• Sonuç bulunamadı

2. YEREL YÖNETİMLER, DEMOKRASİ VE YÖNETİŞİM

2.2. Demokrasi, Yerel Demokrasi ve Katılımcı Yerel Demokrasi

2.2.2. Demokrasinin Temel İlkeleri

Demokrasinin temellerini oluşturan bazı ilkeler vardır. Demokratik toplumlarda demokrasiden söz edilebilmesi için bu temel ilkelerin hayata geçirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Şekil 1’de demokrasinin temel ilkeleri gösterilmiştir.

Şekil 1: Demokrasinin Temel İlkeleri

2.2.2.1. Özgürlük ve Eşitlik

Bir ülkede demokrasinin var olup olmadığının temel göstergesi olan özgürlük demokrasinin ilk öğesi ve ortak göstergelerinden biridir. Özgürlük tanım olarak en geniş anlamıyla, insanın düşündüğünü ve dilediği her şeyi kesinlikle yapabilmesidir. İnsanlar bu anlamda özgürlüğe hiçbir zaman sahip olmamışlardır ve

24

olamayacaklardır (Özerkaya, 1984: 34-35). Çünkü özgürlükten kastedilen herkesin her zaman ve her yerde istediği gibi davranması anlamı çıkartılmamalıdır. Demokrasilerde aslolan özgürlük tüm vatandaşların anayasal ve kanuni sınırlar içerisinde, bir başkasının özgürlüğüne müdahalede bulunmadan dilediğini yapabilmesidir. Demokrasi ile yönetilen toplumlarda her türlü düşünce savunulabilir ve her türlü düşünceyi savunanlar o düşünceler doğrultusunda örgütlenebilmelidir (Demir, 2010: 597-611).

Mutlak demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biriside eşitliktir. Eşitlikten kastedilen herkesin her yönden eşit olduğu durum anlaşılmamalıdır. Sözü edilen eşitlik devletin halka götürdüğü hizmetlerde, kanunlar çerçevesinde tüm halkın eşitliğidir. Yani yapılan hizmetlerde vatandaşlar arasında dil, din, ırk, cinsiyet, felsefi inanç, yaş, eğitim, ideolojik ve siyasi görüş farklılıkları gözetmeden herkese eşit olarak uygulanmasıdır (T.C. 1982 Anayasası: md. 10).

Kuşkusuz demokrasilerde düşünce özgürlüğüne sınırlamalar veya müdahaleler söz konusu olduğu durumlarda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Yine demokrasiler de eşitlikten bahsedebilmek içinde kişilerin kişisel ve özel durumlarına bakılmadan hizmetin ifası gerçekleştirilmelidir.

2.2.2.2. Siyasal Temsil

Kavramsal açından siyasal temsil, demokrasi uygulanması önemli unsurlardan biridir. Temsil kavramının siyasal alana uygulanması sonucu millet “temsil olunan kişi”, halkın seçtiği kişiler de “temsilci” olarak kabul edilmiştir (Gözler, 2001:117). Siyasal temsilde halk kendisini yönetecek kişileri seçim mekanizmalarıyla seçer. Dolayısıyla günümüzde demokrasinin odak noktasında, yöneten ile yönetilen arasındaki temsil ilişkisi yer almaktadır. Anlaşılacağı üzere yöneten de yönetilende halktır. Ancak halk kendi içinde bazı kişilere temsil mekanizması yoluyla kendisini yönetme yetkisini devretmiştir. Demokratik temsil olgusu zorunlu olarak egemenliğin halkta olduğunu kabul etmektedir. Siyasal temsili değişik görüşler de kendi içinde gruplandırmışlardır (Türe, 2005: 68-97).

 Temsili bir yetki devri olarak gören görüşe göre temsilci, halkın içinden temsil ettiği kesimin eylemlerini yapar. Bu düşüncede temsil eden ile temsil

25

edilenin aynı sorumluluğu paylaşmakta olup temsilcinin yaptıkları sanki temsil edilenler tarafından doğrudan yapılmış gibidir.

 Temsil edenin sorumluluk özelliklerinin ön plana çıktığı ikinci görüşte temsil eden temsil ettiği vatandaşların görüş ve düşünceleri dışında hareket etmez. Temsil edenin temsil edilenlere karşı sorumluluğu, görevinin temsil edilenler tarafından son verilmesi ile belli olur.

 Oransal temsil sistemi olarak adlandıran üçüncü görüşe göre toplumun ırk, dil, din, yaş ve cinsiyet gruplarının yanında siyasal tercihlerinin de parlamentoda temsilini öngörülmektedir. Asıl olan nokta toplumdaki farklı grupların oransal olarak yansıtılmasıdır.

 Dördüncü temsil görüşüne göre simgesel bir birliktelik söz konusu olup temsilci kişiliğinde toplumun özlediği ve beklediği nitelikleri taşımalıdır. Adam kayırma, yolsuzluk ve rüşvet vb. gibi kötü davranış biçimlerinden yakınan toplum temsilcilerden şeffaflık, dürüstlük gibi nitelikler arayarak söz konusu simgeselliği örneklendirilmiştir.

 Temsilcinin eylemi söz konusu olduğu son yaklaşıma göre ise, temsil eden temsil ettiği kişilerin çıkarlarını sağlıyorsa görevini yerine getiriyor demektir. Bu yaklaşıma “evrensel yaklaşım” olarak da adlandırılmakta olup temsilcinin bağımsızlığı söz konusudur.

Çağdaş temsil anlayışının sağlam bir zemine oturtulması için temsilin dayanaklarının saptanması gerekmektedir. Siyasal temsil içerisinde barındırdığı düşünce ve yaklaşımlarla temsili demokrasinin sağlanmasında büyük önem arz etmektedir.

2.2.2.3. Siyasal Katılım

Katılma olgusu bilindiği üzere demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Her toplumsal yapı içerisinde farklı içerik ve biçimde de olsa bir katılma uygulaması mutlaka vardır. Siyasal katılımcılık koşullar değişse de aynı kalması bakımından toplumsal gelişmenin belli bir aşamasında devreye giren ve demokrasiyi doğuran, şekillendirip gelişmesine yardımcı olan bir etmen olarak değerlendirilmektedir. Bu

26

durum demokrasinin katılmayla arasındaki ilişkide birinci aşamadır. İkinci aşama ise gelişen dünya düzeninde toplumların devlet öncülüğünde demokratik ilkelere göre örgütlenmesi ile başlayıp günümüzde karar ve kontrol sistemlerinin tekelleşmesinin olumsuz etkilerini gidermek ve demokratik değerleri sürdürme aracı olarak katılmanın kullanıldığı aşamadır (Uysal, 1984: 109-134).

Siyasal katılım vatandaşların kendini yönetecek kişileri seçmesinin ardından, siyasi iktidarların özellikle uygulama kararlarına içinde bulunduğu kendi örgütleriyle veya diğer katılım mekanizmalarıyla istediği zaman katılabilmesi, alınan kararları etkileyebilmesi, gerekli olan durumlarda değiştirebilmesidir (Demir, 2010: 597-611). Özellikle doğrudan demokrasinin temel dayanağını oluşturan siyasal katılım demokrasinin vazgeçilmez bir ilkesidir.

2.2.2.4. Haklar

Hak özgürlüğün somutlaştırılmış biçimidir ve özgürlüklerin uygulanması aşamasında karşımıza çıkar. Bir isteme yetkisi olarak da adlandırabileceğimiz hak kavramı eğer bir kişinin herhangi bir konuda hakkı var ise devletten veya diğer kişi ve kuruluşlardan onun yerine getirilmesini talep etme yetkisine sahiptir demektir. Anayasa hukuku alanında hak bir kişiye anayasa tarafından verilmiş bir irade gücü veya bir nevi isteme yetkisidir (Gözler, 2002: 147). Hak ile özgürlüklerin sağlanması için kişilere anayasa ve kanunlar ile yetkiler tanınmıştır.

Demokratik bir sistemde siyasal makamları belirlemek için yapılan seçimlerin bir anlam ifade edebilmesi için, temel hak ve özgürlüklerin tanınmış ve korunmuş olması şarttır. Hak ve özgürlükle ilgili konularda çeşitli anlayış ve sınıflandırmalar vardır. Öte yandan temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına ilişkin değişik sistemler var olduğu gibi sınırlandırılmasında da çeşitli kurallar bulunmaktadır. Bunun dışında kişi haklarının devlet içinde korunması da söz konusu iken uluslararası alanda buna ilişkin sistemler mevcuttur. Demokrasinin tanımlanmasında da yer verilen, temel kamu haklarının tanınması ve teminat altına alınması, bu kavramın önemini vurgulamaktadır (Demir, 2010: 597-611).

Benzer Belgeler