• Sonuç bulunamadı

4. YANGIN ÖNLEME YÖNTEMLERİ

4.2. Günümüzde Yangın Önleme Yöntemleri

4.2.1 Aktif Önlemler

Yangın çıkmadığı zaman hareketsiz bir şekilde duran ve yangın çıkınca devreye giren, yangının algılanmasını ve bastırılmasını sağlayan, yangın söndürme işlemlerinde yer alan önlemlere “aktif önlemler” denir (Yorulmaz, 2001; İplikçi, 2006; Özberk Doğan, 2010).

Sadece yangın esnasında işlevi olan aktif önlemler, pasif önlemleri tamamlayıcıdır. Yeni binaya ya da mevcut binaya uygulanabilmektedir (Başdemir ve Demirel, 2010).

Aktif önlemler temel olarak dörde ayrılır (İplikçi, 2006):  Yangın algılama ve uyarı sistemleri.

 Duman kontrol sistemleri.

 Yangın engelleme ve söndürme elemanları.  İtfaiye yaklaşımı ve erişim.

Yangın algılama ve uyarı sistemleri: Yangını ısı, duman vb. yollarla algılayan

dedektörler, alarm butonları, kontrol panoları, ışıklı ve sesli uyarı düzenekleridir (İplikçi, 2006; Kapancı, 2006). Yangın algılama ve alarm sistemi yangını kendi kendine durduramamasına rağmen, insanların tahliye edilmesinde ve yangın söndürmenin daha etkili bir şekilde organize edilmesinde rol oynamaktadır. Bunun için otomatik algılama ve uyarı sistemi kullanılmalıdır (Biao ve ark., 2012).

Genel olarak yangın algılama sistemleri, ticari binalar için tasarlandığından, tarihî binalar için performansı yetersiz kalmaktadır. Hayati önem taşıyan bir anda sistemin başarısız olabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak birbirinden bağımsız çalışan iki adet algılayıcının monte edilmesi önerilebilir (Kasperaviciene, 2001).

Hatta algılama sisteminin itfaiye sinyalizasyonuna doğrudan bağlanması, dedektör yerinin tanımlanabilir olması ve yanlış alarmları önleyebilmek için teyit etme özelliğinin olması tavsiye edilebilir (Stovel, 1998; Kasperaviciene, 2001). Bu sistem, tarihî yapının karakterini en az etkileyecek şekilde uygun yerlere monte edilmelidir (Stovel, 1998).

Duman kontrol sistemleri: Kaçış yollarındaki doğal ve yapay duman tahliye

sistemleridir. Otomatik duman kontrol sistemiyle kullanıcıların güvenli bir şekilde yapıyı terk edebilmesi sağlanmaktadır (Stovel, 1998; İplikçi, 2006).

Yangın engelleme ve söndürme elemanları: Yangının yayılmasını engellemek,

mümkünse söndürebilmek için kurulan bu sistemler, aşağıdaki gibi sıralanabilir (Karlsen, 2001; İplikçi, 2006):

Bina içi hortum sistemleri: Yangın hortumlarının kullanımı, dışardan

müdahalelere göre daha kolay ve pratiktir.

Bina dışı hortum (hidrant) sistemleri: Yangın esnasında binaya dışarıdan

müdahale etmeye yarayan bu sistem, dışa açık olduğundan dona dayanıklı olmalıdır (Karlsen, 2001).

Taşınabilir söndürücüler: Yangın tüpü olarak da adlandırılan bu

edilmelidir (Örneğin, CO2 gibi) (Kasperaviciene, 2001). Ayrıca su sisi tabancaları da kalıcı su kaynağı olmayan binalarda ve don riski olan ısıtılmamış binalarda taşınabilir söndürücü olarak önerilebilir. Ancak kullanılması manuel bir teknik gerektirdiğinden eğitimli personele ihtiyaç duyulmaktadır (Karlsen, 2001).

Otomatik sprinkler (yağmurlama) sistemleri

o Islak (sulu) sprinkler: Basit ve güvenilir bir sistem olan ıslak sprinkler sistemi, don riski olan ısıtılmamış mekânlarda kullanılamamaktadır. Çünkü ısıtılmayan mekânlarda donma sonucu sistemin devre dışı kalması söz konusu olabilir (Karlsen, 2001; Özkaya, 2002).

o Kuru sprinkler: Donma tehlikesi olan yapılarda ya da mekânlarda tercih edilmektedir. Isıtılmayan otoparklar, soğuk depolar ve tesisler, bodrum katlar başlıca kullanım alanlarıdır. Suyun donma riskine karşı borulara sabit bir basınç altında hava verilmektedir. Yangın sırasında, hava hızlıca boşaltılarak borulardan su verilmektedir (Karlsen, 2001; Özkaya, 2002).

Otomatik su sisi söndürme sistemleri: Yüksek veya alçak basınçla çalışan

bu sistem, ortama su buharı vermektedir. Az miktarda su gerektirmesi yönüyle avantajlıyken hassas ve boyalı iç yüzeylerde bir miktar hasara sebep olması yönüyle dezavantajlıdır (Karlsen, 2001).

Otomatik CO2 veya temiz gazlı söndürme sistemleri: Gaz basarak yangının temel ögelerinden biri olan oksijeni tüketmektedir. Bu durumda ortamda canlının bulunmaması, insanların tahliye edilmesi gerekmektedir (Özkaya, 2002).

Köpüklü söndürme sistemleri: Havayla teması sırasında genleşen kimyasal

madde, köpürerek yanıcı sıvının üzerini sarmaktadır. Böylece, ortamdaki oksijen ile yanıcı sıvının teması kesilerek yangın söndürülmektedir. Bu kimyasal maddenin çevreye zarar verdiği ve bazı maddelerle kimyasal tepkimeye girebileceği göz önünde bulundurulmalıdır (Özkaya, 2002).  Sabit kimyasal söndürme sistemleri: Kullanılan kimyasal maddenin

fiziksel özelliğine göre kuru ve sıvı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Her ikisi de yanıcı maddenin üzerini örterek yangını söndürmektedir. Kuru tozlu yangın söndürme sisteminde, kimyasal madde, yanıcı maddeyle

tepkimeye girer; böylelikle kimyasal zincir reaksiyonu kırılarak yangın söndürülür. Sıvı kimyasal yangın söndürme sisteminde, sıvı kimyasalın yanıcı maddeyle tepkimeye girmesi sonucu oluşan buhar ve köpük, hem sıcaklığı düşürmektedir hem de oksijeni kesmektedir (Özkaya, 2002).

İtfaiye yaklaşımı ve erişimi: İtfaiyenin binaya erişimi ve müdahale imkânları

yapının göreceği zararın azaltılması açısından önem arz etmektedir. Ancak tarihî yapılar, tarihî kent dokusunun içinde yer aldığından, dar sokaklar erişim sorunları meydana getirmektedir (İplikçi, 2006; Kapancı, 2006).

Bu önlemlerin seçimi; yangın söndürme imkânlarına, itfaiyenin uzaklığına, kullanıcı tipine ve yerel yangın söndürme ekipmanlarına bağlıdır (Karlsen, 2001). Ayrıca tarihî yapının orijinal görüntüsü, yangın söndürme sistemi takıldıktan sonra da korunmalıdır. Bunun için tarihî yapının en az zarar göreceği önlemin seçilmesi gerekmektedir (Xiaomeng ve ark., 2010). Örneğin, otomatik gaz ve sprinkler sistemleri yangından korumak için iyi bir yatırımdır; ancak söz konusu tarihî yapı olduğundan, bu sistemlerde kullanılan teknik aparatların kendine özgü tasarım hassasiyetine sahip olması gerekmektedir (Kasperaviciene, 2001).

Tarihî yapının her mekânı için sprinkler sistemi uygulamak, hem maliyet hem de çok fazla müdahale anlamına gelmektedir. Dolayısıyla sadece risk taşıyan, restoran mutfakları, çatı arası, kule gibi mekânlarda sprinkler sisteminin kurulması önerilebilir (Karlsen, 2001).

Karlsen (2001)’e göre, sprinkler ve alarm sistemleri kapsamlı bir yangın önleyici olmakla birlikte, bu sistemler yapıya çok ciddi bir görsel zarar vermemektedir. Ayrıca sprinkler sistemindeki su, hassas ve zengin iç dekorasyon özelliklerine sahip ahşap yapılarda büyük hasara sebep olmaktadır (Karlsen, 2001). Mantar, bakteri, böceklenme, kurtlanma vb. organizma oluşumlarına neden olması söz konusudur (Kasperaviciene, 2001).

CO2’li söndürme sistemlerinde, CO2’nin sıcaklığı yaklaşık -78°C’de olduğundan, malzeme yüzeyinde ani ısıl gerilmeler oluşabilir. Ayrıca CO2, ahşap yüzeyleri söndürmede çok fazla etkili olamadığından, ahşabın için için yanmaya devam etme riski mevcuttur (Aslan, 2011).

Kasperaviciene (2001)’e göre de halon gazı sistemleri, düşük konsantrasyonlarda direkt olarak insan yaşamını veya tarihî yapıyı tehlikeye sokmadığından, maliyetli de olsa, en iyi koruma biçimi olarak kabul edilebilir. Ancak

tarihî yapıda hava geçirmezliği sağlamak zor olduğundan, bu sistem yeteri kadar etkili olamayabilir (Karlsen, 2001).

Otomatik su sisi yangın söndürme sistemleri, hava geçirmezliğine daha az duyarlıdır. Zehirli olmaması, insanlar üzerinde boğucu etki yapmaması, soğutma etkisi oluşturması gibi avantajlarının yanı sıra; karmaşık bir kurulum gerektirmesi, suyun özellikle ahşap elemanlar üzerinde oluşturabileceği muhtemel etkileri, etki alanının spreyin menziliyle sınırlı kalması, çalışma prensibi sebebiyle küçük çaplı yangılarda etkili olamaması gibi dezavantajları da bulunmaktadır (Aslan, 2011).

Karlsen (2001)’e göre, tarihî yapılarda otomatik yangın söndürme sisteminin yanı sıra, taşınabilir yangın söndürme ekipmanlarına da ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü

 Otomatik yangın söndürme sistemi devreye girmeden önce, yangın büyük bir hasara yol açabilir.

 Otomatik yangın söndürme sistemi olsa bile, bu sistemler genellikle yangını kontrol etmek içindir, tamamen söndürmek için değildir (Karlsen, 2001).

Teorik analiz ve deney sonuçlarına göre su yoğunluğu, damlacık hızı ve çapı gibi su buharı özelliklerinin üretim sırasında değişimi ve buna uygun özelliklere sahip portatif su buharı yangın söndürücü cihazlarla A ve B sınıfı yangınlar söndürebilir. Bu söndürücüler, sıvı yağ ve ahşap çatı yangınını başarıyla bastırmaktadır. Su buharına uygun miktarda eklenen katkı maddeleriyle yangın söndürme yeteneği daha da geliştirilebilmektedir (Xiaomeng ve ark., 2010)

Taşınabilir söndürücülerin kültür varlıkları için güvenli olduğu söylenebilir (Kasperaviciene, 2001). Taşınabilirlik ve duruluk gibi özellikleri sayesinde bu söndürücüler, tarihî yapılarda yangın söndürmede önemli bir araçtır. Ayrıca geleneksel sistemlerde olduğu gibi, tarihî yapının estetik bütünlüğünü bozmamaktadır. Olumsuz çevresel etkileri, fiziksel bozulmaları ve korozyon gibi riskleri de azaltmaktadır (Xiaomeng ve ark., 2010).

Tarihî yapıda gazlı ya da sulu otomatik söndürme sistemi kullanılacaksa, yanlış alarmdan kaynaklanan gereksiz hasarı ve masrafı önlemek gerekmektedir. Bunu engellemek için kablolu alarm sisteminin kullanılması önerilebilir (Kasperaviciene, 2001). Ancak kablosuz algılama sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sağlanabilirse, tarihî yapıda en az düzeyde yapısal ve görsel hasar meydana gelecektir (Karlsen, 2001).

Her ne kadar zarar en azda tutulmak istense de söndürme sisteminin kurulması, yapıya ekstra bir yük getirecek ve yapının zarar görmesine sebep olacaktır (Akıncıtürk ve Peker, 2003).

Otomatik söndürme sistemi olmadan, sadece yangın alarm sistemi kurulan tarihî yapılarda itfaiyenin yapıya olan mesafesi önem kazanmaktadır. Mesafe fazlaysa, itfaiyenin yangın yerine ulaşmadan tarihî yapının yanması muhtemeldir. Bu durumda bina kullanıcıları için taşınabilir yangın söndürme ekipmanı ve yangın zilleri, yoldan gelip geçenler ve komşular için hidrantlar bulundurulmalıdır (Karlsen, 2001).

Müdahaleci ve sert önlemler, yeterli performans gösteremediğinden ve tarihî yapının niteliklerini korumaktan yoksun olduğundan tercih edilmemelidir (Stovel, 1998).