• Sonuç bulunamadı

Denetim türleri içerisinde özellikle ba÷ımsız denetimin, son yıllarda en çok tartıúılan ve geliúmeler do÷rultusunda farklı düzenlemelere konu olan alanlardan biri haline gelmesinde ABD’de ve Avrupa’da yaúanan úirket skandallarının etkisi olmuútur. Yaúanan muhasebe skandalları tüm dünyada yankı bulmuú, iúletme yönetimlerinin, denetimin iúlevinin ve denetim mesle÷inin sorgulanmasına sebep olmuútur. Bu durumun sorumlusu olarak mevcut yasal düzenlemelerdeki yetersizlik gösterilmiú ve yapılan düzenlemeler ile özellikle de Sarbanes- Oxley Kanunu’ndaki denetimin iúleyiúine yeni yükümlülükler ve yaptırımlar getirilmiútir. Sözü geçen ve ba÷ımsız denetim üzerinde düzenleme yapma gereksinimi getiren muhasebe skandalları içerisinde en önemlileri Enron, Worldcom, Xerox, Royald Ahold ve Parmalat skandalları aúa÷ıda açıklanmaktadır.

ABD’de, 02 Aralık 2001 günü dünyanın en büyük do÷algaz boru hattı úirketlerinden biri olan Enron’un beklenmedik iflası yaúanan en önemli geliúmelerden biri olarak sayılmaktadır. Söz konusu iflasın etkileri hem ça÷daú muhasebe sisteminin hem de ba÷ımsız denetim úirketlerinin sorgulanmasına neden oldu÷undan sadece ABD’de de÷il tüm dünyada büyük yankılar uyandırmıútır. Enron olayını ve yaúanan geliúmeleri, Özel (2002) aúa÷ıdaki úekilde özetlemektedir:

ABD’nin Houston (Texas) merkezli úirketi, Enron; 1985’te Houston Natural Gas ve Internoth adındaki iki do÷al gaz úirketinin birleúmesiyle ortaya çıkmıútır. Zaman içerisinde boru hattı iúletmecili÷inden çeúitli alanlara yayılmıútır. Türev finansal araçları yo÷un ve etkin kullanması ile dikkat çekmiútir. Enron, 2000

dönemine iliúkin yıllık faaliyet raporunda büyümek için yaygın olarak kullandı÷ı politikayı ‘Tekellerin kaldırılarak serbestleútirilmekte olan çeúitli piyasalara ilk giren olmak için ciddi gayretler sarf etmek’ olarak belirtmiútir. Bu ba÷lamda Enron faaliyetlerini geniú açıdan inceleyecek olursak; faaliyet gösterdi÷i sektörlerde devlet elinin çekilmesi, kurallardan arındırılması ve serbestleútirilmesi için yo÷un faaliyetlerde bulundu÷u göze çarpmaktadır.

ABD’de 1980’lerin ortalarında petrol fiyatları istikrarlı biçimde düúmesi ve bu dönemde fuel-oil ve do÷algaz gibi alternatif ucuz enerji kaynaklarına yönelmeye baúlanılması Enron için fırsat do÷urmuútur. Dolayısıyla piyasanın liberalleúmesi için yo÷un lobi faaliyetlerine giriúmiú ve bunun sonucunda gelecekteki enerji teslimlerinde geçerli olacak fiyatlara garanti veren future sözleúmeleri ile adını tüm dünyada duyurmaya baúarmıútır. Enron, benzer stratejiyi future sözleúmeleri ile serbestleúen elektrik piyasasında da kullanmıútır.

1980’li yılların ortalarında küçük bir boru hattı úirketi iken 2000’li yılların baúında, Kuzey Amerika’da yaklaúık 40 bin, Güney Amerika’da 10 bin kilometrelik do÷algaz hattına ve 20 bin kilometrelik fiber optik hatta sahip olan ayrıca aktif toplamı 65 milyar doları, cirosu yılda 100 milyar doları aúan Enron; sadece ABD’de 19.000 personeliyle dünyanın en büyük úirketlerinden biri olmuútur.

02 Aralık 2001'de, ABD hukuki düzenlemelerinden ‘Bölüm 11’ isimli düzenleme çerçevesinde gönüllü iflas baúvurusunda bulundu÷unu kamuya duyuran Enron, yapmıú oldu÷u bu açıklama ile ABD sermaye piyasalarını derinden etkilemiútir. Dünyanın önde gelen enerji, emtia ve hizmet sa÷layıcı firmalarından biri olan ve söz konusu açıklamayı yaptı÷ı sırada en büyük ABD úirketlerinin yer aldı÷ı ‘Fortune 500’ listesinde 7. sırada yer alan Enron'un açıklaması, yatırımcıların ABD sermaye piyasalarına ve kamuya açıkladıkları mali tablolara olan güvenini sarsmıú, ABD sermaye piyasalarında büyük fiyat dalgalanmalarının yaúanmasına neden olmuútur (Artunç, 2002: 33; ønam, 2007:47).

Amerika’daki mali raporları ve denetim raporlarını hazırlayanların kendi kendini kontrol etmekte olan sisteme karúı güvenin ortadan kalkması nedeniyle ve bu tür olayların tekrarlanmasını önlemek amacıyla ABD Baúkanı Bush 30 Temmuz

2002 tarihinde “Sarbanes-Oxley Yasası”nı onayladı. Bu yasa halka açılmıú olan firmalarla, onları denetleyen firmaları ve bu görevlerde çalıúanları ilgilendirmektedir. Aynı zamanda yasa denetlenen úirketlerde çalıúan muhasebeci ve iç denetçileri de kapsamaktadır. Sarbanes-Oxley Yasası’nda, sermaye oluúum sürecindeki kilit konumdaki oyuncuların ço÷unu etkileyen hükümler yer almaktadır. Denetçiler için, yeni bir özel gözetim, gözden geçirilmiú ba÷ımsızlık kuralları seti ve yeni bir kamu raporlaması seviyesi mevcuttur. Yönetim için, çıkar çatıúmalarına karúı arttırılmıú koruma kapsamı, belirli baúvuruların açık onaylamaları, finansal raporlama üzerindeki dahili kontroller hakkında raporlama ve gözden geçirilmiú bildirim úartları mevcuttur. Denetim komiteleri için, dıú denetim sürecinin izlenmesine ait do÷rudan sorumluluk, tüm denetim ve denetim dıúı hizmetlerin önceden onaylanması, ba÷ımsızlık ve finansal uzmanlıkla ilgili de÷iútirilmiú kuralları, kurumsal raporlama ve denetim bulgularıyla ilgili isimsiz úikayetlerin izlenmesi, alınması ve çözümlenmesi dahil olmak üzere kurumsal raporlama çerçevesinde sürekli geniúleyen rolün sürdürülmesini içermektedir (Süer, 2004: 6).

Enron’un beklenmedik iflasının ardından, A.B.D.’nin ikinci büyük telekomünikasyon úirketi ve dünyanın en büyük internet servis sa÷layıcılarından olan Worldcom; 21 Temmuz 2002 tarihinde ‘Bölüm 11’ isimli düzenleme çerçevesinde gönüllü iflas baúvurusunda bulundu÷unu kamuya duyurmuútur. Kurumda; söz konusu tarih itibari ile 3,8 milyar dolarlık muhasebe usulsüzlü÷ü tespit edilmiú olup buna ilaveten Worldcom’un (ilk etapta kamuya duyurulan) 32 milyar dolarlık borcunu ödeyemez duruma gelmesi ‘Bölüm 11’ düzenlemeleri çerçevesinde iflas baúvurusu yapılmasını zorunlu kılmıútır. ùirketin ilk etapta ortaya çıkarılan muhasebe yolsuzlu÷unda, son yıllarda meydana gelen 3,8 milyar dolarlık zararın, muhasebe sahtekarlı÷ıyla olmamıú gösterildi÷i belirlenmiútir. Daha sonra yapılan denetimlerde ortaya çıkarılan 3,3 milyar dolarlık sahtekarlıkla birlikte, úirketin son yıllarda muhasebe oyunlarıyla saklanan zararı, 7,1 milyar dolara ulaúmıútır.

Küçük bir telefon úirketi olarak iúe baúlayan WorldCom, saldırgan büyüme stratejisiyle son 15 yılda sektördeki 60’dan fazla firmayı satın almıútır. Böylece uzun mesafeli telefon hizmetleri ve bilgi iúlem sektöründe ABD’nin ikinci büyük úirketi konumuna yükselmiú ve 1990’lı yıllarda Worldcom hisse senetleri beklenenin

üzerinde performans göstermiútir. Dünyada 65 ülkede úubesi bulunan 85 bin personeli ile WorldCom’un iflası ABD tarihinin en büyük iflası niteli÷indedir. 1983 yılında kurulan Worldcom’un hisseleri Nasdaq’da 1999 yılında 64 dolardan satılmakta iken ‘Bölüm 11’ duyurusunun yapıldı÷ı tarihlerde 0,09 dolara kadar düúmüútür (ønam, 2007: 51-53).

Worldcom skandalından sonra, büro donanımları üreticisi Xerox da önemli muhasebe skandalları içerisinde sayılmaktadır. Xerox’un muhasebe skandalı úöyle gerçekleúmiútir (Bayraktar, 2007: 42). Xerox’un tespit edilen muhasebe hileleri ile 1997 – 2000 yılları arasında gelirlerini 6 milyar dolar fazla gösterdi÷i ortaya çıkmıútır. Xerox’da bu muhasebe hileleri gerçekleúirken, úirketin denetçisi KPMG denetim úirketiydi. Nisan ayında Xerox’u hesaplarını ba÷ımsız denetime açmaya zorlayan SEC, Xerox’un 1997 ile 2000 yılları arasındaki faaliyetlerinden úüphelendi÷ini, buna karúılık, kurum tarafından Nisan ayında görevlendirilen ba÷ımsız hesap uzmanının 2001’deki iúlemlerinde de usulsüzlük saptadı÷ını belirtilmiútir. Konuyla ilgili açıklama yapan úirket sözcüsü Christa Carone, 1997 – 2002 yılları arasında Xerox’un elde etti÷i gerçek gelirlerin açıklanandan 2 milyar dolar kadar eksik oldu÷unu kabul etmiútir.

ABD’de yaúanan bu skandalların ardından, 2003 yılı ùubat ayında Avrupa’da da benzeri bir durum ortaya çıkmıútır. Dünyanın üçüncü büyük perakende úirketi olan Royald Ahold (Hollanda ùirketi) 2001 ve 2002 yılları için ilan edilen kâr rakamlarının olması gerekenden 500 milyon dolar daha fazla oldu÷unu bildirdikten sonra úirketin hisse senedi fiyatı bir günde yüzde 63 de÷er kaybetmiútir (Bayraktar, 2007: 42).

Avrupa’da Royald Ahold’dan sonra 2003 yılı Aralık ayında øtalyan úirketi Parmalat’ın yolsuzlu÷u patlak vermiútir. 29 ülkede 30.000 çalıúanı bulunan Parmalat gıda úirketi, hesaplarında milyarlarca doların (yaklaúık 13 milyar dolar) görünmemesinin ardından iflasını istemiútir. øflas iúlemi, Amerika Merkez Bankası’nın Parmalat úirketlerinden Cayman Adaları’nda bulunan Bonlat Finans ùirketi’nin sözde sahip oldu÷u 5 milyar dolar de÷erindeki nakit ve senetlerin ortada olmaması nedeniyle baúlatılmıútır. Parmalat Grubu’nun baú denetçisi olan Deloitte Touche’den önce grubun denetçili÷ini Grant Thornton sürdürmekteydi. Ancak 1999

yılında Grant Thornton, øtalya’daki denetim firmalarının 9 yılda bir rotasyonunu gerektiren kurala uymadı÷ından görevi Deloitte Touche devretmiúti. Buna ra÷men, Grant Thornton, Parmalat’ın grup úirketlerinden bazılarını denetlemeye devam etmiútir. Bu úirketlerin arasında, Parmalat’ın kayıp paralarını saklamada baú rol oynadı÷ı kabul edilen Cayman Adaları’ında Bonlat Finans ùirketi de bulunmaktaydı. Parmalat, Amerikalı yatırımcılara karúılı÷ı olmayan 100 milyon dolar de÷erinde hisse senedi satmıú ve mal varlı÷ını 8 milyar dolar úiúirmiútir. Parmalat, Aralık 2003’te Bank of America'da bir hesaptaki 4.9 milyar Eurosunun kayboldu÷unu açıklamıú, ancak banka böyle bir hesabın hiç açılmadı÷ını belirtmiúti. Bilançolarında 4.2 milyar Euro nakdi oldu÷unu açıklayan Parmalat ùirketi, 8 Aralık'ta vadesi gelen 150 milyon Euro'luk tahvilini ancak banka ve hükümet kredileriyle ödeyebilince zihinlerde ilk soru iúaretleri do÷muútu. Parmalat’ın hesaplarındaki kaybın çok yüksek boyutlarda olması, bu skandalı dünyanın en büyük skandallarından biri haline getirmiú ve Parmalat denetçileri hakkındaki soruların artmasına neden olmuútur. Parmalat’ın kayıtlarında milyarlarca dolar açık çıkması nedeniyle “Avrupa’nın Enron’u” olarak adlandırılmaktadır (Bayraktar, 2007: 42-44).