• Sonuç bulunamadı

DİJİTAL EKONOMİNİN MAKRO EKONOMİK ETKİLERİ

II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.5. DİJİTAL EKONOMİNİN MAKRO EKONOMİK ETKİLERİ

Dijital ekonominin makro ekonomi üzerinde oluşturduğu sonuçları, ekonomide artan verimlilikten kaynaklanmaktadır. Bu sayede dijital ekonominin toplam üretimin artışını ciddi bir şekilde etkilediği görülebilmektedir (Yumuşak & Özgü, 2007, s. 29).

2.5.1. İktisadi Büyüme Üzerine Etkileri

Ülkelerde ki reel milli gelir artışı, iktisadi büyüme olarak adlandırılır. Genel olarak “reel gayri safi milli hasıla (GSMH) yada reel gayri safi yurt içi milli hasılada da (GSYH)”

oluşan büyüme ile ölçülür. Ortaya çıkan bu büyümenin sonucu pozitif olabildiği gibi negatif de olabilmektedir. İstikrarlı genel fiyatlar ve işsizliğin minimum seviyede olmasını amaçlayan iktisadi büyüme, önde gelen iktisadi amaçlardan birisidir. Toplam üretimdeki artış oranının nüfus artış oranından daha hızlı büyümesi, gerçek ücret ve gelirlerde artışa ve dolayısıyla yaşam standardında artışa neden olmaktadır. Büyüyen bir ekonomi, vatandaşların taleplerini karşılamaya ve farklı sosyoekonomik problemlere yardımcı olur (Fisunoğlu, 2013, s. 89).

Yeni ekonominin ortaya çıkışı gelişmekte olan ülkelere başarı için yeni fırsatlar sunduğu, ancak aynı zamanda marjinalleşme riskini de artırdığı yaygın olarak tartışılmaktadır. Yeni bilgi ve iletişim teknolojileri ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için iki ayrı olasılık söz konusudur. İlk olasılık gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkeler ile arasında olan teknolojik uçurumu kapatmalarına ve mevcut ekonomik liderlikleri yakalamalarına olanak sağlamaktadır. Diğer bir olasılık ise yeni teknolojilerin gelişmiş ülkelerde daha hızlı bir şekilde büyüme sağlayacağı için gelişmekte olan ülkeleri oldukça zayıflatmasıdır. Bu olasılıkta yaşanan dijital bölünme gelişmekte olan ülkeler içinde ekonomik sonuçlardaki en büyük eşitsizliğin temelini oluşturacaktır. Bunun nedeni ise gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkeler ile arasında olan dijital yarışta geride kalmamak ve aradaki açığı kapatmak için bilgi ve iletişim teknolojilerine daha fazla yatırım yapma gerekliliğidir. Sonuç olarak bilgi ve iletişim

27

teknolojilerinin ortaya çıkardığı ekonomik fırsatlardan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında eşit bir şekilde yararlanılamadığı bunun yanı sıra gelir dağılımındaki eşitsizliği daha da ön plana çıkardığı görülmektedir (Kapur, 2002, s. 1-5).

Gelişen teknoloji ile birlikte hayat şartlarındaki değişimler iktisadi büyüme için oldukça önemlidir. Hayat şartlarındaki değişimin ve iktisadi büyümenin başlıca standartları 3 madde de ele alınmıştır (Kevük, 2006, s. 344);

• Teknolojik gelişme.

• Hayat boyu öğrenme ilkesinin benimsenmesi ve yeni yeteneklerin artması.

• Gelişime katkıda bulunan etmenler.

Geleneksel ekonominin gelişime olan katkısının aslında dijital ekonomiye göre ne kadar az olduğunu göstermek mümkündür. Geleneksel sanayi üretimine kıyasla yeni ve gelişen teknoloji ile üretim ve hizmetler daha güçlü bir yapıya sahiptir. Geleneksel ekonomide sıklıkla durağan gelir düzeyi yaşanırken dijital ekonomi ile bu düzen değişmekte ve durağan olmayan daimi bir artış yaşanmaktadır bu durumda da gelişim düzeyi oldukça hızlı ilerlemektedir. Tabi bu durum yalnızca gelişmekte olan ülkelerde değil aynı zamanda gelişmiş ülkelerde de durmaksızın devam etmektedir. Dijitalleşen ekonominin iktisadi büyüme ile olan ilişkisini birkaç madde ile sıralayabiliriz (Kevük, 2006, s. 344);

• Gelişen teknoloji ile yeni sektörler ortaya çıkarak istihdam artışı gerçekleşerek iktisadi büyümeyi desteklemektedir.

• Dijital ekonominin getirisi olan e-ticaret üretkenliği yükseltmektedir, verimliliği yükselten teknoloji artık üretim faktörleri arasında yerini almaktadır.

• Dijital ekonomi ile artık yalnızca yerel piyasada değil uluslararası piyasaya dâhil olmak mümkün bu sayede uluslararası etkileşim artarak ekonomi iyileştirmektedir.

Dikkat edilmesi gereken bir durum vardır o da gelişen ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin şartlarının aynı olmadığı ve bu yüzden dijitalleşmenin iktisadi büyüme ile olan ilişkisinin de aynı olmayacağıdır (Kevük, 2006, s. 345).

28 2.5.2. İstihdam Üzerine Etkileri

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi ile birlikte ortaya çıkan etkilerin istihdam üzerine de olup olmadığı araştırılmaktadır. Araştırma, teknolojik gelişmenin mal ve hizmetlere getirdiği yeniliklerin yanı sıra ayrıca sanayi sektöründe tamamlayıcı bir şekilde mi yoksa yerine geçebilecek bir şekilde üstünlük mü kuracağı söz konusudur.

Yapılan araştırmalar deneysel ve teorik olarak incelenmektedir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar, teknolojik değişimin yeterlilik ihtiyaçları üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimleri istihdam söz konusu olduğunda direkt ve endirekt bir şekilde tesiri olduğu söylenebilir. Direkt olan etkiler, yeni ürün ve hizmetlerin üretimi ve dağıtımı ile yaratılan yeni işleri, bu teknolojinin kullanılması nedeniyle de iş değişikliklerinin ekonomiye yarattığı etkilerini ise endirekt etki olarak ifade edilmektedir.

Bulunduğumuz zamanı ele alarak tarihsel bir değerlendirme yapıldığında dünyada ki sanayi sektöründe yoğun olarak kullanılan fiziki iş gücü yerini hizmet ve üretim sektöründe kullanılan bilgi temelli fikir iş gücüne bırakmıştır (Kelleci, 2007, s. 19).

Örnek verilmesi gerekirse; eski zamanlarda tarım sektöründe üretim yapmak için yoğun fiziksel emek kullanılmaktayken şimdi ise teknolojinin getirisi olan makineleşme ile insan gücü emeğin uzun zaman sürecek çalışmaları minimum seviyeye düşmüştür.

Bunun sonucunda üretimde hız kazanılmış ve üretim seviyesi yükselmiştir ancak burada kullanılan iş gücünün açıkta kalması ve bunun farklı sektörlerde nasıl kullanılacağı sorununu da beraberinde getirmiştir (Tuna & Özcan, 2019, s. 260).

Gelişen teknoloji istihdam üzerinde olumsuz etkiler oluştururken aynı zamanda yeni iş sektörleri ortaya çıkararak istihdamı artırmaktadır. Fakat ortaya çıkan yeni sektörler ile yeni istihdam işsizlik sorunun tam anlamıyla önüne geçebilmiş değildir (Aksu, 2017, s. 41).

Teknolojik gelişmelerin sonucunda gelişmekte olan ülkelerde, teknolojinin işgücü yerini alması ve bununla birlikte vasıfsız işçilerin işlerini kaybetmesi, bir işsizlik sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır bu durum zaten var olan işsizlik sorununu daha da artırdığı görülmektedir. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin getirdiği yeni sektörler ve iş gücü üst seviyede ihtisas gerektirmektedir, bu nedenle vasıfsız işçilerin işsizlik

29

problemlerine ve bununla birlikte devam edecek olan işsizliğe çare olamamaktadır.

Böyle büyük bir olası problemle karşılaşacak olan ülkelerin hükümetleri ciddi politikalar uygulayarak bu olasılıklara engel olmaları gerekir. Oluşan yeni sektörlerde ve bu işlerde çalışacak olan kişilerin bilgi ve iletişim teknolojilerinin yenilikleriyle beraber getirdiği hayat boyu öğrenme durumunu benimsemeleri gerekmektedir bununla birlikte hükümetinde bu gerekliliğe ayak uydurması hayat boyu öğrenme ilkesini daha da güçlendirmesi bununla ilgili yeni politikalar çıkarması lazımdır (Karabulut, Özdemir,

& Shahinpour, 2019, s. 1197).

Geleneksel ekonomide olan gözle görülen elle tutulan fiziki işgücüne olan ihtiyaç dijitalleşen yeni teknolojinin gelişmesi ile bu ihtiyacı değiştirmiş ve yerini soyut olan fikir işgücü almıştır (Nickols, 2003, s. 2).

Bilgi ve iletişim teknolojileri gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin, firmaların ve kişilerin esas yarışı durumuna geçmiştir. Dijital ekonomi aynı zamanda küresel boyuttaki iş gücü ihtiyacını da değiştirmektedir. Dijital ekonomide rekabet avantajı, yeni bilgi oluşturma ve işleme yöntemlerine uygun ve yenilikçi kapasite ile donatılmış kişisel meta oluşturma şartına bağlıdır. İstihdam alanındaki büyüme göz önüne alınarak en süratli büyümenin teknoloji odaklı sektörlerde ortaya çıkması dijitalleşmenin istihdam üzerindeki etkilerine verilebilecek en iyi örneklerdendir (Uçkan, 2006, s. 32).

Özellikle Endüstri 4,0’ın bir sonucu olan yapay zekâ ve robotlaşma, işgücü piyasasında oldukça büyük bir değişiklik oluşturmaktadır (Tuna & Özcan, 2019, s. 260).

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeniliklerini kullanan ülkeler ürün ve hizmetlerinde bu gelişimden ne kadar yararlandığını gördükçe bilgi ve iletişim teknolojilerinin daha da yüksek seviyelerde kullanımlarını benimsemişlerdir. Tabi ki bu doğrultuda bilgi ve iletişim teknolojilerinin yazılım ve ekipmanlarının verimliliği yükseltme uğraşlarının sonucu istihdam düzeyini de etkilemektedir. Bunların sonucunda ekonomisyenlerin bakış açısına göre bilgi ve iletişim teknolojileri modeli son yirmi senede bilhassa internet tabanlı dijital ortamda istihdam şartları farklılaşarak işgücü pazarını oldukça derinden etkilemekte (Karabulut, Özdemir, & Shahinpour, 2019, s.

1188). Politikacıların ve iş insanlarının bu geçiş döneminde başarılı olabilmeleri için, potansiyel iş geçişlerine öncelik vermeleri ve makineleşmenin veya otomasyonun

30

faydalarının farkında olmaları gerekmektedir. Bazı araştırmalar, yakın gelecekte bugünün işlerinin yarısının otomatikleşmeye geçmesinin önemini vurgulamaktadır.

Hazırda bulunan iş yöntemleri yerine farklı iş alanları açılacaktır. Bu geçiş döneminin kısa tutulması, muhtemel geçici işsizliğin tesirlerini azaltmaya yönelik çabalara odaklanmaktır (Tuna & Özcan, 2019, s. 270).

Bilgi ve iletişim teknolojisi, yöntem maliyetlerini düşürerek seri bilgi yayılımı ile piyasa aksamasını en aza indirgemeyi mümkün kılarken, rekabeti ve katma değerli altyapıyı güçlendirerek verimlilik artışını ve ekonomik büyümeyi daha seri bir halde getirir bu sayede de işsizliği azaltabilir (Karabulut & Shahınpour, 2017, s. 255).

Tablo 2. Geleneksel Ekonomi ve Dijital Ekonominin İş Gücü Üzerine Etkilerinin Farkı

İş Gücü Geleneksel Ekonomi Dijital Ekonomi

Politik Hedefler Tam İstihdam Yüksek Reel Ücret ve

Gelirler

Beceriler İşe Özgü Yetenekler Geniş Beceriler ve Farklı

Alanlarda Eğitim Gerekli Eğitim Tek bir Beceri veya Derece Yaşam Boyu Öğrenme İşgücü-Yönetim İlişkileri Muhalif (Birbirine Rakip) Ortak Çalışmaya Dayalı

(İşbirlikçi)

İstihdam Yapısı Durağan Risk ve Fırsatlara Dayalı

Piyasa

Kaynak. (Atkinson, Court, & Ward, 1999, s. 5) 2.5.3. Verimlilik Üzerine Etkileri

Bir ülkenin üretkenliğini artırması o ülkenin refah düzeyini oldukça yükselteceğini yalnızca iktisatçılar değil bir bütün olarak tüm toplumlar aracılığıyla onaylanmıştır.

Üretkenliğin artmasından fayda sağlayamayan tek bir üretim ve hizmet alanı olamaz.

Verimlilik arttıkça, milli gelir veya GSYİH bir faktörden daha hızlı artar. Üretkenliği artırmak direkt olarak yaşam seviyesini yükseltir. Atık yoktur, en uygun üretim oluşur.

Bilinçli üretim, dolayısıyla bilinçli tüketim gerçekleşir. İçerisinde bulunduğumuz zamanda üretkenliğin ekonomik büyüme ve kalkınmanın, toplumsal gelişmenin, eşit

31

gelir dağılımının ve yükselen yaşam seviyesinin etkili ve büyük bir kökeni olduğu söylenebilir (Aksu, 2017, s. 41).

Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ürün ve hizmetlerin işlemlerini iyileştirerek daha değerli hale getirir ve verim artışı yaşanır (Doğru &

Meçik, 2018). 20. Yüzyıl sonlarında artışa geçen bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırımların karşılığı çok net bir şekilde görülmeye başlamıştır. Yatırım yapan ülkelerin ekonomilerinde yaşanan verimlilik artışları bu durumun kanıtı olmuştur (Aslan, 2010, s.

300).

Günümüzde üretim faktörleri arasında yer alan bilgi ve teknoloji standart olan üretim faktörlerinden ayrı olarak kullanıldıkça artan paylaştıkça çoğalan bir faktördür ve bu özelliği sayesinde verimliliği oldukça yükseltmektedir. Teknoloji ve bilginin üretim faktörlerinde kullanılması uzun vadede artan verimleri geçerli kılmaktadır.

Dijitalleşen ekonominin makro ekonomi alanında yaşanan gelişmelerden biri de üretkenliğin getirmiş olduğu yüksek seviyede büyüme eğilimleridir. Artan üretkenliğin yanı sıra artan işgücü verimliliği, maliyet tasarrufları sağlayarak ekonominin sınırlı kaynaklar üzerinde kullanımlarını düzenli ve mantıklı bir hale getirmektedir (Bayraç, 2003, s. 58).

Gelişen teknolojinin sektörlerde özellikle üretim ve hizmet sektöründe kullanımı önemli bir şekilde verimliliği artırarak ekonominin yeniden yapılanmasını sağlamıştır.

Verimliliğe etki olan kazanımlar genel olarak internet tabanlı teknolojilerin firmalar tarafından müşteri hizmetlerinin maliyetlerini düşürerek, tedarik zincirlerini daha etkili bir şekilde yöneterek ve stokları azaltarak oluşmaktadır. Bu sayede firmalar tedarik sürecinde diğer firmalar ile daha verimli bir şekilde etkileşimde bulunmaktadır ayrıca bu süreçte diğer aracıların ortadan kalkarak birebir etkileşim kurulması dijital ekonominin en büyük özelliklerinden biridir. Teknoloji, üretkenliği çeşitli şekillerde artırma potansiyeline sahiptir ve üç maddede ele alınabilir (Litan & Rivlin, 2001, s.

315);

• Maliyetleri oldukça azaltarak ürün ve hizmetlerin daha fazla üretimi ve dağıtımında kolaylık sağlar.

32

• Özellikle şirketlerin tedarik zincirlerini daha verimli yönetmelerini ve hem şirket içinde hem de müşteriler ve ortaklarla daha kolay iletişim kurmasını sağlayarak yönetim verimliliğini artırır.

• Rekabeti artırarak, fiyatları yükselterek, tedarikçiler için uygun maliyetli yöntemleri benimsemeye zorlayarak alıcılar ve satıcılar için şeffaf ve genişleyen pazarları oluşturur.

Benzer Belgeler