• Sonuç bulunamadı

3.2 Gelişim Adına Uygulanabilecek Çalışmalar ve Yapılması Gereken

3.2.2 Sistem Odaklı Yapılması Gerekenler

3.2.2.1 Eğitim Politikası

3.2.2.1.8 Değerlendirme

Elde edilen veriler incelendiğinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin geliştirilip okul gelişiminin sağlanabilmesi için eğitimde hedeflenen ile ulaşılan durum

98

eğitim-öğretim sürecinin denetlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. G14‟ün “Planlanan yere ulaştık mı ulaşmadık mı? Neresindeyiz?” şeklinde ifade ettiği gibi mevcut durum sorgulanmalıdır. Daha önce söz edildiği üzere katılımcıların gelişimin devlet politikası haline gelmesi ve sistem bazında uzun vadeli gelişimsel hedefler konması gerektiğini düşündüklerinden dolayı denetleme ve değerlendirme faaliyetleri de ilk önce sistem bazında yapılmalıdır. Katılımcılara göre “devlet eğitimin nerede olduğuna bakacak ve nereye gelmesi gerektiğine karar verecek” (G4). Bu işlemin ardından ise daha önceden belirlenen ve ulaşılmak istenen hedefe gidebilmek için hangi noktaların eksik olduğunun tespiti yapılacak ve gerekli düzenlemeler yapılarak yola devam edilecektir. G12 bu noktadaki görüşünü aşağıdaki şekilde ifade etmektedir:

Tabi ki nasıl ki bir canlının insanın hayatı değişiyor sürekli ve yeni ortamlara adaptasyon gerektiriyor. Eğitimde uygulanan yeni bir program da her yılsonunda veya her 5 yılsonunda bir kontrolden geçirilmeli, aksayan yönlerinin düzeltilmesi lazım. Denetim de lazım. Kontrol mekanizmalarının olması gerekmektedir çünkü bu kontrol mekanizmaları olmazsa işte başladık eksik gördük, bu eksikle gidemeyiz. Bir sonraki uygulamada sistemi değiştirmemek kaydıyla o eksiklikleri giderirsin. Fazlalık varsa da çıkarırsın. Yani programı hafif revize edersin.

Sistem bazında genel değerlendirme yapıldığı gibi okul bazında ve öğretmenlere yönelik de değerlendirmeler yapılmalıdır. Bir önceki hizmet içi eğitim bölümünde söz edildiği gibi faydalı hizmet içi eğitim kurslarının düzenlenebilmesi için değerlendirme ve denetlemeler yapılarak eksikliklerin görülmesi gerekmektedir. Ancak katılımcılara göre ülkemizde „denetmen‟ kelimesiyle ilgili kavram algısının da değişmesi gerektiği görülmektedir. Eskiden olduğu gibi “korkutucu model değil rehber olması” (G8) gerekmektedir. Katılımcılar denetmenlerin “dıştan bir göz” (G5) olarak öğretmene yardımcı olması ve yol göstermesi gerektiğini dile getirmektedirler. Katılımcıların ifadelerine göre gelişmiş ülkelerde uygulanan günümüz denetiminde müdür veya bir öğretmen bir konuda takıldıkları zaman,

99

denetmenler onları “şöyle yaparsan daha iyi olur, falan ülkede şöyle yapılıyor, şu denenmiştir sen de dene” (G8) şeklinde yönlendirmektedirler. Benzer durumun bizim ülkemizde de bulunması gerektiğini ve eski denetmen anlayışının değişmesi gerektiğini düşünen G13 düşüncelerini şu şekilde dile getirmektedir:

Eski model denetim olmaz. Müfettiş geldi sınıfa girecek sorgulayacak eksik bulduğunda öğretmeni ikaz edecek azarlayacak ya da rapor yazacak eski denetmen rehber olması lazım. Ama mutlaka denetimin de olması lazım diye düşünürüm. Çünkü herkes her şeyi doğru yapmayabilir. Yönlendirmeye ihtiyacı olabilir. Denetmen geldiği zaman yönlendirme anlamında tavsiyelerde bulunma anlamında. Kesinlikle eleştirme rapor yazma anlamında değil.

Elbette ki bu tarz bir denetleme anlayışına sahip olan denetmenlerimizin olabilmesi için katılımcılara göre denetmen seçme politikamızda da düzenlemelerin yapılması gerekliliği doğmaktadır. Katılımcılar denetleme yapmak için okullarına gelen ancak donanım olarak yeterli düzeyde olmadığı bilinen denetmenlere karşı öğretmenlerde bir rahatlık ve boş vermişlik gördüklerini ifade etmektedirler. Denetmenlerin G12‟nin “benden üst olması lazım, daha bilgili olması lazım ki ben da saygı duyayım” dediği gibi bilgili ve donanımlı olması gerekmektedir. Katılımcılara göre ülkemizdeki denetmenlerin yaşlarının genç olması da bir dezavantaj olarak görülmektedir çünkü “öğretmenlikte deneyimler çok önemlidir, yaşarken farkında olmadan bir sürü bilgi biriktirir” (G13). Denetmen olmadan önce resim, müzik, büyük sınıflar, küçük sınıflar gibi her alanda ders verip ilköğretimin her köşesinin “deneyimlenmesi” (G7) ve yöneticilik de yapması gerekmektedir. Bu sebeple de denetmen seçerken her alanı deneyimleyip deneyimlemediği de ölçülmelidir. Belirli bir deneyime kavuşmak için önce öğretmen, sonra müdür muavini, sonra müdür ve daha sonra denetmen olarak “basamakları adım adım” (G13) çıkmaları gerekliliği getirilmelidir. Ayrıca üniversitelerde eğitim yönetimi ve denetimi alanında yüksek lisans yapma şartı konması da katılımcıların önerilerinden bir tanesidir. Böylece

100

alanında uzman kişiler yetiştirilebilecek ve eğitim dünyasına bilgili denetmenler kazandırılacaktır. G8 ve G3‟ün söz konusu durumla ilgili fikirleri şu şekildedir:

Yani bu konuda iyi yetişerek, belli tecrübeler kazanarak, kıdemli olarak, bilgi yani bilgi yüklü ve yardımcı olabilecek şekilde rehberlik yapabilecek kişiler seçilmesi gerekir. Hem öğretmenliği her sınıfta yapmış, hem de yöneticilikten geçmiş kişiler. Tabi ki rehberlik, denetmenlik şart. Onlar da sistemin bir parçasıdır, eğitimin bir parçasıdır ama doğru ve faydalı yapıldığı derecede. (G8)

Denetmenlerin donanımı bilgi birikimi yeterli mi değil mi onları seçerken neye göre seçtin yetiştirdin o ayrı bir konu. İşte bu kadar seneyi doldurdun yaptım seni İngilizce sınavı aldım yaptım denetmen o kadar. Dolayısıyla yani bak bu memlekette müdür da denetmen da sonuçta öğretmendir. Bunların ayrı okulu yok. Bu kadar seneyi doldurdun gelecen sınava giresin oldun bitti! Bu doğru bir durum değil. Ama mesela bu senin okuduğun bölüm lazım şart olsun okusun. Şart koşacan mesela İngilizce yeterliliği gibi işte eğitim yönetimi mezunu olacak şartı. O da önemlidir bence çünkü okulda beraber öğretmendin. Yarın geldi beni denetler, be sen nerde öğrendin bunu da oldun

müfettiş. Belli bir basamaklardan geçerek oraya gelmesi lazım. Pat diye

olmaz. En azından bir kariyeri olması lazım, ne bileyim ben mastırını yapmış falan dalda eğitim almış olması lazım. (G3)

Bazı katılımcıların denetim ve değerlendirme hususundaki önerilerinden bir diğeri ise branşlaşmadır. Bu katılımcılara göre “bir denetmenin her iş bilmesi ve her olaya bakması imkânsızdır” (G7). Bu sebeple ilköğretim kademesi içerisindeki farklı her bölümün örneğin okul öncesi denetmenleri, 1. sınıfta okuma yazma öğretimini denetleyecek olan denetmen, müzik denetmeni gibi ayrı olacak şekilde görevlendirilmesi gerekmektedir. Katılımcılara göre denetmen olan kişinin öğretmenliğindeki geçmişine bakılarak en çok sorumluluk aldığı bölüme göre görevlendirilmesi sayesinde işler daha kolay yürüyecektir.

Katılımcılara göre yapılan denetlemenin bir anlam ifade etmesi için denetleme sürecinin sonucunda belli bir ödül-ceza sisteminin geliştirilmesi, iş yapanla yapmayanın ayrılması yani performans değerlendirme sisteminin oluşturulması gerekmektedir. G16 bu durumu şu sözlerle ifade etmiştir:

Ha denetlendikten sonra ne olmalıdır? Eğitimin sisteminin her basamağında uygulama boyutu vardır. Değerlendirme boyutu vardır. Ama çok es geçilen gelişme boyutu vardır. o geliştirme boyutunun da olması lazım bu denetleme

101

işinin içinde. Şimdi öğretmen denetlendi başarılı bulundu. Bunun bir başarı temsili bir şeyi olması lazım. Ne olabilir. Bir belge olabilir. Bir yazılı çizili bir şey olması lazım. Yani insanın gururunu okşayan bir şeydir bu. Ben yaptım. Ben başarılıyım. daha da başarılı olayım diye o zaman iç motivasyon devreye girer. Ha diğer bir öğretmen denetlendi. Eksikleri bulundu. O zaman da özel olarak bir kursa çağrılmalıdır. Ha bunu cesur bir şekilde yapmak lazım. Bu geliştirme boyutudur. Eğer geliştirme boyutunu kullanmayacaksa denetlemenin bir anlamı olmaz zaten. Yani gizli kalacaksa o onun bir anlamı olmaz.

Katılımcılara göre gelişim adına okulunda güzel uygulamalar yapan okul müdürlerinin ve yenilikleri takip ederek kendini geliştiren öğretmenlerin çeşitli şekillerde ödüllendirilmeleri ve motive edilmeleri gerekmektedir. Aksi durumda iş yapmayanlarla aynı kefeye konduğunu ve hiçbir ayrıcalığının olmadığını hisseden yönetici ve öğretmenlerin motivasyonlarının düştüğü belirtilmektedir.