• Sonuç bulunamadı

Disiplin Kurullarının Adil Yargılanmaya

2.3. Adil Yargılanma Hakkı Bakımından Askeri Ceza Yargısı Sorunları

2.3.2. Askeri Ceza Yargımızın Adil Yargılanma Hakkı İlkesine

2.3.2.2. Disiplin Kurullarının Adil Yargılanmaya

6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile daha önceden disiplin mahkemelerinde yargılanan disiplin suçları, disiplinsizlik şeklinde yeniden düzenlenmiş ve disiplin cezası vermek üzere disiplin kurulları kurulmuştur.

6413 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte, disiplin mahkemelerinin barış zamanında yargılama yapması sona ermişse de savaş zamanında tekrar kurulması söz konusudur. Bu bağlamda, incelememiz savaş zamanında uygulanacak olan 477 sayılı Kanun ve yeni yürürlüğe giren 6413 sayılı Kanun kapsamında olacaktır.

477 Sayılı Kanun Açısından

Savaş zamanında kurulacak olan disiplin mahkemelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık konusunda çok sayıda eleştirilecek yönü bulunmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ülkemizdeki disiplin mahkemelerindeki yargılamalarla ilgili davalarda, AİHS m.6’nın ihlal edildiği yönünde kararlar vermektedir. Örnek olarak, İrfan Bayrak/Türkiye kararı68 gösterilebilir. Söz konusu karar, bu konuda verilen önemli kararlardan biridir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İrfan Bayrak/Türkiye Davasında vermiş olduğu karar değinmekte yarar olduğu kanaatindeyiz. İrfan Bayrak, TSK’da görev yapan bir uzman çavuştur. Kuzey Irak sınırında operasyon sırasında kendisine verilen gözcülük görevinde uyuduğunun tespit edilmesi üzerine, disiplin mahkemesi tarafından nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçundan dolayı otuz gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmıştır. Bunun üzerine İrfan Bayrak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açtığı davada, disiplin mahkemelerinin AİHS m.6/1 uyarınca bağımsız ve tarafsız olmadığını iddia etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise, disiplin mahkemesinin tarafsızlıktan ve bağımsızlıktan yoksun olması sebebiyle, AİHS m.6/1’in ihlal edildiğine karar vermiştir.

68 AİHM’nin 3 Mayıs 2007 tarih ve 39429/98 sayılı İrfan Bayrak/Türkiye Davası kararı, (Çevrimiçi) http://66.221.165.113/cgibin/highlt/ibb/highlight.cgi?file=ibb/files/ic.39429_98.htm&query=irfan%20 bayrak#fm, 4 Ocak 2014.

111

Söz konusu bu karar incelendiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, güvenlik güçleri üyelerini yargılamak amacıyla kısmen ya da tamamen askeri üyeden oluşan mahkemelerin kurulması uygulamasının, çok sayıda üye devletin hukuk sisteminde mevcut bir uygulama olduğunu, bununla birlikte askeri mahkemelerin, ancak bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını güvence altına alacak yeterli koruma tedbirlerinin bulunması halinde AİHS’ne uygun olacağını belirtmiştir. Devamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bir mahkemenin özellikle de taraflara ve yürütme gücüne karşı “bağımsız” olup olmadığını tespit etmek amacıyla atama şekillerini ve üyelerin görev sürelerini, dış baskılar karşısında güvencelerin var olup olmadığını dikkate aldığını, disiplin mahkemesi üyelerinin, hakim statüsü bulunmayan ve hukuk eğitimi almamış subaylar olduğunu, disiplin mahkemesi üyelerinin, askeri birlik komutanı tarafından ya da mahkemenin kurulduğu askeri kurumun amiri tarafından seçildiğini, bu nedenle bu üyelerin tamamının, askeri hiyerarşinin emirlerine bağlı olduklarını, ne ilk derece mahkemesi üyelerinin ne de itiraz incelemesi yapan üst merci üyelerinin meslek hayatlarının sonuna yaklaşmış subaylar olduğunu, bu üyelerin, yargı görevi görürken üst makamlara bağlı olduğunu ve eylemlerinden ötürü askeri hiyerarşiye hesap verme zorunluluğundan bağışık tutulmalarını sağlayacak hiçbir özel güvenceden yararlanmadıklarını, ayrıca başvuranı iki ayrı disiplinsizlik eyleminden dolayı suçlayan alay komutanının, askeri disiplin mahkemesinde yer alan üye subaylardan rütbe olarak üst olduğunu belirtmiştir.

Yine, söz konusu kararda disiplin mahkemesindeki üyelerin görev sürelerinin sağlayabileceği güvence ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, disiplin mahkemesi üyelerinin görev sürelerinin bir yıl ile sınırlı olduğunu, hakimlerin görev sürelerinin, genel anlamda bağımsızlıklarının doğal bir sonucu olarak değerlendirilse dahi, gerekli olan diğer koşulların bulunması durumunda bu sürenin kısa oluşunun hakimlerin bağımsız olmadığı yönünde bir değerlendirilmenin yapılabilmesi için başlı başına yeterli olmadığını belirtmiş ve söz konusu davada bağımsızlık için gerekli olan diğer koşulların bir arada olduğuna kanaat getirilmediğini, bu bakımdan başvuranın disiplin mahkemesinin tarafsız ve bağımsız olmadığı yönündeki şüphelerinin, nesnel olarak ortaya konulduğunu söyleyerek, AİHS m.6’nın ihlal edildiğine karar vermiştir.

112

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yukarıda ayrıntısı ile yazılı olan kararı 2007 yılına ait bir karar olmasına rağmen söz konusu bu karardan sonra mevzuatta disiplin mahkemeleri ile ilgili herhangi bir değişiklik yapılmadığından (savaş dönemi açısından), disiplin mahkemelerine ilişkin bu kararın halen geçerliliğini koruduğunu söyleyebiliriz69.

Disiplin mahkemeleri, askeri mahkemelere nazaran daha küçük birlikler nezdinde kurulmakta ve genellikle yargılama yetkileri, kuruldukları komutanlığa bağlı olan birliklerle sınırlı olmaktadır. Disiplin mahkemesine sunulan iddianamelerin altında, mahkemenin teşkilatında kurulduğu askeri birlik komutanının imzası bulunmaktadır. Mahkeme üyeleri ise, aynı komutan tarafından bir yıllığına geçici olarak seçilmektedir. Bu üyeler bir liste halinde belirlendiği için her davada farklı üyelerin mahkemede görev yapması olağan bir durumdur. Üyelerin tamamı, iddianameyi imzalayan komutanın emrinde görev yapan, o komutandan sicil alan ve yükselmelerinde bu sicillerin çok önemli bir yeri olan kişilerdir. Bununla birlikte mahkeme üyelerin tamamı hukuk eğitimi almamış kişilerdir. Bu bakımdan disiplin mahkemelerinde yapılan yargılamaların, objektif ve sübjektif anlamda, bağımsız ve tarafsız olduğunu söylemek mümkün gözükmemektedir.

6413 sayılı Kanun ile Gelen Yenilikler

Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan ve disiplin mahkemelerini barış dönemlerinde kaldıran Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı, 19 Aralık 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur.Söz konusu Kanun Tasarısı 31 Ocak 2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan görüşmelerden sonra, birkaç ufak değişiklik ile aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır. 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu 16 Şubat 2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

6413 sayılı Kanun ile getirilen en önemli değişiklik, barış zamanında disiplin mahkemelerin kaldırılması ile amir ve disiplin mahkemelerinin yerine kurulan disiplin kurullarının oda hapsi cezası vermesine son verilmesidir.

69 Mehmet Emin Akgül, “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Bağlamında AİHS ve Anayasa Hükümlerinin Çatışmasında Öncelikli Uygulama Sorunu”, TBB Dergisi, S. 87, 2010, s. 129.

113

Hukuk eğitimi almamış kişilerin hapis cezası vermesi konusuna gelince, bu konu disiplin mahkemelerine getirilen eleştirilerin başında gelmekteydi. 6413 sayılı Kanun ile amire ve disiplin kurullarına hapis cezası verme yetkisi bir istisna dışında tanınmamıştır. Bu bağlamda yapılan düzenlemenin yerinde olduğu kanaatindeyiz. 6413 sayılı Kanun hükümleri uyarınca oda hapsi cezası barış zamanında sadece, Türk karasuları dışında bulunan gemilerde görev yapan personele, buralarda bulunduğu süre içinde işledikleri bazı disiplinsizlikler hakkında verilebilecektir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu uyarınca, bu Kanunda verilen görevleri yapmak üzere, asgari tugay veya ihtiyaç duyulması halinde daha alt seviyedeki birlik, karargah ve kurumlarda bir disiplin kurulu teşkil edilecektir. Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası; kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığında oluşturulacak yüksek disiplin kurulları tarafından, general ve amiraller hakkında ise Genelkurmay Başkanlığında teşkil edilecek yüksek disiplin kurulu tarafından verilecektir.

6413 sayılı Kanun ile kurulan disiplin kurullarının görevi, herhangi bir suç oluşturmayan fakat disiplinsizliğe yol açan eylemler hakkında hapis cezası dışında bazı disiplin cezaları vermek olduğu için, disiplin kurullarının klasik anlamda bir yargı organı olmadığını söyleyebiliriz.