• Sonuç bulunamadı

Doğrudan Mevzuat ile İlgili Eleştiriler

BÖLÜM 3: TÜRKİYE’DE VERGİ DENETİMİNİN EKONOMİK ve

3.2. Hukuki Açıdan Vergi Denetiminin Etkinliği

3.2.1. Mevzuat Açısından Etkinlik

3.2.1.1. Doğrudan Mevzuat ile İlgili Eleştiriler

İnalcık (2011), kanun kelimesinin “resmi kayıtların tutulduğu defter ve toprak vergilerinin kaydedildiği liste” anlamında mali kuralları ifade ettiğini zamanla anlamın genişleyerek “Sultanın şeriattan bağımsız olarak ortaya koyduğu hukuki emirler” haline dönüştüğünü belirtmiştir. Bu bağlamda vergi ile ilgili hükümlerin kanun kavramının doğmasına zemin hazırladığı söylenebilir. Anayasanın 73. maddesine göre “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.”

Vergilemeye ilişkin düzenlemelerin yanı sıra vergi denetimi uygulamaları da kanuna dayanmaktadır.

Vergi sistemi ve vergi denetimine dair düzenlemeler çeşitli açılardan eleştirilmektedir.

Vergi sistemimizdeki sorunların çözümünün yıllardır vergi mevzuatında aranması mevzuatta yapılan çok sayıdaki değişikliği beraberinde getirmiş ve sonuçta vergi mevzuatının konunun uzmanları tarafından bile takip edilemez hale gelmesine neden olduğu söylenebilir. Ayrıca vergiye ilişkin mevzuatın açık ve anlaşılır olmaması, sık sık değişmesi (Aytekin, 2007: 88), vergi mevzuatının karmaşık olması, günümüz ekonomik ve sosyal şartlarına uygun olmaması (Gez, 2011: 61), mevzuatın çeşitli boşluklar ve belirsizlikler içermesi vergi denetiminde etkinliği azaltmaktadır.

3.2.1.1.1. Mevzuatın Sık Sık Değişmesi

Gelişen ve değişen ekonomik, sosyal ve toplumsal hayata uyum sağlayabilme, bu değişimler karşısında yasal boşluklar oluşmaması için mevzuatta da değişiklikler yapılması kaçınılmazdır. Aydın (2014: 159), dinamik ekonomik hayata karşın vergi mevzuatının değişmez bir yapıda olmasının düşünülemeyeceğini ifade etmektedir.

Vergi mevzuatının belli aralıklarla değişmesinin ekonomik ve sosyal gelişmeleri yakalayabilme bağlamında bir ihtiyaç olduğu söylenebilir. Ancak söz konusu zorunluluğun dışında yıllar boyunca siyasi iradeler tarafından bazen kendi seçmen kitlesinin çıkarlarını gözeterek bazen de oylarını arttırma ümidiyle vergi kanunlarında değişiklikler yapılmış, reform çalışması adıyla yeni kanunlar çıkarılmış olduğu söylenebilir. Tüm bu düzenlemelerin yıllar itibarıyla arttığı ve neticede yığın haline gelmiş bir vergi mevzuatı gerçeği ortaya çıktığı söylenebilir.

Aynı kanunda aynı numaralı birden fazla mükerrer madde ve ek geçici maddeler bulunmakta olup kanun ve yönetmeliklerin yanı sıra vergilemeye ilişkin birçok genelge, tebliğ vs. bulunduğu belirtilebilir. Ayrıca mevzuatta yapılan sık değişikliklerin geçiş hükümleri (geçici maddeler) düzenlenmesini gerektirdiği bu uygulamaların da durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdiği söylenebilir (Ergen ve Kılınçkaya, 2014:

299). Acar ve Merter (2004: 9)’e göre vergi mevzuatının sık sık değişmesi denetim birimlerinin ve vergi mükelleflerinin işini zorlaştırmaktadır.

3.2.1.1.2. Mevzuatın Açık ve Anlaşılır Olmaması

Gelişmiş, büyük ve modern bir ülkede vergi sisteminin karmaşıklıktan sıyrılamayacağını belirten Chaumont, gerçek yaşam ve işletmelerin karmaşık olduğunu dolayısıyla kişilerin gerçek gelirlerinin doğru bir şekilde vergilendirilmesi için bu karmaşıklığa izin verilmesi gerektiğini ifade etmektedir (Chaumont, 2014: 149). Ayrıca Chaumont (2014: 149), ulaşım, sağlık ve emekliliği finanse etmeyen ülkelerin vergi mevzuatında karmaşık sisteme ihtiyaç duymadıklarını, tüm gelişmiş OECD ülkelerinin ise karmaşık vergi sistemine sahip olduğunu belirtmektedir. Vergi sisteminin ve mevuatının karmaşıklığının kasıtlı veya kasıtsız yapılan hatalara veya tasarım başarısızlığına bağlayan değerlendirmeleri yüzeysel olmakla itham eden Karabacak (2013)’a göre vergi karmaşıklığı ekonomik, toplumsal, siyasal, kurumsal, düşünsel ve kültürel birçok nedene dayanmakta olup vergilemenin doğasından kaynaklanmaktadır.

Günümüzde ekonomik ve ticari ilişkilerin küreselleşmesinin vergi mevzuatının da karmaşık olmasına neden olduğu söylenebilir. Karabacak (2013: 27–28)’a göre, vergi sistemini belirleyen siyasal sürecin istikrarsızlığı, farklı farklı vergi türlerinin homojen olmayan mükelleflere vergilemede adalet ve eşitlik ilkelerini sağlama çabası, ekonomik faaliyetlerin karmaşıklığı, ulusal ve uluslararası düzeyde vergi kayıp ve kaçağı ile

mücadele gibi nedenlerle karmaşıklık eleştirileri günümüz ekonomik, sosyal ve toplumsal şartları altında kaçınılmazdır. Bunun yanında Cesur ve Çelikkaya (2014: 6) mevzuatın basit ve anlaşılabilir olmasının mükelleflerin vergiye yaklaşımını olumlu etkileyeceğini39, denetçilerin ve yargı organlarının da işini kolaylaştıracağını ifade etmişlerdir. Ayrıca vergi kanunlarının karmaşık olmasının vergi idaresinin vergiye uyum göstermeyen mükellefleri tespit etmesini zorlaştırdığı söylenebilir (Langham vd., 2012: 392). Mevzuatın karmaşık olması ve sık değişmesi vergi yargısının da işini güçleştirmektedir (Tosuner vd., 1992: 17).

Adam Smith’in Ulusların Zenginliği adlı eserinde yer alan vergilemeyle ilgili ilkelerden kesinlik ilkesi mükellefin ödeyeceği verginin miktarını, zamanını ve ödeme şeklini önceden bilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda gerek vergilemede kesinlik ilkesi gerekse hukuki güvenlik ilkesi dikkate alındığında vergi mevzuatının açık ve anlaşılır olması önem arz etmektedir. Bu bağlamda Doğan (1999)’ın “En iyi vergi bilinen vergidir” ifadesi adeta konuyu özetlemektedir.

Her ne kadar mevzuatın karmaşık olduğu görüşü literatürde40 yaygın olarak kabul ediliyor olsa da günümüzde Gelir İdaresinin hazırladığı destekleyici dökümanlar ve uygulamalar ile yükümlülüğünü yerine getirmek isteyen mükellefler için bu durumun sorun olmaktan çıktığı söylenebilir (Anlar ve Cengiz, 2016: 66).

Kanunların açık ve anlaşılır olmamasını farklı bir açıdan ele alan Karakoç (2014: 156), vergi kanunları için Kanun Tasarısı Bilim Komisyonları kurulmamasını eleştirmekte vergi kanunlarının daha çok maliye bürokrasisi tarafından hazırlandığını ve tasarıların Meclis Komisyonu ve Genel Kurul’da yeterince tartışılmadan kabul edildiğini, özellikle son yirmibeş yılda teamül haline gelen ilgisiz ve ilişkisiz kanunların torba kanun uygulamasıyla kabul edildiğini belirtmektedir. Vergilemeye ilişkin düzenlemelerin

39 GİB çalışanlarına göre mükelleflerin vergi uyum maliyetlerini artıran en önemli husus katılımcıların %76.9’u ile düzenlemelerin açık, anlaşılır ve basit olmamasıdır (Aktan ve Savaşan 2009:64).

40 Firma çalışanlarının %74’ü GİB çalışanlarının ise %83’ü “vergi düzelemelerinin çok karmaşık olduğu” önermesine katılmaktadır. GİB çalışanlarının düzenlemeleri karmaşık bulma oranının daha yüksek olma sebepleri firmaların profesyonel muhasebecilerden faydalanmaları neticesinde vergisel düzenlemelerin ayrıntıları ile uğraşmamalarından ve GİB çalışanlarının mükellef persepktifinden soruya yaklaşmalarından kaynaklanıyor olabilir (Aktan ve Savaşan, 2009: 33). Vergi mevzuatının karmaşıklığı ile ilgili örnek çalışmalar için bakınız: Karabacak (2013), Karakoç (2014), Yıldırım ve Ağar (2009).

sistematik bir şekilde yapılmadan torba kanun ile yapılmasının mevzuatı anlaşılır olmaktan uzaklaştırdığı söylenebilir.

Vergi mevzuatında yeni düzenlemeler yapılma çalışmaları halen devam etmekle birlikte vergi mevzuatının kısa, öz, anlaşılır ve günümüz Türkçesi ile yazılması, mükelleflerin işbirliği ve gönüllü uyumlarının sağlanabileceği bir yapıda düzenlenmesi (Gez, 2011:

10), vergi kanunlarının değiştirilmesi ve uygulanması sürecinde hazırlık veya geçiş dönemlerinin de dikkate alınması (Aytekin, 2007: 88) hem mükelleflerin hem denetim personelinin hem de yargı organlarının etkinliğini arttıracaktır. Bu bağlamda Anlar ve Cengiz (2016), Türkiye’de köklü bir vergi reformundan ziyade vergi mevzuatı veya vergi yapısı açısından yapılacak ufak değişikliklerin yeterli olacağını ifade etmişlerdir.