• Sonuç bulunamadı

Prof. Dr. Ali Ayten

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Giriş

İnsan çevre ilişkisi, geçmişten günümüze farklı evrelerden geçmiş ve bireyin doğal çevreye olan bakış açısı bu süreç içerisinde değişmiştir.

Özellikle sanayi devriminden sonra insan-doğal çevre ilişkisinde bariz değişikliklerin olduğu dile getirilmiştir. İnsanın doğaya hükmetmek ve doğayı işleyip kullanmak, doğal kaynakları tüketmek gibi eğilimleri daha bariz bir şekilde bu dönemde görülmeye başlamıştır. Günümüzde bireyin sahip olma ve kazanma hırsı küresel boyuttaki tüketim kültürüyle birleştiğinde doğal çevreye olan olumsuz ve tahakküm etmeci bakış açısı giderek artmıştır.

İnsanoğlunun doğal çevredeki sorunları farketmesi ve doğal çevreyi bitmez tükenmez değil de sınırlı kaynak olarak algılamaya başlaması da tarihsel

süreçte oldukça yeni sayılacak bir durumdur. 20. yüzyılın ortalarına kadar çevresel sorunlar ya görmezden gelinmiş ya da insan ve ahlakla ilgili bir problem değil de sanayileşme, şehirleşme gibi daha harici etmenlerle açıklanabilecek bir durum olarak değerlendirilmiştir. Fakat özellikle

“küresel ısınma” tartışmaları ve insanlara çevresel sorunların uzanımlarını gündelik hayatlarında görmeye başlamalarıyla mesele insani ve ahlaki bir sorun olarak da ele alınmaya başlamıştır. İnsanı merkeze alan ve bir yönüyle doğal çevre karşısında üstün olarak konumlayan yaklaşımların yanında, insanı doğal çevre karşısında sorumlu bir birey olarak algılayan ve çevrenin mutlak hakimi olarak değilde koruyucusu olarak gören yaklaşımlara da önem verilmiştir [1, 2, 3, 4].

Pek çok dinin, birbirinden farklı içerik ve yoğunluklarda olsa da çevre bilincini destekleyen, çevrenin korunmasını öğütleyen ilkeler ortaya koydukları söylenebilir. Alanyazına bakıldığında bu konu sosyal bilimciler tarafından ele alınmış ve “dindarlık ile çevre bilinci, çevreye karşı olumlu bir tutuma sahip olma, çevreci davranışlar ortaya koyma arasında ne tür bir ilişki vardır?” sorusuna cevap aranmıştır. Özellikle Batı’da bu konuda pek çok çalışmanın yapıldığını tespit etmek mümkündür. Yahudi-Hristiyan geleneğindeki çalışmalarda çevreye karşı tutum ve davranışlar ile dindarlık, dini bağlılık, dini inanç ve değerler arasındaki ilişkiler incelenmiş ve farklı sonuçlara ulaşılmıştır [5, 6, 7]. Kimi araştırmalar dindarlıkla çevreci yönelim ve davranışlar arasında olumlu ilişki olduğunu gösterirken bazı araştırmalar da söz konusu değişkenler arasında herhangi bir ilişki olmadığı ya da olumsuz ilişkinin olduğu tespit edilmiştir [8, 9, 10, 11]. Türkiye’de ise konunun dindarlık ve çevre ilişkisine dair yapılan çalışmalarda, ‘dönüşen maneviyat ve çevre krizi’ [12], ‘çevre sorunları ve dindarlıkla ilişkisi’

[13], ‘dini kaynaklar açısından çevre bilinci’ [14], ‘İslam ahlak öğretisinde çevre algısı ve bilinci’ [15] gibi başlıklarla ele alındığını görmekteyiz.

Türkiye’de yaşayan bireylerin çevreye karşı tutum ve yönelimleri ve çevreci davranışlarını tespit etmeye yönelik ampirik çalışmalar oldukça azdır. Bu araştırma bu yönüyle diğerlerinden ayrılmakta ve bulgularıyla konuya farklı bir boyut kazandırmayı amaçlamaktadır.

Bu makalede dindarlık (bireysel dindarlık ve ibadet, etki boyutları)

çevreye karşı yönelim ve çevreci davranışlar konusu ele alınmıştır. Makalede dindarlık konusu, ileride ayrıntılı olarak anlatılacağı üzere, hem bireysel dindarlık hem de dindarlığın ibadet ve etki boyutlarını içerecek şekilde tasarlanmış ve söz konusu hususları içerecek iki farklı ölçek kullanılmıştır.

Bireylerin çevreye karşı yönelimleri ise Erich Fromm’un (1976) ‘sahip olma’ ve ‘olma’ yöneliminden mülhem olarak geliştirilmiş çevreye karşı yönelim ölçeği çerçevesinde ele alınmıştır. Yine çevreci davranışlar da ‘israf etmeme’ ve ‘aktif çevre duyarlılığını’ içerecek çevreyi koruma ve sahip olunan doğal kaynakların israf edilmeyip yerli yerince kullanılması fikri üzerinde kurgulanmış bir ölçek çerçevesinde incelenmektedir. Bu bağlamda bireylerin çevreye karşı yöneliminde ve çevreci davranışlar gösterip göstermemesinde etkili olan cinsiyet, yaş, dindarlık gibi değişkenlerin ne kadar ve hangi yönde etkili olduğu üzerinde durulmaktadır. Makalenin içeriğini oluşturan araştırmada temel olarak, “bireylerin çevreye karşı yönelimlerinde ve çevreci davranışlarında hangi faktörler etkilidir?”

sorusuna cevap aranmıştır. Bu soru ve ilgili alan yazın taramasından sonra şu hipotezler belirlenmiştir:

(H1): Kadınların emanet görme yönelimi erkeklerin ise sahip olma yönelimi daha yüksektir; (H2): Kadınlarda israftan kaçınma erkeklerde ise aktif çevre duyarlılığı daha yüksektir;

(H3): Dindarlık ile çevreci davranışlar (israftan kaçınma ve aktif çevre duyarlılığı) ve emanet görme yaklaşımı arasında olumlu ilişki vardır;

(H4). Dindarlık ile sahip olma yönelimi arasında ise olumsuz ilişki bulunmaktadır;

(H5): Çevreci davranışlarda çevreye yönelim dindarlıktan daha etkili bir faktör olacaktır.

Yukarıda da ifade edildiği üzere bu değişkenleri içeren araştırmaların sayısı müslüman örneklemlerde yeterli değildir. Bu araştırmayla alanyazındaki bu tür bir boşluğu doldurmak hedeflenmiştir.

Metot

Araştırmada metot olarak dokümantasyon ve betimsel ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Bilgiler ise anket tekniğinden faydalanılarak toplanmıştır.

Araştırma Grubu

Araştırma grubu, İstanbul’un farklı semtlerinde ikamet eden 292 kişiden oluşmaktadır. Araştırmaya katılanların %56,2’si (164 kişi) kadın

%43,8’i (128 kişi) erkektir. Örneklemin yaş aralığı (ranj) 15-64 arasında değişirken, yaş ortalaması ise 24.7’dir (SD=7.97). Araştırmaya katılanların gelişim dönemlerine uygun olarak dağılımına bakıldığında ise %31’4’ünün ergenlik ve son ergenlik döneminde %60’ının ilk yetişkinlik döneminde ve son olarak %8.6’sının orta yetişkinlik ve son yetişkinlik döneminde olduğu görülmüştür.

Ölçme Araçları

Araştırmanın konusuna, problemlerine ve amacına uygun olarak geliştirilen Çevreye Karşı Yönelim Ölçeği, Çevreci Davranışlar Ölçeği ve Bireysel Dindarlık Ölçeği, Dindarlık Ölçeği’nden oluşan anket formu, bilgi toplama ve ölçme aracı olarak kullanılmıştır. Ayrıca anketin ilk bölümünde, kişisel özellikleri (cinsiyet, yaş vb.) tespite yönelik sorulara da yer verilmiştir.

Bireylerin çevreye yönelik tutumları ve davranışlarının ölçüldüğü ölçeklerde, kişilerin çevreyle ilgili algılamaları ve başta küresel ısınma olmak üzere çevre sorunlarını önleme konusunda ferdi olarak yaptıkları sorgulanmıştır.

Çevreye Karşı Yönelim: Deneklerin çevreye karşı yönelimlerini tespit etmek için Ayten (2010) tarafından geliştirilen ve güvenirlik-geçerliği yapılan Çevreye Karşı Yönelim Ölçeği kullanılmıştır [2]. Ölçeği oluşturan soru ifadeleri, bireylerin doğal çevreye karşı sahip olabilecekleri temel yaklaşımları yansıtacak şekilde oluşturulmuş, teorik kısımda zikredilen

‘sahip olma’ ve ‘emanet görme’ yönelimlerinin her birinin içerdiği nitelikleri içeren 14 sorudan oluşmuştur.

Ayten (2010), ölçeğin yapı geçerliliğini test etmek için yaptığı faktör

analizinde ölçeğin Kaiser-Mayer-Olkin (KMO) değerinin (0,72); faktör analizinin dayandığı korelâsyonların istatistiksel olarak anlamlılığını gösteren Bartlett’s Test of Sphericity değerinin (x2=402,60; p=000) olduğunu tespit etmiştir. Ayten ölçeği Emanet Görme Yönelimi (5 ifade) ve Sahip Olma Yönelimi (6 ifade) olarak iki alt boyutta yapılandırmıştır (Ayrıntılı psikometrik değerler için bkz. [2].)

Çevreci Davranışlar: Araştırmada katılımcıların çevreye karşı yönelimlerini belirlemenin yanısıra çevreyi koruma adına yaptıkları davranışların tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Bu amaçla, Ayten (2010) tarafından geliştirilen Çevreci Davranışlar Ölçeği kullanılmıştır [2].

Ayten (2010) ölçeğin geçerlilik ve güvenirlik analizlerini yapmış ve Kaiser-Mayer-Olkin (KMO) değerinin (0,81); faktör analizinin dayandığı korelâsyonların istatistiksel olarak anlamlılığını gösteren Bartlett’s Test of Sphericity değerinin (x2=851,815; p=000) olduğunu tespit etmiştir. Ölçek iki alt boyuttan oluşturulmuştur: Aktif Çevre Duyarlılığı (7 ifade), İsraftan Kaçınma (7 ifade) (Ayrıntılı psikometrik değerler için bkz. [2].).

Dindarlık: Araştırmada katılımcıların dindarlık düzeylerini tespit etmek amacıyla Zagumny, Pierce, Adams ve Fallos (2012) [16] tarafından geliştirilen ve psikometrik analizleri yapılan ve Ayten (2013) tarafından Türkçe’ye çevirilip uygulanan Bireysel Din Envanteri (Individual Religion Inventory) ve Ayten (2012) tarafından geliştirilen Dindarlık Ölçeği kullanılmıştır [17, 18]. Bireysel Din Envanteri, bireylerin ferdi hayatında dinin etkisini, dini bilgi düzeyini ve dini anlayışını geliştirmeye verdiği önemi, dinin bireysel hayatında taşıdığı değeri ölçmeyi hedefleyen, tek boyutlu 6 maddelik bir ölçektir: “Sıklıkla dinim hakkında bilgiler okuyorum”, “Kendi dinimi daha çok anlamaya çalışıyorum”, “Hayatın anlamıyla ilgili birçok sorunun cevabını içerdiği için, din benim için önemlidir”, “Dini inançlarım, yaşama karşı bütün bakış açımı etkilemektedir”, “Din, hayatımdaki bütün uğraşları etkilemektedir”, “Kişisel olarak dini düşünce ve dualara belirli bir süre ayırmak benim için önemlidir.” Maddelerin her biri için seçenekler ise:

“bana hiç uygun değil (1 puan)”, “bana uygun değil (2 puan)”, “bana biraz uygun (3 puan)”, bana oldukça uygun (4 puan) ve “bana çok uygun (puan)”

şeklindedir. Ölçekte 6 madde olduğundan ölçekten alınan en düşük puan 6,

en yüksek puan ise 30’dur (Ayrıntılı psikometrik değerler için bkz. [17].).

Araştırmada kullanılan ikinci Dindarlık Ölçeği ise gençlerin inanç, ibadetleri yerine getirme sıklığı ve dinin etkisini bireysel ve sosyal yaşamda hissetme düzeylerini sorgulayan 9 sorudan oluşmuştur. Ayten (2012) tarafından geliştirilen bu ölçeğin sorularıyla, katılımcıların dini inançların hayatta önemli kararlar vermede, sosyal ilişkilerde, giyim kuşamda, yeme-içmedeki etkisi ve namaz, oruç, dua, Kur’ân okuma gibi ibadetleri ne sıklıkla yerine getirdikleri sorgulanmıştır. Cevaplarda üç farklı “Çok etkili, biraz etkili, hiç etkili değil” [18], “Her zaman, bazen, hiçbir zaman” seçenek şeklinde sunulmuş; seçenekler olumludan olumsuza 3, 2, 1 şeklinde puanlanmıştır.

Ayten (2012) yaptığı faktör analizi sonrasında ölçeğin 9 sorudan ve iki alt boyuttan (dini etki boyutu ve dini ibadet boyutu) oluştuğunu tespit etmiştir (KMO=0.773; x2=258.387; p=000; ölçeğin açıklama yüzdesi %50,2; (Ayrıntılı psikometrik değerler için bkz. [18].).

Verilerin Toplanması ve İstatistiksel Analizi

Anket, Mart 2018 tarihinde İstanbul’da farklı yaş grubundan katılım-cılara uygulanmıştır. Uygulamanın bir kısmı internet üzerinde online olarak diğer kısmı ise anket formlarının dağıtılması suretiyle uygulanmıştır.

Uygulamada, deneklerin gönüllü olmaları ön planda tutulmuş ve uygulamanın sağlıklı olması amacıyla uygulama esnasında gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Veri temizleme işleminden sonra Veri analizi, SPSS paket programı yardımıyla yapılmıştır. Veri temizleme işleminden sonra, 292 kişinin doldurduğu anketler üzerinden hipotezlerin test edilmesi için gerekli analizler yapılmıştır. Analizler esnasında betimleyici analizler,

t-test, Pearson Korelâsyon analizi ve Aşamalı Regresyon analizi kullanılmıştır. Bu araştırmanın içeriği daha çok birincil verilere dayanmaktadır. Bununla birlikte konunun teorik alt yapısının oluşturulması, ölçeğin hazırlanması, bulguların yorumlanması ve karşılaştırmaların yapılması sırasında diğer araştırmaların ulaştığı bulgulardan da ikincil veriler olarak faydalanılmıştır.

Bulgu ve Yorumlar

Araştırmada cevapları aranan, “katılımcıların çevreye karşı yönelimleri ve çevreci davranış gösterme eğilimleri genel olarak nasıldır? Çevreye karşı yönelimde ve çevreci davranışlar gösterme eğilimlerinde cinsiyetin rolü var mıdır? Dindarlıkla ilişkisi nedir? gibi temel sorulara dair bulgular bu başlık altında sırasıyla sunulmakta ve ilgili hipotezler test edilerek yorumlamalar ve karşılaştırmalar yapılmaktadır.

Bireylerin Çevreye Karşı Yönelimleri ve Çevreci Davranışlar Gösterme Eğilimleri Nasıldır?

Bireylerin çevreye karşı yönelimini belirlemeyi amaçlayan ölçekte

”Emanet Görme” ve ”Sahip Olma” olarak iki temel yönelim bulunmaktadır.

Şekil 1.5.1’de sunulan betimleyici analiz bulguları, katılımcıların ”Emanet Görme” boyutundan aldıkları ortalamaların (M=4.51) “Sahip Olma”

boyutundakinden (M=2.55) daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu bulguya bağlı kalarak, derecelendirmesi 1 ile 5 arasında değişen bir parametrede, bireylerin doğal çevreyi emanet görme yöneliminin oldukça yüksek, sahip olma yönelimin ise normal düzeyde olduğu söylenebilir. Bu bulguyu biraz açmak gerekirse, bireylerin “doğayı korumayı gelecek nesillere karşı sorumluluk olarak görme, kutsal bir emanet olarak algılama, tabiata zarar vermemek için yaşam tarzını değiştirebilme” gibi özellikleri içeren emanet görme yönelimi “insanı doğal çevrenin hakimi olarak algılama, insana sağladığı fayda oranında doğal çevreyi değerli görme, böcekleri yararsız addetme” yi içeren sahip olma yönelimine kıyasla daha fazladır. Bu bulgu aslında bireylerde en azından tutum düzeyinde doğal çevrenin korunması ve kollanması anlayışının olduğu şeklinde yorumlanabilir. Daha önce yapılan araştırmalarda benzer şekilde bireylerin emanet görme yönelimi sahip olmaya göre daha yüksek bulgulanmıştır [2, 3].

Şekil : Araştırma Grubunun Farklı Boyutlardaki Çevreye Karşı Yönelim ve Çevreci Davranışlarını Gösteren Aritmetik Ortalamalar.

Araştırmada katılımcıların çevreci davranışlarına ilişkin bir profil çıkarmak amacıyla, bireylerin çevreyi koruma adına sergiledikleri davranışların göstergesi olan ortalama puanlar hesaplanarak Şekil 1.5.1’de sunulmuştur. Katılımcıların çevreyi koruma adına yaptıkları davranışlar faktör analizine bağlı kalınarak ”aktif çevre duyarlılığı” ve ”israftan kaçınma” şeklinde iki boyut altında ele alınmıştır. Katılımcıların her bir boyuttan aldığı ortalamalardan hareketle, örneklemin çevreci davranışlar gösterme profili çıkarılmış ve “bireylerin çevreyi koruma davranışları içerisinde hangi unsurlar öne çıkmaktadır?” sorusuna cevap aranmıştır.

Şekil 1.5.1’de görüldüğü üzere bireylerin ”israftan kaçınma” (M=3,91) boyutundan aldıkları puan ”aktif çevre duyarlılığı”na (M=2,30) göre oldukça yüksektir. Benzer bulgulara daha önceki araştırmalarda da ulaşılmıştır [2, 3]. Söz konusu tüm bu bulgulara dayanarak şunu söyleyebiliriz: Bireylerin israftan kaçınmayı içeren “ekmeği israf etmeme, temizlikte suyu tasarruflu kullanma, tasarruflu ampuller tercih etme, elektrikli ev aletlerini kullanırken tasarruflu kullanma” gibi çevreci davranışları yerine getirme eğilimleri, aktif çevre duyarlılığı olarak isimlendirilen “ağaç dikme kampanyalarına katılma, kullanılmış atık pilleri özel kuruluşlara ulaştırma, çevreyi korumaya yönelik bilgilenme ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunma” gibi çevreci

Aktif Çevre Duyarlılığı İsraftan Kaçınma Sahim Olma Emanet Görme

1,00

2,30

2,55

3,91

4,51

2,00 3,00 4,00 5,00

davranışlara göre daha yüksektir. Bu durumun iki sebebi olabilir:

Birincisi, israftan kaçınma boyutunda yer alan “çevreci davranışların aktif çevre duyarlılığı boyutundaki davranışlara göre daha külfetsiz olması ve daha az fedakârlık gerektirmesidir. Örneğin ekmek ve su tasarrufu yapmak, ağaç dikme veya çevreyi korumaya yönelik bilgilen(dir)me faaliyetlerinde bulunmaya göre daha az külfetlidir. İkincisi, israf etmemenin yani su, ekmek ve enerji tasarrufunun ekonomik boyutunun olmasıdır. Özellikle büyük şehirlerde ekmek, su ve enerji tasarrufunun aile bütçesi için taşıdığı önem israftan kaçınmada önemli bir motivasyon olarak düşünülebilir. Bütün bunların yanı sıra “israf etmeyin” öğüdünün ve geleneksel kültürdeki “ekmek ve suya atfedilen kutsallığın” insanlar arasında yaygınlık kazanmasının da israf etmeme eğiliminin yüksek olmasında rol oynadığı söylenebilir.

Üçüncüsü ise aktif çevre duyarlılığı çerçevesindeki çevreci davranışlar daha çevreyi koruma konseptinde yeni bir şemayı gerektirmektedir. Bu yeni şemalar ise henüz ekmek ve suyun israf edilmemesi şeması kadar kültürde mündemiç halde bulunmamaktadır [2].

Örneklemin genel çevreci davranış eğilimlerini gösteren ortalamanın (M=3,1; SD= 0,625) hemen hemen normal düzeyde olduğu söylenebilir.

Araştırmacı tarafından yapılan benzer bir araştırmada da bu ortalama 3,35 bulunmuştur [2]. İfade beyanı esasına dayanan bu ölçümde ifade edilen ile gerçekte yapılan arasındaki farklılık da değerlendirildiğinde bu ortalamanın daha yüksek olması beklenebilirdi. Bütün bunlar dikkate alındığında, bireylerin çevreci davranış eğilimlerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu söylenebilir. Benzer şekilde, özellikle öğrenciler üzerinde yapılan bazı araştırmalarda bireylerin çevre bilincinin yetersizliğine işaret eden bulgular elde edilmiş ve çevre bilincinin kazandırılmasının önemi vurgulanmıştır [19]. Çevreye karşı sergilenen bu bilinç eksikliğinin evrensel empati olarak değerlendirebileceğimiz doğal çevreye karşı empati eksikliğinden kaynaklandığı düşünülebilir. Ayrıca çevresel sorunların algılanması konusunda sorumluluğun dağılması olarak ifade edebileceğimiz bir durum da söz konusudur. İnsanlar, zaman zaman “nasıl olsa birileri çevre sorunları için bir şeyler yapıyordur” düşüncesine kapılabilir ve kişisel olarak bir sorumluluk hissetmeyebilir. Bu da kişilerin, ‘Bir birey

olarak ben ne yapabilirim?’ sorusuna olumsuz cevap vermelerine sebep olabilmektedir. Ayrıca modern zamanda küresel bir değer haline dönüşen ve adeta bireylerin varolma biçimi haline gelen tüketim kültürü de bireylerin israftan kaçınma ve çevreyi koruma tutumlarını olumsuz etkilemektedir.

Kazanma, sahip olma ve tüketme hırsı bireylerin israf etmeme ve doğal çevreyi koruma eğilimlerini zorlamakta bu da hem yönelim olarak hem de çevreci davranışlar açısından süreci olumsuz etkileyebilmektedir.

Bireylerin Çevreci Davranışlarını Etkileyen Değişkenler (Çevreye Karşı Yönelim, Dindarlık, Yaş vb.) Hangileridir?

Araştırmada bireylerin çevreci davranışlarında hangi değişkenlerin ne yönde etkili olduğu, bu değişkenlerden hangisinin diğerlerinden daha etkili olduğu sorgulanmış ve çevreci davranışlarda çevreye karşı sergilenen yönelim türünün dindarlıktan daha etkili olacağı öngörülmüştür. Bu hipotezi test etmek için aşamalı çoklu regresyon (stepwise multiple regression) analizi gerçekleştirilmiştir ve bulgular Tablo 1.5.1’de sunulmuştur. Dindarlık değişkenleri (bireysel dindarlık, dini inanç boyutu, dini ibadet boyutu), emanet görme ve sahip olma yönelimleri ve yaş bağımsız değişkenler olarak, çevreci davranışlar (israftan kaçınma ve çevre duyarlılığı), bağımlı değişken olarak regresyon modeline dâhil edilmiştir. Analiz neticesinde emanet görme, bireysel dindarlık, dini etki ve sahip olma yönelimlerinin çevreci davranışlar üzerinde etkili olduğu dini ibadet ve yaş değişkenlerinin anlamlı bir etkisinin olmadığı görülmüştür.

Tablo 1.5.1’de görüldüğü üzere, düzeltilmiş r2 değerleri (ΔR2), 1.

Adımda ”emanet görme” yaklaşımı çevreci davranışlardaki değişimin

%5’ini açıklarken, 2. Adımda ”bireysel dindarlık” la birlikte %8’ini 3.

Adımda ”bireysel dindarlık” ve ”dini etki” boyutlarıyla birlikte %10’unu ve son olarak 4. Adımda ”bireysel dindarlık”, ”dini etki” ve ”sahip olma”

boyutlarıyla birlikte %11’ini açıkladığını göstermiştir. Beta (β) değerlerine bakıldığında ise, çevreci davranışlar üzerinde ”emanet görme”, ”bireysel dindarlık” ve ”sahip olma” boyutlarının olumlu ”dini etki” boyutunun ise olumsuz etkisinin olduğu görülmüştür. Bu bulgular ”emanet görme”

yöneliminin çevreci davranışlarda dindarlık değikenlerinden daha etkili

olacağını öngören araştırma hipotezini doğrulamıştır [3]. Yine bu bulgulara göre, çevreci davranışlara sahip olmada yaşam tarzı, eğitim düzeyi, kişilik, empati gösterme yeteneği, ekonomik durum vb. başka faktörlerin de etkili olabileceği anlaşılmaktadır.

Tablo: Çevreci Davranışları Yordayan Faktörler (Aşamalı Çoklu Regresyon Analizi)

Benzer şekilde bazı araştırmalarda da çevreci davranışlar sergilemede dindarlığın diğer fartörler arasındaki yeri ele alınmıştır [3, 20, 21].

Araştırmada yaşın çevreci davranışlar üzerinde hehangi bir anlamlı etkisi tespit edilememiştir. Bu durum araştırma grubunun büyük oranda yaş aralığı aynı dönemde olan öğrencilerden seçilmesiyle bağlantılı olabilir.

Türkiye’de yapılan [2, 3] ve Avrupa ülkelerinde yapılan bazı araştırmalarda [22, 23] insanların yaşlarının çevreci davranışlar gösterme eğilimleri üzerinde etkili olduğu bulgulanmıştır.

Bağımlı Değişken:

Çevreci Davranışlar (İsraftan Kaçınma

ve Aktif Çevre Duyarlılığı)

β(p) ΔR2 (p)

1. Adım Emanet Görme 0,248 (.000) 0.058 (.000)

2. Adım Emanet Görme 0,219 (.000)

0.084 (.000) Bireysel Dindarlık 0,173 (.003)

3. Adım

Emanet Görme 0,228 (.000)

0.104 (.000) Bireysel Dindarlık 0,286 (.000)

Dini Etki -0,189 (.007)

4. Adım

Emanet Görme 0,242 (.000)

0.117 (.000) Bireysel Dindarlık 0,294 (.000)

Dini Etki -0,169 (.016) Sahip Olma Yönelimi 0,131 (.022)

Sonuç ve Öneriler

Araştırmada, bireylerin çevreye karşı yönelimleri, çevreci davranışları, cinsiyet yaş gibi demografik özellikleri ve dindarlık düzeyleri arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. Araştırma verileri Mart 2018 tarihinde toplanan araştırmanın araştırma grubunun (N=292), yaklaşık %56’sını kadınlar

%44’ünü erkekler oluşturmaktadır. Örneklemin yaş aralığı 15-64 arasında değişirken, yaş ortalaması ise 24’tür. Toplanan veriler, araştırmanın hipotezlerini test etmeye uygun istatistiksel tekniklerle analiz edilmiştir.

Araştırmada elde edilen bulgular ve diğer araştırma verileriyle yapılan karşılaştırmalar neticesinde şu sonuçlara ulaşılmıştır:

Katılımcıların doğal çevreyi emanet olarak görme yönelimi sahip olma yönelimine göre daha yüksektir. Daha açık bir ifadeyle, katılımcıların emanet görme yönelimine giren ”tabiatı kutsal bir emanet olarak algılama ve onu korumayı gelecek nesillere karşı görev kabul etme, tabiatta Allah’ın varlığının izlerinin görüleceğini ve tabiata zarar vermemek için insanın yaşam tarzını değiştirebilmesi gerektiğini düşünme” eğilimlerinin, sahip olma yönelimine giren ”tabiatı insana sağladığı fayda oranında değerli görme, insanı doğal çevrenin hakimi olarak algılama ve insanın kendi

Katılımcıların doğal çevreyi emanet olarak görme yönelimi sahip olma yönelimine göre daha yüksektir. Daha açık bir ifadeyle, katılımcıların emanet görme yönelimine giren ”tabiatı kutsal bir emanet olarak algılama ve onu korumayı gelecek nesillere karşı görev kabul etme, tabiatta Allah’ın varlığının izlerinin görüleceğini ve tabiata zarar vermemek için insanın yaşam tarzını değiştirebilmesi gerektiğini düşünme” eğilimlerinin, sahip olma yönelimine giren ”tabiatı insana sağladığı fayda oranında değerli görme, insanı doğal çevrenin hakimi olarak algılama ve insanın kendi