• Sonuç bulunamadı

ve Darius II Dönemi Siyasi Gelişmeleri (M.Ö 465–405) Pers-Grek savaşları sonucunda Anadolu Ege bölgesinden kopmuştu Doğu

Belgede Perslerin yönetim politikası (sayfa 32-40)

Grekler’in ürettiği şarap, zeytinyağı çeşitli mallar ve sanat eserleri ya da batı ülkelerinde ve Karadeniz’de Yunan tüccarları tarafından toplanıp doğu mallarıyla değiş tokuş edilen ham maddeler için iyi bir alıcı olmaktan çıkmıştı. Ticaret alanında Atina’nın en büyük rakibi Fenikeliler’di. Mısır ve Batı Akdeniz ülkeleriyle yapılan ticareti ellerinde bulunduruyorlardı. Topraklarının büyük bir kısmı zeytinlik ve üzüm bağlarıyla kaplı olan Attika muhtaç olduğu buğdayı Mısır’dan getirebilirdi. Bu nedenlerden ötürü Atinalılar Mısır ve Kıbrıs’a karşı taarruza geçerler (Mansel, 1971: 302–304).

M.Ö. 460/59 yılında 200 gemilik bir Atina donanması ilk önce Kıbrıs’a oradan da Delta bölgesinde İnaros’un çıkardığı isyanı desteklemek üzere Mısır’a gitti. Atinalılar Persler’e karşı kazandıkları bir zaferden sonra Nil ağzına girmeye ve satraplık başkenti Memfis’i kuşatmayı başardılar. Fakat şehri zapt edemediler. Megabizos (Suriye satrabı) idaresindeki Pers ordusu Mısır’a girip Memfis’i muhasaradan kurtarıp savaşı kendi lehlerine çevirirler. Atinalılar büyük bir zarar görürler. Fakat Persler bu başarıdan gereği gibi faydalanamadılar.

M.Ö. 451 yılında Perikles’in yerini alan Kimon, Sparta ile beş yıllık bir mütareke imzaladıktan sonra iki yüz gemilik bir donanmayla Kıbrıs’a gider. Aynı zamanda 60 gemilik bir kuvvet Nil deltasında patlak veren bir isyanı desteklemek için Mısır’a gönderildi. Kıbrıs’ta ki harekât Atinalılar lehine dönmeye başlamıştı ama Kimon hastalanarak ölünce tekrar başa geçen Perikles bu yıpratıcı savaşa son vermenin çarelerini aradı ve Kallias adında bir diplomatı Susa’ya göndererek Persler’le barış müzakerelerine başladı.

M.Ö. 449 yılı ilkbaharında akdedilen ve tarihlere “Kallias Barışı” olarak geçen bu barışa göre; Atina, Kıbrıs ve Mısır’dan kesin olarak vazgeçiyor, fakat bu fedakârlığa rağmen deniz birliğinin asıl amacını yani İonia’nın bağımsızlığının Persler tarafından resmen tanınmasını sağlamıyordu. Çünkü Pers kralı bir karış toprak dahi kaybetmeksizin yalnız İonialar’a karşı hükümsürenlik haklarını kullanamayacağını, donanmasını kuzeyde İstanbul Boğazı’yla, güneyde Likya’nın doğu kıyıları önündeki Helidon adaları (Beş adalar) arasındaki hattan ileri

geçmeyeceğini, kara ordularını ise Anadolu’nun batı kıyılarından üç günlük mesafede bulunduracağını taahhüt ediyordu. Bu suretle her iki devletin nüfus alanları sınırlanmış oluyordu (Mansel, 1971: 306–307).

Harbin asıl nedeninin ise Pers harplerinden sonra Atina’nın siyasal ve ekonomik olarak güçlenmesi ve bunda başta Sparta olmak üzere Peleponnesliler’in de endişe duymasıdır (Thukydides, 1972: 58–59).

Peleponnes harplerinin bütün Yunanistan’ı harap ettiği bir sırada Atina en iyi gemilerini en gürbüz askerlerini Sicilya’da kaybetmişti. Bu felaket haberi doğuya gelince başta bulunan Darius II, M.Ö. 449 yılında yapılan antlaşmayı bozma zamanı geldiğine hükmetti. Misya ve Lydia satraplarına Yunan şehirlerinden vergi almak emri verir. Kendiside Spartalılar’la anlaşır. Spartalılar anlaşmayı kabul ettiler. Bu zamandan itibaren küçük Asya’daki Yunan siteleri Pers hükümdarının ve ajanlarının nüfuzu altına girer. Darius II’in iki oğlu vardı. Artakhsatra (Erdeşir-Artaxerxes) ve Kuraş (Kyros). Kuraş anasının da yardımıyla Anadolu eyaletlerinin yüksek komutanlığını elde eder. Büyük kardeşinden önce tahta geçmek içinde annesinin sarayda çevirdiği entrikalara güveniyordu. Böyle de veliaht olmazsa muharebe ile tahtı kardeşinden almaya karar vermişti. Bu düşüncesini icra edebilmek için Yunanlılar’la anlaşmayı düşünüyordu. Babası onu Karanos unvanıyla Küçük Asya’ya gönderir. Ayrıca annesinin himayesiyle Kapadokya, Firigya, Lydia satraplıkları da kendisine verilir. Kuraş (Kyros) menfaati ve geleceği açısından Spartalılar’la anlaştı (Günaltay, 1948: 209–210).

Persler’in Spartalılar’la işbirliği yapması üzerine, Atinalı Alkibiades M.Ö. 407 sonbaharında yüz gemilik bir donanma ile Anadolu kıyılarını geçti ve Notion (Ahmet beyli) önünde demirlemek suretiyle Ephesos (Efes-Efesos) limanlarına giriş çıkışı kontrol altına aldı. Fakat orada aylarca beklemesine rağmen Ephesos’ da Pers parasıyla kurulmuş 90 gemilik bir Sparta donanmasının başında bulunan Lysandros’u harbe zorlayamadı. Bir süre sonra donanmasını ikiye bölme yanlışlığı yapan Alkibiades’in bu hatasını gören Lysandros harekete geçip gemileri bozguna uğrattı. Bu başarısızlığından dolayı Alkibiades radikal demokratlar tarafından başkomutanlıktan azledildi. Trakya’daki çiftliğine çekilen Alkibiades Pers satrabı

Farnabazos ile ilişkiler kurdu, fakat Spartalılar’ın entrikaları yüzünden Persler tarafından öldürüldü (Mansel, 1971: 336).

Artaxerxes II’den Darius III’e Kadarki Dönem İçerisindeki Siyasi Gelişmeler (M.Ö. 405–336/334)

Artaxerxes II döneminde imparatorluk fazlasıyla toprak kaybetmeye başlamış ve artık bu dönemin imparatorları ülkenin sınırlarını korumaya çalışıp Sparta ve Atina arasındaki çekişmelerden istifade yoluna giderek toprak kazanma arzusuna düşmüşlerdir. Artaxerxes II, bu dönemde imparatorluğun işlerinden ziyade imparatorluk dışındaki işlere hakemlik ederek kendi ülkesinin yönetimiyle ilgilenmemeye başlamıştır. Zaten imparator ile kardeşi Genç Kyros arasındaki taht kavgası imparatorluğu yönetim açısından krize sokmuştur.

Bu dönemde Pers hükümdarı Artaxerxes II’nin (Erdeşir II, Artakhşatra) kardeşi Kyros (Kuras) Pers tahtını ele geçirmek istiyordu. Batı Anadolu satraplığı yapan Kyros tahtı ele geçirmek içinde Anadolu şehirleri halkından birçok Yunanlı bulunan büyük bir orduyla kardeşi Artaxerxes II Mnemon üzerine yürümüş fakat Babil yöresinde Kunaksa’da yapılan bir meydan muharebesinde öldürülmüştür. Yunanlı tarihçi Ksenophon ordusunun başına geçer ve orduyu alıp ana yurtlarına dönerler (Mansel, 1941: 384; Ksenophon: Anabasis; Lloyd, 1998: 39–45). (Harita için bakınız. Ek: 2)

Yunanlı’nın bu muazzam devletin merkezi çevresinde büyük İran ordusunu yarıp geçerek kurtulması sonrada mükemmel bir intikam ile Pers devletine ait topraklar ortasından pervasızca geçerek büyük zayiat vermeksizin Pontos sahiline gidebilmesi muazzam imparatorluğun zayıflığını açık bir suretle meydana koymuş; Pers yıkılmazlığı kanaatini yıkmıştır. Artaxerxes II kardeşinin ölümünden sonra Anadolu kıyıları satraplığını İonya Grekleri’ni zapt etmek amacıyla Tissafern’e vermişti. İstiklalleri için titreyen İonyalılar Lakedomanyalılar’a elçiler göndererek yardımlarını istediler. Peleponnesos galibi Spartalılar, İonyalılar’ın bu talebine karşı Atinalılar’ın eski hamilik rolünü üzerine aldılar. Genç Kyros’un ölümü, Persler’e olan taahhütlerine son vermiş, onları hareketlerinde serbest bırakmıştı. Spartalılar’la son mütareke tekrar ettiği sırada satrap Farnabazos Sus şehrine giderek Artakhşatra

II’yi Makedonyalılar’a karşı Atinalılar’la ittifak etmeye ikna etti (Günaltay, 1948: 212–214).

Kyros tarafını tutan Pers satrabı Tissafernes’in öç alacağından korkan Anadolu’daki Yunan şehirleri Sparta’dan yardım isteyince kendilerini tüm Yunan dünyasının hamisi sayan Spartalılar bir zamanlar Persler’den aldıkları altınları unutarak Persler’e harp ilan ettiler, Anadolu’ya bir ordu geçirdiler.

Harbin ilk evresi önce Tibran sonra Derkilidias (İonya komutanları) tarafından idare edilen küçük çarpışmalar şeklinde geçti. Fakat yetenekli bir komutan olan Lysandros tarafından korunan Sparta kralı Agesilaos M.Ö. 396 yılında yeni bir ordu ile Anadolu’ya ayak basınca savaş daha da geniş bir alana yayıldı. Savaş Spartalılar lehine gelişti. Persler, Aigospotamai yenilgisinden sonra Kıbrıs’a sığınan Atinalı amiral Konon’u kendi tarafına çekerek onu bir donanma kurmakla görevlendirdiler. Yunanistan’a akıttıkları altınlar sayesinde Spartalılar’ın gerisinde ikinci bir cephe kurmayı başardılar. Agesilaos, Sardes’te Pers satrabı Tissafernes’e karşı parlak bir zafer kazandıktan sonra (M.Ö. 395) Paphlagonia’ya (Paflagonya) girmek üzereydi. Yunanistan’da harp patlak verdi. Bunun üzerine kral Yunan kontinanına geri dönmek zorunda kaldı. Tarihe “Korint Harbi” olarak geçen bu harp M.Ö. 395’den 386 ya kadar sürdü. Lysandros bu savaşta ölür. Persler’den para alan bazı küçük şehirlerin Atina ve Thebai ile birleşmeleri üzerine Yunanistan’da Spartalılar’a karşı bir koalisyon meydana gelmiş oluyordu. Konon’un idare ettiği Pers donanması Sparta donanmasını Knidos‘ta büyük bir bozguna uğratmıştı. Sparta’nın deniz egemenliğine son veren bu muharebeden sonra Pers donanması ilk kez Ege Denizine girdi. Anadolu kıyılarındaki Yunan şehirlerine otonomi vaat etmek suretiyle bunları Sparta’dan ayırıp Persler tarafına geçirdi. Bu süre içinde Persler’den yardım gören Atina kendini toplamaya devam ediyordu. Eski kolonilerden Lemnos (Limni), İmbroz (İmroz) ve Skiras tekrar Atina’ya bağlanmıştı.

Atina’nın dış nüfuzunun günden güne artması, Trasibulos’un deniz birliğini yeniden kurmak teşebbüsünde bulunması (M.Ö. 389), Atinalılar’ın Persler’e karşı isyan eden Kıbrıslılar ve Mısırlılar’ın taraflarını tutması siyasal durumu değiştirdi ve Persler’in tekrar Spartalılar’la birleşmesine yol açtı. Spartalılar, Pers parasıyla yapmış oldukları bir donanmayı Çanakkale Boğazına göndererek boğazı kapadılar.

Bunun üzerine tüm kuvvetlerini harcamış olan ve aç kalmak tehlikesiyle karşı karşıya gelen Atina barış istemek zorunda kaldı (M.Ö. 386). Spartalı devet adamı Antialkidas, Pers Krallığı ile Yunan şehir devletleri arasında süresiz bir barış yapılmasını sağladı. Tarihlere “Kral Barışı’ olarak geçen barış anlaşması Pers kralının Yunan devletlerine yaptığı bir buyrultan şeklindeydi (Mansel, 1971: 384- 387).

İmzalanan anlaşmaya göre Kıbrıs adasıyla Kılazomenes yarım adası da dâhil olmak üzere:

1-) Küçük Asya’daki bütün Yunan şehirleri İran’ın yüksek hâkimiyeti altında kalacak büyük kralı metbu tanıyacaklardı.

2-) Atinalılar yalnız Limni, İmroz, Skiras (Scyras) adaları üzerindeki kaza haklarını muhafaza edecekler; fakat diğer bütün cumhuriyetler kendi kanunlarına bağlı kalacaklardı.

3-) Bu şartlara riayet etmek istemeyen siteler ve adalar, İran kuvvetleriyle birleşecek olan Spartalılar tarafından karadan ve denizden tazyik ve tedip edileceklerdir.

Bu son şartı tahakkuk ettirmek için Antialkidas, seksen gemiden mürekkep İran filosu ile Ege’ye gitti. Agesilaos’da ilk işarette asi siteler üzerine yürümek için hazırlığa başladı. Bu tedbir; Tebliler’i, Atinalılar’ı ve Argoslular’ı korkutmak ve antlaşma şartlarına riayet ettirmek için kâfi oldu. Her tarafta askerler terhis edildi. Gemiler limanlara çekildi (Günaltay, 1948: 217). ( İkinci madde ile Yunanlılar’ın büyük bir birlik içerisinde birleşmelerini sağlayacak bütün hareketler engellenmiş oluyordu. Üçüncü madde ise tamamen bir tehdit maddesidir. Bu suretle Pers imparatorluğu Yunan siyaseti üzerinde yüksek bir kontrol elde etmişti (Memiş, 1993: 59).

Pers İmparatorluğu Antialkidas antlaşmasından sonra Kıbrıs, Mısır ve Küçük Asya’da patlak veren isyanlar karşısında bulunuyordu. Mısır’a yürüyebilmek için Kıbrıs isyanını bastırmak gerekiyordu. Kıbrıs’ta iki ayrı ırk yaşıyordu. Fenikeliler ve Grekler. Kıbrıs adasındaki eski Salamin şehri kralları neslinden inen Evagoras, İran - Sparta harbi sırasında Atinalı Konon’la birleşip büyük bir nüfus elde etmişti. Gittikçe

artan hırsı Artaxerxes II’yi kuşkulandırıyordu. Evagoras isyan eder ve Pers hâkimiyetinden bıkan bir Arap emiri ile bazı kabile şeyhleri kendisine yardımcı kuvvetler gönderir. Artaxerxes II karada ve denizde ordular hazırlayarak ilkin Evagora’ya saldırıp yenmeliydi. Çünkü Kıbrıs Mısır’ın tabi bir geçit yeriydi. Evagoras denize birçok korsan gemiler çıkarıp Persler’in Anadolu ve Suriye ile ilişkisini kesti. Pers ordusunda kıtlık başladı. Mısır kralı Akoris Kıbrıslılar’a buğday, para ve levazım gönderdiğinden onlar kıtlıktan korunuyordu. Evagoras deniz harbine girince Citium (Larnaka) Persler’in eline geçti. Evagaros ordusunun hâkimiyetini oğlu Pitagoras’a verip Salamin’e gelip kuvvetlerini burada dinlendirdi. Salamin’in sıkıştığını görünce barış istedi. Teribaz, Salamin’den başka tüm Kıbrıs şehirlerinin İran’a bırakılmasını istedi. Evagoras, Salamin’de kral kalacaktı ama vergi ödeyecekti. Sonraları Artxerxes II’nin damadı Orontes, Teribaz’ a bir komplo kurar ve onu görevinden aldırır.

Artaxerxes I zamanında Mısır’da isyan olur ve o zaman Mısır’da başta bulunan İnaros yenilir. O zamandan bu döneme kadar yeterli bir süre Mısır’da sulh ve sükûn ciddi oranda bozulmamıştı. İnaros’un hezimetinden sonra (M.Ö. 404) Amirte’nin adını taşıyan bir torunu Mısır’ın istiklalini ilan etmek suretiyle ihtilal ruhunu parlatır. 28. sülalenin tek hükümdarı olan Amirte ile başlayan kurtuluş hareketini 29. sülaleyi kuran Neferites (M.Ö. 398 – 392) tamamlamış. Agesilaos’da bu sırada Küçük Asya seferine hazırlanıyordu. Her iki tarafın hedefi Pers İmparatorluğu’nu yıkmaktı. M.Ö. 396’da Mısırlılar, Spatalılar’a buğday ve mühimmat yüklü bir gemi gönderirler. Bu kafile Pers ordusunu komuta eden Konon tarafından yakalanır. Bu arada Kyros’un (Kuraş) isyanından beri Misyalılar, Punt bölgesi, Paflagonyalılar, Kıbrıslılar, Persler’e isyan halindeydi. Artakhşatra II, Mısır için hazırladığı orduyu bunların üzerine gönderdi. Kıbrıs mücadelesi devam ederken Mısır’da Neferites’e Akoris halef olmuştu. Evagoras hezimetinden sonra Kıbrıs’dan ümidini kesen Akoris Persler’e karşı Küçük Asya’da başka bir cephe açtı. Kıbrıs sorunuyla uğraşan Persler, Psidya’yla ittifak eden ve Yunanistan’dan 10000 kişilik kuvvet getiren Mısırlılar’a engel olamadığı gibi, bu sırada ölen (M.Ö. 380) Akoris’ten sonra Mısır’da baş gösteren olaylardan da istifade edemedi. Akoris’in ölümünden sonra Nektanebos I (M.Ö. 378-360) otuzuncu sülaleyi kurar. Nektanebos I artık kesinleşen büyük

tehlikeye karşı hazırlığı hızlattı. Pers komutanı Farnabazos Suriye’nin güney sahilinde Pers donanmasının barınmasına elverişli liman olan Ako’yu hareket üssü yaptı. Pers generalleri ve saray entrikalarına rağmen hazırlık M.Ö. 374 yılı başında ikmal edildi.

Pers ordusu M.Ö. 374 yılı mayısında Mısır’a doğru hareket etti. Nektanebos I memlekete girecek bütün geçitleri tutmuş, Nil’in ağızlarının hepsinde birer kale yaptırıp düşmanı bekliyordu. Pelus önüne gelince surların yenilendiğini, kanalların yıkılıp etrafın suyla dolduğunu görünce başarı elde edilemeyeceğini anladı.

Fakat Nil’in Mendes kolu ağzını zorlayan Persler burada Mısırlılar’ı sarmaya muvaffak oldular. Hepsini kılıçtan geçirdiler. İfikrates, Menfis’in savunmasız olduğunu söyleyip, Mısırlılar buraya asker yollamadan evvel şehir üzerine yürümeyi teklif etti. Bu teklif ordu içinde karışıklılığa sebep oldu. Bu karışıklıktan istifade Menfis’e, Mısırlılar yeterli bir ordu gönderdiler ve Persler’e hareket imkânı bırakmadılar. Farnabazos bu seferden eli boş olarak döner. İfikrates’de Konon’un akıbetine uğramamak için Atina’ya döner.

Artaxerxes II dış ülkelere hakemlik yapıp kendi ülkesinin hakimiyetini kaybediyordu. Cezalandırmaktan ziyade affetmeye meyilliydi. Satrapları üzerinde de gereken otoriteye haiz değildi. Bu durumları gören Mısır isyanlardan faydalanarak Persler’e karşı kendini emniyete almak istiyordu. Nektanebos I’in yerine Teos Mısır’ın kralı olur. Teos, Spartalılar’la anlaşıp Küçük Asya’da satraplarla mücadeleye girer. Artaxerxes II bu ittifaklar karşısında tekrar hazırlığa başlar bir yandan Mısır kralıyla, bir yandan Yunan siteleriyle ve Sparta ve müttefikleriyle çarpışmak zorundaydı. Ayrıca isyana katılan satrapları da cezalandırmalıydı. Bu satrap ve merkezleri şunlardı: Hellespontos Firigyası satrabı Ariobarzan, Karya hâkimi Mausolos, Misya satrabı Orontes, Lydia satrabı Otofradates başta olmak üzere Lydialılar, Psidyalılar, Pamfilyalılar, Kilikyalılar, Suriyeliler, Fenikeliler bulunuyordu. Artakhşatra II gelirinin yarısını kaybetmişti. Teos Suriye’yi işgal etmek istiyordu. Desteği Yunanlı Kabrios (Chabries) verdi. Teos lazım olan maddi desteği Kabrios’un tavsiyesiyle tapınak gelirlerinden almayı düşündü; fakat rahipler buna izin vermediler. Yine Kabrios’un tavsiyesiyle vergiler yükseltilip vergilere el konuldu. Teos Spartalı Agesilaos’tan yardım istedi. Agesilaos bin kişilik bir orduyla Mısır’a

geldi. Teos, Agesilaos’a yüksek komutanlık vaad etmişti. Fakat onu sonra ücretli Yunan kıtaları komutanlığına atadı. Agesilaos bu durumu içerledi ve ihtilaf baş gösterdi. Agesilaos Teos’un Mısır’da kalarak ordu için gerekli malzemeyi göndermesini istiyordu. Fakat o (Teos) kendi adındaki üvey kardeşini vekil olarak Mısır’da bıraktı. Kendisi orduların başına geçti. Pers kuvvetleri meydan muharebesine atılacak kadar çok olmadıklarından müstahkem bir kaleye sığındılar. Teos üvey kardeşinin oğlu Nektanebos II’yi Pers kuvvetlerini muhasaraya memur etti. Muhasara uzun sürünce Mısırlı askerler arasında hoşnutsuzluğa sebep oldu.

Mısır’da isyanlar başlar, Teos Agesilaos’tan yardım ister amam O’da destek vermez. Teos bu olaydan sonra Sidon’a kaçar ve oradanda Pers kralına sığınır. Kral onu Mısır’ı istila etmek istediği ordusunun başına atar. Mısırlılar ise Nektanebos II’yi istemedikerinden, Mendes perensini kral ilan ettiler. Nektanebos II, Suriye’yi fethetmeyi bırakıp Mısır’a döner. Nektanebos II, Tanis’e çekilip burada karargah kurar. Mendes onu Tanis’te muhasara altına alır. Bunun neticesinde Tanis’te kıtlık başladı. Agesilaos muhasara birliklerini yarıp şehirden çıkar. Bu zaferle Nektanebos II Mısır kralı ilan edilir. Nektanebos II, Persler’in üzerine yürümesinden endişe ettiği için Agesilaos’ı Mısır’da alı koymak istiyordu. Sparta kralı ise bunu reddetti. Artakhşatra II tarafından Pers ordusunu Mısır’a götürmeye memur edilen eski firavun Teos dizanteriden ölünce ve kral ailesindeki ahenksizlikten dolayı amacına ulaşmayan bir hucum olur. Artakhşatra II’de savaşın neticesini göremeden ölür (Günaltay, 1948: 218-229).

Artakhşatra’nın ölümünden sonra Ohos (M.Ö. 359-338) başa geçer. Ohos’un başa geçmesiyle Mısır tekrar ayaklanır. Bu ayaklanmaya Suriye ve Filistin’de katılır. İlkin sarayından çıkmayıp generallerini savaşa gönderen Ohos sonraları kendisi ordunun başına geçer. İlkin isyan bayrağı açmayan Fenike’de sonraları bu isyana katılmış olduğundan Ohos Fenike üzerine yürür. Fenike (Suriye) sorununu halledip Mısır’a yönelir. Nektanebos II önceki zaferin sarhoşluğunu üzerinden atamadığından tekrar kazanacağını umuyordu.

Lokrates komutasındaki İran ordusu Pelus önlerine gelip buradaki surları yıktılar. Ama Mısırlılar yıkılan bu surları hemen tamir ediyorlardı. Nektanebos, Pelus’a 30000 Mısırlı ve 5000 kadarda Yunanlı’yı yardıma yolladı. İran ordusunda

görevli Argoslu Nikostrates adında bir subay, esir köylülerden birinden Nil ağzında müdafasız bir yer olduğunu öğrenir ve oradan saldırır. Nikostrates burada zafer kazanır. Mısırlılar, firavun tarafından terkedildiklerini sanarak sarsılıp dağılırlar. Pelus, Lokrates’in eline geçer. Mentor’da Bubast’ı işgal eder.

Ohos (Kral Artakhşatra III) Mısır satraplığına Ferendates’i tayin edip ordusuyla Sus’a döner. Ohos’un parlak zafer kazanmasında iki komutan etkiliydi. Bagoas ve Mentor. Bagoas, yukarı Asya satraplığıyla beraber imparatorluğun iç siyasetini düzenlemeye memur edildi, Mentor’da küçük Asya sahil satraplığına tayin oldu.

Ohos Pers İmparatorluğu içinde en zalim şahsiyetlerden biriydi. Bagoas’ın düşmanlarının kendisine ya kralı öldürmelerini ya da kendisini öldürmesini söylemesi üzerine Bagoas, Ohos’u zehirleyerek öldürür. Yerine oğullarının en genci Arses (Artaxerxes IV M.Ö. 338–336) geçer. Bir müddet sonra Arses’inde hoş olmayan hareketlerinden dolayı onuda zehirleyerek öldürür. Bagoas bu soydan Darius I’in oğlu Ostanes’in torunu Darius III’ü (Kodoman M.Ö. 336-331) başa geçirir (Günaltay, 1948: 230-240).

1. 5. Persler’in Çöküş Dönemi

Belgede Perslerin yönetim politikası (sayfa 32-40)

Benzer Belgeler