• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.2.4. Dinleme Eğitimi

1.2.4.1. Dinleme Eğitiminde Süreçler

Öğrencilere dinleme becerilerini kazandırmak için yapılan çalışmalar sınırlı sayıdadır. Oysa dinleme becerisinin şu ana kadar kendisine gösterilen ilgiden daha fazlasını hak ettiği konusunda fikir birliği vardır (Hyslop ve Tone, 1988; akt. Kingen, 2000, s.268). Derste “Dinle!”, “Dikkat et!” demek yeterli değildir. Buna benzer ifadelerle öğrencilerden, belirtilen davranışları sergilemelerini beklemek çok gerçekçi olmaz. Öğrencilere; dinleme öncesi, sırası ve sonrasında nasıl davranmaları, nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda uygulamalı çalışmalar yaparak “dinleme” ve “dikkat etme”nin ne anlama geldiğini öğretmek gerekir. Bunun için de bahsedilen konular hakkında öncelikle Türkçe öğretmenlerinin bilgi sahibi olması gerekir.

Dinleme öncesi çalışmalar, öğrencileri dinlemeye hazırlamayı amaçlar. Bu hazırlığın hem fiziksel hem de zihinsel boyutu vardır. Dinleme öncesi çalışmaların fiziksel boyutu içinde ilk sırayı, sınıfta sessizliğin sağlanması alır. Sınıftaki sessizlik, dinleme sırası ve sonrasında da devam etmelidir. Öğrenciler sağlıklı bir dinleme ortamının en temel şartlarından birinin sessiz ortam olduğu konusunda bilgilendirilmelidir. Fiziksel boyut içinde ele alınması gereken diğer özellikler; sınıftaki her öğrencinin sağlıklı olarak işitebileceği bir şekilde oturması ve sınıftaki oturum planının buna göre ayarlanması; ses kaynağının, sesin tüm öğrenciler tarafından rahatlıkla işitilebilecek şekilde düzenlenmesi, sınıftaki havanın ne çok sıcak ne çok soğuk olması, sınıf veya okul dışından gelebilecek seslere karşı önlem alınması şeklinde belirtilebilir. Bu özelliklere dikkat edilmesi, dinlemenin sağlıklı gerçekleşmesi için çok önemlidir. Çünkü kaynaktan çıkan mesaj; gürültü, ses seviyesinin düşüklüğü vb. nedenlerden dolayı öğrenciler tarafından işitilemezse, dinlemenin ön şartı gerçekleşmemiş olur. Bu yüzden sağlıklı bir dinleme için sağlıklı bir işitme ortamı oluşturulmalıdır.

Dinleme öncesi çalışmaların zihinsel boyutunda belirtilmesi gereken husus motivasyondur. Öğrencilere konuyla ilgili sorular sorarak; resimler, fotoğraflar göstererek onları dinlemeye hazır hâle getirmek, bu boyutta yapılabilecekler arasında yer alır. Yapılacak çalışmalar sayesinde, öğrencilerin, dinlenecek konuyla ilgili bilgileri, deneyimleri zihinlerinde canlanacak, bu durum onları konunun içine

çekecek ve dinlemeye daha istekli yapacaktır. Ayrıca etkinlikler öncesinde onlara bazı açıklamalarda bulunmak ve sorular sormak, dinleme sırasında öğrencilerin not almalarını sağlayacaktır (Mastropieri ve Scruggs, 2004, s.317).

Beynimiz her zaman iki eş zamanlı çevreyle ilişki içindedir: Biri içsel (bilişsel), diğeri dışsal (işitsel). Dinleme konsantre olma sorunudur ve dinlemedeki başarı, dinleyicinin ne kadar dikkat ettiğine ve işittiği sesler içinden işine yarayacak olanları seçebilme yeteneğine bağlıdır. Dikkatli olmak ve dinlenenler içinden gerekli olabilecek unsurları tespit etmek kolay bir işmiş gibi görünebilir. Ancak konuşmacıya ve dolayısıyla dinlemeye konsantre olmak zordur. Bunun nedenleri şunlardır:

1. Fiziksel nedenler.

2. Konunun özelliği (Konuya ilgi duymak).

3. Duygusal nedenler: Dinleyici için özel olan bir konuyu hedef alan söylemler dinleyiciyi incitebilir. Böyle bir durumda savunmaya geçilip konuşmacı yargılanmaya ve eleştirilmeye başlanabilir.

4. Psikolojik nedenler: Düşünme hızı konuşma hızından ortalama üç-dört kat daha fazladır. Hatta düşünme hızı, konuşma hızının altı katına kadar çıkabilmektedir. Bu yüzden kişi kendini sıkça, söylenenden bir adım önde bulur ve konuşmacının, kendi düşünce hızına yetişmesini bekler ama bu imkânsızdır. O anda meydana gelen dikkat dağıtıcı herhangi bir şey dikkatin, dinleme sürecinden tamamen kopmasına, dinlemenin sekteye uğramasına neden olur (www.herts.ac.uk; Mackay, 1997, s.13).

Yukarıda belirtilen engellerden birincisinin dışında kalanlar dinleme sırasında karşılaşılabilecek engeller olarak değerlendirilebilir. Bu engellerin varlığından haberdar olup dinleme sırasında bu engellerle baş etme konusunda kararlılık içinde olmak gerekmektedir.

Her yaştaki dinleme yetersizliği fiziksel, çevresel, zihinsel, davranışsal nedenlerden kaynaklanabilir (Kingen, 2000, s.262). Fiziksel faktörler kulakta olan veya oluşabilecek durumlarla yani işitme organının yapısıyla ilgilidir. Dinleme sürecini olumsuz etkileyen veya engelleyen çevreyle ilgili her türlü unsur (gürültü, oturma düzeninden veya ses kaynağından meydana gelen olumsuzluklar vb.)

çevresel faktörler arasında sayılabilir. Dinlemeyi zihinsel olarak etkileyen unsurlar arasında ise yorgunluk, dalgınlık, zihinsel yoğunluk nedeniyle dikkati bir noktada toplayamamak; konuşmacının sözü bitmeden dinleyicinin yanlış tahminlerde bulunması, yanlış noktalara yönelmesi sayılabilir. Davranışsal faktörlere ise dinleme sırasında dikkat dağıtıcı olumsuz davranışlarda bulunmak örnek olarak verilebilir (Quible, 1989; akt. Alonso, 1996, s.17; Kingen, 2000, s.262). Davranışsal engelleyiciler, ortadan kaldırılması güç olan engelleyicilerdir. Dinlemeyi kesinlikle reddeden bazı öğrenciler vardır. Burada anahtar husus “neden” sormaktır. Bazı öğrenciler güven eksikliği nedeniyle reddeder. Eğer dinlemezlerse bir şey yapmak zorunda olmayacaklardır. Dinlemezlerse sorumlu tutulmayacaklarına inanırlar. Bu öğrencilerin, sorumlu tutulacaklarını bilmeleri gerekir. Ancak aynı zamanda onların da öğrenebilecekleri ve bu konuda yardım alacakları garanti edilmelidir. Bazı öğrencilerin ise dikkat, güvenlik, sosyal kabul veya güvene ihtiyaçları vardır (Kingen, 2000, s.274). Dinleme eğitimi çalışmaları öncesi, sırası ve sonrasında öğrencileri rahatlatacak ifadeler kullanılmalı, yapılan çalışma ile ilgili açıklamalarda bulunulmalı ve öğrencileri mümkün olduğunca çalışmaların içine çekerek yukarıda belirtilen olumsuzlukların oluşması önlenmeye çalışılmalıdır.

Çocuklar çevrelerinde gürültü kirliliğine neden olan pek çok ses duymaktadırlar. Bir süre sonra çocuklar seslere karşı duyarsızlaşmakta ve bunu sınıfta da devam ettirmektedirler. Hunsaker’in (1990) belirttiğine göre insanlar, dinleme becerilerinin sadece % 25’ini etkin olarak kullanmaktadırlar (akt. Kingen, 2000, s.262). Dinleme eğitimi çalışmalarında üzerinde durulması gereken noktalardan biri de çocuklara hangi seslerin gereksiz hangilerinin gerekli olduğunu kavratmaktır. Bu konuda öğretmenin yönlendirmesiyle, öğrencilerle ortak bir çalışma yapılabilir. Bu çalışma kapsamında öğrencilerin; okulda, evde ve dışarıda en sık karşılaştıkları sesler listelenip bu seslerden önemli olabilecek olanlarla hiç önemi olmayanlar sınıflandırılabilir. Böylece öğrenciler, çevrelerindeki seslere duyarsızlaşma konusunda bilinçlendirilmiş ve dikkat etmeleri gereken seslerle dikkat etmelerine gerek olmayan sesler konusunda bilgilendirilmiş olacaktır.

Herhangi bir metin okunurken önemli görülen bölümlerin altı çizilir veya dikkat çeken noktalar işaretlenir. Okunan metinle ilgili sorular sorulduğu zaman

metne tekrar dönme durumu söz konusu olabilir. Metinde herhangi bir işaretleme yapmasa bile sorulan soruların ardından öğrencinin metne dönüp soruyla ilgili bölümü arama, bulma, inceleme ve soruyu cevaplama şansı vardır. Bir metni dinlerken önemli görülen hususları not etmek de metni okurken yapılan işaretlemelere benzer. Her iki davranış da aynı amaçla yapılır: Metni daha rahat anlamak ve soru sorulduğunda soruyu cevaplayabilmek. Dinleme sırasında alınan notlar, ses kaydını tekrar dinleme şansının olmadığı zamanlarda son derece değerlidir (Dow, 1958, s.122). Belli bir plan çerçevesinde alınan notlar, dinlenen metnin anlaşılması açısından büyük bir görev üstlenir. Not almazsa öğrenci, sorulan soruları metinle ilgili olarak aklında kalan bilgilerden hareketle cevaplayacaktır. Bu durumda ise öğrencinin; bilgileri unutma, karıştırma, yanlış hatırlama durumu söz konusu olabilir. Dr. Ralph Nicholas, “Kanıtlar, eğitilmiş not tutanların daha iyi dinleyiciler olduğunu ortaya koymaktadır.” der (Robertson, 2004, s.183). Yani iyi not tutanlar aynı zamanda iyi dinleyicidirler.

Not tutmak, konuşmacının ağzından çıkan her kelimenin yazıya geçirilmesi demek değildir. Not tutan kişi bütün söylenenleri veya bütün okunanları değil, en önemli fikirleri tespit etmelidir. Ana fikri, yardımcı fikirlerden, esas unsurları ayrıntılardan ayırt edip not almak, dinleyen kişinin kavrama becerisini geliştirir (Baymur, 1944a, s.4). İşittiği her şeyi not etmeye çalışanlar, konuşmacının hızına yetişemezler; bir süre sonra konuşmacının söyledikleri üzerindeki dikkat dağılmaya başlar. Dikkat dağınıklığı, önemli dinleme engellerinden biridir.

Dinleme sırasında not tutmak planlı bir etkinlik olmalıdır. Dinlenen şey bir hikâye ise; hikâyedeki yer ve kişi adları, sayısal veriler, olay/olaylar, zaman vb.; bir problem ise problemde verilen sayısal değerler ve bunların birbiri ile ilgisi, istenen şey vb. unsurlar not alınmalıdır.

Batıda beşinci sınıftan itibaren öğrencilere, özetleyerek ve belli bir taslağı izleyerek not tutma öğretilmektedir (Robertson, 2004, s.184). Öğrencilerin dinlerken not tutma becerisini kazanmaları için çeşitli örnekler üzerinde uygulamalı çalışmalar yapılmalıdır.

Dinleme sonrasında öğrenciler, dinleme öncesinde üzerinde konuşulan konular ve dinleme sırasında alınan notların yardımıyla, soru sorulmuşsa bu soruları cevaplandırma; dinlenen metni özetleme veya metnin değerlendirmesini yapma vb. çalışmalarla dinleme uygulamasından en üst düzeyde yararlanmaya çalışırlar. Öğretmen zaman zaman, öğrencilere yönelttiği soruların dışında öğrencilerden, sınıfa sorular yöneltmelerini de isteyebilir. Bu çalışma, dinlenen metnin en ince ayrıntısına kadar kavranmasını ve sonraki dinleme çalışmalarında öğrencilerin daha dikkatli dinlemelerini sağlar.

Herhangi bir dinleme işleminde karşımıza bu süreçler çıkmaktadır. Ancak dinlemenin bu süreçlerden hareketle tek boyutlu bir yapı olduğu düşünülmemelidir. Dinleme; amaca, içinde bulunulan duruma, ortama vb. durumlara göre çeşitli türlere ayrılmaktadır.

Benzer Belgeler