• Sonuç bulunamadı

Demografik Özellikler ve Uyku Kalitesini Etkileyen Etmenler

5. TARTIŞMA

5.7. Demografik Özellikler ve Uyku Kalitesini Etkileyen Etmenler

Uyku fizyolojisinde yaygın görülen uyku bozukluklarında cinsiyet farklılıkları tespit edilmiştir. Bununla birlikte uyku tıbbında cinsiyet farklılıkları üzerine araştırmalar sınırlı görünmektedir (27).

Cinsiyetin uyku kalitesi üzerine etkisi olduğu saptanmış ve kadınların daha fazla uyku problemlerine sahip oldukları belirtilmiştir. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar uyku ve cinsiyet anlamlı bir ilişki bulurken, diğer bazı çalışmalar ilişki bulamadığını ileri sürmüştür (89).

Kadınlarda uyku problemlerinin görülme sebebinin; daha önceki çalışmalarda belirtildiği gibi anksiyete ve depresyondan ziyade hormonal değişiklerle ilişkili olması muhtemeldir. Uykudaki hormonal etkilerin çoğu, hayvan modellerinde yapılan çalışmalarla ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmalarla kadın cinsiyet hormonlarının uyku üzerinde etkisinin olduğu, östradiol zirvelerin ve progesteron varlığının uyku bölünmesinde artış ve uyanık kalma süresi ile ilişkili olduğunu göstermişlerdir (27).

Bülbül ve ark. (8) adölasanların uyku kaliteleri üzerinde yaptığı çalışmada kadınların erkeklere göre daha fazla uyku problemi yaşadıkları bulunmuştur.

Dülger ve ark. (90) Obstriktif uyku apnesi ile yaş, cinsiyet ve BKI arasındaki ilişkiyi incelemiş, apne-hipopne indeksi’ni (AHİ) erkelerde anlamlı derecede yüksek bulmuşlardır.

Bizim çalışmamıza bakıldığında (Tablo 4.7.1.1. ) cinsiyet ve uyku kalitesi arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bunun sebebi, yetişkin bireylerin uyku durumunu etkileyebilecek diğer değişkenlerin ( fiziksel, psikolojik, çevresel vb.) benzer olması olabilir.

Yaş ve Uyku Kalitesi

Yaş ve cinsiyet uykuyu etkileyebilen etmenler arasındadır. Yaşlanma ile birlikte toplam uyku süresi, uyku verimi ve derin uyku azalır. Gece uyanma sayısı ve gece boyunca uyanık kalma süresi, yaşlanma ile birlikte artmaktadır. Uykudaki bu yaşla ilgili değişiklikler

71

sadece sirkadiyen ve homeostatik süreçlerdeki değişikliklerle değil, aynı zamanda yaşlanmayla ilgili bazı normal fizyolojik ve psikososyal değişikliklerle de ilişkili olduğu bilinmektedir (91).

Yaşlanma, uyku sürekliliği ve yapısı gibi parametrelerde değişikliğe sebep olabilir.

Genç yetişkinlerle karşılaştırıldığında, uykusuzluk prevelansı, orta ve yaşlı yetişkinlerde daha yüksektir ve yaşla birlikte artmaktadır. Yaşlı yetişkinlerin %50'ye varan oranda uykusuzluk belirtileri vardır. Birçok yaşlı yetişkin uykuya dalma, uykuda kalma veya erken uyanma gibi sorunlar yaşamaktadır, bu da gündüz uyanık kalmada zorluğa sebep olur ve bu durumların toplamı uykusuzluk tanısını garanti eder. Ancak Brewster ve ark. (92) uykusuzluğun yaşlanmanın normal bir parçası olduğu anlamına gelmediğini; uyku ortamı, ilaç tedavisi, tıbbi ve psikiyatrik bozukluklar gibi faktörlerin uykusuzluk riskini arttırabileceğini ileri sürmektedir.

Aysan ve ark. (89) üniversite öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada yaş ile uyku kalitesi arasında ilişki bulunmamıştır. Bu durumun çalışmaya katılan kişilerin yaşlarının birbirine yakın olmasından kaynaklanabileceği düşünülmüş, adölasanlar üzerine yapılan başka bir çalışmada yine benzer şekilde yaş ve uyku problemleri arasında ilişki bulunmamıştır (8).

Uyku kalitesini belirlemek için 364 hemşirelik öğrencisi arasında yapılan kesitsel bir anket çalışmasının sonuçlarına göre ilerleyen yaş durumu ile uykusuzluk riskinin artması anlamlı derecede ilişkili bulunmuştur (93).

Bizim çalışmamıza bakıldığında (Tablo 4.7.1.1.), literatürdeki çalışmalara benzer şekilde yaş ve uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Çalışmamızda uyku kalitesi ve yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunmamasının sebebi çalışmaya katılan bireylerin genel olarak birbirine yakın yaş aralığında olması olarak düşünülmektedir.

Medeni Durum ve Uyku Kalitesi

Yetişkinlerin çoğu bir eş ile birlikte uyumaktadır. Çiftlerin büyük bir kısmında, uyku problemleri ve ilişki sorunları birlikte yaşanmaktadır, ancak ilişki durumu ile uyku arasındaki korelasyon üzerine çok az sayıda çalışma yapılmıştır (94).

Karagözoğlu ve Bingöl (95) çalışmasında, evli bireylerin bekârlara göre daha iyi uyku kalitesine sahip oldukları saptanmıştır ancak bu fark anlamlı bulunmamıştır.

72

Üstün ve Yücel (96) hemşirelerin uyku kalitelerinin incelenmesi üzerine yaptığı çalışmada; evli hemşirelerin PUKİ puanları bekâr ve boşanmış hemşirelere göre daha yüksek bulunmasına rağmen bu farklılık önemli bulunmamıştır.

Bir çalışmada horlayan biriyle birlikte uyuyan kadınların horlamayan biriyle uyuyan kadınlara göre uykusuzluk sorunu olduğunu olduğunu bildirenlerin oranının diğerlerine göre üç kat daha fazla olduğu saptanmıştır; bu da bir eşte uyku bozukluğunun diğer eşte uyku bozukluğu riskini artırabileceğini düşündürmektedir (94).

Balcı (39), yetişkin bireylerin beslenme durumları ile uyku kalitesi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi üzerine yaptığı çalışmasında uyku kalitesi ve medeni durum arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulamamıştır.

Öztürk ve Ayhan (97), 105 kadın üzerinde yaptığı çalışmada uyku kalitesi iyi olan kadınları çoğunun (%78,9) evli olduğu saptanmış, bu araştırmada medeni durum ve uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (Öztürk M E).

Hale (98) 2005 yılında 25-64 yaş arası 7000'den fazla kişinin 24 saatlik uyku durumlarını incelemiş; evli insanlar bekârlara göre sağlıklı uykuya daha yatkın olduğu saptamıştır.

Bizim çalışmamızda (Tablo 4.7.1.1) iyi uyku kalitesine sahip bireylerin çoğu (%61,2) evli bireylerden oluşurken, kötü uyku kalitesine sahip bireylerin çoğu (%69,8) bekârdır.

Uyku kalitesi yönünden evli ve bekârlar bu çalışmada benzer bulunmuştur ( p>0.05).

Ekonomik Durumu ve Uyku Kalitesi

Düşük sosyo-ekonomik durum, kısa veya uzun uyku süresi ve artmış mortalite riski ile ilişkili olan uyku bozukluğu (örn., uyku apnesi) ile ilişkilidir. Birleşik Krallık'ta sosyoekonomik konum ve uyku süresi arasındaki ilişkiyi araştırmak için gerçekleştirilen bir araştırmada 1473 (647 erkek, 826 kadın) denek üzerinde çalışılmış, sağlıklı uyku süresinde sosyoekonomik düzeyin düşüşüyle birlikte genel bir azalma olmasına rağmen bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Bu araştırma sonucunda yoksul durumdaki insanların daha az uykuya sahip olduklarına dair çok az kanıt bulunmaktadır (99).

Moore ve ark. (100) 1139 yetişkinden oluşan bir toplum örneğinde, sosyo-ekonomik durum ve sağlıklı uyku ilişkisini incelediği araştırmada daha yüksek gelir daha iyi fiziksel sağlık ve psikolojik sonuçlar ile ilişkili bulunmuştur. Uyku süresi; hem fiziksel sağlık hem

73

de zihinsel sağlık ile ilişkili bulunmuş ancak bu açıdan bakıldığında sosyo-ekonomik durum ile uyku arasında ilişki bulunmamıştır.

Bizim çalışmamızda bireylerin durumları TÜRK –İŞ ‘in açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına göre kötü, orta, iyi olarak gruplandırılmıştır. Bu gruplama ile uyku ilişkisine bakıldığında (Tablo 4.7.1.1 ), sosyoekonomik durum ile uyku kalitesi arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Sosyoekonomik durum ile uyku kalitesi arasında ilişki bulunamamasının sebebi; çalışmaya katılan bireylerin gelir durumunun benzer olmuş olması olabilir.

Eğitim Düzeyi ve Uyku Kalitesi

Hale (98) 7000’den fazla kişi üzerinde yaptığı çalışmada üniversite eğitiminden aşağı seviyede eğitim alan kişilerin, sağlıklı uykuya sahip olma durumlarının daha az olduğu saptamıştır.

Balcı (39)’nın yaptığı çalışmada eğitim durumu ile uyku kalitesi arasında ilişki bulunmamıştır.

Öztürk ve Ayhan (97)’ın Türkiye’deki kadınlar üzerinde uyku kalitesi, obezite ve antropometrik ölçümleri arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmada; eğitim düzeyi ve uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Bizim çalışmamız da (Tablo 4.7.1.1) yukardaki çalışmalrla benzer şekilde, eğitim durumu ile uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Sigara Kullanımı ve Uyku Kalitesi

Sigaranın içinde bulunan uyaran etkiye sahip olan nikotinin etkisiyle; gece boyunca uyku yoksunluğuna, sigara içmeyen kişilere göre daha fazla solunum problemi yaşanması sebebiyle uykuya dalmada ve uykuda kalmada güçlüğe sebep olabileceği belirtilmiştir (101).

Stipelman ve ark. (102) sigara içimi ile uyku arasındaki ilişkiyi inceleyen, 20.000 bireyden fazla kişiyi kapsayan bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre sigara içen kronik romatizmal hastalığı olan bireylerin, daha önce hiç sigara içmemiş bireylere göre daha fazla uyku problemi çektiği ortaya çıkmıştır.

Angelone ve ark. (93)’nın hemşireler üzerinde yürüttüğü bir çalışmada gündüz uykululuk durumu ve sabah yorgunluğu ile sigara kullanımı arasında anlamlı ilişki olduğunu bildirmiştir. Üstün ve Yücel (96) ise tam tersine sigara kullanan ve kullanmayan hemşirelerin uyku kalitesi arasında farklılık bulamamıştır.

74

Adölasanlarda uyku üzerine yapılan bir çalışmada sigara kullanan öğrencilerin kullanmayanlara göre daha fazla uyku problemi yaşadıkları bulunmuştur (8).

Sönmez ve ark. (103) hemşireler üzerinde yaptığı bir çalışmada Epworth skoru 10’un üzerinde olan bireylerde sigara kullanımı, skoru 10’dan az olan bireylere göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.

Bizim çalışmamızda uyku kalitesi ile sigara ilişkisine bakıldığında (Tablo 4.7.1.2.) hem iyi hem de kötü uyku kalitesine sahip bireylerin çoğu (bunlar sırasıyla %58,7 ve %52,7) sigara kullanmamaktadır. Uyku kalitesi ve sigara kullanımı arasında bir ilişki bulunmamıştır.