• Sonuç bulunamadı

Ekonomide dijitalleşme ve kalkınma ilişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "Ekonomide dijitalleşme ve kalkınma ilişkisi"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

T.C.

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

<\>TEK SATIR ARALIĞI İLE 13 PUNTO

<\>7

<\>8

<\>9

<\>10

EKONOMİDE DİJİTALLEŞME VE KALKINMA İLİŞKİSİ

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

Yüksek Lisans Tezi

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

Hatice Elif GENÇ

<\>1 200015184

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5 Tek satır aralığı ile

<\>6

<\>7

<\>8

<\>9 İstanbul, 2021

(2)

ii

<\>1

<\>2

<\>3

<\>1

T.C.

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

<\>TEK SATIR ARALIĞI İLE 13 PUNTO

<\>7

<\>8

<\>9

<\>10

EKONOMİDE DİJİTALLEŞME VE KALKINMA İLİŞKİSİ

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

Yüksek Lisans Tezi

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5 Hatice Elif Genç

<\>1 200015184

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

Danışman: Prof. Dr. Yusuf TUNA

<\>1>3

<\>4 İstanbul, 2021

(3)

iii

<\>1

<\>2

<\>3

3

<\>4

<\>5

TELİF HAKLARI

<\>1

<\>2

Bu yüksek lisans tezinin tüm telif hakları Hatice Elif Genç’e aittir.

(4)

iv

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

ETİK KURALLARA UYGUNLUK

<\>1

<\>2

Yüksek lisans tezimde, “yeniden ifadelendirme” şeklinde yaptığım paragraf alıntıları ile belli bir bölümden veya sayfalardan “özet çıkarma” şeklinde gerçekleştirdiğim yararlanmalar için orijinal kaynağın künye bilgilerini ve yararlandığım sayfa numaralarını gösterdiğimi, 40 kelimeye kadar aynen yaptığım metin alıntılarında,

“tırnak işareti” kullandığımı, daha uzun aynen alıntıları “girintili biçim” ile yazarak farklılaştırdığımı, aynen alıntıların “künye bilgilerini” ve “sayfa numaralarını” açık bir şekilde belli ettiğimi, aynen alıntılarda makul yararlanma ölçüsünü aşmadığımı, başkalarına ait görüş ve fikirleri kendi görüşüm imiş gibi göstermediğimi, kaynakça listesinde yer alan başvuru eserleri ile metin içindeki dipnot veya parantez not bilgilerinin örtüştüğünü, yararlandığım; ölçek, şekil ve tablolardan izin alınması gerekenler için izin aldığımı, başkalarına ait şekil ve tablolardan izin alma imkânı bulamadıklarımda onların üzerinde önemli ölçüde değişiklik yaparak farklılaştırdığımı ve bibliyografik künye bilgilerini verdiğimi, beyan ederim.

(5)

v

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5 İTHAF

<\>1

<\>2

Sevgili anneme ve babama…

(6)

vi

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5 TEŞEKKÜR

<\>1

<\>2

Tezimi hazırlama sürecinde beni bilgilendiren, yönlendiren, yazdıklarımı sabırla okuyup hatalarımı düzelten, eksikliklerimi tamamlama yardım eden danışman öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Yusuf Tuna’ya öncelikle teşekkür ederim. İkinci sırada, yoğun programlarına rağmen tez izleme komitesine katılan saygı değer hocalarım Dr. Öğretim Üyesi Güldenur Çetin ve Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Muratoğlu’na teşekkür ederim. Son olarak bu yorucu çalışmalar sırasında bana moral, sevgi ve desteklerini hiç esirgemeden, cömertçe sunan sevgili anneme, babama ve kardeşlerime teşekkür ederim.

(7)

\>1

<\>2

Doktora tezlerinde maksimim 175 kelime, YL tezlerinde maksimum 150 kelime.

<\>4

<\>5 ÖZET

<<\>2

21. Yüzyıl içerisinde dünya, gelişen teknoloji ile birlikte önemli bir değişim yaşamaya başlamıştır. Ekonomi başta olmak üzere birçok alanda değişimi başlatmış olan teknolojinin aynı zamanda kalkınma üzerinde ki etkisi azımsanmayacak kadar önemlidir. Bu tez çalışmasında ekonomide dijitalleşme ve kalkınma ilişkileri araştırılmıştır.

Tezin ilk kısmında dijital ekonominin tanımından bahsedilmiş ve tarihsel süreci anlatarak ilerlenmiştir. Dijitalleşmenin ekonomide mikro ve makro etkileri oldukça açık ve anlaşılır bir şekilde anlatılmıştır. İkinci aşamada ise iktisadi kalkınmadan bahsedilmiştir. İlk olarak kalkınmanın tanımı yapılmıştır devamında ise teknolojinin iktisadi kalkınmaya olan etkileri anlatılmıştır. Üçüncü aşamada literatür taraması yer almaktadır. Yapılan literatür sonuçları doğrultusunda teknolojinin ekonomiye, büyümeye ve kalkınmaya olumlu yönde etkisi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Tezin dördüncü ve son aşaması olan analiz kısmında, 36 OECD ülkesi 2009-2019 döneminin verileri ile panel veri analizi uygulanarak ampirik sonuçlara ulaşılmıştır. Analiz Stata 15,0 programı ile gerçekleştirilmiştir. Analizden elde edilen bulgular sonucunda, mobil geniş bant, bireysel internet kullanımı, sabit geniş bant aboneliğinin kişi başı GSYİH’

ya olumlu yönde katkı sağladığı ortaya çıkmıştır. OECD ülkelerinde 2009-2019 döneminde, mobil geniş bant aboneliğindeki %1’lik bir artış, kişi başı GSYİH üzerinde pozitif yönlü artış oluşturmaktadır. Sabit geniş bant aboneliğindeki %1’lik bir artış, kişi başı GSYİH üzerinde pozitif yönlü artış oluşturmaktadır. Bireysel internet kullanımındaki %1’lik bir artış, kişi başı GSYİH üzerinde pozitif yönlü bir artış oluşturmaktadır. Sabit telefon aboneliğindeki %1’lik bir artış kişi başı GSYİH üzerinde negatif yönlü azalış oluşturmaktadır.

Anahtar kelimeler: Dijitalleşme, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Kalkınma, Panel Veri Analizi>4

(8)

ii

ABSTRATCT

In the 21st century, the world has started to experience a significant change with the developing technology. The technology, which has started change in many areas, especially the economy, at the same time is also too important to underestimated the impact on development. In this thesis study, digitalization and development relations were investigated in the economy.

In the first part of the thesis, the definition of the digital economy was mentioned and progresses by describing the historical process. The micro and macro effects of digitalization in the economy are described in a very clear and understandable way. In the second phase, economic development was mentioned. First, the definition of development was done- and the next, described the effects of technology on economic development. The third stage is a literature study. According to the literature results, technology has a positive impact on economy, growth and development. In the analysis part, which is the fourth and final stage of the thesis, empirical results were obtained by applying panel data analysis with the data of 36 OECD countries for the period 2009- 2019. The analysis was carried out with the Stata 15.0 program. As a result of the findings obtained from the analysis, mobile broadband, personal internet use, fixed broadband subscription contributed positively to GDP. 1% increase in mobile broadband subscriptions in OECD countries during the 2009-2019 period creates a positive increase in GDP per capita. 1% increase in fixed broadband subscription creates a positive increase in GDP per capita. 1% increase in individual internet use creates a positive increase in GDP per capita. 1% increase in fixed telephone subscriptions creates a negative decrease in GDP per capita.

Keywords: Digitalization, Information and Communication Technologies, Development, Panel Data Analysis

(9)

iii

<\>2

<\>3

<\>

İÇİNDEKİLER

Özet ... i

Abstratct ... ii

İçindekiler ... iii

Tablolar Listesi ... v

Şekiller Listesi... vi

Kısaltmalar Listesi ... vii

I. GİRİŞ ... 1

II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE... 3

2.1. DİJİTAL EKONOMİNİN TANIMI ... 3

2.1.2 Geleneksel Ekonomi ve Dijital Ekonomi Arasındaki Farklar ... 4

2.1.3. Dijital Ekonominin Oluşumunu Sağlayan Temel Faktörler ... 7

2.2. DİJİTALLEŞMENİN TARİHSEL SÜRECİ ... 8

2.3. DİJİTALLEŞMENİN DÜNYA ÜZERİNE ETKİSİ ... 10

2.3.1. Dijitalleşmenin Oluşturduğu Pozitif Dışsallıklar ... 11

2.3.2. Dijitalleşmenin Oluşturduğu Negatif Dışsallıklar ... 12

2.4. DİJİTAL EKONOMİNİN MİKRO EKONOMİK ETKİLERİ ... 13

2.4.1. Üretim Üzerine Etkileri ... 13

2.4.2. Tüketim Üzerine Etkileri... 17

2.4.3. Maliyet Üzerine Etkileri ... 18

2.4.4. Piyasa Üzerine Etkileri ... 19

2.4.5. Tam Rekabet Piyasası ve Dijitalleşme ... 20

2.4.6. Monopol Piyasa ve Dijitalleşme ... 22

2.4.7. Oligopol Piyasa ve Dijitalleşme ... 24

2.5. DİJİTAL EKONOMİNİN MAKRO EKONOMİK ETKİLERİ ... 26

2.5.1. İktisadi Büyüme Üzerine Etkileri ... 26

2.5.2. İstihdam Üzerine Etkileri ... 28

(10)

iv

2.5.3. Verimlilik Üzerine Etkileri ... 30

III. KALKINMA ... 32

3.1. KALKINMANIN TANIMI ... 32

3.1.2. Kalkınma Kavramının Tarihsel Gelişimi ... 32

3.1.3. Kalkınmanın Tarihsel Süreci... 33

3.2. İktisadi Kalkınma ve İktisadi Büyüme Arasındaki Fark ... 35

3.3. İktisadi Kalkınmayı Belirleyen Unsurlar... 37

3.3.1. Nüfus ... 37

3.3.2. Sosyal Yapı ... 40

3.3.3. Üretim ... 40

3.3.4. Sermaye ... 40

3.3.5. Tasarruflar ... 41

3.3.6. Eğitim ... 41

3.3.7. Sağlık ... 43

3.3.8. GSMH ... 45

3.3.9. Gelir Dağılımı ... 45

3.4. KALKINMA VE TEKNOLOJİ... 47

IV. LİTERATÜR TARAMASI ... 49

V. EKONOMİDE DİJİTALLEŞME VE KALKINMA İLİŞKİSİ ... 54

VI. VERİ, YÖNTEM VE AMPİRİK BULGULAR ... 54

6.1. Verilerin Tanımlanması... 54

6.1.1. Kişi Başı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ... 54

6.1.2. Mobil Geniş Bant Aboneliği ... 54

6.1.3. Sabit Geniş Bant Aboneliği ... 55

6.1.4. Bireysel İnternet Kullanımı ... 55

6.1.5. Sabit Telefon Aboneliği ... 55

6.2. Metodoloji ve Yöntem ... 55

6.2.1. Panel Veri Yöntemi ... 55

V. SONUÇ ... 61

KAYNAKÇA ... 63

(11)

v

TABLOLAR LİSTESİ

<\>1

<\>2

Tablo 1. Geleneksel Ekonomi ve Dijital Ekonomi Arasındaki Farklar ... 5

Tablo 2. Geleneksel Ekonomi ve Dijital Ekonominin İş Gücü Üzerine Etkilerinin Farkı ... 30

Tablo 3. Hausman Test Sonuçları ... 58

Tablo 4. Wald Değişen Varyans Testi ... 58

Tablo 5. Otokorelasyon Testi ... 59

Tablo 6. Paseran Yatay Kesit Bağımlılığı ... 59

Tablo 7. Drıscoll-Kraay Tahmin Sonuçları ... 60

(12)

vi

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Geçmişten Günümüze Teknoloji Devrimleri 9

Şekil 2. Kısa Dönemde Dijitalleşme İle Verim ve Üretim Artışı 15

Şekil 3. Düşük Düzeyli Denge Tuzağı 38

Şekil 4. Orta Okul Eğitimi Kayıt Oranı 43

Şekil 5. Sağlık sektörü ve iktisadi kalkınma ilişkisi 44

Şekil 6. Lorenz Eğrisi 46

<\>1

<\>2

(13)

vii

<\>1

<\>2

<\>3

<\>4

<\>5

KISALTMALAR LİSTESİ

<\>1

<\>2 Ar-Ge: Araştırma ve Geliştirme

Bİ: Bireysel İnternet Kullanımı E-Kitap: Elektronik Kitap E-Ticaret: Elektronik Ticaret ISDN: Ses Kanalı Eşdeğerleri

ITU: Uluslararası Telekomünikasyon Birliği MGA: Mobil Geniş Bant Aboneliği

OECD: İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı SGA: Sabit Geniş Bant Aboneliği

STA: Sabit Telefon Aboneliği VoIP: IP Üzerinden Ses Abonelikleri WTO: Dünya Ticaret Örgütü

WLL: Sabit Kablosuz Yerel Döngü Abonelikleri

(14)

I. GİRİŞ

18. Yüzyılda buharlı makinenin icadıyla sanayi devrimi başlamış ve teknoloji tam anlamıyla burada kendini göstermiştir. 20. Yüzyılda elektrik üretimi ile ikinci sanayi devrimi başlamış ve teknoloji hız kesmeden yeniliklerini getirmeye devam etmiş ve elektronik sistemlerin devreye girmesi ile üçüncü sanayi devrimi başlamıştır. 21. Yüzyıl içerisinde dünya, gelişen teknoloji ile birlikte önemli bir değişim yaşamaya başlamıştır.

Ekonomi başta olmak üzere sosyal, kültürel, sağlık, eğitim gibi daha birçok alanda değişimi başlatmış olan teknolojinin aynı zamanda iktisadi kalkınma üzerinde ki etkisi de azımsanmayacak kadar önemlidir.

Bu çalışmada ekonomide dijitalleşme ve kalkınma ilişkileri araştırılmıştır, kavramsal, teorik ve ampirik olarak analiz edilmiştir.

Tezin ilk kısmında dijital ekonominin tanımından bahsedilmiş ve tarihsel süreci ele alınarak ilerlenmiştir. Dijitalleşmenin ekonomide mikro ve makro etkileri oldukça açık ve anlaşılır bir şekilde anlatılmıştır.

İkinci aşamada ise iktisadi kalkınmadan bahsedilmiştir. İlk olarak kalkınmanın tanımı yapılmıştır devamında ise teknolojinin iktisadi kalkınmaya olan etkileri anlatılmıştır.

Üçüncü aşamada literatür taraması yer almaktadır. Yapılan literatür sonuçları doğrultusunda teknolojinin ekonomiye, büyümeye ve kalkınmaya olumlu yönde etkisi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Genellikle olumlu sonuçlara ulaşılan çalışmalar dışında az da olsa olumsuz sonuçlara ulaşılan çalışmalar da vardır fakat bu tez teknolojinin hayatı ne şekilde kolaylaştırdığı, ekonomiye ve insanlığa sağladığı katkıları göz önüne alarak hazırlanmış bir çalışmadır.

(15)

2

Çalışma veri kısıtı göz önüne alınarak 36 OECD ülkesi ile analiz edilmiştir.

Analize dahil edilen ülkeler Avustralya, Avusturya, Belçika, Kanada, Şili, Kolombiya, Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Kore, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri’dir.

Çalışma 10 yılı içeren yıllık veri setlerinden hazırlanmıştır. Verilere, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), Dünya Bankası (WORLD BANK) ve OECD veri tabanlarından ulaşılmıştır.

Tezin dördüncü ve son aşaması olan analiz kısmında, OECD ülkeleri 2009- 2019 döneminin verileri ile panel veri analizi Stata 15,0 programı kullanılarak ampirik sonuçlara ulaşılmış ve politik önerilere yer verilmiştir.

(16)

3

II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. DİJİTAL EKONOMİNİN TANIMI

Küresel boyutta ekonomik işlemlerin sağlandığı bilgi ve iletişim teknolojilerinin alt yapısında oluşturulan ağ dijital ekonomi olarak adlandırılır (Rouse, 2017).

Küresel ekonominin en önemli gelişmelerinden biri olan dijital ekonomi üçüncü sanayi devrimi ile devam etmektedir. Dijital ekonomi kavramı Küreselleşen ticaretin iktisat alanındaki teknolojik gelişmeleri ile açığa çıkmıştır. Tapscott’ın yazığı “the digital economy; promise and peril in the age of networked ıntelligence” kitabı ile artık

‘Dijital ekonomi’ kavramı literatürde kullanılmaya başlanmıştır (Akkaya & Gerçek, 2019).

Dijital ekonomi; farklı türlerde sektörlerin bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağladığı hizmetler sonucunda ortaya çıkan bir kavramdır (Gümüş, 2019).

Dijital ekonomi ile birlikte yaşanan esas değişim, geleneksel sanayi ekonomisinden dijitalleşmeye bağlı yeni soyutsal hizmetlerle tanımlanabilen bir ekonomiye geçiştir. Yaşanan bu geçişler, yeni iş faaliyetlerini ve kurumsal değişiklikleri içermektedir (Yanık, 2019, s. 36).

Yaygın olarak kullanılan bilgi ve iletişim teknolojilerinin iktisat kaynağında

“bilgi teknolojisi devrimi”, “internet çağı” ve “dijital ekonomi” gibi kavramlarla bilinmektedir. Global olarak bakıldığında ise “ağ ekonomisi (network economy), yeni ekonomi (new economy), bilgi ekonomisi (knowledge economy), enformasyon ekonomisi (information economy) ve dijital ekonomi (digital economy)” kavramları ile de kullanılır (Özcan, 2016, s. 74) .

“Küreselleşme”, “sanallaştırma”, “sayısallaştırma”, “uzaklaştırma” gibi kavramlar ise dijital ekonomi ile birlikte tanımlanabilir. Oluşan yeni teknolojilerin

(17)

4

ilerlemesi ile birçok firma, şirket vb. yerlerin işlerini ara vermeden gerçekleştirmesini temin eden “yeni elektronik” limitler oluşmuştur ve globalleşmenin formatı değişime uğramıştır. Sayısallaştırma olgusu (dijital üretim), bazı ürün ve hizmetlerin (e-kitap, dijital müzik) tüketimlerindeki fiziki koşulları ortadan kaldırarak sayısallaştırılmış tüketimi olanaklı bir hale getirmiştir (Yanık, 2019, s. 37).

2.1.2 Geleneksel Ekonomi ve Dijital Ekonomi Arasındaki Farklar

Dijital ekonomi adından da anlaşılacağı gibi dijitalleşme, internet ve bilişim teknolojileri ile bağlantılıdır, dijital ekonomi ve geleneksel ekonomi arasında çok yönlü değişiklikler ortaya çıkmaktadır. İçerisinde internete dayalı erişimler, servisler, bilişim teknolojileri ve biyoteknoloji gibi unsurları içeren dijital ekonomi de “kazanan herşeyi alır” ilkesi baskın durumdadır. Dijital ekonomide değişimler ciddi bir hızla gerçekleşir ve bu ekonomi talep odaklı ekonomilere dayanır aynı zamanda ciddi bir boyutta “ağ etkisi” içerir (Güz, 2019, s. 16). Ortaya çıkan yeni ekonominin altyapısı fiziki mallardan ziyade bilgi temelli ve daha fazla dijitalliğe dayalı hizmete benzer malların oluşmasıdır.

Bilginin uygulama alanlarının sürekli bir şekilde değişmesi ve gelişmesi bu durumun ortaya çıkmasında doğal bir etkendir. Dijitalleşmenin üretimde oldukça artması geleneksel sanayi mallarını değer kaybına uğratmaktadır. Ekonomik değer, malın fiziki yapısından kaynaklanmamaktadır bu durum toplumun söz konusu mallara verdiği değerden kaynaklanmaktadır (Bayraç, 2003, s. 55).

Yeni ve gelişen temel teknolojilere dayanan dijital ekonomi, enformasyonu depolama, işleme ve iletme maliyetlerini önemli bir şekilde azaltmıştır.

Küreselleşmenin güç kazandırdığı gelişen teknolojiler, piyasalarda, şirketlerde, çalışma standartlarında ciddi değişimler oluşturmuştur. Yeni ekonominin en önemli özelliklerinden birisi olan sistematik piyasa mekanizmalarıdır bu sistematik piyasa ölçekli teknoloji ve yenilikçi girişimler için fon kaynağı bulanmasına olanak sağlar.

Ayrıca bu mekanizma yüksek risk-yüksek getiri alanında büyük yatırımcıların ciddi miktarlarda para aktarması anlamındaki risk sermayesi fonları, yeni şirketlerin toplum arzına olanak sağlayan borsalar ve iyi bir gelecek karşılığında çalışmak isteyen yeni yetenekli iş gücü gibi faktörlerden oluşmaktadır (Aktan & Vural, 2004, s. 3).

(18)

5

Zamanla karlılığını, üretim olanaklarını ve iş olanaklarını kaybeden eski sektörlerin yanı sıra yeni sektörler olağan üstü bir şekilde büyüyerek ilerleyip ekonomik büyümenin de bir parçası olurlar. Dijital ekonomi gelişen yeni teknolojilerin sonucu olarak kolaylıklar sağlarken aynı zamanda maddi manevi tasarruflar da sağlayarak insanların hayat standartlarını arttırmaktadır (Bayraç, 2003, s. 43).

Dijital ekonomi ve geleneksel ekonomi arasındaki farklar birkaç madde de ele alınabilir (Türedi, 2012, s. 8-9);

• Sanayi devrimlerinden sonra fiziki gücün yerini elektrikle iş yapan makinelerin aldığı gibi dijital ekonomide de insan zekâsı yerine yazılım yer almaktadır.

• Dijital ekonomi döneminde geleneksel ekonomi dönemine kıyasla verimlilikler ciddi düzeyde yükselmiştir.

• Dijital ekonomide üretim arttıkça maliyetler düşer ama geleneksel ekonomide bu durum sınırlıdır.

• Dijital ekonomi, ağ temelli bir ekonomi olarak ekonomi için kuvvetli etkileri vardır.

Ekonomide ortaya çıkan değişimin temelinde ana faktörün teknoloji ve dijitalleşme olmasının yanı sıra yer ve zaman kavramları önemini yitirmiştir (Türedi, 2012, s. 8-9) Tablo 1. Geleneksel Ekonomi ve Dijital Ekonomi Arasındaki Farklar

KONULAR Geleneksel ekonomi Dijital ekonomi

Endüstri

Üretim Organizasyonu Kitle Üretim Esnek, Kişiye özel üretim Büyümenin Temel

Belirleyicileri

Sermaye / Emek Yenilik / Bilgi

Teknolojinin Temel Unsurları Makineleşme Dijitalleşme

Rekabet Avantajının Kaynağı Ölçek Ekonomisine Bağlı Azalan Maliyetler

İnovasyon, Kalite, Tam Zamanında Üretim, Artan verim, azalan maliyet Araştırma ve Yeniliğin

Önemi

Düşük ve Orta Düzeyde Yüksek Düzeyde

(19)

6

Diğer Firmalar İle İlişkiler Bireysel İşbirliği ve Ortaklıklar Ekonomi

Piyasa Durağan Dinamik

Üretim ve rekabet alanı Ulusal

Sınırlı üretim, azalan verimlilik, artan maliyet

Küresel

Kullandıkça artan bilgi, azalan maliyet, artan verimlilik

Organizasyon yapısı Hiyerarşik/bürokratik Ağ temelli/esnek

Bölgeler arası rekabet az çok

İş gücü

Politik Hedefler Tam İstihdam Yüksek Reel Ücret ve

Gelirler

İstihdam

*Materyale, fiziki beceriye ve somut bir yapı

*Bilgiye, bilgi aktarımına dayalı soyut br yapı

* Bilgiyi kullanarak analiz edebilen, bilgisayar kullanma becerisine sahip, yaratıcı, eğitim seviyesi yüksek, sürekli öğrenen bilgi işçileri

Beceriler İşe Özgü Yetenekler Geniş Beceriler ve Farklı

Alanlarda Eğitim Gerekli Eğitim Tek bir Beceri veya Derece Yaşam Boyu Öğrenme İşgücü-Yönetim İlişkileri Muhalif (Birbirine Rakip) Ortak Çalışmaya Dayalı

(İşbirlikçi)

İstihdam Yapısı Durağan Risk ve Fırsatlara Dayalı

Piyasa

Sektörel Yapı Tarım ve sanayi Hizmet

Hükümet

İş Dünyası-Hükümet İlişkileri Baskıcı Firmalarda Büyümeyi ve İnovasyonuTeşvik Edici

Politik Sistem Kapitalizm / Milliyetçilik Küresel işbirliği / Yerel Yönetimler

(20)

7

Düzenlemeler Kumanda, Kontrol Piyasa Araçları ve Esneklik

Kaynak. (Atkinson, Court, & Ward, 1999, s. 5)

Geleneksel ekonomi ile dijital ekonominin öne çıkan değişimlerinin yer aldığı Tablo 1 incelendiğinde dijital ekonomi ile birlikte endüstri, ekonomi, işgücü ve hükümetin ekonomideki rolü gibi alanlarda geleneksel ekonomik yapıda önemli farklılıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu durumda, geleneksel ekonomiden dijital ekonomiye geçişte, endüstri alanında kitlesel üretimin yerini esnekliğin aldığı, araştırma ve yeniliğin öneminin yüksek düzeye çıktığı, piyasaların durağanlıktan dinamik bir hal aldığı, rekabetin küreselleştiği, iş gücünde yüksek reel ücretlerin ve gelirlerin ön planda olduğu, eğitimde yaşam boyu öğrenme kalitesinin arttığı ve politik sistemde ise küresel iş birliğine geçişin sağlandığı gibi değişimler ortaya çıkmaktadır.

Geleneksel ve dijital ekonomide belirgin bir önemli özellik daha vardır. İlk özellik geleneksel ekonomide belirli bir teknoloji ile bilgi ve uzmanlığın yayılması oldukça güçtür çünkü günümüzde kullanılan bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımı bugünkü gibi gelişmiş ve yaygınlaşmış değildir. Ancak dijital ekonomide gelişen teknoloji sayesinde teknik değişimler ve ortaya çıkan yenilikler hızlı bir şekilde yaygınlaşmaktadır (Atkeson & Kehoe, 2001, s. 4).

Dünya yeni bir plan ve düzenle yeni bir oluşum içerisine girmiştir, bu yeni düzende oluşan dünyada şirketlerin ve kurumların temellerinin oluşumları ve bu oluşumu sürdürebilir hale gelmeleri bütünüyle yeni hareketlere ve bu hareketleri kendilerine uyarlayabilme başarısına bağlıdır. Yönetimde tamamen bir zihinsel dönüşüm artık karşılaştırmalı güç kazandıracak seçenek olmaktan çıkmış ve yaşamsal zorunluluk haline gelmiştir (Tuna, 2019).

2.1.3. Dijital Ekonominin Oluşumunu Sağlayan Temel Faktörler

Günümüzde kullanılan hemen herkesin günlük yaşamını önemli bir şekilde etkileyen internet ve kişisel bilgisayarlar 1970’li yılların ortalarında ortaya çıkmıştır. Kişisel bilgisayarlar ilk olarak 1975 senesinde internet ise daha sonrasında ortaya çıkmıştır. İş dünyasında yürütülen faaliyetlerde zaman ve mekân kavramı önemini yitirerek işlerin kesintisiz olarak yürümesine olanak sağlamıştır. Teknolojik gelişmeler ile yeni ekonomi

(21)

8

sektöründe ki maliyetler düşerek verimlilik artışa geçmiştir. Teknolojinin getirdiği değişimler firmaları da etkilemiş olup onları bu değişime zorlamıştır çünkü oluşan yeni ekonomide rekabet sürekli yeni ürünler üretmeyi ve yeni piyasalara ulaşabilmeyi gerektirmektedir. Yeni ekonominin oluşumunu sağlayan temel faktörler teknolojik gelişmeler ve küreselleşmedir (Aktan & Vural, 2004, s. 4)

2.2. DİJİTALLEŞMENİN TARİHSEL SÜRECİ

Ana zemini İngilizler tarafından oluşturulan Sanayi devrimine benzer biçimde bilgi teknolojisi devriminin ana zemini de Amerikalılar tarafından oluşturulmuştur. Bu devrimlerin gerçekleşmesi çeşitli devletlerin bilim insanlarının ve sanayicilerin ciddi görevleri üstlenmesi ile oluşmuştur. Bir yarış haline gelen bu süreçte 1980’li yıllarda

“Japon şirketlerin yarı iletken üretimde” birincilik gösterirken 1990’lı yıllarda

“Amerikalı şirketler” birinciliği Japon şirketlerin elinden almıştır. Tüm endüstri, çeşitli ülkelerin şirketleri birleştirmesi, stratejik ortaklıkları ve bağlantılar kurulması açısında gelişerek, şirketlerin milli kökenini değersiz bir duruma düşürmüştür. Fakat Amerikan şirketlerinin bilgi teknolojisi devriminin ana zeminini oluşturmaktan ötürü formata öncü bir rolü olduğu inkâr edilemez. Bilgi teknolojisi devrimine yardımcı olan şirketlerin büyük çoğunluğu Silikon Vadisi'nde kurulmuştur. Stanford Üniversitesi Mühendislik Fakültesi vizyoner dekanı Frederick Terman’ın 1951 yılında Stanford Endüstri Parkı'nı kurması, vadinin temellerinin atılmasını sağlamıştır (Şaf, 2015, s. 11).

Son teknolojik gelişmeler, sosyal yaşam uygulamalarının ve ekonomik çalışmaların tekrar düzenlenmesine yol açmıştır. Elektrifikasyonun beraberinde getirdiği dijitalleşmenin geniş bir şekilde kullanımı başlatmış olduğu etkili teknolojik değişim ve süreçteki ekonomik çalkantıyı kaçınılmaz bir hale getirmiştir. Bu yeni sistemde, “bilgi” ve “enformasyon” servet referansları haline gelmiştir. Gelişmiş kapitalist ekonomilerde bilgi iletişim teknolojilerinin devrimci doğasının hızı, tesiri ve uygulamaları daha net bir şekilde görülmektedir. Ancak bu süreçte meydana gelen dijital çıkarlarda bir artış yaşanmıştır, gelişmekte olan ve daha az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan bu durumda dijitalleşme süreci politikacılar için önemli bir yer tutmuştur.

Bilgi iletişim teknolojileri, küresel iletişim, üretim, ticaret ve yatırımlarda yeni bir döneme yol açmıştır. Yaşanan yeni dönemde bilgi iletişim teknolojilerinin gelişmiş ve

(22)

9

gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomiler ve toplumdaki bütün aktörler için yaygın bir tesir oluşturmuştur (Yanık, 2019, s. 36).

Son dönemlerde ise Endüstri 4.0 kavramıyla ortaya çıkan yeni bir teknoloji çalkantısı olarak tanımlayabileceğimiz bu teknolojik gelişme, kaynaklarda önemli bir yer almaya başlamıştır. Yeni oluşan bu teknolojik dönemde gelişmeler hızlı bir şekilde ilerleyerek akıllı fabrikalar, siber fiziksel sistemler, büyük veri ve yapay zeka gibi teknolojik konseptleri göz önüne çıkarmıştır. Yeni oluşan bu sistemin merkezinde akıllı ürünlere, yöntemlere ve süreçlerle ilgilenilmektedir. Zemininde dijital teknolojilerin sektörde geniş olarak kullanılmasına dayanmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin alanını genişleten Endüstri 4.0 alanında ortaya çıkan teknolojik ilerlemeler bu teknolojilere yeni nitelikler eklemiştir ve merkezi bilgi iletişim teknolojileri olan yeni bir ekonomik oluşum süreci başlatmıştır (Güz, 2019, s. 10).

Şekil 1. Geçmişten Günümüze Teknoloji Devrimleri Kaynak. Yazar tarafından oluşturulmuştur.

Endüstri 1.0: (1784) Buhar gücü ile çalışan mekanik

sistemler.

Endüstri 2.0: (1870)

Elektrik enerjisinin kullanımı ve seri üretim.

Endüstri 3.0: (1969)

Üretimde otomasyonu yaygın hale getirmek için elektronik ve bilgi

teknolojilerinin kullanımı.

Endüstri 4.0: (günümüz) Siber-fiziksel sistemler, yapay zeka

ve bilişim sistemlerinin kullanımı.

Teknoloji

Devrimleri

(23)

10

2.3. DİJİTALLEŞMENİN DÜNYA ÜZERİNE ETKİSİ

Günümüzde sanayi ve ileri teknoloji hizmetleri; “cep telefonu”, “internet”, “bilgisayar”,

“çevrimiçi mali araçlar” ve “dijital para” gibi gelişmeler uluslararası değişimi arttırmış ve bu yüzden kapalı ekonomilerin mevcudiyeti sona ermiştir. Dijital ekonomi sadece ekonomideki var oluşunu göstermekle kalmayıp, aynı zamanda toplumu sosyokültürel olarak da değiştirmeye başlamıştır. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler henüz gelişmiş ülkelerde olan teknolojiye, yeniliklere ve dijital ekonomiye sahip değillerdir.

Bu duruma “dijital bölünme (parçalanma)” adı verilmektedir. Dijital bölünme;

teknolojiyi aktif olarak yararlanılmasının farkı olarak tanımlanabilir. Dijital ekonomi ile birlikte ülkelerin var olan çeşitli gelir düzeyi ve sosyal yapısı zamanla artarak devam etmektedir (Özpençe & Özpençe, 2011, s. 1477-1478).

Bilgi teknolojilerine yapılan yatırımların ve bilgi teknolojisine dayalı sanayi politikalarının çarpan etkisinin istihdam ve büyüme üzerinde olumlu etkileri olacağı beklentisi birçok ülkede yaygınlaşmıştır (Kevük, 2006, s. 320).

Dijital ekonomi kullanımı gün geçtikçe artarak devam ederken ezeli iş sistemleri varlığını kaybetmeye başlamıştır. Uluslararası şirketler başta olmak üzere bütün şirketlerin “üretim ve pazarlama” stratejileri farklılaşmıştır. Dijital ekonomi ile birlikte kazançlar yükselerek bu sayede yeni mevduat elde etme durumu oluşmuştur (Miçooğulları, 2018, s. 6).

Çağımız ekonomisinin ortaya çıkışı, yaşanan teknolojik ilerlemelerin basitleştirdiği “bilgi üretimi” ile meydana gelmiştir. Yaşanan ilerlemeler yeni istihdamlar ve firmalar oluşturmuş, ticari çalışmaların yollarını farklılaştırarak yeni eğilimlere kaydırmıştır. Küreselleşme tarafından oluşturulan yarış gücü şirketlerin organizasyon ve yönetiminde esaslı bir şekilde farklılaştırmaya yol açmaktadır. Yeni oluşan yapının en mühim parametrelerden biri de teknolojik gelişmelerdir (Güçdemir, 2012, s. 484).

Dijitalleşme ekonomik boyutta (Bayraç, 2003, s. 57);

• Piyasaları uluslararası bir gelişime ulaştırır.

• İletişimde hız kazandırarak iş süreçlerini hızlandırır.

(24)

11

• Verimliliği artırır.

• Maliyetleri düşürür.

• Yeni iş imkânları sağlar.

2.3.1. Dijitalleşmenin Oluşturduğu Pozitif Dışsallıklar

Dijital ekonomi dünya üzerinde her noktadan insanların hayatında önemli boyutlarda kolaylıklar sağlayan platform olmuştur. Tüm insanların eşit bir şekilde erişim sağlaması dijital ekonomi için önemlidir (Miçooğulları, 2018, s. 7).

Seri üretimden esnek üretime, teknolojik gelişmelerin neden olduğu birim maliyetlerin düşmesi sebebi ile özel tüketim meydana gelmiştir. Tüketiciler daha hızlı, daha çok yönlü ve daha esnek davranışlarla, mal ve hizmetlere ulaşmak için pazarı derinden sarsan bilgi kaynaklarına ulaşarak seçim yapma hakkına sahip olmuşlardır.

Günümüzde işletmelerinde teknolojiye yönelimleri olduğu ortadadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelimler birkaç madde de sıralanabilir (Bal, 2010, s. 10);

• Emek, fiziki güç yerine zihin gücü yerini alır.

• Belirli alanlarda gelişmiş emeğin ücretlerini yükseltir.

• Yeni teknolojik gelişmeler iş gücünü hafifletmektedir.

• Çalışma sürelerinde daha uygun şartlar sağlar.

• Değiştirilen işgücünün yetkinlik gerektiren bir alanda istihdam edilmesini sağlar.

Dijital teknolojilerin gelişmekte olan ülkelerde kullanımlarının artışı sonucu gelişmelerinin ve rekabet edici güçlerinin olumlu yönde artışı olmuştur. Dijital teknolojilerin gelişmesi üretim alanında verimliliği yükseltmiştir. Özellikle ihraç edilen ürünlerin maliyetindeki azalma nedeniyle rekabet avantajı sağlanmıştır (Orhan & Genç, 2018, s. 269)

Teknolojik inovasyonun üretkenliğe katkısı toplam arz artırıcı bir etki oluşturur.

Teknolojinin üretkenliğe katkısındaki olumlu değişiklik, kalifiye işgücü gelirindeki artış olarak yansımaktadır. Gelirdeki artışın etkisi ekonomiye olan talebin artması şeklindedir. Üretimden daha fazla tüketim oluşsa da, teknolojik gelişme işsizlik olarak kabul edilmeyecektir çünkü tam istihdama yükselmiş ekonomide kısa vadeli işsizlik

(25)

12

açığa çıkacağı için, yükselen verimlilik oluşan refaha katkı sağlayacaktır (Orhan &

Genç, 2018, s. 266).

2.3.2. Dijitalleşmenin Oluşturduğu Negatif Dışsallıklar

Dijitalleşmenin yeni bir süreç başlatmasıyla dünyada oluşan değişimler ne kadar mükemmel olarak görülse de aslında içerisinde bazı olumsuz sonuçlar da çıkmıştır.

Küresel alanda dijital bir dönüşüm başlatan bilgi iletişim teknolojileri tüm sektörlerde etkisini göstermeye başlamıştır. Ekonomi ve sosyokültürel anlamda da değişimler meydana gelmiştir. Dijital ekonomi bize alışılmışın dışında bir hayat sunmakta ve köklü değişimleri ortaya çıkarmakta bu sebepten dolayı çok hızlı değişen bu dünyada sürece adaptasyon halinde sıkıntılar yaşanması olasıdır (Miçooğulları, 2018, s. 6). Gelişmekte olan dijitalleşmeye bağlı değişimin getirdiği ekonomilerde yaşanan dalgalanmalar, şirketlerin beklentilerinin dışında meydana gelen olaylar ve sonraki dönemlerde oluşabilecek belirsizlikler bilgiye tam anlamıyla erişilememiş olmasıdır.

Yaşanan hızlı değişimler beraberinde yeni iş alanları getirmiştir ve bu yeni işlerde çeşitli becerilere ihtiyaç duyulmuş bu da sosyal bölünmeyi açığa çıkarmıştır (Orhan &

Genç, 2018, s. 271). Dijital ekonomi yeni iş fırsatlarını gündeme getirirken bir yandan da yeni oluşan farklı çalışma şartlarına uygun bilgi, beceri ve isteğe sahip olmayan insanları işsiz hale getirir. Tüm bunların sonucunda ilerde çok fazla sektörde yaşanacak önemli sorunların oluşması beklenmektedir (Bayraç, 2003, s. 59-60).

Geleneksel ekonomi ve dijitalleşen yeni ekonomi ile kesişen bir oluşum başlamıştır. İki ayrı türden üretim sahasının kesişimi emek sorununa yol açmaktadır.

Emek sorunu karşımıza çıktığında aynı zamanda politik ekonominin mülkiyet sorunlarına ve kültürel alandaki tüketim sorunlarıyla bir kıyaslama halinde olunca emek soruna daha aykırı bir halde görünmektedir (Terranova, 2015, s. 345). Emeği ucuz tutarak rekabet eden ülkeler bu avantajlarını kaybederler çünkü gelişen ve sıklıkla kullanılan bilgi iletişim teknolojileri hammadde ve insan gücü ihtiyacını oldukça düşürmektedir (Orhan & Genç, 2018, s. 269).

Dijitalleşmenin ekonomiye getirdiği faydalar her ne kadar kabul edilmiş olsa da bu faydalardan yararlanamayan bazı küçük çaplı işletmeler ortaya çıkmıştır. En büyük

(26)

13

sorunlarının ilk başta bu sisteme nasıl girileceği ve sürece nasıl başlanacağı konusunda rehberlik alamamalarıdır ve bu yüzden küçük işletmeler dijital yollarla sürece dahil olamamaktadır. Bu yaşanan sorunlar tam rekabet şartlarına uymadığı için çok yönlü kötü etkileri bulunmaktadır. Alt yapıları dijital ekonomiye hazır olan şirketler için en önemli sorun çevrimiçi güvenlik sorunudur. Yaşanan güvenlik sorunları şirketlerin ve tüketicilerin dijital ekonomi bağlamında e-ticarete giriş yapmaları konusunda ciddi bir engeldir. Bu hususta Dünya Ticaret Örgütü(WTO) alanında yeni farklı yasal düzenlemeler oluşturmaktadır. Dijital ekonominin getirdiği yeni refah artışından insanların eşit bir şekilde yararlanamaması farklı bir sorun daha çıkarmıştır. Yaşanan bu farklılık yalnızca insanlar arasında değil şirketler ve küresel çapta tüm ülkeler arasında da görülebilmektedir (Öztürk & Başarı, 2010, s. 15-16).

2.4. DİJİTAL EKONOMİNİN MİKRO EKONOMİK ETKİLERİ

Ekonomi bilimi mikro ekonomi ve makro ekonomi olarak iki temel unsur olarak ayrılır.

Mikro ekonomi, firmaların veya bireylerin ekonomik davranışları ile ilgilenir örnek olarak, piyasa, fiyat, üretim, tüketim ve kaynak dağılımı olarak gösterilebilir (İncekara

& Mutlugün, 2015, s. 52). Tüketicinin sağlayacağı maksimum fayda düzeyini, firmaların üretim maliyetlerini minimum seviyede tutarak maksimum kar sağlaması için gerekli olan faktörleri belirler. Ayrıca piyasaların oluşum yapılarını incelemektedir (Yaylalı, 2004)

Gelişen teknoloji beraberinde yeni piyasa yapıları, e-pazarlar ve e-ağlar da getirmiştir. Oluşan bu yeni yapılar mikro ekonomik düzeyde incelenerek yeni teoriler geliştirilmektedir. (Yumuşak & Özgü, 2007, s. 24)

2.4.1. Üretim Üzerine Etkileri

Üretim, insanların ihtiyaçlarına doğrudan ya da dolaylı bir şekilde karşılamaya yönelik mal ve hizmetlerin sunulmasıdır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak için mal ve hizmetlerin üretimini sağlayan, piyasaya sunan ekonomik birime firma adı verilir.

Üretime yönelik olarak emek, sermaye, toprak, doğal kaynakların üretim sürecinde kullanılması sonucunda oluşan mal veya hizmetlere de ürün adı verilir (Koyuncu, 2016, s. 115-116).

(27)

14

𝑄 = 𝑓(𝐿, 𝐾, 𝑇, 𝑡) (1.) Denklem 1.’de yer alan üretim fonksiyonunda Q bir malın veya hizmetin belirli bir sürede gerçekleştirilebilecek maksimum üretim miktarı, L üretimde kullanılan emek, K sermaye, T doğal kaynaklar ve t teknolojiyi ifade etmektedir (Koyuncu, 2016, s. 116).

Kısa ve uzun dönem olarak ikiye ayrılan üretim fonksiyonları, kısa dönemde kullanılan girdilerden en az birinin değiştirilemeyen sabit bir girdi ile farklı miktarlarda değişkenlerin kullanılmasının sonucunda ortaya çıkan ürün miktarı ile arasındaki düzey görülmektedir. Uzun dönemde sabit olmayan değişken girdiler kullanılarak miktarlarının da değiştirilmesi ile ortaya çıkan ürünün maksimum seviyesi ile ilişkisi görülmektedir (Yücel, 2016, s. 53-54).

Kısa dönem üretim sürecinde ki sabit girdiler (sermaye), değişken sabit olmayan girdi ise sadece bir tane (emek) şeklinde olursa üretim fonksiyonu aşağıda ki denklem 1.1 olarak gösterilebilir.

𝑄 = 𝐹(𝐾, 𝐿) (1.1) Gösterilen fonksiyonda üretimin gerçekleştirilebilmesi için sadece sermaye ve emek girdileri kullanılabilir. Sabit girdi olarak kullanılan sermaye miktarı değiştirilemez, değişken olarak kullanılan emek ise miktarı kısa dönemde değişebilir.

Sonuç olarak üretim miktarındaki artış emeğin kullanım miktarındaki artış ile doğru orantılıdır (Güz, 2019, s. 24).

Teknolojinin üretim fonksiyonuna dâhil edilmesi, üretim faaliyetlerine etkisini ve değişimini gösterebilir. Bu yüzden iki ana üretim girdisinin yanına üçüncü bir girdi olarak teknoloji kat sayısı dâhil edilir. Yeni üretim fonksiyonu denklem 1,2’deki gibi ifade edilebilir (Adaçay, 2009, s. 9);

𝑄 = 𝐹(𝐿, 𝐾, 𝑡) (1.2)

(28)

15

Şekil 2. Kısa Dönemde Dijitalleşme İle Verim ve Üretim Artışı Kaynak: (Uzgören & Kara, 2003, s. 6)

Gösterilen şekil 2.’de TÜ kısa dönemde belirlenmiş bir sabit sermaye ve bilgi düzeyi için geçerli olduğu öngörülmektedir. Sermaye miktarını sabit tutarken bilgi düzeyinde L1 miktarı kadar emek kullanımı sonucunda Ü1 miktarı kadar toplam ürün artışı Ü1’den Ü2’ye çıkar. Toplam üretim miktarının Ü1 seviyesinden Ü2 seviyesine yükselmesi dijitalleşmenin verimliliği arttırması olarak açılanabilir (Uzgören & Kara, 2003, s. 6).

Solow’a göre üretim, sermaye, tüketim ve istihdam gibi değişkenler ile uzun vadede eşit bir şekilde büyüme ekonominin istikrarlı bir denge halinde olmasını sağlar.

Teknolojinin gelişmesi bilgi, araştırma-geliştirme ve eğitim faktörlerine bağlıdır tıpkı standart üretim faktörleri olan emek ve sermaye gibi. Bu nedenle neo-klasik düşünürler teknolojiyi üretim faktörlerinden ayrı tutarak üretim faktörlerini yalnızca emek ve sermaye olarak kabul etmiştir (Sredojević, Cvetanović, & Bošković, 2016, s. 180-191).

Oldukça büyük bir önemi olan artan verimler ve azalan verimler kanununun değişmesi olanaksızdır. Ancak bu kanun üretim faktörlerinden en az birisinin sabit olduğu durumlarda geçerlidir. Bu nedenle bahsedilen kanun kısa dönemde geçerlidir.

Üretim faktörlerine teknolojinin de dahil edilmesi sonucunda üretimde azalan değil artan verimler görülmektedir. Fakat her ekonomi yapısında olduğu gibi üretim artışının

(29)

16

gerçekleşmesi için daha yoğun ve daha çok miktarda üretim faktörlerinin kullanılması lazımdır (Kaynak S. , 2008, s. 35)

Teknolojinin üretim faktörüne dönüştürme süreci üç aşama ile gösterilebilir (Adaçay, 2009, s. 8);

• Geleneksel üretim süreci ile mal-hizmetlerin devamlı bir şekilde iyileştirmesi.

• Hâlihazırda bulunan bilginin durmaksızın işlenerek yeni ve çeşitli üretim süreçleri ve yeni mal-hizmetlerin ortaya çıkması.

• Daha önce olmayan yeni geliştirilmiş bilginin oluşturduğu yeni ihtiyaçlar, yeni üretim süreçleri ve yeni mal-hizmetlerin ortaya çıkması yani sonuç olarak gerçek yeniliğin oluşturulması.

Bilginin üretim faktörü olarak ekonomiye ve sosyal değişime etkisi, kullanılan bu üç yöntem ile aynı anda kullanılmasını içeren dinamik yaratıcılık faaliyetleri ile kavramsallaşabilir (Uzgören & Kara, 2003, s. 5).

Bilgi, üretim faktörleri arasına katılmış fakat farklılıklar gösterdiği görülmektedir. Örnek olarak diğer üretim faktörlerinden olan sermaye ve toprak ikame edilebilirlik özelliğine sahiptir ama bilgi faktörü bu özelliği taşımamaktadır. Somut bir halde olmayan bilgi yer değiştirme veya taşıma konusunda el ile tutulup göz ile görülemediği için kaybolma gibi bir riski yoktur bu yüzden saklanması da oldukça kolay olduğu gibi maddi bir yer de kaplamamaktadır. Toprak ve sermaye faktörlerinde bu özellikler mümkün değildir. Bilginin en önemli özelliği asla aynı yerde kalmaması sürekli olarak kendi kendine gelişmesi ve yenilenmesidir. Bilgi sınırsız bir üretim faktörü olarak görülmektedir bilgi dışında diğer üretim faktörleri sınırlıdır ve tüketilebilir fakat bilgi kullanıldıkça tükenmemekte aksine artmaktadır (Güz, 2019, s.

21).

Geleneksel iktisat anlayışı olarak kabul edilen fordist seri üretiminde, çok sayıda özdeş ürün üreterek ölçek ekonomilerinden yararlanmaya çalışıldığı görülmektedir.

Buna karşılık, daha karışık bir yönetim uygulamaları olan ve yeni teknolojiler ile esnek üretim anlayışına geçiş yapılmıştır. Esnek üreticiler, yalın üretim, çevik üretim, kitlesel

(30)

17

özelleştirme veya esnek uzmanlık gibi yöntemler kullanarak üretim gerçekleştirmektedirler (Gale, Jr., Wojan, & Olmsted, 2002, s. 50).

2.4.2. Tüketim Üzerine Etkileri

İktisat bilimi bilindiği üzere insanların sınırsız ihtiyaçlarına karşın var olan kıt kaynakları en doğru ve verimli bir şekilde kullanımını dengelemek için vardır bu kullanımların içine teknolojinin de eklenmesi ile bu faktöründe en doğru ve verimli bir şekilde tüketimini sağlamak gerekmektedir.

İktisat biliminde maksimum faydaya ulaşmak isteyen tüketicilerin davranışları ve kararları birkaç madde ile sıralanabilir (Uzgören & Kara, 2003, s. 13) ;

• Hesaplı ve ölçülü davranışlar içerisinde olan tüketicinin aldığı tüketim kararları belirli bir süre içerisinde gerçekleşmektedir.

• Tüketicinin elde etmek istediği ürün veya hizmet hakkında faydalarını bilmekte ve bunları pazarlarda bulabilmektedir.

• Tüketicilerin karar verme ve tercih etme gibi özgürlükleri bulunmaktadır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde ki değişim ve gelişmeler geleneksel ürünlerin veya hizmetlerin yeni ihtiyaçları karşılayabilmesine ya da dijital ürünlerin ve hizmetlerin ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçlar için geliştirilmesine fayda sağlamaktadır.

Teknoloji de yaşanan değişim ve gelişmeler oldukça hızlı yaşanmaktadır bu yüzden ürünlerin veya hizmetlerin kullanım süreleri kısalarak daha önce sunulan ürün veya hizmetleri karşılayamaz bir duruma düşmektedir. Bu sonuçta dijital ürünlerin daha üst sürümleri üretilerek bu duruma uygun teknolojik üretimler yapılmaktadır. Dijital ekonomi maksimum fayda sağlamak isteyen tüketiciler için davranış biçimlerinin değişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Dijital ekonomi öncesinde tüketicilerin ihtiyaçları olan ürünler ve hizmetlerin karşılanabilmesi için, yalnızca firmalar ile direkt olarak somut bir şekilde bir araya gelmeleri gerekmekteydi. Fakat dijital ekonomi döneminde artık buna gerek kalmadan tüketiciler ve firmalar soyut bir şekilde teknoloji (internet) ortamında bir araya gelerek ihtiyaçlarını karşılayabilmektedirler.

Dijitalleşmenin henüz yaygınlaşmadığı dünyanın çeşitli ülkelerinde, ürünler tüketiciler tarafından somut bir şekilde görünerek, dokunularak ve deneyerek elde edinilmekteydi

(31)

18

(Kevük, 2006, s. 333). Bilgi teknolojisinin artan önemi, tüketiciler ve bilgi üreticileri arasındaki etkin mesafeyi kısaltmaktadır (Quah, 2001, s. 77).

Dijital ekonomi ile tüketiciler artık ürün ve hizmet ihtiyaçlarını kendilerini tatmin edecek düzeyde karşılayabilmektedirler ve firmalar tüketicilerini daha değerli görmektedir. Bu sebeple tüketiciler ulaşmak istedikleri maksimum faydaya ulaşarak refah seviyesinde ki yükselişi ortaya çıkarmaktadırlar (Uzgören & Kara, 2003, s. 15).

2.4.3. Maliyet Üzerine Etkileri

Dijital pazarlar ve geleneksel pazarlarda ortaya çıkan ürün ve hizmetlerin maliyet yapılarını karşılaştırırken dikkat edilmesi gereken bir durum vardır bu durum ürün veya hizmetlerin dijital yapıda olan ve dijital yapıda olmayan olarak ayırt edilmesi gerekmektedir. Sebebi ise dijital pazarlarda bulunan ürün ve hizmetler yalnızca dijital ürün ve hizmetler olmamasıdır. Bu sebepler dikkate alındıktan sonra firmalar üretimi yapılacak olan ürün veya hizmetin farklı aşamalar da gerçekleştirilmesi gereken maliyet yapısı oluşturmaktadır. Bunlar; genel sabit maliyetler, reklam maliyetleri, dağıtım ve pazarlama maliyetleri gibi esas maliyetler oluşmaktadır. Oluşan maliyetler ele alınarak geleneksel pazarlarda ve dijital pazarlarda ortaya çıkan ürün ve hizmetlerin maliyet yapıları karşılaştırılabilir (Erdoğan, 2004, s. 261).

Dijital ekonomide, üretim miktarı yükseldikçe düşen maliyetler görülmektedir.

Ortaya çıkan bu durum yani maliyetlerin düşmesi dijital ekonomide en değerli faktörler arasında yer almaktadır. Geleneksel ekonomi ve dijital ekonomi arasında maliyet yapısı birbirinden farklıdır. Dijital ürün ve hizmetlerin maliyetleri ilk aşamada yüksek olmaktadır bunun için ciddi bir miktarda yatırım lazımdır. Yapılan yatırımlardan vazgeçilmesi durumunda yatırım ürünlerinin veya hizmetlerinin satış ya da herhangi bir alternatifi ile geri kazanılamayacak olması batık maliyet kavramını özetlemektedir.

Dijital ürün ve hizmetlerin üretimini yapacak olan firmalar kısa dönemde kar elde edememeyi ve hatta zarar etmeyi göze almaktadır (Sarı, 2006, s. 87).

Yeni ekonomi, çok yüksek sabit maliyetlere ve çok düşük marjinal maliyetlere daha fazla örnek olmaktadır. Düşük fiyatlar talep artışına yol açmakta, artan taleple birlikte üretimde yüksek verimlilik ve yüksek getiri sağlamak mümkün olmaktadır.

(32)

19

Geleneksel ekonomide ise bu durumun tersi geçerlidir. Talep artışı, üreticileri fiyatlarını yükseltmeye teşvik etmektedir. Fiyatlar yükseldiğinde üretim artmakta, tüketiciler daha az ürün almaya yönelmektedir. Böylece de ekonomi oldukça düşük bir talep düzeyinde dengeye gelmektedir. Buna karşılık, bir bilgi ekonomisinde, bu anlamda, Tarım ve sanayi ekonomileri “Smithian "olarak görülürse, yeni ekonomi “Schumpeterian" olarak görülebilmektedir (Delong & Summers, 2001, s. 47).

2.4.4. Piyasa Üzerine Etkileri

Bir ürünün veya hizmetin alıcılarının ve satıcıları bir araya getiren mekanlara ve platformlara piyasa denir. Satışın konusuna göre çeşitli piyasalar vardır. Örneğin; mal ve hizmet, faktör, sermaye, para ve tahvil piyasaları gibi piyasa çeşitleri mevcuttur. Bu bağlamda her malın piyasası vardır. Fakat her piyasanın özellikleri ve işlevleri farklıdır.

(Düzgün, 2015, s. 191)

Başlangıcı 1970’lere dayanan dijital ekonomi ile 1980 yıllarında ortaya çıkan ekonomik kriz sonucunda var olan politikalar mecburi olarak değişime girmiştir.

Değişimin başlamasıyla geleneksel ticaretin yerini yeni bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak maliyetleri minimum düzeye indirgeyerek, ürün ve hizmetlerin dijital alanda sunulması ile küresel pazarlar ortaya çıkması hızla gelişen, büyüyen teknoloji ve dijital ekonominin bir sonucudur (Gümüş, 2019).

Günümüzde oluşan yeni piyasa, bilgi ekonomisi ile var olmaya başlamıştır. Bu yeni piyasa ve pazarlama stratejisi tüketici odaklı satış yapan şirketler arasındaki ticarete başka bir durum kazandırmış olup şaşırtıcı gelişmelerin olduğu pazarlarda, bilgi, ürün veya hizmetlerin satışı, internetin de içinde olduğu pek çok kanaldan sağlanmaktadır. Artık tüketiciler direkt olarak üreticilere, dağıtıcı aracı olmadan ulaşabilmektedirler (Kevük, 2006, s. 334-335). Dijitalleşme ile yükselişe geçen uluslararası rekabet, piyasaları tam rekabet durumuna getirmiştir. Bu sayede kar payları azalmış, aktif üretim ve müşteri memnuniyeti oluşmuştur (Aslan, 2010, s. 305).

Gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri beraberinde getirdiği yenilikler içerisinde yeni ödeme düzenini de getirmiştir. Geleneksel pazarlardaki işlemlerin çoğu elektronik pazarlara aktarılmış ve aktarılmaya devam etmektedir. Hem e-pazarlardaki gelişme hem

(33)

20

de yenilenen ödeme düzeni var olan politikayı ve yaşanan ekonomik hayatı etkiler, sonuç olarak politikayı düzenleyenlerin sorumluluklarını yükseltmedir. (Erdoğan, 2004, s. 38).

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin mali piyasayalara olan katkısı net bir şekilde görülmektedir. Gelişmekte olan piyasaların sermaye ihtiyaçları oluşmakta ve bu ihtiyacı, yatırımcıların yüksek risk altında olmalarına rağmen bütün piyasalara rahatlıkla erişim sağlayarak işlemlerini yapmasıyla beraber kolayca karşılamaktadırlar (Orhan & Genç, 2018, s. 269)

2.4.5. Tam Rekabet Piyasası ve Dijitalleşme

Sınırsız alıcı ve satıcılardan oluşan, hiçbir engelin olmadığı piyasa yapısına tam rekabet piyasası denir (Düzgün, 2015, s. 191). Gerçek yaşamda nadiren görülebilecek bir piyasa türüdür. En uygun piyasa yapısıdır. Uygulamadan ziyade teorilerde geçerlidir. Piyasa türünün tam rekabet piyasası olarak kabul edilmesi için dört koşulun sağlanması gerekir. Tam rekabet piyasası koşulları aşağıda sıralanmıştır (Berberoğlu, 2003, s. 107) ;

• Atomisite

• Homojenlik

• Piyasa hakkında tam bilgi sahibi olma (şeffaflık)

• Mobilite

Atomize durumu olarak adlandırılan varsayım piyasada çok sayıda alıcı ve satıcının olduğu durumda alıcı ve satıcılar tarafından fiyatlar etkilenmez ve her firma bağımsız bir şekilde hareket eder. Piyasa arz ve talebi, piyasadaki alıcı ve satıcılar etkileyemez (Bakırtaş, 2016, s. 144). Dijitalleşen ekonomide ise özellikle dijital ürünlerin ve hizmetlerin ciddi düzeyde bilgi ve teknoloji içerdiği için üretim yapan firmalar sınırlıdır. Bu durumda tam rekabet piyasasına kıyasla alıcı ve satıcı sayısı sınırlıdır.

Sınırlı sayıda dijital mal üretimi yapan firmaların piyasada fiyat belirleyici durumda olabilmektedirler. Ancak fiyat belirleme aşaması kolay olmayıp firmaları zorlayabilirler. Çünkü üretilen dijital mallar ilk üretimden sonraki her üretimde maliyeti düşmekte hatta bazen sıfıra düşmektedir (marjinal maliyet = 0). Bu sebeple dijital ekonominin fiyatı marjinal maliyete eşitlemesi mümkün değildir (marjinal maliyet =

(34)

21

fiyat). Bunun sonucunda firmalar ürettikleri malların fiyatını belirlerken marjinal maliyetten yüksek olmasına ve satış sonrası elde edilen gelirler ile üretilen ürünün geliştirilirken harcanan sabit maliyetlerini karşılamasına özen göstermeleri şarttır (Adaçay, 2009, s. 11).

Homojenlik adı altında oluşan piyasa yapısı farklı firmalar tarafından üretilen ürünlerin bir birinin tam ikamesi olmasıdır. Alıcılar bu şartlar altında aynı olduğunu düşündükleri ürünleri almak için birçok satıcı içerisinden istediklerini seçebilirler (Bakırtaş, 2016, s. 144). Dijitalleşen ekonomi de ise homojenlik pek söz konusu değildir. Özellikle dijital mallarda ortaya çıkan aynı ürünün çeşitli yöntemlerle üretimi söz konusudur. Bu şekilde kişiye özel ve firmaya özel üretimler ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan kişiselleştirilmiş üretimlerle beraber piyasadaki homojenlik yerini heterojenliğe bırakmıştır (Kevük, 2006, s. 335-336).

Açıklık veya tam bilgi koşulu olarak da kullanılan piyasa tam bilgi sahibi olma özelliğinde, alıcılar bütün seçeneklere ait bilgilere sahiptir (Bakırtaş, 2016, s. 144) ve hatta alıcıların gelecek hakkında bile bilgi sahibi oldukları varsayılmaktadır (Türkay, 2010, s. 155). Dijital ekonomide ise gelişen teknolojinin getirdiği iletişim olanaklarının artışı ve internetin gelişimi alıcı ve satıcıların çok kolay bir şekilde bilgiye ulaşmalarını sağlamakta ayrıca işlem maliyetleri içerisinde ilk sıralarda yer alan bilgi edinme maliyeti oldukça azalmaktadır. Dünya internet ile tek bir piyasa durumuna geldiği için artık piyasalardaki en etkin fiyatı bulmak daha rahat bir hale gelmiştir. Bununla birlikte sanal piyasalarda yaşanan fiyat farklılaştırması teorisine karşın taleplerin duyarlılığının fazla olduğu görülmektedir. Ortaya çıkan durumun sonucunda fiyatların homojenleşme yönelimi olduğu söylenmektedir. Dijital ekonomide teknolojiyi kullanarak piyasada başarılı olanlar teknoloji kullanmayanlara göre artış göstermektedir (Uzgören & Kara, 2003, s. 18).

Mobilite adı verilen piyasa koşulu, firmaların piyasaya rahatlıkla giriş ve çıkış yapabilmeleridir (Bakırtaş, 2016, s. 144). Bu piyasada alıcılar ve satıcıların piyasaya giriş ve çıkışlarına engel getirecek bir durum söz konusu değildir. Piyasadaki firmaların bir ürünü veya hizmeti üretip üretmemesi, satışa sunup sunmaması alıcıların ise bu ürünleri veya hizmeti alıp almaması tamamen kendi kararlarıdır. (Uzgören & Kara,

(35)

22

2003, s. 17). Faaliyetlerini dijital ortamda yürütmek isteyen firmalar ve kişiler faaliyet çeşitlerine ve bulundukları coğrafi konumlara göre alan isimleri almak zorundadır. Bu alan isimleri belirli hukuki kurallar çerçevesinde belirli bir bedel karşılığında alınarak, bilgi ekonomisinde piyasaya giriş çıkışları belirli ölçü ve kurallar koyarak sınırlandırılmasına sebep olmuştur (Kevük, 2006, s. 337). Bununla birlikte özellikle dijital malların üretimlerinin ilk üretim maliyetlerinin yüksek olması ve sonraki üretilen mallar için patent, lisans gibi fikri hakların korunmasına yönelik düzenlemeler piyasada giriş engelleri oluşturmuştur (Uzgören & Kara, 2003, s. 17).

Dijital ekonomide, verim artışı maliyet azalışı durumunun oluşması firmaları üretim yapmaya teşvik eder. Aynı zamanda firmalar artan rekabet ve küreselleşme ile ihtiyaç duydukları girdileri daha ucuza istedikleri yerden karşılayabilme ihtimalleri göz önünde bulundurulduğunda piyasa giriş çıkış engelleri düşecektir (Kevük, 2006, s. 337).

2.4.6. Monopol Piyasa ve Dijitalleşme

İkamesi zor olan bir ürünün ya da hizmetin çok sayıda alıcı karşısında sadece bir tane üretici veya satıcı tarafından üretim ve satışı gerçekleştirildiği bir piyasa yapısıdır (Berber & Bocutoğlu, 2012, s. 209). Bu piyasa içerisinde olan firmaya monopolcü (tekelci) firma adı verilir. Sektörün bütün üretimini yaptığı için monopolcü firma sektörü de temsil eder. Monopolcü firmayı sektörün tek temsilcisi yapan durum bir ürün veya hizmetin ikamesi veya yakın ikamesi olmamasıdır. Bu durumun sonucunda sektöre yeni firma girmesine doğal bir engel oluşur. Ürettiği ürünün piyasada fiyatını belirleme gücüne sahip olan monopolcü firma, fiyat belirleyici ve fiyat oluşturucu özelliği ile bilinir (Bakırtaş, 2016, s. 163). Monopol firma için asıl önemli olan ürün fiyatını yüksek tutmak değildir önemli olan maksimum kazanç elde etmesidir. Bu sebeple firmalar maksimum kazanç elde edecekleri fiyat-miktar oluşumunu tercih edeceklerdir.

Firmaların teknoloji ağırlıklı olduğu dijital ekonomide, piyasa engeli oluşturan en önemli sorun dışsal faktörlerdir. Dışsal faktörlerin oluşturduğu etkiler sebebi ile piyasanın gerçek anlamda rekabetçi bir piyasa yapısına sahip olması beklenemez. Bu tür piyasalarda yapı gereği sınırlı sayıda firma yer alarak yoğunluğun artmasına sebep olur.

Dolayısıyla piyasadaki monopolist eğilimler dijital ekonominin durumundan oluşan doğal monopoller olarak adlandırılabilir (Kevük, 2006, s. 338).

(36)

23

Fiyat belirleyici olan monopolcü firmalar ürettiği ürünü veya hizmeti her tüketiciye aynı fiyatı sunmak yerine konu olan hizmeti veya ürünü çeşitli tüketici gruplarına farklı fiyatlar sunarak karını artırmak istemesi ile fiyat farklılaştırması durumu ortaya çıkmaktadır (Bakırtaş, 2016, s. 169). Fiyat farklılaştırmasının, piyasada oldukça önemli yeri olan yüksek teknoloji endüstrilerinde iki önemli nedeni vardır; ilk olarak bu endüstrilerde yüksek sabit maliyet ve düşük marjinal maliyetli teknolojiler genel olarak verimsizliğe yol açar özellikle fiyatlar marjinal maliyeti aşar bunun sonucunda kar sağlamak isteyen katılımcılar için fiyat farklılaştırması önemlidir. Ek olarak bilgi teknolojileri aracılığı ile detaylı ve ince bir şekilde gözlem yapılarak tüketici davranışlarının analizine olanak sağlar. Fiyat farklılaştırması teorisi üç derece olarak incelenir (Varian, 2003, s. 13-14) ;

1. Monopol birince derece fiyat farklılaştırması teorisi oldukça basittir. Firmalar her tüketiciye ellerinden gelen en yüksek fiyatları talep ederler ve böylece tüketici rantının hepsine sahip olmak isterler. Ancak, bunun aşırı bir durum olduğu açıktır. Dijitalleşen ekonomi sayesinde tüketiciler tam bilgi sahibidir.

Tüketiciler farklı fiyatlar uygulandığını öğrendiklerinde alternatif tedarikçi arayışına girmektedirler.

2. İkinci derece fiyat farklılaştırması, herkesin bir dizi ilgili ürün için aynı fiyat listesi ile karşı karşıya olduğu bir durumu ifade eder. Ayrıca “ürün hattı fiyatlandırması”, “pazar segmentasyonu” veya “sürüm oluşturma” olarak da bilinir. Geleneksel bilgi ürünleri çok yayın olarak farklı sürümlerde satılmaktadır. Bilgi sürümü de internette kabul edilmiştir. İnternete uyarlanmış olan sürüm oluşturma uygulaması da bilgi sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Tüketiciler çeşitli dijital mallara farklı fiyatlar ödemektedir fakat bununla birlikte bu uygulama sosyal maliyeti karşılamak için gerekli olan kaliteyi düşürmektedir. Firmalar ürettikleri ürünlerin kalitesini göz önüne alarak fiyat farklılaştırmasına giderler. Örnek olarak; Microsoft işletim sistemlerinin ve uygulama yazılımının farklı versiyonlarını satmaktadır veya standart bir DVD’nin koleksiyon oluşturan bir DVD versiyonuna göre fiyatı daha düşüktür.

(37)

24

İki versiyon arasındaki fiyat farkları marjinal maliyet farkından çok daha fazladır.

3. Üçüncü derece fiyat farklılaştırması, firmalar her tüketiciye farklı fiyat sunmak yerine farklı gruplara farklı fiyatlar sunar. Klasik bir fiyat farklılaştırması şeklidir ve yaygın olarak kullanılmaktadır (Varian, 2003, s. 17). Bu şekilde firmaların ürettiği mal veya hizmeti belirlediği farklı fiyatlardan almayı talep eden tüketici gruplarının ödemeye razı olduğu en yüksek fiyatı yeterli görmektedir ve daha fazla elde edeceği karın bir kısmından vazgeçmektedir (Yumuşak & Özgü, 2007, s. 28). Yeni ekonomi de her tüketiciye hizmet etmenin sabit bir maliyeti olduğundan, rekabetçi firmaların üçüncü derece fiyat farklılaştırması yoluna giderek genellikle tüketicilerin faydalarının daha iyi bir hale geldiğini gözlemlemektedirler (Varian, 2003, s. 17)

2.4.7. Oligopol Piyasa ve Dijitalleşme

Sınırlı sayıda firmaların bulunduğu buna karşın çok sayıda alıcının bulunduğu piyasa yapısıdır oligopol piyasa. Yapı olarak monopol piyasadan daha önemli, tam rekabete göre ise modern ekonomilerin öne çıkan özelliklerini gösteren piyasa çeşididir (Ülgen, 2014, s. 205). Oligopol piyasada firma sayısının az olması firmalar arasında reklam, üretim ve ürün geliştirme gibi konularda birbirlerini etkileyecek kararlara sebep olur (Ünsal, 2012, s. 531). Firmaların birbirlerinin hareketlerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Satıcılar tam rekabet piyasasında olduğu gibi homojen mal satabilirler veya monopol piyasada olduğu gibi farklılaştırılmış (heterojen) mal da satabilirler.

Oligopol piyasasında firma sayısının sınırlı olması beraberinde piyasaya girişlerin engelini de getirmektedir. Oligopolde girişi engelleyen ana unsurlar teknoloji ve maliyettir (Türkay, 2000, s. 228).

(Bakırtaş, 2016, s. 173-174)’ e göre oligopol piyasaları diğer piyasa çeşitlerinden ayıran özellikler şunlardır;

• Piyasada çok sayıda alıcı olmasına rağmen birbirleriyle karşılıklı olarak bağımlılık durumunda olan az sayıda satıcı bulunur. Oligopol piyasasında büyük ölçekli ve az sayıda faaliyet yürüten firma vardır. Bir firmanın işletme

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu klinik araştırmada 1 Ocak-31 Aralık 2013 tarihleri arasında Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığına, Türkiye genelindeki hastanelerden oküler

Programda yer alan eserleri şöyle: “Sevda ile Dillendi Bu Son Şarkı Se­ sinle” , &#34;Bahçemde Açılmaz Seni Görmezse Çiçekler”, &#34;Sensiz Ey Şuh Gözlerim Avare,

Bilgi iletişim teknolojileri ile akıllı makine ve ekipmanlarda yaşanan bu olumlu gelişmeler, başta Türkiye ve Avrupa Birliği olmak üzere dünya ekonomisinin dijitalleşmesi

Mezunların görev yerleri ile SDÜTF’de aldığı eğitim, almış oldukları tıp eğitiminin su anda yapmakta oldukları göreve hizmet etme durumunu ve intörnlük

Bu çalışmada, plastik enjeksiyon makinasında, 1,5 mm kalınlığındaki alüminyum saclar, polistirenin farklı enjeksiyon basıncı, ergiyik sıcaklığı ve enjeksiyon

Dünya üzerindeki devlet yapıları ve nüfusları incelendiğinde bazı bölgelerin çok, bazı bölgelerin az nüfuslu oldukları, bazı devletlerin çok büyük yüzölçümlerine

In conclusion, our results suggested that ADC min values were inversely correlated with Ki-67 index in non-small cell lung cancer and may be used as a surrogate marker of Ki-67

Panel regresyon tahmin sonuçlarına göre, hizmet ticareti ve büyüme arasındaki ilişkiyi gösteren katsayı gelişmiş ülke grubu için anlamsız çıkarken,