• Sonuç bulunamadı

Disiplinler arası diyalektik bağ

29) Bilinç, içeriksiz bir kavram bağı olmayıp, nesnesine kin soyutlama deneyimidir; bu nedenle de tarihtir. Bilince iliş-kin çözümleme, bu nesne bağını ve deneyim işlemini onun ta-rihselliği içinde kavramadıkça, eksik kalacaktır. Çünkü Marx’ın da belirlediği gibi, “bilinç, asla bilinçli varlıktan başka bir şey”

değildir ve “insanların varlığı da onların gerçek yaşam süreçleri-dir” (Marx ve Engels 2013:34). Bu nedenle bilinç ve onun görü-nümleri tarihsel bir yapı tarafından koşullanmaktadır. “Tarihin kendisi doğa tarihinin, doğanın insan durumuna dönüşmesinin gerçek bir parçasıdır.” Marx, “doğa bilimi” ile “insan bilimi”nin birbirlerini kapsayan bir sürece doğru işlerken Marx, bu özde-şimin sonunda “tek bilim”de (Marx 1993:181) tamamlanacağını düşünür.

30) Marx’ın Alman İdeolojisi’sinde, “bir tek bilim tanıyoruz, o da tarih bilimidir” (Marx, Engels, 2013:28) savı, doğa ve insanı aynı maddi zamansallığın ve karşılıklı etkileşimin içinde kavra-yan bir bakıştır. “İnsanların pratik gelişim süreçlerini ve pratik faaliyetlerini” açıklayan “genel sonuçların bir özeti, insanların tarihsel gelişiminin gözleminden elde edilen soyutlamalar” olan

“pozitif bilimler”, “gerçek tarihten kopmuş soyutlamalar” de-ğildir. Ancak “bunlar, tarihsel materyalin düzenlenmesini ko-laylaştırmaya, onun ayrı ayrı safhalarının dizilişini göstermeye yardımcı olabilir”, ama felsefenin yaptığı türden tarihsel bir dü-zenlemeyi sunamaz. Her şeyden önce, “maddi olanın incelenip düzenlenmesi ve onun gerçek haliyle sunulması” işi her zaman güçlüklerle doludur (Marx ve Engels 2013:35). Marx bu güç-lükleri, “öncüller” dediği gerçek yaşamın işleyişini belirleyen fenomenlerin tarihsel gelişimini öne çıkartarak aşmayı dener.

Tarihsel fenomenlerin bağlantıları (çatışma ve gelişme kategori-leri), işleyişin diyalektik karakterini açığa vurur. Bu nedenledir ki Engels, Anti-Dühring’de diyalektiği “doğanın, insan toplumu-nun ve düşüncenin genel hareket ve gelişme yasaları biliminden başka bir şey değildir”, diye tanımlar (Engels 1977:240).

31) Fenomenler ve onların devinim momentine kavramlar ve onlar arasındaki bağ eşlik eder. Epistemolojik bağlamda

diya-lektik metot, kavramdan kavrama geçerek devinime eşlik eden bir uslamlama metodudur. Disiplinler, devinimin basamakları-nın kavramsal soyutlamalarını yapar. Ancak kavramlar, Kant’ın varsaydığı gibi aklın doğaya dikte ettiği bir şey değil, tersine, Engels’in varsaydığı gibi “orada bulunur ve oradan çıkartılır”

(Engels 1977:57) bir şeydir. Bu bağlamda disiplinler arası ge-çişlilik, disiplinlerin yan yana getirilmesi ya da “bilimsel bakış”

diye disiplinlerin teorilerinin bir birine indirgenmesi değildir.

Devinime eşlik eden kesintisiz bir uslamlama zorunlu olarak ontolojik bir bütüne çıkacağı için, disiplinler arası geçiş, bu on-tolojik bütünün açıklamalı koşullarını sağlayacaktır. Diyalektik metot, bu geçişliliğin metodik koşullarını belirler.(29)

32) Diyalektik, farklı disiplinler arasındaki geçişliliği episte-molojik bağlamda –kavramların karşılıklı ve iç içe bağlantısı ola-rak- kurarken, bunu aynı zamanda ontolojik bağlamda da yapar.

Bu, Engels’in belirlemesi ile: maddenin hareket formlarının şılıklı bağlılık ve iç içe geçişlerine göre işler. Diyalektik hem kar-şıtların içinden geçen bir uslamlama tarzı olarak formu; hem de varlığın devinime eşlik ederek içeriği kurabilecek bir metottur.

33) Ayrım ve karşıtlıkları kavrayacak bir bakış, i) pratik ge-lişim süreçlerinden –uygulama ve onun tarihinden- ii) onların karmaşık teorik yapılarına –kavramsal tanıtlama ve çıkarım iş-lemleri sistemine- iii) buradan da öğelerin bilinç algısına –hak-larındaki koşullanmalara- doğru bakan bilinç tutumudur. Pratik fenomenlerden (maddi olan), onların teorik yapısına (kavram) giden, buradan bilinç algısına (bilgi) gelen bir çözümleme, bilinç hallerinden geçen diyalektik metot ile ilerleyen bir içe bakıştır.

Bu bakış tekleri ve onların bağlı olduğu tümel (örneğin, bilginin

“bilim”) ile olan mantıksal ilişkisi kadar, her bir tekin (örneğin, disiplinlerin) kendi aralarındaki ilişkinin geçerlilik koşullarını da kurabilir. Bu, bütüne yönelen epistemolojik bir tavırdır. Di-yalektik, bilgi kopuşuna izin vermediği için (epistemolojik diya-lektik) diyalektik bakış, araştırma nesnesinin sınırının ötesine geçerek (ontolojik diyalektik) bütünü kurar.

29) Bu metinde, diyalektik metodun disiplinler arasında nasıl işletileceğinin dile ge-tirilmesi, bir sonraki çalışma için ertelenmiştir.

34) Bilgi, her zaman bir şeyin bilgisidir (yüklemdir), ama bil-ginin doğasında “bir şey için” olma yoktur. Bir şeyin bilgisini

“bir şey için”e dönüştüren, bilgi sonrası aşamada (dönüşüm aşaması –ideoloji tarafından kapsanır aşama) ortaya çıkar. “Bir şeyin bilgisi” olduğu oranda bilginin epistemolojik doğruluğu gösterilebilir (Aristoteles’ten beri süregelen “uyumluluk kura-mı” örneğinde olduğu gibi); “bir şey için bilgi” olduğu oranda ise, doğrulanamaz (W. James’in pragmacı işlevselciliğinde oldu-ğu gibi); örneğin “yarar”, “doğru”nun önüne geçer.

35) Varlığı bir bütün olarak görmeyi olanaklı kılacak diyalek-tik, birkaç disiplinin birleşik çalışmasına göndermede bulunan

“disiplinlerarası” (“interdisipliner”) denilen bir çalışma tarzı-nı geçersizleşecektir. Diyalektik, “disiplinlerarası” adlı çalışma türünü, endüstri için burjuva bilimciliğinin bir özlemi olarak olumsuzlamaktadır; çünkü diyalektik bakış, zaten disiplinlera-rası bir uslamlama bağlamında bilgi kurmayı amaçlamaktadır.

Disiplinlerarası bakış, belli bir konuya ilişkin araştırmada bu-lunulurken, birkaç disiplinin bir araya getirilerek ortak çalışma yapılmasından oluşuyor görünmektedir. Ama bu “bir araya gel-meden” ne anlaşıldığı ya da bunun nasıl olması gerektiği, disip-linlerin metodik ya da pratik katkılarının ne oranda sağlanacağı bütünüyle araştırmanın pragmatik eğilimlerine göre değişmek-tedir. Çünkü bu tutumda amaç bilgi elde etmek değil, yarar elde etmektir. Burada bilgi bir şey –amaçlanan yarar-için düzenlenir-ken, “disiplinlerarasılık” denilen “yapay” ilişki, eklektik bir so-nuca vararak tamamlanır. Açıkça disiplinlerarası çalışmalar, ide-olojik yarar arzusunun “bilimsel” doyum modelidir. Bu arzunun açık örnekleri olan “Ar-Ge”lerdeki(30) projeler ve uygulamaların

“bilim” olanla ilişkisinin açıkça kesilmesi, sanayinin “bilimsel arzu”nun üstündeki gücünü doğrular.

36) Yapılması gereken, disiplinlerin soru ve çözümlemelerini kendi nesne bağı içinde araştırırken, bilgiyi diğer disiplinlerin bilgi ve nesnesi bağı içinde kurmaktır. Bu bağ kurucu tutum,

en-30) “Araştırma geliştirme”nin, “bilginin yeni uygulamalar yaratmak için kullanılma-sı” (OECD Factbook 2008: Economic, Environmental and Social Statistics) olarak tanımlanması dikkate alındığında, ekonomik değer yaratmanın temel ölçüt ol-duğu açıktır.

telektüel bir tutum olarak düşünmenin gerisine yerleştirmelidir.

Diyalektik metot, varlığa ilişkin epistemolojik bütünü amaçlar-ken, bu entelektüel etiği de beraberinde getirmektedir.

KAYNAKÇA

Aristotle, 1995. “Metaphysics”, The Complete Works of Aristotle, (ed. J. Bar-nes,), UK: Princeton University Press

Aristotle, “Topics”, The Complete Works of Aristotle, (ed. J. Barnes,), UK:

Princeton University Press

Descartes, R. 1999. Aklın Yönetimi İçin Kurallar (çev. M. Ökmen), İstanbul:

Sosyal Yayınları

Descartes, R. 1989. Felsefenin İlkeleri (çev. M. Akın), İstanbul: Say Yayın-ları

Engels, F. 1979. Doğanın Diyalektiği (çev. A. Gelen), Ankara: Sol Yayınları Engels, F. 1977. Anti-Dühring (çev. K. Somer), Ankara: Sol Yayınları Feyerabend, P. 1988. Akla Veda (çev. E. Başer), İstanbul: Ayrıntı Yayınları Hegel, G. W. F. 2010. The Science of Logic (trans. G. di Giovanni),

Cambridge:Cambridge University Press

Horkheimer, M., Adorno, T. 1995. Aydınlanmanın Diyalektiği l, çev. O.

Özügül, İstanbul: Kabalcı Yayınları

Lucretius, 2001. On the Nature of Things (trans. by M. F. Smith), Cambrid-ge: Hackett Publishing Company,

Marx, K. 1993 1844 El Yazmaları (çev. K. Somer), Ankara: Sol Yayınları Marx, K., Engels, F. 2013. Alman İdeolojisi (çev. T. Ok, O. Geridönmez),

İstanbul: Evrensel Basım Yayım

Moles, A. 1992. Belirsizin Bilimleri (çev. N. Bilgin), İstanbul: YKY Ptolemy, 1984. Ptolemy’s Almagest (trans. by G. J. Toomer), Bristol:

Duck-worth

Snow, C.P. 2005. İki Kültür, (çev. T. Birkan) Ankara: Tübitak Yayınları Sokal, A., Bricmont, J. 2002 Son Moda Saçmalar: Postmodern Aydınların

Bili-mi Kötüye Kullanmaları (çev. M. Baydur), İstanbul: İletişim Yayınlar