• Sonuç bulunamadı

Diğer Ortodoks Kiliseleri Üzerinde Otorite Kurma

B- PATRİKHANE’NİN EKÜMENİKLİĞİNİN DİĞER ORTODOKS KİLİSELERİ

2- Diğer Ortodoks Kiliseleri Üzerinde Otorite Kurma

Ortodoks ittifakının kurulmasında başarılı olamayan Patrikhane, Ortodoks kiliseleri arasında kendi aleyhine başlayan muhalefeti gidermek ve ekümeniklik iddiasını kabul ettirmek amacıyla bu kiliseler üzerinde otorite kurma gayretine

443 A.g.m., s.126.

444 Mehmet çelik, a.g.e., s.15.

girişmiştir.Patrikhane, her ne kadar günümüzde yaptığı ekümeniklik tanımında, diğer Ortodoks Kiliseleri’nin içişlerine karışmayacağını taahhüt ediyorsa da uygulamada, çeşitli vesilelerle bu kiliseler üzerinde bir otorite kurmaya çalışmakta ve bu faaliyetlerini tüm dünyada bir güç gösterisi olarak kullanmaktadır. Çalışmamızın bu kısmında bu faaliyetlerinden örnekler verilecektir.

a- Kudüs Patriğinin Yargılanması

Kudüs Patriği I.Irineos, 2005 yılı içerisinde İstanbul’da, Patrik Bartholomeos’un davetiyle toplanan Ortodoks kiliseleri toplantısında azledilmiştir. Türk kamuoyunda “Laik Türkiye’de şeriat mahkemesi kuruldu” şeklinde tepki çeken toplantının basındaki yankıları da büyük olmuştur.

Azil olayının toplantı sonrası açıklanan sebebi, Kudüs Patriğinin sorumluluk alanındaki kiliseye ait bir araziyi Sen Sinod’a danışmadan 190 yıllığına İsraillilere kiralaması olarak gösterilmiştir. Patrik Irineos, toplantıda yaptığı savunmasında, Fener Rum Patrikhanesi’nin de Yunanistan’daki Patrikhane arsasını alışveriş merkezi yapmak için kiraya verdiğini, kendi işleminin niçin suç teşkil ettiğini anlayamadığını belirtmiş, karşılık olarak Atina Başpiskoposu Hristodoulos, “Orası Yunan toprağı, sizinki İsrail

toprağı” şeklinde cevap vermiştir446.

Patrikhanenin, Yunanistan’ın Selanik kenti yakınlarındaki bu tesise 100 milyon Euro harcadığı ve inşaat bitiminde yılda 1,8 milyon Euro kazanacağı, Ruhban Okulu konusunda ismini işiteceğimiz Türk vatandaşı işadamı Vasiliki Filoridi tarafından açıklanmıştır447.

Her ne kadar sebep izinsiz arazi kiralamak olarak gösterilse de, asıl sebebin Fener Rum Patrikhanesi’nin koşulsuz olarak kabul edilmesini istediği ekümeniklik iddiası olduğu çok açıktır. Patrik Irineos daha önce bu koşulu yerine getirmek istememiş ve hatta Hz.İsa’nın mezarını koruduğu iddiasıyla ekümenik kilisenin aslında Kudüs olması gerektiğini ileri sürmüştür. Ayrıca 1993 yılında İstanbul’da düzenlenen Patrikler

446 “Sen Kendine Bak”, H.O.Tercüman, , 26.06.2005. 447 “Patrik Holding”, H.O.Tercüman, 29.11.2004

toplantısına da Bartholomeos’un ekümeniklik hazırlığı içinde olduğunu düşündüğü için katılmamıştır448.

Görüldüğü gibi Patrik Bartholomeos, ekümenikliğini kabul etmeyen patriği tüm dünyanın gözü önünde yargılayarak cezalandırırken ekümenik iddiasını adeta tüm dünyaya ilân etmiştir. Ayrıca ekümenikliğini kabul etmeyen Türkiye’nin sınırları içerisinde, ekümenikliğini kurduğu “şeriat mahkemesi” ile ekümenikliğini fiili olarak kabul ettirmeye çalışmış ve toplantıya Türkiye’nin resmi kanallarından verilen tepkinin azlığı, Patrikhanenin istediği amaca ulaştığını göstermiştir.

Toplantıya katılan Ortodoks kiliselerden Polonya ve Antakya Kiliseleri’nin oylama esnasında çekimser, Gürcistan Kilisesi’nin ise Irineos lehine oy kullanması, Patriğin diğer kiliseler üzerindeki otoritesinin aslında gösterilmeye çalışıldığı kadar büyük olmadığını ortaya koymaktadır449.

b- Kıbrıs Piskoposu Seçimleri

Patrikhanenin yine 2005 yılı içerisinde, aşırı yaşlılık ve hastalığını sebep göstererek Güney Kıbrıs Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos’un yerine Başpiskopos seçimi için bütün Rum piskoposlarını İstanbul’da toplaması hem Türk kamuoyunda, hem de Rum papazlar arasında tartışmalara sebep olmuştur.

Güney Kıbrıslı Rum Ortodoks papazlardan, “Kıbrıs Rum Kilisesi’nin bağımsızlığını tehlikeye soktuğu” gerekçesiyle davete karşı çıkanlar olmuştur450.

Türkiye’den ve Rum din adamlarından gelen tepkilere rağmen yapılan toplantının asıl sebebi olarak, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin, ABD’de oluşan politikalar sonucu hazırlanan Annan planına hayır demesi gösterilmektedir. Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer Karabulut, ABD tarafından siyaseten ekümenik görülen Patrikhanenin, ABD’nin Kıbrıs’taki stratejik çıkarlarını geliştirmek için, hasta

448 Uğur Yıldırım, a.g.e., s.138.

449 “Kudüs Patriği Irineos Azledildi”, Cumhuriyet, 25.05.2005. 450 “Bartholomeos, Rum Papazları Böldü”, Milliyet, , 27.10.2005.

Başpiskoposun yerine Patrikhaneye yakın birisinin seçilmesine karar verdiğini ileri sürmüştür451.

Hukukçular Birliği’nin, Bartholomeos’un Lozan Antlaşması’na, Atatürk’e, Türk milletine meydan okuduğu ve toplantıyı kasıtlı olarak 10 Kasım gününe aldığı gerekçesi ile yaptığı başvurusu sonucu İstanbul Valiliği’nce soruşturma başlatılmıştır452.

Fener Rum Patrikhanesinin baskısı ile seçilen yeni Güney Kıbrıs Başpiskoposu II. Hristomos’un, KKTC’nin “Türkiye tarafından istila edildiği, dolayısıyla

düşmanlarının Kıbrıslı Türkler değil, Ankara olduğu” yönündeki siyasi nitelikli

açıklamaları453, Başpiskopos’un dini olmaktan çok siyasi olarak başa getirildiğini göstermektedir.

c- Bağımsız Ukrayna Kilisesi Projesi

ABD’nin Balkan ve eski komünist ülkelerini din nüfuzu altında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlama planının birinci ayağı Ukrayna olmuştur. Başkanlık seçim sonuçlarının kilise ve batı tarafından finanse edilen sivil toplum kuruluşları tarafından değiştirildiği ve Turuncu devrim adını aldığı süreçte, Katolik Kiliselerinin yüzde onüçü ile Ortodoks Kilislerinin yüzde yetmişi tarafından desteklenen ABD eğitimli ve batı taraftarı Viktor Yuşşenko454 başkan olarak seçilmiştir.

Bartholomeos’un elini öperken çekilen fotoğraflarının seçim esnasında muhaliflere karşı propoganda malzemesi olarak kullanıldığı Yuşşenko, seçimden sonra Patrikhaneyi iki defa ziyaret etmiştir455. Burada Yuşşenko’nun, sanki Hıristiyan dünyasında kendisinde bahşedilmiş bir ekümenik yetkisi varmış gibi Barhholomeos’un desteğini alması dikkat çekicidir.

451 “Kuyruk Acısına Bak”, Yeniçağ, 28.10.2005. 452 “Toplantıya Soruşturma”, Yeniçağ, 03.10.2005.

453 “Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu’nun Açıklaması” , Anadolu Ajansı, 08.01.2007. 454 Nejat Tarakçı, a.g.m., s.15.

Ukrayna’da çoğunluk nüfusu oluşturan Ortodokslar, 1989’da kurulan Ukrayna Otosefal Kilisesi, 1992’de kurulan Kiev Patrikhanesi ile Moskova’ya bağlı Ukrayna Ortodoks kilisesi olmak üzere üç kilise arasında bölünmüştür. Bunun sebebi de doğrudan doğruya bağımsız Ukrayna’nın ortaya çıkışı ve Ukrayna kimliğinin canlanması ile ilgilidir. Başkan Yuşşenko, ulusal kimlik açısından önemli olarak gördüğü Bağımsız Birleşik Ukrayna Ortodoks Kilisesi projesine bizzat destek vermekte ve bu strateji içerisinde Kiev Patrikhanesi’ni desteklemektedir. Moskova Patrikhanesi ise, kendisine bağlı olarak belli bir otonomi düzeyine sahip olan Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin tamamen ayrılmasına karşı çıkarak, bağlılığın devam etmesini ve Ukrayna kimliğinin güçlenmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu ortamda milliyetçi Ukrayna Ortodoksları açısından, çeşitli vesilelerle Moskova Patrikhanesi’nin Ukrayna ve Beyaz Rusya üzerindeki haklarını tanımadığını belirten Fener Rum Patrikhanesi, Moskova’ya karşı destek bulabilecekleri bir otorite durumuna gelmiştir456.

2005 Haziran ayında Ukrayna Kiliseleri ve Dini Kuruluşlar Konseyi ile biraraya gelen Yuşşenko, Bağımsız Birleşik Ukrayna Kilisesi’nin kurulmasının, milletin kimliğinin ve bütünlüğünün sağlamlaşması için en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmiş ve kiliseler arasındaki diyaloğun başlatılması için aracılık yapmaya hazır olduğunu söylemiştir457.

Fener Patrikhanesi, Kiev Patrikhanesi’ni tanımadığı halde, aradaki yakınlaşmayı ekümeniklik iddiası için kullanmaktadır. Yine diasporadaki Ukrayna Kiliseleri siyasi manevralarla Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlanmıştır. Ukrayna’yı kendi kanonik toprağı olarak gören Moskova ise Birleşik Ukrayna Kilisesi’nin oluşturulması sürecinin hızlanmasından rahatsız olduğunu açıkça belirtmekte ve Fener’in müdahalesini istememektedir458.

Bağımsız bir kiliseye sahip olmak isteyen Ukrayna ile Hıristiyan alemindeki rolü arttırılmaya çalışılan Fener Rum Patrikhanesi’nin amaçlarının aynı yol üzerinde buluşmakta olduğu görülmektedir.

456 Anar Somuncuoğlu, “Ukrayna Ortodoksluğu ve Küresel Hesaplar”, Cumhuriyet Strateji, S.52.,

27.06.2005., s.14.

457A.g.m., s.14. 458A.g.m., s.15.

d- Bulgar Azınlık Kilisesi Problemi

Patrikhanenin ekümeniklik söylemleri ve diğer Ortodoks kiliseleri üzerinde söz sahibi olma çabaları ile ilgili olarak diğer bir örnek, maalesef Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir mahkemesinde yaşanmıştır.

Türkiye’de yaşayan 300 civarında Ortodoks Bulgar vatandaşın din hizmeti ihtiyacını karşılayan Bulgar Ortodoks Kilisesi’nde 1989 yılında göreve gelen Başrahip Konstantin Kostoff, 2003 yılı içerisinde Bulgar Kiliseleri Vakfı tarafından hiçbir sebep gösterilmeden görevden alınmıştır. Başrahip Konstantin, kararın kendisini 2002 yılında azleden Patrik ve 12 Sen Sinod üyesinin baskısı ile alındığı gerekçesi ile TCK’nın 175/1. maddesi olan “Dinlerden birine ait ibadet ve ayinden men etmek” suçundan, onüç kişi adına dava açmıştır459.

İki kilise arasındaki ilk kriz 1994 yılında Patrikhanenin Bulgar kilisesinde kullanılan belgelerin Rumca olmasını istemesi ile başlamış, bu isteğin kabul edilmemesinin ardından istenmeyen kişi ilan edilen Başpapaz, 31 Ekim 2002 yılında Fener Rum Patrikhanesi tarafından azledilmiştir460.

Bulgar Ortodoks Kilise Vakfı yönetim kurulu üyesi Bojidar Çipof tarafından, Patrikhane tarafından üç ayda bir 1200 dolar vermek taahhüdü ile Bulgar vatandaşların vaftiz kâğıtlarının alınarak Ekümenik Patrik imzalı ve Rumca yazılmış yeni vaftiz kâğıtları verildiğini, bu suretle de Bulgar Ortodoks Cemaatinin Rum Ortodoksu haline getirilmeye çalışıldığı belirtilmiştir461. Kostoff da, Lozan Antlaşması’nda sadece Rum azınlığın başı olarak tanımlanmasına rağmen Rum Patriği Bartholomeos’un bu antlaşmaya aykırı olarak yıllardır, Türkiye’deki tüm Ortodoksların başı olduğunu iddia ettiğini ve Bulgarların Rumlaştırılmaya çalışıldığını söylemiştir462.

2004 Haziran ayı içerisinde Fatih 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Konstantin Kostoff’un tüm uyarılara rağmen, ayinlerde, en üst makam olan

459 “Patrik Hâkim Önüne Çıkıyor”, Yeniçağ, 03.04.2004.

460 “Bulgar Papaz’dan Bartholomeos’a Dava”, Cumhuriyet, 03.11.2004. 461 “Bulgar Ortodoklara Rüşvet İddiası”, Cumhuriyet, 22.06.2003.

ruhani liderin adını zikretmemesi sebebi ile 2002 yılında azledildiğini söyleyen Patrik Bartholomeos’a karşılık olarak Kostoff, “Beni ruhanilikten azlettikten sonra 1.5 yıl

görevimi sürdürdüm. Çünkü yönetim kurulu benim yanımdaydı. Hiçbir ayinde onun adını anmak zorunda değilim. Çünkü kendisi benim dini liderim değil. Ekümeniklik taslıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde böyle bir şey olamaz” demiştir463.

C- PATRİKHANENİN ULUSLARARASI BİR NİTELİK ALARAK