• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Duygusal Zeka

2.2.1. Duygusal Zekanın (EI) Tarihsel GeliĢimi

Genel zeka kavramı uzun bir tarihe sahiptir. Uzun süre, McGregor (2014), Hari vd., (2015) gibi psikologlar, birinin çevresinin baĢarılı yönetimini belirlemede zekanın rolünü anlamaya çalıĢmıĢtır. Bu psikologlar öncelikle hafıza ve problem çözme gibi biliĢsel yönlere odaklanmıĢlardır. Bununla birlikte, çok erken yaĢtan itibaren biliĢsel olmayan yönlerin, bireylerin çevrelerini etkili bir Ģekilde manipüle etmelerine yardım etmede eĢit derecede önemli olduğunu kabul edenler de olmuĢtur. Bunların arasında kayda değer olan, sosyal zekaya referans veren (Hari vd., 2015) insan zekası ve istihbarat testlerinin geliĢtirilmesi konusundaki araĢtırmaları ile tanınan ve bireylerin çevreleriyle etkin bir Ģekilde baĢa çıkmalarına yardımcı olan ek değiĢkenler gibi etkili ve biliĢsel olmayan unsurların önemine değinmiĢtir.

Bununla birlikte, bu psikologların çalıĢmaları, neredeyse 80'lere kadar, (Hari vd., 2015) ―çoklu zeka‖ kavramını tanıtana kadar, zekanın hem entelektüel hem de entelektüel olmayan yönlerinin önemini ihmal etmiĢtir. Entelektüel olmayan yönlerde, geleneksel IQ testleri tarafından yakalanmayan içsel ve kiĢilerarası zekaların değeri vurgulanmıĢtır.

Literatürün gözden geçirilmesi ile, yıllar içinde çok sayıda araĢtırmacının, IQ'nun kendi baĢına iĢ performansının çok iyi bir iĢaretçisi olmadığı fikrini paylaĢtığını göstermektedir. Bunlar arasında en iyi IQ‘nun değiĢikliğin yaklaĢık yüzde 25‘ini oluĢturduğunu tahmin eden,(Herschel ve Jones 2015), çalıĢmaların değiĢtiğini ve yüzde 10‘unun daha gerçekçi bir tahmin olabileceğine dikkat çekmiĢlerdir. YaĢamda baĢarının öngörüsü olarak IQ sınırlarını destekleyen anahtar bir çalıĢma Sommerville çalıĢmasıdır (Herschel ve Jones, 2015). Somerville Massachusetts‘te büyüyen 450 çocuğu 40 yıl boyunca araĢtırmıĢtır. Erkeklerin üçte ikisi zengin ailelerdendi ve üçte birinin IQ‘su 90‘ın altında kalmıĢtı. Bununla birlikte, IQ'nun iĢte veya hayatlarının geri kalanında ne kadar baĢarılı olduklarıyla çok az bir iliĢkisi vardı. En büyük farkı yapan Ģey, günümüzde duygusal zeka olarak görülen Ģeylerin bir bölümünü oluĢturan

unsurlar olan hayal kırıklığıyla baĢa çıkabilmek, duyguları kontrol altına almak ve diğer insanlarla geçinmek gibi çocukluk yetenekleriydi. Bir baĢka örnek, 1950‘lerde Berkeley'de mezun olduklarında IQ testi ve röportajdan geçirilen, bilim dalında bu konuda 80 doktora yapılan bir dizi kiĢidir. Bu kiĢiler kırk yıl sonra, yetmiĢli yaĢlarının baĢındayken izlenmiĢ ve özgeçmiĢlerine, kendi alanlarındaki uzmanların değerlendirmelerine ve Amerikan Erkekleri ve Bilim Kadınları gibi kaynaklara dayanarak baĢarıları tahmin edilmiĢtir. Sonuçta mesleki baĢarı ve prestijin belirlenmesinde sosyal ve duygusal yeteneklerin IQ'dan dört kat daha önemli olduğu ortaya çıkmıĢtır (Herschel ve Jones, 2015).

Bu nedenle Morgan‘ın (2015) çalıĢmasından bu yana, gittikçe daha fazla sayıda araĢtırmacının, bireylerin yaĢamdaki baĢarılarına açıkça katkıda bulunan bu zekanın diğer yönlerini ortaya çıkarmak ve kavramsallaĢtırmakla ilgilendiği açıktır. Bu ilgi, günümüzde duygusal zeka olarak tanımlanmıĢ olan alanda çalıĢmaların çoğalmasına neden olmuĢtur. Duygusal zeka alanındaki çağdaĢ ilgi, 1990'da duygusal zeka terimini oluĢturduklarında Salovey ve Mayer'in eserleriyle izlenebilir. Orijinal duygusal zeka modellerinde, (Hari vd., 2015), duygusal zekanın, beĢ temel yetenek ile karakterize edilen bir sosyal zeka biçimi olduğunu öne sürmüĢtür. Bunlar; birinin duygularını tanıma, kiĢilerarası iliĢkilerle baĢa çıkma, duygularını, baĢkalarının duygularını tanımaya ve duygularını yönetmeye teĢvik etmek için kullanma yeteneğidir. Bu tanımdaki vurgu, duygusal zekanın yeteneklerden oluĢmasıdır. AraĢtırmacılar daha sonra, modellerini gözden geçirdiler ve duygusal zekayı, duyguları algılayabilme, düĢünceye yardımcı olacak Ģekilde duygulara eriĢme ve üretme, duyguları ve duygusal bilgileri anlama, duygusal ve entelektüel büyümeyi teĢvik etmek için duyguları yansıtıcı bir Ģekilde düzenleme yeteneği olarak görmüĢtür (Hari vd., 2015). Modern duygusal zeka çalıĢma alanının geliĢimine önemli ölçüde katkıda bulunan bir diğer önemli kiĢi,(Goleman vd., 2012)‘dir. Geleneksel biliĢsel zeka testlerinin yaĢamda baĢarıyı ne kadar az tahmin ettiği konusunda endiĢe duymakta olan artan sayıda araĢtırmacı arasında yer alan (Goleman vd., 2012), duygusal zeka hakkındaki mevcut fikirleri araĢtırmıĢ ve sonunda sosyal ve duygusal yeteneklerin kiĢisel baĢarı için önemini vurgulayan ―Duygusal Zeka‖ baĢlıklı bir kitap hazırlamıĢtır.

Duygusal zekanın önemi, Amerikan Psikologlar Birliği (APA) baĢkanı olunca Martin Jackson tarafından ilk kez tanıtılan bir kavram olan Pozitif Psikolojiye olan ilginin artmasına yol açmıĢtır. Jackson, psikolojinin uzun süredir patoloji ve uyumsuz davranıĢ üzerine yoğunlaĢtığını savunmaktadır. Psikologları, insanın güçlü yönlerini veya insanların doğru yaptıkları Ģeyleri ve onları geliĢtiren faktörleri incelemeye dikkat çekmeleri için zorlamıĢtır (Jackson, 2009). Bu, daha önce unutulmuĢ bir alan olan duygular alanına yeniden ilgi duyulmasına ve olumlu duygulara ve duygusal zekaya olan ilginin artmasına neden olmuĢtur. Bugün duygusal zeka ile ilgili araĢtırma çalıĢmaları, duygusal zekanın yapısı ile ilgili açıklamayı arttırmak için mevcut (EI) ve Mayer vd., (2010) gibi mevcut duygusal zeka modellerinden birini veya daha fazlasını desteklemek için yeterli veri toplamaya odaklanmaktadır. Ayrıca, bu yapıyı değerlendirmek için mevcut çeĢitli yöntemler için deneysel destek üretmeye çalıĢmaya da odaklanmaktadır.