• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.5. KALKINMADA ALTERNATİF YAKLAŞIM SÜRDÜRÜLEBİLİR

3.1.1. Demokrasi Nedir?

Demokrasi günümüzde yaygın olarak kullanılan kavramlar arasında yer almaktadır. Demokrasinin son derece yaygın olarak kullanılması konusunda birçok sorun karşımıza çıkmaktadır. Demokrasinin birçok defa kullanılması sonucunda onu anlamsızlaşacak şekilde belirsiz hale getirmektedir. Demokrasi kelimesinin bir kavram getirilmesi sonucunda anlamı daha da genişlemektedir250.

Demokrasi seçimlerde oy kullanmanın yanında vatandaşlara temel hak ve hürriyetler, sosyal ekonomik ve siyasal hak ve ödevler verilen güvenilir, katılımlı bir siyasal sistemdir. Geniş anlamda demokrasi gücünü halkın hareketlerinden almaktadır. Çevre hareketleri, kadın hareketleri, öğrenci hareketleri ve halkın gündeme getirdiği diğer konular değişiklik getirmek amacıyla toplanan insanların ortak hareket noktalarını oluşturmaktadır251.

Demokrasi halkın yönetimin içinde bulunmasıdır. Halkın egemenliğine dayanan siyasal sistem olarak karşımıza çıkan demokrasinin sahip olması gereken bazı unsurlar bulunmaktadır. Bunlar siyasal özgürlükler, hukuk devleti, iktidarın sınırlandırılması, kuvvetler ayrılığı, şeffaflık, laiklik, demokrasi kültürü, sivil toplum ile özgürlük ve yargı güvencesidir.

Siyasal özgürlükler demokrasinin vazgeçilmez koşulları arasında yer almaktadır. Siyasal özgürlüklerin bünyesinde siyasal katılım özgürlüğü, sivil özgürlükler ile siyasal rekabet özgürlükleri yer almaktadır. Seçme ve seçilme özgürlüğü, siyasal faaliyetlerde bulunma (siyasal parti kurma, üye olma, dernek kurma, toplantı ve mitinglere katılma 249 A.g.e., s.250.

250 Mustafa Erdoğan, Anayasal Demokrasi,3. Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1999, s.204. 251 John Clark, Kalkınmanın Demokratikleşmesi Gönüllü Kuruluşların Rolü, (Çev:Serpil Ural),

vs.) siyasal katılım özgürlüğü arasında yer almaktadır. Düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, yaşam hakkı, kişi dokunulmazlığı sivil özgürlüklerdendir. Siyasal rekabet özgürlükleri siyasal partilerin farklılığını ve çeşitliliğini, seçimlerin rekabet içinde yapılmasını, parti liderliğinin herkese açık olmasını ifade etmektedir.

Hukuk devleti halkın seçtiği yöneticileri yaptığı işlem ve eylemlerin yargı yoluna açık olması ve hukuk kuralları içerisinde hareket edilmesini sağlamaktadır.

Siyasal iktidarın güç ve yetkilerinin sınırlandırılamaması hukuk devleti ilkesine ters düşmektedir. Sınırsız güç ve yetkilere sahip siyasal iktidar siyasal özgürlükleri sınırlandırabilmekte hatta ortadan kaldırmaktadır.

Kuvvetler ayrılığı yasama, yürütme ve yargı güçlerinin tek elde toplanmamasını ifade etmektedir. Kanun yapma yasamaya, kanunu uygulama yürütmeye, ortaya çıkan uyuşmazlıkların kanunlara uygunluğunu yargı sağlamaktadır.

Demokrasi için yöneticilerin eylem ve işlemleri toplum düzeri çerçevesinde mutlaka açık olmalı ve yurttaşların yönetim hakkında bilgi edinme hak ve özgürlüklerinin bulunması gerekmektedir.

Demokrasi bireylerin inançlarına müdahale etmemeyi savunmaktadır.Bireylerin inançlarına eşit mesafede olmalıdır. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü bakımından gereklidir.

Siyasal özgürlükler sadece kanun ile korunmamaktadır. Demokrasi kültürü bireylerin diğerlerinin hak ve özgürlüklerine saygılı olmayı gerektirmektedir.

Demokrasinin oluşumu ve kurumsallaşması güçlü ve etkin bir sivil toplumun olmasını gerekli kılmaktadır. Siyasal iktidar karşısında hak ve özgürlüklerin sağlanması ve teminatı sivil toplumun kurumsallaşması sonucu gerçekleşecektir252.

Demokrasiden söz edebilmek için halkın yönetimle ilgili kararların alınması sırasında söz hakkının bulunması gerekmektedir. Bu söz hakkı kaynağını anayasadan ve

252 Coşkun Can Aktan, Yeni Bir Sistem Arayışı Demokrasi Poliarşi ve Demarşi, 1.Baskı, Çizgi

diğer normlardan almaktadır. Demokrasinin varlığı halkın siyasal kararları almaya yetkili olmasına ve bu kararların fiilen uygulamasına bağlıdır253.

Özgürlük ve yargı güvencesi olmazsa demokrasi sadece seçim ile çoğunluğun diktası haline gelmektedir. Çoğunluğun oylarına dayalı sistem toplumun bütününe saygı göstermiyorsa bu durumda keyfilik sözkonusudur. Demokraside adalet ve özgürlüğün gerekleri yöneticilerin sağduyusuna bırakılmamalıdır. Özgürlükler bünyesinde düşünce ve kanaat özgürlüğünü, haber alma ve yayma özgürlüğünü barındırmaktadır. Bu özgürlükler kurumsal ve yasalar tarafından güvence altına alınmalıdır254.

3.1.2.Demokratik Sürecin Özellikleri

Demokrasi yönetimin istenilen seviyede gerçekleşmesi amacıyla seçim, halkoyu, referandum gibi süreçleri kullanan bir sistemdir. Kitle iletişim seviyesi ile demokrasi arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır. Aktif medya sayesinde vatandaşlar görüş alışverişinde bulunabilir ve serbest topluma geçiş sağlanır. Eğitim düzeyi yüksek toplumların siyaseti takip etmesi kolay ve siyasal katılımı yüksek olmaktadır255. Nüfuslarının yarıdan fazlasının eğitimli olduğu ülkelerin demokrasiyi sürdürme şansı eğitim oranı bu seviyenin altında olan ülkelerden daha fazladır. Azgelişmiş ülkelerin standartlarını incelediğimizde demokratikleşme seviyesinin görece daha yüksek olduğu Latin Amerika’da demokrasi sağlıklı bir şekilde yaygınlaşmış ve yerleşmiştir. Dünyanın fakir ülkelerinin bulunduğu Afrika’da demokratik başarı daha az görülmektedir256.

Azgelişmiş ülkelerde demokratikleşme sorununu gelişmiş ülkelerden farklıdır. Aydınlar geleneğin güçlü otoritesinden kurtulmak istemektedir. Politikaya başka faaliyet alanlarının bulunmaması nedeniyle yoğun ilgi duyulmaktadır. Ayrıca sivil geleneğin de bulunmaması nedeniyle azgelişmiş ülkelerde yoğun politizasyon hareketleri yaşanmaktadır.

Azgelişmiş ülkelerde geçirdiği üç dönem bulunmaktadır. İlk dönem anayasal liberalizm dönemidir. Bu dönemde gelişmiş ülkelerde eğitim görmüş, liberal anayasacı

253 Erdoğan, a.g.e., s.206.

254 Ahmet Taner Kışlalı, Siyasal Sistemler Siyasal Çatışma ve Uzlaşma, 6. Baskı, İmge Kitabevi,

Ankara, 2003, s.244.

255 Handelman a.g.e., s.73. 256 A.g.e., s.74.

anlayışı benimsemiş aydınlar doğmuştur. Temel beklenti vatandaşlarının yabancılar adına hareket eden kamu yönetimine girmeleri hakkındaki sınırlamanın kaldırılması yönündedir. İkinci dönem anayasalcı liberalizmden aşırı milliyetçiliğe geçiş dönemidir. Yerli kültür önemsenerek müdahalelerde batılı meşruluk kalıpları kullanılmaktadır. Üçüncü dönem aydınların egemen ve iktidarda olduğu dönemdir. Bu dönemde sırasıyla aydınlar arasında bölünme olur, iktidardaki elit yöneticiler bağımsızlık yolunda kendilerini alt düzeyde aydın sınıfın temsilcisi olarak görür, yöneticiler kendilerini devletle özdeşleştirir, iktidardakilerle görüş anlaşmazlığına düşenler devletin düşmanı olarak görülmeye başlanmıştır257.

Bununla birlikte, azgelişmiş ülkelerde demokrasi uygulanırken kısmen başarı sağlanmakta çoğu zaman başarısızlıklarla yüz yüze kalınmaktadır. Demokrasi dalgası belli bir dönemde demokratik olmayan rejimlerden demokratik rejimlere doğru geçiş denemeleridir. Huntington modern dünyamızda üç demokratikleşme dalgasının gerçekleştiğinden söz etmektedir. Bu dalgalar nispeten azgelişmiş ülkeleri etkileyerek aynı zamanda demokratik olmayan geçişlerin de yaşanmasına neden olmuştur. İlk iki demokratikleşme dalgası önceden demokrasiye geçmiş ülkelerin bir bölümünü demokratik olmayan ters bir yöne doğru sürüklemiştir258.

Birinci demokratikleşme dalgasının kökleri Amerikan ve Fransız devrimlerine dayanmaktadır. Bu zamanda otuzdan fazla ülke asgari düzeyde demokratik kurumlarını kurmuştur. Değişim Avrupa ve Pasifik’teki İngiliz eski sömürüleriyle sınırlı kalmıştır. I. Dünya Savaşından sonra demokrasi eğilimi yavaşlayarak tersine dönmeye başlamıştır. Rejim değişiklikleri komünist, faşist ve militarist ideolojilerin yükselişinin sonucudur259.

İkinci demokratikleşme dalgası II. Dünya Savaşı’ndan başlayarak kısa bir süre devam etmiştir. Bu dalga II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı yapılan mücadele ile Afrika ve Asya’daki sömürgeciliğin çöküşünü başlatmıştır. Pek çok azgelişmiş ülke demokrasiyle tanışmış, fakat çoğu ülke sadece seçime dayalı demokrasinin

257 Aytekin Yılmaz, Modern Demokrasi: Gelişimi ve Sorunları, Yeni Türkiye Yayınları, İstanbul,

2000, s.287-288.

258 Samuel P. Huntington, Üçüncü Dalga Yirminci Yüzyıl Sonlarında Demokratlaşma, (Çev:Ergun

Özbudun), Yetkin Yayınları, Ankara, 1996, s.10.

standartlarını yerine getirebilmiştir260. 1960’ların başına gelindiğinde ikinci demokratikleşme dalgası kendini tüketmiştir. Siyasal gelişme ve rejim değişiklikleri otoriter bir görünüm almıştır. Demokrasinin azgelişmiş ülkelerde uygulanabilirliği ve işleyebilirliği konusunda olumsuz görüşler hasıl olmuştur261.

Üçüncü demokrasi dalgası günümüze yakın tarihte meydana gelmiştir. Azgelişmiş ülkelere yayılmış olan bu dalganın yankısı hala devam etmektedir. Üçüncü dalgaya ait demokrasi hareketleri eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Doğu Bloku ülkelerinde dikkat çekmektedir262.

Demokrasi yönündeki hareket küresel niteliklidir. Onbeş yıl içerisinde demokrasi dalgası Güney Avrupa’dan başlamıştır. Ardından Latin Amerika’yı kaplayarak Asya’ya geçmiş ve Sovyet Bloku diktatörlüklerini yıkmıştır. 1974’te on Güney Amerika ülkesinin sekizinde demokratik olmayan rejim bulunmakta iken 1990’lara gelindiğinde demokratik rejimlerin sayısı dokuzu bulmuştur.

Görüleceği üzere demokrasi dalgalarının arasında ters dalgalar demokratlaşma dalgasındaki demokrasiye geçişlerin bir kısmını ortadan kaldırmıştır. II. Dünya Savaşı’nın ardından bağımsız devletlerin sayısı iki katına çıkmıştır. Dünyadaki demokratik devletlerin oranı bir düzenlilik görülmektedir. İki ters dalgasın altında dünyadaki ülkelerin %19.7 ve %24.6’sı demokratik rejime sahipti. İki demokratikleşme dalgasının doruğunda dünyadaki ülkelerin %45,3 ve %32,4’ü demokratikti. 1990’da bağımsız ülkelerden %45’i demokratik rejime sahipti263.

Benzer Belgeler