• Sonuç bulunamadı

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.4 FRANSA’DAKİ İKİ DİLLİ TÜRK ÇOCUKLARININ ANADİLİ EĞİTİMİ PROBLEMLERİ

2.4.4. Dilsel Problemler

Türk Milli Eğitiminin yurt dışı öğretim programı incelendiğinde bütün Avrupa ülkeleri için tek tip bir öğretim programı ve materyal düzenlenmiştir. Yurt dışı öğretim programında bu çocuklar için belirlenen dilsel ve kültürel hedef ve amaçlar doğrultusunda tek tip yazılı materyaller şekillendirilmiştir. Ancak dilsel problemler her ülkede farklılık gösterdiğinden programın verimi tartışmalıdır.

Sisteme ve derse ilişkin problemlerin dilsel alana da yansıdığı görülmektedir. Fransa’nın ve Türkiye’nin program, ders işleyişi ve uygulanmasına yönelik tutumları hem de veli-öğrenci tutumu bu derslerin sonucuna dolaylı ve direkt olarak etki etmektedir. Bu tutumlardan dolayı İki dilli öğrencilerin anadil özellikle söz varlığı gelişiminde önemli bir etki göstermektedir.

Öğretim programının genel amaçları şu şeklide sıralanmaktadır:

1. Dilimizin, millî birlik ve bütünlüğümüzün temel unsurlarından biri olduğunu kavrayabilmeleri,

2. Dilimizin dünya dilleri arasında önemli bir konumda olduğunu fark edebilmeleri, 3. Dinlediklerini/izlediklerini, okuduklarını tam ve doğru olarak anlayabilmeleri, 4. Dinlediklerini/izlediklerini, duygu ve düşüncelerini, okuduklarını, öğrendiklerini, düşünüp tasarladıklarını amaca uygun olarak sözle veya yazıyla anlatabilmeleri ve kendilerini rahat ifade edebilmeleri,

5. Söz varlığını zenginleştirebilmeleri,

6. Türk dilinin kurallarının farkına vararak Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmaya özen gösterebilmeleri,

7. Okumayı zevk ve alışkanlık hâline getirebilmeleri,

48

9. Türkiye’deki akraba ve yakınlarıyla ilişkisini sürdürerek aralarındaki sevgi ve saygı bağlarını güçlü tutabilmeleri,

10. Bulunduğu ülkenin insanları ile orada yaşayan Türkler arasındaki dil farklılığından doğabilecek iletişim güçlüklerine çözüm önerilerinde bulunabilmeleri amaçlanmaktadır. (Talim Terbiye Başkanlığı, 2009: 9)

Programda özellikle ilkokul ve ortaokul kısmında amaç ve kazanımalar bölümünde “söz varlığını zenginleştirme” önemli bir yer tutmaktadır. Bu bölümde kazanımlar kelimelerin eş ve zıt anlamları, cümle içinde kullanım; bilinmeyen kelimelerin anlamlarını bulma; çeşitli şiir, şarkı, türkü ezberleme; tekerleme, saymaca ve bilmece ezberleme ve kullanma; işlek eklerle kelime türetme; yeni öğrenilen kelimelerden sözlük oluşturma; kelimelerin gerçek ve mecaz anlamlarını ayırt etme ve cümle içinde kullanma şeklinde sıralanmaktadır.

Duygu ve düşüncelerin en anlamlı ve en küçük ses birimi olan kelime öğretimi iki dilliler için hayati bir önem taşımaktadır. Kelimelerle düşünecek, yazacak, konuşacak ve anlayacak. Kelime öğretimi sadece “söz varlığını geliştirme” alanında değil aynı zamanda diğer kazanımlarda bağ kurularak verilmeye çalışılmıştır.

Dört temel dil becerisi bölümünde de kelime öğretimi ile ilgili açıklamalar da şöyle sıralanmaktadır:

Dinleme ve İzleme öğrenme alanında;

* Çok anlamlı kelimelerden anlatım için uygun olanın seçilmesi,

* Kelime ve kelime gruplarının kavranmasında sözün gelişinden yararlanılması,

Konuşma öğrenme alanında;

* Konuşma becerisinin geliştirilmesiyle; öğrencilerin Türkçenin estetik zevkine vararak ve zengin söz varlığından faydalanarak kendilerini doğru ve rahat ifade edebilmeleri sağlanır.

Okuma öğrenme alanında;

* Kelimelerin anlamları bilinmeden okunanlar, tam olarak anlaşılamaz. Anlamı bilinmeyen kelimeler kavratılarak bu güçlük aşılır.

49

* Birden fazla anlamı olan kelimelerin metinde hangi anlamıyla kullanıldığını araştırmak, metnin anlaşılması bakımından yarar sağlar. Böyle bir çalışma, öğrencinin kelime dağarcığının zenginleşmesine de katkıda bulunur.

* Metnin kavranması amacıyla metin içinde yer alan deyim ve atasözlerinin anlamları üzerinde durulur” (Talim Terbiye Başkanlığı 2009: Akt. Bilgiç, 2015: 21-22).

“Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini açık, etkili ve eksiksiz anlatabilmeleri için söz varlıklarını geliştirmek gerekir” (Talim Terbiye Başkanlığı 2009:4). “Dil gelişimi içinde söz varlığı gelişimi, bütün varlıkların ve eylemlerin bilinmesi anlamında son derece kritiktir.” (Karadağ, 2013: 5).

Ama İnce (2012: 101) yurt dışında öğrenim gören Türk çocuklarının dil becerilerini yetkin bir hale getirmenin yolu onlara etkin ve derin bir sözcük dağarcığı kazandırmaktan geçtiği halde bu türden çalışmaların gerektiği gibi yapılmadığına ilişin değişik araştırma sonuçları vardır diyerek duruma açıklık getirmektedir. Yine öğretim programında iki dilli çocuklara ne kadar kelime öğretileceği, hangi kelimelerin kazandırılacağı ve hangi sınıflarda hangi kelimelerin verileceği ile ilgili bilgi verilmemiştir. Zaten söz dağarcığını zenginleştirme ile ilgili herhangi bir öğretim politikası da şimdiye kadar belirlenmemiştir.

İki dilli çocuklar ana dillerini yoğun bir şekilde kullanamadıklarından dolayı sözcük dağarcıkları günden güne erimektedir. Anadillerindeki bu boşluk dilimi gittikçe artmaktadır. Sözcük sığlığı nedeniyle yaşadıkları bu durum iki dilli çocukların günlük yaşamlarına da yansımakta ve dilsel becerilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. İnce’nin (2012:145) Selen’den (2001:17) aktardığı şu bilgiyi paylaşmak da yerinde olacaktır:

“Aileyi oluşturan kadın ve erkek ya beden gücüyle ya da fikir gücüyle yürütülen bir işle görevlidir. Beden işçisi için bazı araç gereçleri kullanmak ve bu kullanımın otomatik hale gelmesi söz konusudur. Bu nedenle dili kullanımı da kısırlaşır. Gün boyu, çevresindeki iş arkadaşlarıyla yalnız belirli konular konuştuğu için, sözcük dağarcığı da küçülür. Sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine dek beden gücü ile çalışan bireylerin oluşturduğu bir ailede yetişen çocuklara, böyle anne ve babalar, dil kullanımı bakımından olumlu yönde yardımcı olamazlar… Çünkü uğraştıkları işle iletişim esnasında geçen sözcükler somut sözcüklerdir. Bu aile içinde yetişen çocukların dili de soyut kavramlardan yoksundur. Bu nedenle okul hayatında soyut kavramları algılamada zorluk çekerler. Fikir işçisi olarak çalışana ailelerde bu durum tam tersidir ve beden işçisi ailelere göre daha zengin bir dil kullanımı söz konusudur. Zira fikir işçileri işleri gereği, çevresini beş duyuyla değil, iletişimle, başka deyişle dille algılar.”

50

Bu bağlamda düzenli kelime öğretiminin önünün açılması gerekmektedir. Çünkü dilsel problemleri aşabilmek için bazı araştırmaların yapılarak sözcük dağarcığını zenginleştirmeye yönelik bir politika belirlemek gerekecektir.

Özellikle sahip olunan aktif ve pasif söz dağarcığının, bireyin anlama ve anlatma becerileri açısından bir temel teşkil ettiğini söylemek mümkündür (Karatay, 2007: 145).

Kelime öğretiminde temel kabul edilen pasif ve aktif kelime dağarcıklarını ölçmek ve tespit etmek önemli bir eşiktir ve toplumun düşünce dünyasını yansıtan aktif-pasif kelime dağarcıklarının tespiti ile bu kritik eşik aşılacaktır.

Bu çalışmayla iki dilli çocukların dilsel problemlerinin başında yer alan söz dağarcığının sığlığına yönelik çocukların aktif düşünce dünyasını yansıtılmaya çalışılacaktır.