• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: TARIM POLĠTĠKALARININ KIRSAL KALKINMAYA ETKĠSĠ

3.6. Türkiye’de Uygulanan Kırsal Kalkınma ve Tarımsal Destek Politikalarının

3.6.2. Uluslararası Kuruluşların Güdümünde Uygulanan Politikalar

3.6.2.2. Doğrudan Gelir Desteği Uygulaması

Doğrudan gelir desteği, piyasa düzenini bozmadan üretici gelirlerini artıran bir sistemdir. Bu sistemde, bütçeden ya da vergi ödeyenlerden üreticilere doğrudan bir ödemenin yapılmasıdır. Doğrudan gelir desteği sistemi, kısmen üretimle ilişkili destekler ve üretimden bağımsız destekler olmak üzere iki tiptir.

Üretimden bağımsız doğrudan ödemeler, piyasa fiyatları ve üretimden bağımsız ödemelerdir. Bu ödemelerde hedef, üreticilerin üretim kararlarını

etkilemeden üretici gelirlerini artırmaktır. Üretimden bağımsız doğrudan ödemelerin üretimi etkilememesi için sabit bir ekim alanı ve verime bağlanmalıdır, destekleme kapsamındaki ürünlerin üretim düzeyi göz önüne alınmamalıdır, ödeme miktarı önceden belirlenmelidir (Babacan, 1999:2-3). Üretimle ilişkili doğrudan ödemeler ise üretilen ürün miktarına göre verilen desteklerdir. Bu sistemde üretim miktarına göre verildiği için büyük üretim yapan üreticiler sistemden daha fazla faydalanacaktır.

Türkiye’de DGD sistemine geçiş ile ilgili temel belirlemeler, IMF Niyet mektuplarında, asıl olarak ise Dünya Bankası ile imzalanan ARIP çerçevesinde uygulamaya konulmuştur. Ülkemizde ilk defa 2000 yılında pilot illerde, 2001 yılında ise tüm Türkiye’de uygulamaya başlanmıştır (Menek ve Kızılaslan, 2008: 55).

Destekleme programına geçiş 26 Nisan 2000 tarih ve 24031 sayılı resmi gazetede yayınlanan tebliğ ile 72 köyden oluşan dört bölgede uygulanmıştır. Destekleme sistemine geçişin altyapısını hazırlamaya yönelik olarak “çiftçi kayıt sistemi” ve “veri tabanı” oluşturulması planlanmaktadır (Arı, 2006: 73).

Ülkemizde doğrudan gelir desteğinin uygulanması için gereken nedenleri, iç ve dış nedenler olarak ayırmak mümkündür. İç nedenler; desteklemelere ilişkin yasal ve kurumsal yapıların farklılık göstermesi, bitkisel ve hayvansal ürün üreticilerinin kayıt sisteminin yetersizliği, mali yükün artış göstermesi, desteklerin amacına ulaştırılamamasıdır. Dış nedenler ise; AB Ortak Tarım Politikası’na uyum, DTÖ Tarım Anlaşmasına uyum, ekonomik istikrar programlarına verilen taahhütlere uyumdur (Yapar, 2005: 31).

Ülkemizde üretimden bağımsız doğrudan gelir desteği uygulanmıştır. Uygulanan manada doğrudan gelir desteği, yapısal düzenlemeleri içeren, tarım kesimini geliştirici etkiler yaratacak bir politika değildir. Ülkemizde destek, çiftçileri kayıt altına almak, mevcut desteklerin kaldırılması ve fiyatların piyasada belirlenmesi sonucu üretici gelirinde meydana gelen azalmaları ortadan kaldırmak amaçlı politika olarak tanımlanabilir. Desteğin yan etkilerinden biri ise büyük çiftçilerin satın alma güçlerini artırmakta, büyük üreticilerin piyasada söz hakkını artırdığını söylemek yanlış değildir. Arazi üzerinden yapılan destekleme tutarları arazi büyüklüğü ile orantılı olacak şekilde verildiğinden dolayı büyük işletmeler

küçük işletmelere oranla daha fazla destek almış olacaklardır (Yılmaz vd., 2008: 263).

DGD uygulama kıstası, tapulu ve 1-500 dekar arasındaki tarım arazileridir. 500 dekardan büyük olan araziler ise 500 dekar olarak ödeme almaktadır. Kıstas tapulu topraklar olunca kiralama, ortakçılık gibi tarımda çokça görülen durumlar olduğundan kiracı veya üzerine arazisi kayıtlı olmayan ortak destekten yararlanamamaktadır. Aynı zamanda büyük işletmeler arazilerini parçalara ayırarak arazinin tamamını destek kapsamına sokmakta bu da arazilerin parçalanmasına yol açmaktadır (Yapar, 2005: 33). Doğrudan gelir desteği yalıtılmış bir “sosyal” destek olarak bilinmektedir. Ancak yapılan yardımların arazi büyüklüğü ve mülkiyet ile ilişkili olması sonucu “sosyal yardım” vurgusu gerçeklere uygun düşmemektedir (Ulukan, 2009: 117).

Doğrudan gelir desteği ödemeleri, arazilerin boş bırakılmaması koşuluna bağlanmıştır. Bu koşul sonucunda nadasa bırakılması gereken araziler, verimsiz toprak tarıma açılmıştır. Daha önceden nadasa bırakılmış araziler ise destekten yararlanabilmek amacıyla riski ve masrafı düşük ürün çeşitleri ekilerek, tarımsal ürün arz dengesi bozulmuştur. Ödemelerden yararlanabilmek isteyenlerin artması sonucu arazi talebi artmış, talep artışı da arazi kira ve satış bedellerini artırmıştır (Ören ve Binici, 2004: 59).

DGD’nin olumsuz yönleri; desteklemede ürün ayrımı olmadığı için kalitesiz ürün artışları gözlenmektedir, illere göre destekleme miktarı değiştiği için adaletsiz bir sistemdir, ödemeler zamanında yapılamamıştır, bu destekleme türüne geçişle birlikte toplam destekleme miktarlarında azalma olmuştur, hayvancılık kapsam dışında olduğu için bütün tarımsal üreticiler desteklerden yararlanamamaktadır, tarımsal arazisi kayıtlı olmayan çiftçiler kapsam dışındadır., çok fazla bürokrasi gerektirmektedir., çiftçi kayıt sistemi ve kadastro uygulama eksikliklerinden dolayı tam olarak uygulanamamaktadır.

DGD sistemi sadece bitkisel üretimi kapsamaktadır. Tarım, hem bitkisel üretimi hem de hayvansal üretimi kapsamaktadır. Ancak bu sistem hayvansal üretimi kapsamamakta ve hayvansal üretim yapan üreticiler kapsam dışındadır.

Desteklerin istenilen amaçlara ulaşması için; destekleme ödemeleri gelire doğrudan destek olmalıdır, tarımdan gelir elde edenler faydalanmaktadır, destekleme diğer kırsal kalkınma projeleri ile entegre edilmelidir, bürokrasi azaltılmalıdır, üretici birliklerine üye olma zorunluluğu getirilmelidir, desteklenen ürünlerin çeşitliliği yönlendirilebilmelidir.

DGD kapsamında verilen destekler doğrudan tarıma gitmemektedir. Destek ürünlerin serbest piyasada oluşmasını sağlasa da tarımsal üretimin gerilemesine neden olmaktadır. DGD büyük üreticilere destek sağlarken küçük üreticiye gereken desteği sağlamamaktadır (Aslan ve Boz, 2005: 68). DGD uygulanması sonucunda fiyatlardaki düşüş üretim ve ürün desenlerinde azalmaya neden olur. Bu tarımda kırılmalara yol açarak kırdan kente göçü artıracaktır (Bor, 2005: 49).

Ülkemizde arazi üzerinden verilen DGD tarım sektörünü iyileştirici bir politika olarak görülmemekte, faydalı olabilmesi için üretimle ilişkili ödemeler yapılmalıdır (Menek ve Kızılaslan, 2008: 62).

2009 yılında DGD sistemine son verilmiştir. Bu destekleme yerine, mazot, kimyevi gübre, organik tarım, iyi tarım uygulamaları, toprak analizi gibi destekler uygulamaya geçirilmiştir.

Benzer Belgeler