun yanında çıraklık eğitim merkezlerinde erkeklerin daha yoğun şekilde yer aldıkları görülmektedir. Yine özel kurslara erkeklerin, kadınlara göre yaklaşık üç kat daha çok rağbet ettiklerini anlıyoruz. Kur’an

224 İLKKARACAN,a.g.m.,s.286

kurslarındaki katılım oranı da, kadınların erkeklerden dokuz kat daha fazla olarak Kur’an kurslarına katıldıklarını göstermektedir.

Lisansüstü eğitimle ilgili verilere baktığımızda, durumun son yıllarda kadınlar lehine değiştiğini görüyoruz. 1990-1991 döneminde, 9 158 yüksek lisans, 4 158 doktora öğrencisine karşılık, 2007-2008 döneminde 47 095 yüksek Lisans, 15 031 kadın doktora öğrencisi bulunmaktadır.226 Bu dönem aralığında kadın yüksek lisans öğrencilerinin beş kat, doktora öğrencilerinin ise 3,6 kat arttığı görülmektedir.

Bu tablo Türkiye’de kadın emeğinin değerinin artması ve daha önemli pozisyonlara taşınabilmesi için önemli ve ümit verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

İş yaşamında kadınların karşılaştıkları en önemli sorunlardan birisi de, ücretlendirmede cinsiyetler arasındaki eşitsizliktir.