• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM I: GENEL BİLGİLER

1.1. Sözlü Çevirinin Kuramsal Alt Yapısı

1.1.1. Deneysel Psikoloji

BÖLÜM I: GENEL BİLGİLER

Bu bölümde çalışmanın kuramsal zemini oluşturularak sözlü çeviri eğitiminden bahsedilecektir. Bu amaçla, çevirmen beyninin çeviri sürecinde maruz kaldığı bilişsel faaliyetleri için bilişsel bilimlerden, bellek sistemlerinden ve bunun yanı sıra sözlü çeviri sürecine dair önemli yaklaşımlar ortaya atmış bilim insanlarının çalışmalarından kısaca bahsedilecektir.

1.1. Sözlü Çevirinin Kuramsal Alt Yapısı

Ornstein ve Hunkins (1998) sözlü çeviriye dair müfredat belirlemede kullanılabilecek ilkelerin temelini dört yaklaşıma bağlamaktadır: felsefe, tarih, psikoloji ve sosyoloji. Bu yaklaşımların her biri, sözlü çeviri eğitiminde yönlendirici olabilecek niteliktedir. Tabi ki çalışmamızın gereği olarak bu yaklaşımların pedagojik açıdan incelenmesi yapılmış ve müfredat iyileştirmesine yönelik olarak bu yaklaşımlardan yararlanılmıştır. Söz konusu yaklaşımlar hem örtük hem de açık olarak çeviri eğitimini etkilemektedir.

1.1.1. Deneysel Psikoloji

Merak ve şüphe, varlığından bu yana insanın temel isteklendirme ve eylem kaynakları olmuştur. İnsan merak ederek keşfetmiş, şüphe ederek araştırmış ve yaptığı deneylerle çalışmalarını kanıtlamıştır. İlk olarak merak ettiği de, son olarak anlamlandırabildiği de -ve hatta henüz tam olarak çözemediği- insanın kendisidir. İnsan bilimine dair konular Aristo’dan günümüze dek tartışılmış, anlaşılmaya çalışılmış merak konuları olsalar da; bilimsel metotların fizik ve türevi alanlarda kullanılmasından ancak 300-400 yıl sonraları insana ve insan zihnine dair bilimsel çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu da bize gösterecektir ki, insan davranışları ve zihni üzerine halen öğrenilecek çok fazla şey vardır (Kantowitz, Roediger III ve Elmes, 2014: 77).

1.1.1.1. Deneysel Psikoloji Nedir?

Deneysel psikoloji, akademik bir alt alan olup; bir davranışa etki eden çevre koşulları ile uyaranları ayrıntılı bir şekilde tanımlayarak, bunları birtakım ölçek ve özgün araçlar vasıtasıyla ölçen ve uyaranın hangi davranıştan ne boyutta ve ne şekilde etkilendiğini sistemli olarak ortaya koyan bir bilim dalıdır. Çalışmaları çoğu kez laboratuvar ortamında gerçekleşir (Sayar ve Dinç, 2014: 55). Fiziksel koşullar elvermiş olsaydı öğrencilerin sözlü çeviri derslerine karşı tutumlarını ve bilişsel hazırbulunuşluluklarını nörofizyolojik

19

araçlarla gözlemlemek, sözlü çeviri esnasındaki beyin fonksiyonlarını analiz etmek ve bunların sonuçlarına göre yorum yapabilmek çalışmanın çerçevesini daha da farklı bir zemine oturtabilirdi. Ama yine de deneysel psikolojiden edindiklerim bilişsel incelemeler için bana yol gösterici olmuştur. Sonuçta yapılan bu çalışma ile öğrencilerin bilişsel yatkınlıkları denenmektedir ve sınanmaktadır.

1.1.1.2. Deneysel Psikolojinin Çalışma Alanları • Bireylerin uyaranlara karşı verdikleri tepkileri, • Dünyayı algılama biçimlerini,

• Nasıl öğrenip nasıl hatırladıklarını, • Duygusal anlamda nasıl davrandıklarını,

• Başarma isteğiyle nasıl hareket ettiklerini anlamak ve açıklamak için gözlem ve araştırmalarda bulunmak olarak sıralanabilir (Ünlü, 2001: 26).

Bir başka deyişle deneysel psikolojinin öğrenme, algı, bellek, dürtü, duygu ve davranışın fizyolojik boyutu ile ilgili çalışmalar yapan ve böylelikle davranışın temel ilkelerini ortaya koymayı amaçlayan bir alan olduğu söylenebilir. Bu bakımdan çalışmamızın temelinde deneysel psikolojinin bulguları ve çalışma alanları bizlere yardımcı olmuştur. Öğrenme, bellek ve algı gibi unsurların sözlü çeviri gibi çoklu bilişsel kabiliyet gerektiren süreçlerde etkin kullanımı bu bilim dalına olan ilgiyi daha da arttırmaktadır.

Deneysel psikoloji alanı, psikolojiye realite temelli doğa bilimleri gözüyle bakar ve psikolojik süreçleri deneysel yollarla anlamaya çalışır. Dolayısıyla bu alanın temel amacı insan zihnini bir doğa görüngüsü kabul edip deneysel yöntemlerle açıklamak ve diğer tüm doğa olayları arasındaki yeri ile bunlarla kurduğu ilişkileri belirlemektir diyebiliriz (Tavat, 1991: 114). Deneysel psikoloji yalnızca insanlar üzerinde çalışmakla kalmaz, aynı zamanda hayvanlar üzerinde de çalışır (Ünlü, 2001: 32). Nasıl ki karmaşık bir elektrik sistemini anlamak için öncelikle basit bir elektrik devresini bilmek ve anlamak gerekirse; karmaşık yapıdaki insanı anlamak için de önce daha basit bir sinir sistemi ve yapıya sahip olan hayvanı anlamak gerekir. Bu sebeple deneysel psikologlar hayvanlar üzerinde de araştırma ve çalışmalar yaparlar.

20 1.1.1.3. Deneysel Psikolojinin Tarihçesi

“Psikolojinin uzun bir geçmişi, fakat kısa bir tarihi vardır.” Hermann Ebbinghaus

Deneysel psikoloji, tıpkı Ebbinghaus’ un dediği gibi aslen uzun bir geçmişi vardır fakat yakın bir tarihe dayanır. ‘Dualizm’ felsefi görüşüyle temellendirilmiş olsa dahi bilimsel anlamda gelişimi ancak 19. yüzyılda, bu alana öncülük eden dört bilim insanı öncülüğünde olmuştur (Kantowitz, Roediger III ve Elmes, 2014: 89).

Ernst Weber

Psikolojiye en büyük katkısı Weber Yasası ismiyle de bilinen ‘ancak fark edilebilir farklar’ eşiği olan Weber, bir fizyolog ve aynı zamanda anatomistti. İki farklı ağırlık arasındaki farkın tespit edilmesine dayalı bu deneyin sonucu standart bir ağırlığın miktarı arttıkça karşılaştırılması gereken ağırlıklar arasındaki farkın da orantılı şekilde artması gerektiğiydi (Kantowitz, Roediger III ve Elmes, 2014: 201).

Gustav Fechner

Fizik alanında eğitim alan Fechner, kendini bu alanla sınırlamayıp psikoloji, din, felsefe gibi birçok farklı alanda çalışmalarda bulunarak bunlara katkı sağladı. İlginç bir kişiliğe sahip olan Fechner, bitkilerin de zihinsel bir yaşantısı olduğunu ileri sürerek bu alanda kitap dahi yazdı. Psikolojiye katkısı ise Weber Yasası’nı keşfederek bunu daha da geliştirmek oldu ve geliştirdiği bu yasa Fechner Yasası olarak anıldı. Böylelikle Fechner, psikofizik disiplininin kurucusu kabul edildi (Kantowitz, Roediger III ve Elmes, 2014: 204).

Wilhelm Wundt

Deneysel psikolojinin belki de en önemli ismi sayılabilecek olan ve aynı zamanda modern psikolojinin kurucusu Wundt, tıp ve fizyoloji alanlarında eğitim almış olmasına rağmen zamanla psikolojiye merak sardı ve psikolojinin bağımsız bir bilim dalı olması ve düzenlenmesine yönelik çalışmalarda bulundu. İlk psikoloji laboratuvarını kurması deneysel psikoloji açısından önemli bir adım sayılır (Kantowitz, Roediger III ve Elmes, 2014: 205).

21 Hermann Ebbinghaus

Öğrenme ve bellek konuları üzerinde deneysel çalışmalar yaparak bu çalışmalardan elde ettiği tüm bilgileri “Bellek” isimli kitabında topladı. Bu kitap, karmaşık zihinsel olguların da çalıştığını ve bu tür psikolojik konularda da deneysel çalışmalarda bulunulabileceğini gösterdi (Kantowitz, Roediger III ve Elmes, 2014: 206).

Yukarıdaki bilim insanlarından yola çıkarak deneysel psikoloji hakkındaki söylemler onun daha çok uygulama alanıyla ilgili bir bilim dalı olduğunu göstermektedir. Maddi ve fiziki koşulların yeterli olduğu ortamlarda sözlü çeviri kabiliyetlerinin keşfedilmesi ve çevirmen beyninin çalışma aşamaları bu tür uygulama alanlarıyla daha kolay keşfedilebilir. Bu nedenle çalışmamızın başlangıç noktasında deney ve gözlem bağlantısı yer almaktadır.

Deneysel psikoloji hakkında kısaca bilgi verdikten sonra yapılan uygulamalardaki sonuçları bu doğrultuda analiz edebiliriz. Amacımız yapılan uygulamalar sonucunda etkili bir sözlü çeviri öğretim programı önerebilmek veya mevcut programları iyileştirebilmektir.

Benzer Belgeler