• Sonuç bulunamadı

1.6. VERGĠ KAYIP VE KAÇAĞININ TANIMI VE ÖZELLĠKLERĠ

2.1.4. Devlete Olan Bağlılık

Mükelleflerin devletin politikalarına karĢı sahip oldukları düĢünceler onların vergiye gönüllü uyum derecelerini etkilemektedir. Bu anlayıĢa göre, vergi ödemeyi bir vatandaĢlık görevi olarak gören mükellef vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek için daha istekli hareket edeceklerdir. Çünkü devlete olan bağlılıklarını vergisel yükümlülüklerini yerine getirerek göstermiĢ olacaklardır. Devlet politikalarını desteklemeyen ve ona güvenmeyen bir bireyin vergisel yükümlülüklerini tam ve istekli olarak yerine getirmesi beklenemez (Tanzi ve Parthasarathi, 1993:818).

Mükellefler fazla vergi ödediklerini ancak devlet harcamalarından yeterince yararlanamadıklarını hissettiklerinde adalet duyguları zedelenecek ve bu da devlete olan bağlılıklarını düĢürecektir. Bu durumda, mükelleflerin gönüllü uyum derecelerinde azalmalar meydana gelecektir. Diğer bir taraftan, devlete olan bağlılık arttıkça vergiye olan olumlu tutum artacak ve vergi oranlarına duyulan tepki azalacaktır. Bununla birlikte, siyasi iktidarın, mükelleflerin vergiye karĢı tutumlarına etkisi de göz ardı

edilmemelidir. Siyasi iktidarlar vergi politikaları ve düzenlemeleriyle mükelleflerin üzerindeki vergi yükünü etkilemektedirler. Bazı mükellefler bu düzenlemeleri olumlu karĢılarken bazı mükellefler ise olumsuz olarak algılayabilmektedirler. Bu algıyı belirleyen önemli faktörlerden birisi de mükelleflerin bu politika ve düzenlemeleri yapan siyasal iktidarı desteklemiĢ olup olmamasıdır (ġenyüz, 1995:37). Siyasal iktidarı destekleyen mükellefler hükümetin vergi ile ilgili düzenlemelerini savunma, desteklemeyenler ise eleĢtirme eğilimi içindedirler. Buna göre, mükellefler destekledikleri siyasi iktidarın vergi ile ilgili aldıkları “yanlıĢ” kararları bile onaylarken, desteklemedikleri bir siyasi iktidarın vergi ile ilgili “doğru” düzenlemelerini eleĢtirebilmektedirler (Tuay ve Güvenç, 2007:25).

1960‟lı yıllarda yapılan bir çalıĢmada, devlete olan bağlılığı zayıflayan mükelleflerin davranıĢları vergiyi tamamen reddetme Ģeklinde olmamakla birlikte, vergiye karĢı ilgisizliğin artması ve sonuç olarak da dereceleri değiĢik olsa da “devlet düĢmanlığı” ve “vergi mukavemeti” Ģeklindeki davranıĢların yaygınlaĢtığı tespit edilmiĢtir (Schmölders, 1968:69). Hollanda ve Batı Almanya için yapılmıĢ olan ampirik çalıĢmalarda da devletin, iyi yönettiği ve götürdüğü hizmetlerle varlığını hissettirdiği yerlerde, devlete bağlılığın yüksek olduğunu ortaya koymaktadır (ġenyüz, 1995:38).

Devlete güvenmeyen ve her durumda kendi yanında göremeyen mükellef, devleti adeta her fırsatta kendilerinden sadece vergi toplayan ve askerlik hizmeti talep eden bir kurum olarak algılayabilecek, dolayısıyla da devlete bağlılığı azalabilmektedir. Milliyetçilik anlayıĢı çerçevesinde ele alınarak devlete olan bağlılık ve vergi ödeme beraber değerlendirilmeye çalıĢıldığında ise, gerçek milliyetçi anlayıĢı ve sağlam bir toplum meydana getirme çabalarının gelirin adil dağıtılmasına ve devlet hizmetlerinden

eĢit bir biçimde yararlanılması ilkelerine bağlı olduğu için, yukarıda anlatılanlarla paralel sonuçlara ulaĢılacaktır (ġenyüz, 1995:38).

ABD de yapılan bir baĢka araĢtırmada da devlete duyulan bağlılığın ve güvenin vergiye gönüllü uyum üzerinde yine olumlu bir etkiye sahip olduğu ortaya konmuĢtur. Dolayısıyla, devlet güvenilir davrandığı ve Ģeffaflığını koruduğu müddetçe, mükellefin vergiye gönüllü uyumu da sağlanmıĢ olacaktır (Tuay ve Güvenç, 2007:26). Diğer taraftan, böyle bir güven ortamı sağlanmadığı takdirde, mükellefin vergiden kaçınması sonucu yaĢayacağı muhtemel psikolojik yük hafifleyecek, bu da vergiye gönüllü uyumun düĢmesine sebep olacaktır. Literatürde, devlet ve mükellefler arasındaki iliĢki bir psikolojik sözleĢme (psychological contract) olarak, adlandırılmaktadır. Bu durumda her iki tarafında üzerine düĢen sorumlulukları yerine getirmesi beklenmektedir. Aksi durumda sözleĢme bozulacak ve sistem gerektiği biçimde iĢlemeyecektir. Bu psikolojik sözleĢmede en önemli etken her iki tarafın birbirlerinin dürüstlüğüne olan inancıdır. Eğer henüz sözleĢmenin baĢında, taraflardan biri diğerinin dürüstlüğünden Ģüphe duyuyorsa, anlaĢma baĢtan bozulmuĢ demektir.

2002 yılında Ġsviçre‟de yapılan bir araĢtırma sonucunda, politik katılım arttıkça, vergi ahlakının da arttığı gözlemlenmiĢtir (Frey ve Feld, 2002:245). Bu nedenledir ki, mükellefler vergi yükü ve vergi ile ilgili çıkarılan yasalar üzerinde ne kadar doğrudan söz sahibi olurlarsa, vergiye gönüllü uyumları da o kadar artmaktadır. Bu durumda vergiye gönüllü uyum arttırmak konusunda doğrudan demokrasilerin temsili demokrasilere oranla daha etkili oldukları söylenebilir. Bu konuyla ilgili Alm ve Torgler‟in 2005 yılında yapmıĢ oldukları bir araĢtırmada, doğrudan demokrasinin hakim olduğu ABD ve Ġsviçre‟de ki yüksek vergi uyumu dikkat çekmektedir. Doğrudan demokrasinin uygulandığı ülkelerde, mükelleflere ödedikleri vergiyi istedikleri alanda

değerlendirebilmelerine fırsat tanındığından, bu durum daha yüksek bir gönüllü uyum profili ortaya çıkarmaktadır. Alm, McClelland ve Schulze 1999‟da Feld ve Tyran 2002‟de yaptıkları deneysel araĢtırmalarda da vergi ile ilgili konularda oy hakkı kullanmanın, vergiye gönüllü uyum üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu göstermiĢlerdir. Bu konuda diğer önemli bir faktör olan ulusal onurdan (National Pride) bahsetmek mümkündür. Tyler‟in 2000 yılında öne sürdüğü, “ulusal onur, kiĢinin kendini grubun bir parçası olarak tanımlaması ve aidiyet duygusu yaĢaması açısından önemlidir.” Bu durum kiĢinin grup içerisindeki gönüllü davranıĢlarında belirleyici olacak ve vergiye gönüllü uyumunu da olumlu yönde etkileyecektir (Tuay ve Güvenç, 2007:27).

Bu ifadelerden anlaĢılacağı gibi, vatandaĢların devletin sunmuĢ olduğu hizmetlerden yararlanması ile devletin varlığını ve meĢru otoritesini kabullenmesi arasında doğru orantılı bir iliĢki vardır. Devlete olan bağlılık arttıkça vergiye katlanma duygusu artacak ancak, bağlılık azaldıkça vergiye karĢı tepkiler artacaktır. Bu durumu belirlemede de kamu harcamalarının etkinliği ve vergilemede adaletli davranılıp davranılmadığının büyük bir önemi vardır. Ülkedeki aydınlar açısından dahi söz konusu olabilecek bu durum, sadece vergi ahlakı bakımından değil, devletin bekası bakımından da tehlikeli sonuçlar içerebilmektedir (Ünsal, 1987:50).

Benzer Belgeler