• Sonuç bulunamadı

Dışsal Motivasyonun İçselleştirilmesi (Organizmik Bütünleşme Süreci) 36 

2.3. BENLİK UYUMU MODELİ (SELF CONCORDANCE MODEL) 35

2.3.1. Öz-Belirleme Kuramı 35

2.3.1.2. Dışsal Motivasyonun İçselleştirilmesi (Organizmik Bütünleşme Süreci) 36 

yaptırımlar, töreler ve taleplerin birey tarafından kişisel değerlere dönüştürülmeye çalışıldığı - içsel motivasyon gibi- aktif ve doğal bir süreç olarak kabul etmektedir (Deci ve Ryan, 1985) İçselleştirme süreci (Şekil 2) en üst düzeye çıktığında insanlar toplumsal düzenlemelerin ya da kuralların önemini kendi benliğine uygun bir şekilde özümseyecek ve özdeşleştirecek, sonuç olarak toplumsal değerleri tam olarak benimseyecektir. Buna karşın içselleştirme süreci sekteye uğradığında toplumsal

düzenlemeler ve değerler ya dışsal bir yaptırım kaynağı olarak duracak ya da kısmi olarak içselleştirilmiş biçimde kalacaktır (Deci ve Ryan, 2000; Ryan ve Deci, 2000a). Diğer bir anlatımla, toplumsal değerler bireyin benliğiyle tam bütünleşmediğinden yeterince benimsenmeyecektir.

Öz-belirleme kuramına göre dışsal motivasyon dört aşamada içselleştirilmektedir: Dışsal (external), içe yansıtılmış (introject), özdeşleşme (identified) ve bütünleşme (integration). Aşağıda her bir düzenleme süreci hakkında bilgi verilmiştir.

Tablo 3

Öz-belirleme Sürecinin Nedensellik Odağı, Motivasyon, Düzenleme Türleri ve Düzenleyici Faktörlerle İlişkisi

Davranış Özerk olmayan Özerk Motivasyon

Türü

Amotivasyon Dışsal Motivasyon İçsel

Motivasyon Düzenleme Türü Düzenleme yok Dışsal düzenleme İçe yansıtılmış düzenleme Özdeşleşmiş düzenleme Bütünleşmiş düzenleme İçsel düzenleme Nedensellik Odağı Kişisel olmayan

Dışsal Kısmen dışsal Kısmen içsel İçsel İçsel İlişkili Düzenleyici Süreçler Kasıtsız Değersiz Yetersiz Kontrolsüz Uymacı, Dışsal ödüller ve cezalar Öz-kontrol Benlik katılımı İçsel ödüller vecezalar Kişisel Önem Bilinçlik Değer Benlikle uyum, farkındalık, sentez İlgi, Zevk İçsel/Doğal Doyum

Kaynak: Deci ve Ryan (2000); Ryan ve Deci (2000a)

2.3.1.2.1 Dışsal Düzenleme: Dışsal düzenleme, insanların davranışlarının dışsal faktörler tarafından kontrol edildiği bir motivasyon durumudur. Dışsal düzenlemeye sahip insanlar bir ödül almak ya da cezadan kaçmak için davranışa geçerler (Deci ve Ryan, 2000; Sheldon, 2001). Örneğin bir öğrencinin ödevini yapma gerekçesi öğretmeninden ödül alma ya da cezadan kaçınma şeklinde ise bu davranış dışsal düzenlemenin etkisiyle ortaya çıkmıştır. Aslında bu düzenleme Skinner’in (1953) edimsel koşullanma kuramında yer alan dışsal pekiştirme ve birinci/ikinci tür ceza kavramlarına karşılık gelmektedir.

Öz-belirleme kuramında tanımlanan dışsal düzenleme, içselleştirme sürecinin en ilkel halidir ve çocukluğun ilk yıllarında kendisini gösterir. Deci ve Ryan’a (1985) göre çocuk ilk aylarda sosyal talepler karşısında gerekli ustalığı kazanabilecek kapasiteden yoksunken, 3-4 aylıkken en temel becerilerden biri olan sezgileri (anticipation) gelişme gösterir. Çocuk kendisi ve çevresi arasında meydana gelen ilişkide ortaya çıkan umulmadık durumlara karşı tepkiler üretmeye ve çevrenin taleplerini doğru bir şekilde algılamaya başlar. Çocuklardaki dışsal düzenlemenin bir diğer öncülü ise kendi eylemlerini ve duyuşsal tepkilerini en azından ilkel biçimde de olsa kontrol edebiliyor (inhibition) olmasıdır. Bütün gönüllü eylemlerin özü olan başlatma ve engelleme davranışları çocukluğun altıncı ayından sonraki dönemde giderek artan bir şekilde ortaya çıkmaya başlar. Bu yüzden çocukluğun birinci yılı itibariyle çocukların büyük bir kısmı içselleştirmenin temel yapıları olan en önemli iki hayati beceriyi geliştirmiş olur. Çocukların bu iki kapasitesini dış taleplere karşı tepkide bulunmak için kullanmaya başlamasıyla birlikte içselleştirme başlamış olur. Örneğin, ikinci yaşının henüz başlarındaki bir çocuk, pahalı bir bibloya uzanmaya teşebbüs edecekken annesinin kızgınlığını önceden sezer ve davranışını kontrol eder. İşte bu davranışlar dışsal motivasyonun en temel biçimi olan dışsal düzenlemenin ilk göstergeleri olarak ifade edilmektedir (Deci ve Ryan, 1985).

2.3.1.2.2. İçe Yansıtılmış Düzenleme: İçe yansıtma, özdeşleşme ya da tam özümseme ile dışsal kontrol arasında kalan bir düzenleme biçimidir (Ryan ve Connel, 1989). Bireyler içe yansıtma mekanizmasıyla eylemlerinin nedenselliğini içselleştirmeye başlarlar (Vallerand ve Bissonnette, 1992). Buna karşın bu eylem tam bir işselleştirme değildir. Perls (1973) içe yansıtma kavramını eylemlerinin nedenselliğini çiğnemeden yutma olarak tanımlamaktadır (Akt. Deci ve Ryan, 2000). Dışsal düzenlemede davranışların kontrolü dış faktörlerden kaynaklanırken, içe yansıtmada ortaya çıkan davranışların kaynağı kişinin kendisiyle ilgilidir. Kişinin davranışta bulunmasının nedeni gurur, kaygı, suçluluk ve utanma duyguları gibi içsel baskılardır (Sheldon, 2001). İçe yansıtılmış düzenleme sık sık üst-benlik katılımı (superego-involment), genel benlik-bilinci (public self-consciousness) ve hatalı benlik- yüklemesi (false self-ascription) olarak ortaya konmaktadır. İçe yansıtma, kişide devam eden düzenleme sürecinde kısmı bir içselleştirmeyi ifade etse de benlik yapısının bilişsel, duyuşsal ve motivasyonel yönleriyle gerçek anlamda bir bütünlük sağlamamaktadır. Çünkü

davranışlar özerk bir nedenle ortaya çıkmadığından içe yansıtılmış düzenleme benlik tarafından tam olarak özümsenmemektedir (Deci ve Ryan, 2000).

Organizmik bütünleşme kuramına göre (öz-belirleme kuramının bir alt kuramı) içe yansıtma, aslında bilişsel-davranışçı literatürde çocukların bir davranışı yapma konusunda kendilerini zorlamasını ifade eden öz-kontrol gelişiminin ilk kanıtıdır. İçe yansıtılmış düzenleme dışsal düzenlemeye göre daha kararlı bir yapıya sahiptir, çünkü davranışların kaynağı dış çevre değil çocuğun kendi iç dünyasıdır (Deci ve Ryan, 1985, 2000).

2.3.1.2.3. Özdeşleşmiş Düzenleme: Bu süreçte bireyler davranışlarının altında yatan değerlerin farkındadırlar ve bu eylemlerin önemini içtenlikle kabul etmektedirler. Böylece insanlar düzenleme sürecinde daha fazla içselleştirme yaşamakta, eylemlerini daha samimi bir şekilde sahiplenmektedirler (Sheldon, 2001; Vallerand ve Bissonnette, 1992). Dolayısıyla davranışlar insanın kimliğinin bir parçası olmaya başlayacaktır. Her ne kadar bu süreç doğal olarak doyumun ve hazzın sonucu olmaktan çok dışsal motivasyonun bir parçası olsa da, ortaya çıkan davranışlar daha fazla özerk bir yapıya sahiptir (Deci ve Ryan, 2000). Örneğin, insanlar spor yapmanın sağlık üzerinde olumlu etkisinin önemli olduğunu kabul etmişlerse, bu durumda daha gönüllü bir şekilde spor etkinliklerine katılacaklardır. Özdeşleşmede, davranışın yapılma gerekçesi başkalarının önemli bulmasından daha çok kişi tarafından önemsenmesidir.

Gelişimsel olarak birey -içe yansıtma bir kural olarak değil de bir eğilim olarak ele alındığında- özdeşleşmeye doğru bir hareket sergilemektedir. Özdeşleşmiş düzenleme, kendini abartmanın ya da küçültmenin bilişsel ve duyuşsal sonuçlarını azalmakta, bireye eylemlerinde daha çok esneklik kazandırmaktadır (Deci ve Ryan, 1985). Özdeşleşmelere dayalı olarak gelişen düzenlemeler benlik tarafından onaylandığı/kabul edildiği için daha iyi sürdürülebileceği ve daha yüksek bağlılık ve performans ile ilişkili olacağı kabul edilmektedir (Deci ve Ryan, 2000).

2.3.1.2.4. Bütünleşmiş Düzenleme: Bu düzenleme dışsal motivasyonun tam olarak içselleştirilmiş biçimidir. Kişi bu seviyede daha gönüllü bir şekilde davranışta bulunur ve kendini düzenleme bireyin benlik kavramıyla tutarlı hale gelir. Bütünleşmiş düzenleme her ne kadar dışsal motivasyonun bir parçası olsa da içsel motivasyonun

özelliklerini taşımaktadır (Deci ve Ryan, 2000; Ryan ve Deci, 2000a; Vallerand ve Bissonnette, 1992). Bazı çalışmalarda (Gore ve Cross 2006; Sheldon ve Elliot, 1998, 1999; Sheldon ve Houser-Marko, 2001) düzenlemenin özdeşleşmiş, bütünleşmiş ve içsel biçimleri özerk motivasyon olarak bütünleştirilmiştir.

Organizmik bütünleşme kuramına göre, bütünleşmiş kendini düzenleme türü içselleştirmenin doğal bir sonucudur. İnsanlar dışsal motivasyonu içselleştirdikçe ve benliğin bir parçası haline dönüştürdükçe eylemlerinde daha fazla özerklik duygusunu hissetmektedirler (Ryan ve Deci, 2000a; Vallerand ve Bissonnette, 1992).