• Sonuç bulunamadı

5. TARİHÎ YAPILARDA UYGULANABİLECEK PASİF YANGIN ÖNLEMLERİ

5.7. Diğer Pasif Koruma Önlemleri

 Boya temizleme işleri için alev kaynaklı bir yöntem yerine alternatif temizleme yöntemlerini kullanmak yangın riskini düşürecektir (KUDEB, 2009). Ancak, temizlik kimyasalları ve boyalar da kolay tutuşabilir olduğundan, insan hatası ve ihmaliyle kötü sonuçlar doğurabilir (Stovel, 1998). Dolayısıyla bu ürünlerin kullanılması gerekiyorsa, ortam iyice havalandırılmalıdır. Parlama noktası oda sıcaklığından düşük olan ürünler tercih edilmemelidir.

 Restorasyon sırasındaki lehim, kaynak, kesme vb. sıcak işlemler, eğer parçalar sökülebilirse, dışarıda ve yangın riski taşımayan bir yerde yapılmalıdır (Haksever ve Yıldız, 1997). Sadece zorunluluk hâlinde, bina içinde yapılmasına izin verilmelidir (Stovel, 1998). Çünkü bu yanıcı inşaat işleri sırasındaki tedbirsizlik, ihmalkârlık ve dikkatsizlik, birçok kez yangının çıkma sebebi hâline gelmektedir (Karlsen, 2001). Haydarpaşa Garı’nda 2010 yılında çıkan yangının, çatıya yalıtım yapılırken ortaya çıktığı düşünülmektedir (Kılıç, 2010b).

 Restorasyon sırasında kaynak, taşlama, kesme, boya sıyırma vb. yanıcı inşaat işlerinin nasıl yapılacağını bildiren, işin doğasını, çalışma süresini tanımlayan, yanıcı malzemelerin kaldırılmasını veya korunmasını sağlayan bir sözleşme yapılmalı ve bir sorumlu tarafından kontrol edilmelidir (Stovel, 1998; Karlsen, 2001).

Şekil 5.32. Kaynak kıvılcımlarının sıçrama mesafesi (Haksever ve Yıldız, 1997).

 Kaynak yapılan noktadan yaklaşık 10 m’lik bir yarıçapa sahip bir dairesel alan, yangın riski taşıyan bölge olarak kabul edilmelidir (Şekil 5.32). Bu alan içinde XPS, EPS, PUR, PE gibi yanıcı ısı yalıtım malzemeleri ve bitümlü örtü gibi kolay alevlenen su yalıtım malzemeleri ile bunların dışındaki diğer yanıcı, parlayıcı, patlayıcı maddeler, yanıcı tozlar ve atıklar varsa derhal ortamdan uzaklaştırılmalıdır (Haksever ve Yıldız, 1997).

 Yerinden kaldırılamayan döşeme, tavan, duvar, kapı gibi ahşap elemanların üzeri yangın yalıtım malzemesiyle ya da nanoteknolojik yangına dayanıklı bir örtüyle geçici süreyle örtülebilir. Kaynak işi için üretilen koruyucu hasır zemine serilerek de yangından korunma sağlanabilir. Böylece hem kaynaktan çıkan kıvılcıma hem de eriyen metalden düşen damlaya karşı, döşeme korunmuş olmaktadır (Haksever ve Yıldız, 1997).

 Ayrıca kaynak makinesi kesinlikle döşeme üzerinde açık bırakılmamalıdır (Haksever ve Yıldız, 1997).

 Kaynak, lehim, kesme gibi yanıcı inşaat işlerinin tamamı deneyimli personel tarafından yapılmalıdır. Çalışma sırasında, mutlaka yeterli miktarda taşınabilir yangın söndürücüler bulundurulmalıdır. Gerekirse işe başlamadan önce itfaiye ortamda hazır bulundurulmalıdır. İhmal veya dikkatsizlik durumuna karşı, iş tamamlandıktan sonra da onarım geçiren mekân denetlenmeli ve birkaç saat gözlemlenmelidir (Haksever ve Yıldız, 1997; Stovel, 1998).

 Restorasyon işinden kaynaklı bir yangının çıkması durumunda, inşaat şirketinin sahibi sorumlu tutulmalı ve cezai müeyyide uygulanmalıdır. Bakanlık tarafından belirli aralıklarla gönderilen denetçilerle restorasyon sırasında yangın önlemlerine uyulup uyulmadığı denetlenmelidir. Varsa aykırı durumlar, konuyla ilgili gerekli yaptırım

uygulanmalıdır. Gerekirse kara listeye alınan şirketlere bir daha ihale verilmemesi gibi caydırıcı nitelikte yaptırımlar uygulanabilir.

 Yapılacak bu mevzuat ve uygulama değişikliğine, sigorta sistemi de eklenebilir. Örneğin restorasyona başlamadan tarihî yapı devlet tarafından sigortalanır, sigorta ücreti şirket sahibinden alınabilir; restorasyon süresince, inşaat işinden kaynaklı bir yangın çıkmazsa bedel geri ödenebilir (Sigorta uygulamalarının genel mantığına ters olmasına rağmen yangın önlemlerinin alınması için teşvik edici olabilir). Böylelikle şirket sahiplerinin iş sırasında yangın önlemlerini alması zorunlu hâle gelecektir.

 Tarihî yapıların yoğunlukta olduğu eski yerleşim merkezlerindeki şartlar göz önünde bulundurularak uygun donanıma sahip itfaiye sistemi geliştirilmelidir. Örneğin yolların dar olduğu durumda, daha küçük boyutlu itfaiye araçları tercih edilmelidir.

 Bunun yanı sıra itfaiye varış süresi hesaplanmalıdır (Karlsen, 2001). Tatbikatlar yapılmalı, gerekirse istasyon aralıkları sıklaştırılmalıdır. Ayrıca yapıların tarihî özellik taşıdığı düşünülerek bu bölgelerde uygun müdahale yöntemini geliştirecek kalifiye eleman yetiştirilmesine önem verilmelidir.

 Tarihî yapılarda kapılar ve kapı açıklıkları genellikle dar olduğundan, erişim imkânları düşünülerek uygun söndürme ekipmanının temin edilmesi gerekmektedir (Karlsen, 2001).

 Tarihî yapı için kabul edilebilir risklerin sınırı belirlenmeli ve bu risklerin neler olduğu iyice analiz edildikten sonra ortaya konulmalıdır (Stovel, 1998).

Mevzuat

Bakanlar Kurulu’nun 27/11/2007 tarihli, 2007/12937 numaralı kararıyla yürürlüğe giren ve 2009 yılında değişikliğe uğrayan “Binaların Yangından Korunması

Hakkında Yönetmelik” kapsamında yer alan Onbirinci Kısım, Madde 167/A, Madde

167/B ve Madde 167/C tarihî yapıların yangından korunmasına ilişkindir.

Madde 167/A, tarihî yapı kapsamına giren yapıları tanımlamakta olup, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapıları “tarihi yapı” olarak kabul etmektedir (ResmîGazete, 2009).

Madde 167/B ise tarihî yapı için alınacak güvenlik önlemlerinde tarihî yapının korunmasının esas alınarak yapıya fiziki ve görsel bakımdan zarar verilmemesi ve

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun görüşünün alınması gerektiğini belirtmektedir (ResmîGazete, 2009).

Madde 167/C’nin getirdiği uygulamaya yönelik kısıtlamalar aşağıda verilmiştir (ResmîGazete, 2009):

“Taşıyıcı kolonları ve ana kirişleri ahşap olan tarihî binaların; zemin katı haricindeki katları, yataklı sağlık hizmeti, huzurevi, bakımevi, anaokulu, ilköğretim okulu ve öğrenci yurdu olarak kullanılamaz.

Tarihî yapı dâhilinde yapılacak tadilât veya tamiratlarda, yapının aslına sadık kalmak maksadıyla yapının inşasında kullanılmış olan malzemelerin aynısı veya benzeri kullanılabilir.

Bir kattan fazla katı olan topluma açık tarihî yapılarda, taşıyıcı kolonların ahşap olması durumunda ana taşıyıcıların restorasyon sırasında yangına en az 90 dakika dayanıklı olacak şekilde yalıtılması gerekir.

Tarihî yapılardaki kaçış merdivenlerine, koridor, hol, lobi veya benzeri ortak hacimlerden geçilerek ulaşılması hâlinde yangın güvenlik holü zorunlu değildir.

Merdivenlerden sayı olarak yarısının korunmuş olması durumunda, yapının yüksekliğine bakılmaksızın, diğer korunumsuz merdivenler kaçış yolu olarak kabul edilerek, iki yönde kaçış mesafesi uygulanır ve dairesel merdivenler kabul edilir.

Bir kattaki kullanıcı sayısının 100 kişiyi geçmesi hâlinde, kaçış kapıları panik kollu bir düzenek ile kaçış doğrultusunda açılacak şekilde değiştirilir veya yapının kullanımı sırasında bir görevli bulundurulur.

Tarihî yapının ahşap kısımlarında kullanılan elektrik kablolarının yangına en az 60 dakika dayanıklı olması ve çelik boru içerisinden geçirilmesi gerekir. Buat ve kasaların yanmaz malzemeden yapılması şarttır.

Ahşap yapılarda, ahşap malzemenin korunması veya boyanması için kolay yanıcı ve parlayıcı özelliği olan maddeler kullanılamaz.

Tarihî yapılarda, ayrı yangın kompartımanı oluşturulmadan kolay alevlenici, parlayıcı ve patlayıcı madde bulundurulamaz.”

Madde 167/C, uygulamaya yönelik biraz kısıtlama getirse de yangın önlemi alma konusunda yeterli değildir. Birkaçı dışında, yukarıda sıralanan hükümler, tarihi yapıyı korumadan ziyade bina kullanıcılarının yangın güvenliğini sağlanmayı hedeflemektedir.

 Şu anki mevzuata göre, kamusal kullanıma hizmet eden alanlarda sigara içilemez. Ancak işlevi her ne olursa olsun tarihî yapının içinde ya da yakınında sigara içilmesini yasaklayan bir önlem alınmalıdır (Kasperaviciene, 2001). Çünkü İstanbul ve Konya İtfaiyelerinden alınan 2015 verilerine göre yapılarda çıkan yangın sebeplerinden birinci sırayı sigara ve kibrit oluşturmaktadır (İstanbulİtfaiyesi, 2015; Konyaİtfaiyesi, 2015).

“Avrupa Kültürel Mirasının Yangın Riskinin Değerlendirilmesi” komisyonunun hazırladığı rapora göre, 2005 yılındaki araştırmaya katılan 13 ülkenin 10’unda yangın yönetmeliğinde tarihî yapılarla ilgili bir kısım bulunmamaktadır. Ülkemizde yangın yönetmeliğinde tarihî yapılarla ilgili kısım yüzeysel kalırken İtalya, Portekiz ve İsveç gibi ülkeler bu konuya önem vermektedir. İtalya’da tarihî yapılar; kütüphane, müze, depo vb. şekilde kategorize edilerek her biri için ayrı ayrı güvenlik önlemleri belirlenmiştir (Serteser ve Özgünler, 2006).

İtalya’da Kültür ve Çevre Varlıkları Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın ortaklaşa hazırladığı yönetmelik, müzelerde yangın önlemeye yönelik önlemlerden bahsetmektedir. Yönetmelik (Marchetti, 2003);

 Yanıcı ve patlayıcı maddelerin depolanmasını yasaklamaktadır.  Tutuşma kaynaklarının kullanımına sınırlandırma getirmektedir.

 Eski elektrik sisteminden meydana gelebilecek yangın riskini azaltmak amacıyla elektrik sisteminin yeniden düzenlemesi gerektiğini belirtmektedir.

 Yeni kurulacak olan kazanların yapının dışında bir yere oturtulması gerektiğini ifade etmektedir.

 Ayrıca orijinal olmayan yeni kullanılacak mobilya ve dekor için izinli malzemelerin bir listesini içermektedir (Marchetti, 2003).

Yönetmelikte, yangın riskini azaltmak için belirli sınırlandırmalar yapılmıştır; ancak yine de yangın riskini tamamen önlemek mümkün değildir. Bunun için yönetmelik, söndürme cihazlarının bulundurulmasını zorunlu tutmaktadır; söndürme sistemlerinin kurulum şartlarını ve doluluk oranlarını belirlemektedir. Bunun yanı sıra tüm sistemler, periyodik olarak düzenli bir şekilde kontrol edilmeli ve kayıt defterine kaydedilmelidir. Ayrıca yönetmeliğe göre (Marchetti, 2003);

 Müze personelinin faaliyetlerine göre, personele yükselme imkânı sağlanmaktadır.

 Müze personeli tahliye işlemleri için eğitilmelidir.

Böylelikle müze personelinin zorunlu tatbikat yönergelerini içeren bir acil durum planını geliştirmesi sağlanabilir (Marchetti, 2003).

Kültürel miras ögelerine ev sahipliği yapan müzelerde de kendisi başlı başına bir kültürel miras olan tarihî yapılarda da sıradan kamu binalarından daha yüksek yangın güvenlik seviyesine ulaşılması gerekmektedir. Çünkü kültürel mirasın korunması ile insan hayatını koruma, yangın güvenliğini sağlama açısından aynı önceliğe sahiptir (Marchetti, 2003).

İtalya’daki yönetmelik incelendiğinde, yangın önlemlerini artırmaya yönelik daha detaylı ve tanımlayıcı önlemlerin, teşviklerin ve kısıtlamaların yer aldığı görülmektedir. Ülkemizde de yönetmeliğin içeriği genişletilerek yangının çıkmasını ya da yayılmasını önlemeye yönelik yasaklamalar, sınırlamalar ve düzenlemeler getirilmelidir.

Tarihî yapıyı kullanan her vatandaş kendi görevlerini bilerek üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Bunun için yangın önlemlerine yönelik yasa ve yönetmeliklerin, çeşitli yollarla halka ulaştırılması gerekmektedir (Biao ve ark., 2012).

6. ULUSLARARASI KORUMA İLKELERİ BAKIMINDAN TARİHİ