• Sonuç bulunamadı

3. BİLİŞSEL FARKLILIK ve MEKANSAL DENEYİMİN MİMARLIK

3.1 Alan Çalışmasının Veri Toplama Yöntemleri

3.1.2 Kayıt

3.1.4.1 Deneysel Çalışma

Deneysel çalışmada ele alınan tasarım problemi, öğrencilerin yaşamları boyunca deneyimledikleri mekansal organizasyon olan konuta ilişkin mekansal ilişkilerin kurulmasıdır. Konuta ait herkes farklı mekansal deneyimlere sahiptir. Bu deneyimlerin tasarıma yansıması da herkeste farklı olacaktır. Deneyin başlangıcında öğrenciye verilen tasarım problemi; “verilen kütleleri aşağıdaki kurallara uyarak ilişkilendirip, bir MEKAN İLİŞKİ DÜZENİ / KONUT MEKAN İLİŞKİ DÜZENİ oluşturulmasıdır..

Öğrencinin kendisini kısıtlanmış olarak hissetmemesi için çalışma süre ile sınırlandırılmamıştır. Deneyde aynı uygulama, kod tabanlı tasarım (KTT) ve mekan tabanlı

tasarım (MTT) olarak adlandırılan iki farklı yöntem kullanılarak yapılmıştır. Her iki uygulama da elle yaptırılmıştır.

Deneysel çalışma, birinci sınıf öğrencilerinin kolayca uygulayabilecekleri bir şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle çizim yapılması istenmemiştir. Kısa sürede, istediği kadar değişiklik yapmasına olanak vermesi için, konutu oluşturan mekanların her biri 3 boyutlu kütlelerle ifade edilmiştir.

Mimarlıkta kütle çalışmalarında, üç boyutlu formların işlenmesi ve düzenlenmesi yoluyla, birleşik, tutarlı mimari biçimler elde edilmektedir. Kütle çalışması sürecinde, yapının çevresi ve bileşenleri arasındaki ilişkiler ele alınmaktadır. Yapının dış formu ile ilgili kararların önemli bir bölümü yine bu süreç içerisinde verilmektedir. Kütle çalışmasının, tasarımın en hayati parçalarından biri olmasının nedeni bu süreç içerisinde tasarımcının yapının kimliğini tanımlamasıdır.

Akin ve Moustapha (2004), kütle çalışması sürecine katkıda bulunan kavrama stratejilerini incelemiştir. Bu çalışma kapsamında, 6 mimarın erken tasarım aşamasında üç boyutlu kütle modellerini oluşturmaları sırasında yerine getirdikleri tasarım faaliyetleri protokol analizi yoluyla araştırılmıştır. Toplanan protokol verileri, bazı mekanizmaların tekrarlı ve tutarlı bir şekilde oldukça bilinen kavrama stratejilerinin vazgeçilmez parçaları olduğunu göstermiştir. Bu kavrama stratejilerinden bazıları, parça-bütün ilişkilerinin, tasarım hiyerarşisinin, topoloji- geometri ilişkilerinin yönetimi; tasarım sürecinin iskeletinin oluşturulması, kötü-tanımlanmış problemlerin yeniden yapılandırılması ve problem parametrelerinin yeniden yapılandırılmasıdır.

Bazı tasarımcılar tek bir tasarım çözümü üzerinde çalışırken, diğer tasarımcılar ise ilk aşamada çok sayıda tasarım alternatifi üretmekte ve daha sonra bu alternatifler içerisinde uygun olmayanları eleyerek uygun olan tasarım çözümü seçmektedir (Lawson, 2005).

Heylighen vd. (2007), deneysel bir çalışma ile bu iki çalışma yönteminin öğrenci tasarımları üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Bu çalışma kapsamında, öğrencilerin sınırlı bir süre içerisinde belli elemanları kullanarak kompozisyonlar yaratmaları istenmiştir. Çok sayıda tasarım çözümü elde edilmesi için kullanılacak zamanın belirlenen tek bir tasarım çözümünün yeniden yapılandırılmasına ayrılmasının daha orijinal kompozisyonların ortaya çıkmasını sağladığı görülmüştür. Bu nedenle deneysel çalışmada öğrencilerden tek bir çözüm üretmeleri istenmiştir.

Deneysel çalışmanın sonunda da, öğrencilerin denedikleri farklı alternatifler içerisinden en uygun olduğunu düşündükleri tek bir çözüm istenmiştir. Tasarımda farklı algılara neden olmamak için, deneyde kullanmak üzere ebatları ve renkleri aynı olan küpler seçilmiştir. Deneyde 5 cm’lik 8 adet küp, ilişkileri göstermek için ise kırmızı daire şeklinde etiketler kullanılmıştır. Küplerdeki tek değişken üzerlerinde yazan kod/mekan isimleridir. Kodlar/mekanlar arasındaki geçiş ilişkileri öğrenciye hazır olarak verilmiştir. Öğrenciden kurallara göre mekanlar arasında ilişki kurması ve ilişkilendirilen mekanlar arasındaki bağlantıyı gösteren etiketler yapıştırması istenmiştir. Mekanlar arasındaki yakınlık-uzaklık, bağlantı şekline öğrenci kendi karar vermiştir.

Tasarımcı deneye başlamadan önce, kendisine çalışma ile ilgili açıklama yapılmıştır. Kişisel farklılıkları önlemek ve karşılaştırma yapabilmek amacıyla bir öğrenciye her iki yöntemle tasarım yaptırılmıştır. Deneye önce kod tabanlı tasarım çalışmasıyla başlanmıştır. Önce mekan tabanlı tasarımla başlanılması durumunda, öğrenci hangi kodun hangi mekana ait olduğunu bileceğinden, deneyin sonucunu olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmüştür. Her iki deney içinde süre kısıtlaması yapılmamıştır. Öğrenci istediği zaman deney sonlandırılmıştır.

Her deney sonrasında yapılan tasarımların fotoğrafları çekilmiştir. Her iki deneyin sonunda tasarımların sürecine ilişkin bilgiler içeren anket, öğrenciyle birlikte yapılmıştır. Bazı öğrenciler çalışma esnasında, süreci sözel aktarmış, bazıları ise aktarmamıştır. Video kayıtları çalışma sonunda öğrenciyle birlikte izlenmiştir. Öğrenci bu kayıtları seyrederken kendi tasarım sürecini, neler düşündüğünü, yaptığı değişikliklerin nedenlerini anlatmıştır. Bu sözlü ifadeler, yazılı kayıtlara dönüştürülmüştür.

Kod tabanlı tasarım çalışması

Bilgisayar programlarının problem çözümlerinde kullanılmasına paralel olarak hesaplamalı yöntemlerin kullanımı mimari tasarım alanına da girmiş, mimarlık pratiğinde ve eğitiminde yaygınlaşmıştır. Hesaplamalı yöntemlerde, problemin çözüm sürecine sistematik olarak yaklaşılmakta ve sonuca kural tabanlı akıl yürütme yoluyla ulaşılmaktadır. Sonuca ulaşmak için takip edilecek çözüm algoritmasının bilgisayar üzerinde gerçekleştirilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak bilgisayarlar sonuca daha hızlı ulaşılabilmesine ve değişikliklerin etkilerinin kolayca gözlenebilmesine olanak vermektedir. Bilgisayar teknolojilerindeki hızlı gelişim, hesaplamalı yöntemlere ve dolayısıyla kural tabanlı sistematik çözüm yaklaşımlarına olan ilgiyi arttırmıştır. Ancak söz konusu yaklaşım, her tip problem için aynı etkinlikle ve kolaylıkla sonuç edilmesini sağlamamaktadır. İyi tanımlanmış problemlerin çözümleri

bilgisayar destekli hesaplamalı yöntemlerle doğrudan ve hızlı bir şekilde elde edilebilmesine rağmen, karmaşık ve belirsiz yapıları nedeniyle tasarım problemleri gibi iyi tanımlanmamış problemlerin çözümlerine benzer şekilde ulaşılamamaktadır. Kural tabanlı çözüm yöntemleri ile doğrudan sonuca ulaşabilmek için algoritmalar aracılığıyla, kullanılacak kuralların açık bir biçimde tanımlanması gerekmektedir. Ancak yaratıcı tasarım sürecinde kullanılan kurallar genellikle örtülü olarak ifade edilmektedir. Hatta bazı durumlarda, ortaya koyulan kurallar birbirleriyle çelişebilmektedir. Tasarım süreci boyunca, problemin ve çözümün yeniden yapılandırılmasıyla beraber değişen perspektiflerle kurallar tasarımcı tarafından değiştirilebilmekte ve gerekli görülürse devre dışı bırakılabilmektedir. Tasarım sürecinde kuralların oluşturulmasındaki bu belirsizlik yenilikçi ve beklenmeyen sonuçların elde edilebilmesine olanak vermektedir. Tasarım sürecinde ilerledikçe oluşturulan kurallar daha açık olarak ifade edilebilir hale gelmektedir. Kuralların tasarım sürecinin herhangi bir aşamasında değiştirilebilmesi, tasarımcının tasarım bilgisini sistematik bir biçimde açığa vurabilmesine izin vermektedir. Pedagojik bir strateji olarak kural tabanlı çerçeveler, karar verme sürecinde öğrencilerin tasarım adımlarının takip edilebilmesine olanak sağlamaktadır. Bu sayede, tasarım sürecine yön veren tasarım bilgileri ve varsayımları gerek öğrenciler ve gerek eğitmenler tarafından sistematik olarak incelenebilmektedir (Pantazi, 2008).

Deneysel çalışmanın bu bölümünde, kural tabanlı tasarım yönteminden yararlanılarak hazırlanan ve kod tabanlı tasarım olarak adlandırılan bir yöntem kullanılmıştır. İlk yapılan uygulamada, öğrencilere konut tasarımı yaptıkları söylenmemiş, herhangi bir mekana ait ilişki düzeni oluşturdukları söylenmiştir. Yapılan kod tabanlı deneysel çalışmada öğrencide geçmişe ait çağrışımlar uyandıracak mekan isimleri (giriş holü, mutfak,...)yerine kod isimleri (A, B,...) kullanılarak çağrışım kurulması engellenmiştir. Böylece mekansal deneyimin tasarımları etkileyip etkilemediği ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Mekanların bir araya gelişlerine dair kurallar belirtilmiştir. KTT çalışmasında öncelikle öğrencileri içinde var oldukları somut gerçekliklerden uzaklaştırarak soyut düşünmeye yönlendirmek hedef alınmıştır. Öğrencilerden verilen mekanları kurallara uyarak ilişkilendirip mekan ilişki düzeni oluşturmaları istenmiştir. İlişkili olan mekanların arasına etiket yapıştırmaları istenmiştir. Bu etiket bir mekandan diğerine geçişi gösteren ara elemandır. Deneysel çalışma sonunda ortaya çıkan ürün, form ile ilgili değil, mekan ilişki düzeni ile ilgilidir.

Mekan tabanlı tasarım çalışması

İkinci yapılan uygulamada, öğrencilerden konut ilişki düzeni oluşturmaları istenmiştir. Konuta ait mekanlar, mekan isimleriyle adlandırılmıştır. Mekanların bir araya gelişlerine dair

kurallar belirtilmiştir. İlişkilerin tanımlanması, öğrencinin en çok deneyimlemiş olduğu ortamları (yaşama mekanı, yemek odası, mutfak, yatak odası, banyo) kavramlarla düşünmeye ve bu hacimleri yeniden tanımlamaya zorlamaktadır. Öğrencilerden istenen, sosyo-kültürel çevrelerine, üniversite öncesindeki eğitimlerine ve kişisel deneyimlerine dayalı algılama süreçlerini belirli bir sistematik içerisinde, çalışma için gerekli “tanımlı bilgiye” dönüştürmeleridir.

Söz konusu çalışmada öğrencilerin kendi mekansal deneyimlerinden elde ettikleri ipuçları, ait oldukları kültürel çevre, yaşadıkları fiziksel ortam ve bilişsel farklılıklarının tasarım süreçleri üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir. MTT çalışmasında öğrencilerden verilen kütleleri kurallara uyarak ilişkilendirip konut düzeni oluşturmaları ve ilişkili olan mekanların arasına etiket yapıştırmaları istenmiştir. Bu etiket bir mekandan diğerine geçişi gösteren ara elemandır.

MTT çalışmasındaki mekanlararası ilişkileri belirleyen kurallar oluşturulurken, konutu oluşturan mekanlar, konuttaki ana eylem gruplarına göre sınıflandırılmıştır. Bunlar, yaşama bölümü, yatma bölümü ve ortak bölümlerdir. Yaşama bölümünde, yaşama mekanı, mutfak ve yemek odası; yatma bölümünde, yatak odası ve banyo; ortak bölümlerde ise, giriş holü, koridor ve wc yer almaktadır.

Buna göre MTT çalışmasında kural olarak; mutfak ve giriş holü, yaşama mekanı ve yemek odası, yaşama mekanı ve giriş holü, wc ve giriş holü, banyo ve yatak odası, koridor ve giriş holü, koridor ve yatak odası mekanlararası ilişkiler verilmiştir.

Mutfak ve Yemek Odası, Banyo ve wc arasında ilişki tanımlanmamıştır. Bu mekanların yakın ya da uzak olarak tanımlanması öğrenciye bırakılmıştır.