• Sonuç bulunamadı

2. KUŞAKLAR ARASI FARKLILAŞMANIN TEZAHÜRLERİ

2.1. DİNİ GRUBA GİRİŞ SÜRECİNDE FARKLILAŞMALAR

Bireyin bir gruba girmek için duyduğu isteği psikolojik olarak temellendirdiğimizde beş önemli sebep bulunmaktadır: Güvenlik duygusu, sosyal gereksinimler, saygınlık hissi, kendini gerçekleştirme ve aidiyet ihtiyacı.64 Araştırmamızda dini gruba dâhil olan bireylerin gruba giriş süreçlerini bu beş temel gereksinim bazında ele aldık.

64 Aranson ve diğ., Sosyal Psikoloji, s.495-496.

63

Özellikle 1960 öncesi doğan katılımcılarımızda güvenlik ve güvenilirlik duygusu dini gruba giriş sürecinde en belirgin etken olarak bulunmaktadır. Manevi hazları birlikte yaşayabilecekleri güvenilir bir topluluk arıyor olmaları özellikle dönemin sosyal ve siyasal şartları düşünüldüğünde daha fazla bir anlam kazanmaktadır. Toplumun hala geçmiş dönemlerden kalma dinini aleniyetle yaşamaya dair korkuları bulunmaktadır.

Genelde bu yaş grubu bireyler için ( araştırma örneklemimizde) gruba girme tarihi en erken 1970’li yıllardır. Bu tarihte ülkenin siyasi olarak darbe dönemi sonrası olması ve ülke genelinde asayiş problemlerinin bulunması sosyal gereksinim bakımından yeter sebep olarak kabul edilebilir. Ayrıca bu dönemde dini hayata sahip çıkan ailelerin gelenekçi ve ataerkil bir aile yapısına sahip oldukları da dikkate alınmalıdır.

Bu konu ile ilgili katılımcımızın paylaştıkları şu şekildedir:

Yola dâhil olduktan sonra çevremizden bu durumu büyük bir sır olarak saklıyorduk. O kadar ki aynı binada oturuyor olmamıza rağmen ablam ancak on yıl sonra haberdar oldu bir tarikata bağlandığımızdan. Şimdi o da bu yola bağlı, hatta bazen kaybettiğim o senelerin hakkını senden alacağım diyerek sitem eder.

-Peki, niye saklama ihtiyacı duydunuz?

-Nasıl söyleyebilirdim ki, toplumda hemen “hu”cu diye damgalanırsınız o dönemde ve ablam da bu tarz şeylere çok ters bakan bir insandı. 65

Bu katılımcının gruba 1974 yılında dâhil olup ancak 80’li yıllarda yakınlarına söylediği düşünülünce dönemin sosyal ve siyasi konjonktürü daha net anlaşılacaktır.

Bu konu ile ilgili diğer bir örnekte ise, “Aslında ailem bir tarikata bağlıymış ama eskiden bu işler saklı olduğundan benim onlardan haberim yoktu,”66şeklinde ifadeler yer almaktadır.

Bu vakada dikkat çekici olan husus, 1981 doğumlu olan bu katılımcının 2005 yılında dâhil olduğu grubu ailesine açıkladığında dedesinin de aynı grupta (tarikat) olduğunu öğrenmesidir. Bir sonraki kuşaktan edindiğimiz bu bilgi 1960 öncesi doğan bireylerin gizlilik ve güvenlik konusundaki hassasiyetlerini çok net göstermektedir.

65 N. O. İzmit, 1951

66 S. G. Sakarya,1981

64

Farklı bir sosyal çevre ve farklı bir yaşam tarzı deneyimi yaşadıktan sonra dini gruba dâhil olan bireyler için katılım sebebi, aidiyetlik duygusundan çok bireyin ihtiyaç duyduğu sosyal çevreyi dini grubun sunması olarak değerlendirilebilir:

Farklı bir zihniyetten geldiğim için bakış açım çok değişikti, dini daha bir derinlemesine öğrenmek istiyordum. Çok ağır solcularla beraberdim. Mitinglerine katılırdım.

Yetmiyordu, hiçbir şey yetmiyordu, o kadar açtım ki koşarak gidiyordum, Kur’an okumak değildi, içindekileri çok merak ediyordum, tam yaşamak istiyordum. Sol âlemden çok çok iğrenmiştim. 1977-78 gibi tasavvufla tanıştım. Son derece karşıyken, son derece nefret etmişken, o kadar farklı bir zihniyetteyken bir anda Kur’an kursu eğitimi alıp Kur’an öğrenmemle birlikte fikrim tamamen değişti. Kur’an ı tasavvufla birlikte daha iyi anlayacağıma kanaat getirdiğim için de katıldım. 67

Dini gruba girmeye karar veren her bireyin, grubun onu ulaştırmasını beklediği bir hedefi mutlaka vardır. Kişi ait olduğu grupta varmak istediği hedefine ulaşıp kendini gerçekleştiremiyorsa grup aidiyetinden kolaylıkla vazgeçebilmektedir.

Tarikatı lezzetle aşkla gidilebilecek bir yol olduğunu düşünüyorum. Belki bu yüzden ilk girdiğim tarikatta yol alamadım. . Belki burada da (Erenköy Cemaatini kast ediyor) seyr-ü sseyr-üluk yapmadım ama bırakmadım da, bırakamadım daha doğrusu. Orada hiç bağ kuramadım, illa insanı yakalayan bir lezzet olması gerekiyor diye düşünüyorum. 68

1960-1990 arasında doğan bireyler için dini gruba dâhil olma sebepleri ise bir önceki kuşaktaki manevi haz ve dini yaşamanın ötesinde, dini konularda daha fazla bilgiye ulaşmak istemeleri ve dindar bir toplulukla birlikte olmanın dini yaşantıyı kolaylaştırdığına dair inançlarıdır:

Haram neden tatlı? Ulaşılmadığı için. O dönemler Türkiye’nin geneli yasaklı yıllardı, inanan mütedeyyin insanlar açtı yani en ufak bir şeyi değerlendirme yolundaydılar, şimdiki gibi düğmelere basıp teknolojilerden her istediğimiz ilmi konuyu, ister tasavvuf olsun ister dini bilgiler olsun öğrenebilme imkânı yoktu. Biz 80’li yılları yaşadık, öyle bir devre ki biri garnizona telefon ediyor, “Dini eserler var filanın evinde” diyor mesela, geliyorlar evi basıyorlar, evde Kur’an-ı Kerim bulurlarsa alıp garnizona götürüyorlar, öyle devirler yaşandı 80’li yıllarda. Bunun için insanlar bu dönemde toplum olarak aç, yani bir şeyi bulduğunda sıkıca bu dini bilgilere sarılıyor.69

67 S. T. İzmit, 1959, Lise, Ev Hanımı

68 H. T. İzmit, 1970, Lise, Çalışan

69 M. K. Bursa, 1963

65

Bir diğer katılımcı gruba giriş sürecini şöyle ifade etmiştir:

Bilinçli bir arayıştan sonra tasavvuf sürecim başladı. Arayışımın temel sebebi ise ben de dâhil Müslüman olup da dinimizi nasıl yaşamamız gerektiğini bilemeyişimiz oldu.

Sokaktaki İslam’ın, dinin gerçeğini yaşanmadığını, eksik olduğunu gördüm. Örneğin benim babaannem ve dedem o zamana göre altı kere hac-umre yapmış olmalarına rağmen muamelatları çok sertti. Tavuklarımızın kanatlarını keserlerdi, bu benim çocukluğumda yaşadığım bir isyandı. Ben her şeyi burada öğrendim diyebilirim. İslam’ın merhamet çehresini burada tanıdım. 70

1960-1990 arası doğan bu bireyler için halk dindarlığının cazibesini yitirdiği söylenebilir. Bu dönemde okullaşma oranının arttığı ve pozitivist temelli eğitim anlayışının ülke genelinde uygulandığı düşünüldüğünde, bireylerin dini bilgileri ve dini yaşantıları sorgulamaları ve inançlarına dair hakiki bilgi arayışına yönelmelerine bir açıklama getirilebilir.

İbadet konusunda bu doğru muydu, doğrusu neydi, diye araştırmak yerine bunu doğru şekilde yapanların size göstermesi yapılmasını kolaylaştırıyor.71

Katılımcılarımızın burada ibadet kolaylığından kastı, nafile olarak adlandırılan birçok ibadetler içinden hangi ibadetlerin yapılacağı konusundaki tercih kolaylığıdır.

Dinin farz kıldığı ibadetler için böyle bir durum söz konusu değildir. Bununla beraber farz ibadetlerin yapılmasında gruba dâhil olmanın kolaylık sağladığını ifade eden grup mensubunun sayısı her kuşak döneminde oldukça fazladır.

1990 sonrası doğan katılımcıların gruba giriş süreçlerinin iki farklı şekilde geliştiği gözlenmektedir. İlk olarak, gruba -ikinci veya üçüncü nesil olarak- ailelerinin aracılığıyla dâhil olmaktadırlar. İkinci olarak, grubun adanmışları tarafından vakıf ve dernekler aracılığıyla desteklenen, gençlik ve kadın merkezleri, lise ve üniversite kulüpleri, kamp programları gibi sosyal ortamlarda gruba dair edindikleri olumlu düşünceler neticesinde gruba girmektedirler. Özellikle bu döneme ait katılımcılar için gruba giriş sebebi, ya aileden gelen bir geleneği devam ettirmek ya da cazibesi çok fazlalaşan dünya hayatında, dünya–ahiret dengesini kurabilmektir. Aileden gelen geleneği devam ettirerek gruba dâhil olan bireylerin dini gruba yükledikleri anlam daha çok aidiyet ihtiyacına verilen bir cevap niteliğindedir. Çünkü grup dışında var olma

70 A. Ç. Körfez, 1970

71 S. G. Sakarya, 1981

66

biçimi deneyimlemeyen bu birey toplumda kendini tanımlayacağı başkaca bir konuma sahip değildir. Gruba ailesi aracılığı ile dâhil olan bireylerde farklı bir sosyal ortamla ilişki kurmaları halinde (okul, iş, eş vb.) gruba olan bağlarında gevşeme sıklıkla görülür. Dini bilgiye ulaşmak bu kuşak için dini gruba giriş sürecinde tercih faktörü olmaktan çıkmaktadır.

Bu bölümle ilgili sonuç şu şekilde ifade edilebilir: Dini gruba manevi hazları birlikte yaşayabileceği bir topluluk olarak bakan ilk kuşak yerini, dini bilgiye kolay ve doğru erişimi hedefleyen, dini hayatın birlikte daha kolay yaşanabileceği inanan kuşağa bırakmıştır. Genç kuşak için dini gruba dâhil olmak, dünya ve ahiret hayatında bir denge kurabilme arzusunu gerçekleştirme yolu olarak belirlenmiştir.