• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: KURUMSALLAŞMADA İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN

3.1. Değişim Kavramı

Çağımız, insan düşüncesinin sürekli olarak değiştiği nazik ve buhranlarla dolu bir devre içindedir. Bu devrenin en sarsıcı olayı ise, hiç kuşkusuz değişim neden olduğu yeni toplum yapısıdır. Porter (1998) ucuz iş gücü ya da ölçek ekonomisi sayesinde rekabet üstünlüğü elde etmenin geçmişte kaldığını, günümüzde en önemli üstünlük sağlama yollarından birinin yenilik olduğunu belirtmektedir. Farklı şekillerde karşımıza çıkan değişim rüzgarları, insanı ve insanla ilgili her şeyi farklılaştırmakta; yeni tür aile düzenleri, değişik çalışma ve yaşama biçimleri, yeni bir ekonomi, yeni siyasal anlaşmazlıklar ve hepsinin ötesinde değişik bir bilinç getirmektedir. Bu değişimlere sebep olan ana nedenlerden birincisi, uygarlıkların bütün öğelerinin kaynağı olan toplum inançlarının, düşüncelerinin ve zihniyetinin tamamen değişmiş olması; ikincisi ise, bilim ve tekniğin yeni buluşlarının doğurduğu yepyeni yaşam ve düşünce koşullarıdır.

Değişim ve yeniden yapılanma, varlığını sürdürmek ve büyümek isteyen işletmeler için en çok üzerinde durulan konulardan birisidir. Dünyadaki gelişmeler göz önüne alındığında büyük ölçekli işletmelerden orta ve küçük ölçekli işletmelere kadar, kar amaçlı işletmelerden kar amacı gütmeyen işletmelere kadar tüm işletmelerde değişim ve yeniden yapılanma olgusu söz konusu olabilmektedir (Aydıntan, 2005:72).

Günümüzde yaşanan değişim, eski rekabet koşullarını ve başarı kurallarını ortadan kaldırmakta ve işletmeleri, içe dönük yeniden yapılanma arayışlarını yönlendirmektedir. Bu amaçla işletmeler; örgütsel yapılarında, iş süreçlerinde, görev tanımlarında ve

teknolojik yapılarında, yeniden yapılandırma faaliyetlerine hız vermektedirler (Bayer, 2005:128).

Değişim olarak adlandırılan kavram “ister planlı, ister plansız olsun herhangi bir sistemin (organizma, kişi veya örgüt), bir süreç veya ortamın, bir durumdan başka bir duruma dönüşmesi olarak tanımlanabilir” (Akyüz, 2001:2). Bir diğer tanıma göre değişim “mevcut olan durumumuzun, iletişim ve irtibat halinde olduğumuz çevre koşullarının ihtiyaçları karşısında artık çaresiz ve kayıtsız kalması durumunda bizi yeniden yapılandıracak ve o ihtiyaçları giderebilecek düzeyde bireysel ya da organizasyonel anlamda yeni fikirler üretebilmeye karar verme ve bunu uygulama sürecidir” (Vardar, 2001:15).

Yaşadığımız dünya üzerinde her gün birtakım değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişikler de hiç şüphesiz işletme ve örgütleri büyük oranda etkilemektedir. Toplum, yeniliğin kaynağının araştırma-geliştirme olması ve bilgi alanında faaliyet gösteren insan sayısının artması nedenlerinden ötürü bilgi toplumu olmaya doğru gitmekte, tüm yönleriyle yeni özellikler kazanmaya başlamaktadır. Kurumsal değişim; “örgütsel alanların yeniden yapılandırılması ve farklı eylem düzeyleri arasında yeni ilişkilerin kurulması anlamına gelir” (Bayer, 2005:129).

Tüm bunların neticesinde, örgütün iç ve dış çevre şartlarına karşı esneklik kazanabilmesi için organizasyonların yapılarında küçük veya büyük birçok yenilik çalışması yapılmaktadır. Bir örgütün çevre şartlarına karşı esneklik kazanması, o örgütün güçlü yönlerine bağlı olarak ekonomik, sosyal, hukuki vb. değişimler karşısındaki kırılganlık oranını en aza indirmek konusunda fayda sağlayacaktır. Çevreyi oluşturan rekabet, yenilik, tüketici talepleri, hükümet politikaları, artan eğitilmiş ve ne istediğini bilen insan sayısı gibi ana unsurlar, işletmelerin gelişmeleri ve büyümeleri için değil, en azından oldukları yerde varlıklarını devam ettirebilmeleri için yeni stratejiler, yeni çalışma yöntemleri ve yeni çıktılar, yani mal veya hizmetler üretmeleri gerekmektedir.

Tablo 2.’de işletmelerin değişim süreci ile ilgili ifadeler yer almaktadır. Sırasıyla; hazırlık, süreçleri tanıma, vizyon oluşturma, teknik ve sosyal çözümler, nihayetinde çözüm. Hazırlık olarak ifade edilen aşama işletmenin değişim alt yapısını oluşturan ve

yer alan süreçlerin tanınması ve buna bağlı olarak oluşturulacak vizyon, teknik ve sosyal açıdan süreçlerde ve işletmede var olan sorunları çözümlemek, en sonunda da bu düzenlemeler ışığında pilot uygulamalarda bulunmak işletmelerde değişim sürecini özetler nitelikte olacaktır. Pilot uygulamalar kısmında çalışan işgücünün nitelikleri ve eksikliklerini gözden geçirmek ve eğitimlerini tamamlamak sürecin son aşamasıdır. Tablo 2. İşletmelerde Değişim Süreci

Süreçler Açıklama

Hazırlık İşletmedeki yeniden yapılanmanın gerekçelerini ortaya koymak, üst yönetimde işletmedeki yeniden yapılanma için uzlaşma oluşturmak, yeniden yapılanmada görev alacak ekipleri oluşturmak.

Süreçleri Tanıma

Müşterileri ve ihtiyaçları belirlemek, işletmedeki mevcut performans düzeyini belirlemek ve ölçmek, süreçlerde yapılması gerekli değişiklikleri tespit etmek.

Vizyon İşletmedeki tüm süreçleri ve faaliyetleri anlamak, işletmede katma değer yaratan süreçleri ve faaliyetleri tanımak, işletmede gelişme için mevcut fırsatları ve olanakları tahmin etmek, işletmede ideal performans düzeyine ulaşılması için vizyon oluşturmak.

Teknik ve Sosyal Çözümler

İşletmede veri toplama konusunda model oluşturma, süreçler arasındaki ilişkileri yeniden incelemek, süreçlerde teknolojiden geniş ölçüde yararlanmak, planı uygulamak, işletmede müşteri ihtiyaçlarına en iyi ve hızlı cevap verebilecek işgöreni belirlemek ve yetki devretmek, çalışanların bilgi ve becerilerini tespit etmek, işgörenin ve çalışma gruplarının görev tanımını yapmak, liderlik, iş yönetimi ve işgören geliştirilmesi ile ilgili olarak yönetim yapısını spesifik olarak belirlemek, işletmede işgörenin işe alınması ve ğitimi konularında uygulama yapmak.

Dönüşüm İşletmede sistem tasarımını tanımlamak, işletmede pilot uygulamalar yapmak için test yapmak, işletmedeki tüm işgörenin bilgi ve becerilerini gözden geçirmek, işletmede bilişim sistemi kurmak, işletme süreçlerinde, yönetim ve kontrol ile ilgili olarak çalışanların eğitimini gözden geçirmek.

Kaynak: Papatya ve Hamşioğlu, (2004:268)

Rekabet ortamında işletmelerin ayakta kalabilmeleri çok daha güçlü, yapı ve sistemlere bağlıdır. Teknolojik yenilikleri yakından izleyip onlara ayak uydurabilmek, çeşitliliği ve seçiciliği hızla artan tüketici tercihleri, çalışanların motivasyonu ve kamuya yönelik

faaliyetlerde bulunma isteği, işletmelerin yönetim kalıplarında köklü değişimlere ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Bugün firmaları ayakta tutan gücün büyük ölçüde onların iç ve dış çevrelerindeki değişimlere duyarlı bir yapıyı gerçekleştirmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada kurumsallaşma olgusu bir şart olarak kendini kabul ettirmektedir.