• Sonuç bulunamadı

1.3. TURĐZM SEKTÖRÜNDE PAZARLAMA

2.1.2. Destinasyonu Etkileyen Dışsal Çevre Faktörleri

2.1.2.1. Doğal Çevre

Doğal çevre, doğal kaynaklardan oluşur. Söz konusu doğal kaynaklar pazarlama için çok gerekli olduğu gibi pazarlama tarafından da çoğunlukla olumsuz şekilde, aşırı derecede etkilenmektedir. Özellikle endüstrileşme ve nüfus yoğunlaşması neticesi su, hava ve toprak gibi ana çevre temaları zarar görmektedir. Sanayi devriminden sonra özellikle yoğun kentleşme faaliyetleri ile beraber çevre kirliliği sorunları çoğalmaya başlamış ve kirlilik toplum açısından en öncelikli sorunlardan birisi olmuştur. Plansız yoğunlaşma sonucu destinasyonlarda kirlenmenin artması bir sorun olarak karşımızda durmakta ve sadece uzmanlar tarafından değil turistler tarafından da kabul edilebilirlik sınırlarının aşıldığı belirtilmektedir.

Çok okunan kitaplarda, medya ve sivil kitle toplumlarında çevre kirliliğine karşı olan tepki ve mücadele giderek artmaktadır. Dünya Yeşiller Örgütü ve Tema örnek gösterilebilir. Doğal çevre etmenleri; kaynakların korunması, katı atıkların yok edilmesi ve eko turizm olmak üzere üç noktada yoğunlaşmaktadır (Kotler, 1999:120).

Kaynakların korunması: Đnsan yaşamının devam edebilmesi için zorunlu

olan hava, su ve toprak üçlüsünün aşırı derece de kirlenmesi tüm insanları olduğu gibi turizm merkezlerini de ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Hava, su, ses, toprak ve manzara kirliliği olarak sıralanabilecek kirliliklerle çeşitli düzeylerde mücadele verilmektedir. Bu mücadelelerden bazıları dikkat çekicidir. Florida’da 1988 yılında yapılan katı atık sözleşmesi ile israf miktarının %30’lar düzeyinde azaldığı gözlenmiştir (Kotler, 1999:120).

Disneyland’daki bir dizi katı atıkların kullanımının azaltılması ve geri dönüşümünün sağlanması uygulaması ile hem şirket milyonlarca dolar kar etmiş hem de katı atık kirliliğinde önemli azalmalar olmuştur. Disney yönetimi, ufak kutularda domates salçası alımını bırakarak 220 kiloluk verilerle alım yapmaya başlamışlar ve yılda 86.000 kutu kullanımını azaltmışlar, kağıt israfını azaltarak ise yıllık 130 ton kağıt tasarrufunda bulunmuşlar. Sheraton Oteli Afrika ve Hint Okyanusu

bölgesindeki işletmelerine gelen müşterilerinin hesaplarına 1 dolarlık katı artıklarla mücadele masrafı eklemektedir (Benli, 2006: 2).

Katı atıkların yok edilmesi: Yeme-içme işletmeleri turizm sektöründe katı

atık kullanımını en yoğun şekilde yapan işletmelerdir. Özellikle fast-food türü hizmetlerde daha da fazladır. Gelişmiş batılı ülkelerde hizmet şeklinden kaynaklanan ve 1986 yılında 157,5 milyon fon olan yıllık israfların hacminin 2000’li yıllarda 192,7 milyon ton olarak tahmin edilmektedir (Kotler, 1999:121).

Özellikle sivil toplum örgütlerinin güçlü olduğu ülkelerde sivil kuruluşların bilinçli tepkileri ve baskıları neticesi işletmeler ve yönetimlerin katı atık kullanımını azaltma ve yok etmede gelişmeler olduğu gözlemlenebilir. Destinasyon yönetimlerinin de bir örgütlenmeye gitmeleri mümkündür. Çevre kirliliği ile mücadele fonu gibi bir fon kurularak, gelen turistlerde geceleme başına 1 veya 2 dolar gibi sembolik bir ücret alınabilir. Bu para fonda toplandığı zaman mücadele için gerekli projeler finanse edilmesinde önemli bir kaynak oluşturur. Tabi ki burada Türkiye gibi şeffaflık sorunu olan ülkelerde bu tür fonların kullanımı ve şeffaflığı oldukça önemlidir (Eroğlu vd., 2008: 96).

Ekolojik çevre: Yerel turizmin gelişme belirtileri, nüfusun fiziksel çevreye

artan ilgisiyle görülebilir. Eğer yerel halk çevre konusunda bilinçli ise destinasyonu kirleten unsurlarla örgütlü mücadele daha etkin ve verimli yapılabileceği gibi, ilgisizlik durumunda ise yönetimin girişimleri sonuçsuz kalabilecektir. Günümüzde turizm sadece belirli alanlarda hizmet vermenin de ötesinde çok uzak ve kırılgan sayılabilecek çevreleri ve kültürleri de etkisi alanına almaktadır. Alternatif turizm gibi özel ilgi alanlarına hitap eden turizm türleri ile bakir ve ekolojik dengesini koruyan alanlara doğru bir yönelme söz konusudur (Benli, 2006: 2).

Alternatif turizm, kitle turizmine alternatif olarak ortaya çıkan ve eko turizm, yeşil turizm, çiftlik turizmi, köy turizmi ve yayla turizmi gibi çok farklı isimler altında ifade edilen turizm faaliyetlerinden oluşmaktadır. Özel ilgi turizmi de denilen alternatif turizm faaliyetleri şehir, kırsal ve doğal olmak üzere üç farklı mekanda gerçekleştirilebilir. Eko turizmin tanımı konusunda turizm literatüründe tam bir fikir

birliği oluşmamıştır. Eko turizm değişik şekillerde tanımlandığını görmek mümkün. Eko turizm, temel ilke olarak doğayı tanımaya ve öğrenmeye odaklanan ve etik açıdan da tükenmemiş yerel değerlere sahip turizme dayalı doğal değerlerin kullanımı olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede eko turist, doğa hakkında bilgi edinmek isteyen ve doğal çevresi bozulmamış bölgeleri ziyaret eden ve ziyaret süresinin en az üçte birini bu amaçla kullanan kişiler olarak tanımlanmaktadır (Kozak, 2006: 156-157).

ABD’de New Jersey yakınlarındaki Cape May County’ye 1994-95 yıllarında 55 milyon kişinin kuş seyretmeye geldiği ve şehir ekonomisine 31 milyon dolarlık harcama yaptığı ve bu sayının da 1982 yılına göre % 155 artış gösterdiği belirtilmektedir (Kotler, 1999:121).

Yine aynı kaynağa göre, Güney Avustralya’da Kanguru Adasının 4000 civarındaki nüfusunun geçim kaynağının Kanguru, Deniz Aslanı ve Koala gibi vahşi doğa hayvanlarını görmeye gelen turistlerin harcamaları oluşturmaktadır. Turizmin besin kaynağı olan doğal denge sürekli zarar görmektedir. Son yıllarda hava sıcaklıklarında meydana gelen değişim ve artış dikkate alındığında, dünyanın fiziksel çevresinin ve küresel iklimin değişeceğini, böylece hava sıcaklıklarının artacağını ve deniz seviyelerinin yükseleceğini belirten kişilerin haklı olabileceği söylenebilir. Alternatif turizmde çekim gücüne sahip kaynaklar doğal ve aynı doğal sistemlere dayalı eko turizm olarak bilinmektedir. Bu bağlamda, sürdürülebilir alternatif turizm faaliyetleri ekosistemin yapısına ve faaliyetlerine bağlıdır. Doğal çevre etmenlerinin olumlu şekilde etkili olması isteniyorsa sürdürülebilir turizm anlayışının benimsenmesi ve uygulanması gerekir (Hacıoğlu, 2008: 58-59).

Ekoturizm ve alternatif turizmin gelişebilmesi, sürdürülebilir turizm anlayışıyla paraleldir. Sürdürülebilir turizm, destinasyonun taşıma kapasitesinin uygun kullanımı ve korunması, yerel halk açısından kabul edilebilir ve faydalı bir biçimde ekolojik dengenin korunması ile gerçekleştirilebilir. Sürdürülebilir turizm açısından eko turizm temel ihtiyaçlardandır. Aynı çalışmada Weaver’ın eko turizmin değişkenlerini aktif ve pasif diye ikiye ayırdığını görüyoruz. Aktif sınıfı, turiste doğrudan doğal ortamı içerisinde hizmet veren turistik ürünler, pasif değişkenleri ise

turistin doğrudan kullanmadığı doğal bitkiler, hayvanlar ve benzeri unsurlar oluşturmaktadır (Kozak, 2006: 167).