• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÖRGÜTLERARASI ĐLĐŞKĐLER VE KAYNAK BAĞIMLILIĞI

1.9. Kaynak Bağımlılığına Dayalı Asimetrik Gücün Oluşturduğu Dışsal Baskıların

1.9.2. Dışsal Bağlantıların Kurulması

Đkinci bir yol olarak örgütler, bağımlı oldukları çevresel unsurlarla ve mevcut alandaki destekleyici alternatif kaynaklarla faydalı ilişkiler kurarak dışsal bağımlılıklarla başa çıkarlar.

Levine ve White (1961), alternatiflerin bulunabilirliğinin değişimlerde önemli bir faktör olduğunu belirtmiştir. Bir örgüt, bir başka örgüt üzerindeki bağımlılığını, kritik kaynakları başka alternatif kaynaklardan elde ederek azaltabilir. Ek satıcılarla faydalı ilişkiler kurarak, örgütler başlıca kaynak tedarikçilerine yönelik bağımlılığını azaltabilir. Eğer ununla birlikte bir örgüt kritik kaynaklarını alternatif tedarikçilerden sağlayamazsa, bu örgüt özerklik derecesini kaybeder ve öncelikli tedarikçiler üzerindeki bağımlılığını arttırır. Bu durumda, öncelikli tedarikçi bağımlı örgüt üzerindeki kontrolünü kullanabilir. Böylece, örgütler bir başka örgüt tarafından kullanılan etkiyi-gücü alternatif kaynak tedarikçileri ile ilişkiler kurarak azaltabilir (Cook, 1977; Benson, 1975; Skinner ve Guiltinan, 1986: 703). Litwak ve Hylton’un (1962) araştırmasına göre, acenteler fon temin etme yönünde alternatif kaynaklar geliştirdikçe, yerel dayanışma sandıklarına olan bağımlılıklarına karşı direnebilmektedirler.

Bazı durumlarda, müşteriler ve seçkinlerle ilişkiler bir örgütün bir başkasıyla ilişkisinde daha güçlü olmasına olanak sağlar (Litwak ve Hylton, 1962). Provan ve okuluna göre

(1983), bir firmanın ilgilendiği bireyler ve seçkinler aracılığıyla çevresindeki topluluklarla bağlantıları gücün önemli bir habercisidir. Bu nedenle örgütler, kendilerine uygun faydalı düşünceler oluşturmak amacı ile tanıtım ve halkla ilişkiler yönünde kaynaklara yatırım yaparlar (Comanor, 1967:430).

Dışsal bağlantıların kurulmasında kişisel ilişkilerin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle örgütler kişisel ilişkiler kurmak amacıyla sadece müşteri ve seçkinleri hedef almaz, uç noktada bulunan öğelerin birçoğunu kapsayan roller yaratır ve çevredeki unsurlardan bireyleri işe alır (Baty ve diğerleri, 1971:435).

Birçok kurumsal ağda, aracılar kaynakların tek sayıcı olarak bir üreticiye güvenmekte ve bu nedenle yüksek derecede bağlanmaktadırlar (Stern ve Al-Ansary, 1982). Sıradan bir ağda aracılar otonomdurlar, bir üretici ile anlaşma yapmak zorunda değildirler. Bu nedenle kaynaklar için bir üreticiye yüksek derecede bağımlı değildirler. Bir anlaşmalı ağda, aracılar üreticilere kaynak konusunda bağımlıdırlar. Ancak bu bağımlılık, üreticilerle değişimlerin kesinleşmesi için yapılan bağlayıcı anlaşmalara dayalı yasal bir zorunluluğun sonucudur (Skinner ve Diğerleri, 1987: 580). Bu tür ilişkilerin en güzel örneği otel işletmeleri ile yabancı tur operatörleri arasındaki kaynak değişimi ilişkileridir. Bu tür ilişkilerde yasal bir zemine oturtulmuş biçimde, yabancı tur operatörlerinin yurt dışından getireceği turist gruplarının garantisini almak için iki tarafı da bağlayan yasal anlaşmalar yapılır. Bu anlaşmalar sonucunda belirtilen zaman aralığında turist gruplar otel işletmesine getirilir. Bu durum otel işletmelerinin kaynak bağımlığını belirli ölçüde azaltabilir ancak yapılan anlaşmaların yasal zemini ülkemiz gibi birtakım ülkelerde tam olarak oturtulmamıştır.

Bazı araştırmacılar çok taraflı anlaşmalara yoğunlaşarak bu anlaşmaların farklı biçimlerinin örgütlerarası güç-bağımlılık ilişkilerini etkileyebileceğini önermişlerdir. Hall ve Diğerleri (1977), örgütlerarası koordinasyonu sağlayan taraflar arasındaki karşılıklı etkileşimin isteğe bağılı olup olmadığına veya formal bir anlaşma üzerine temellendirilip temellendirilmediğine bağlı olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda, dışsal bağlantıların kurulmasında uygulanan bir diğer strateji, dışsal unsurlar üzerinde birtakım yasal güçler oluşturmak amacıyla pazarlık sözleşmeleri yapılmasıdır.

Potansiyel faydalarına rağmen bağımlılık, geleneksel olarak bir yükümlülük şeklinde görülmektedir. Değişim partnerleri firma için önemli olan kaynakları kontrol eder ve

çetin pazarlıklara girişilir; firmanın stratejik kararlarına tesir eder ve firmanın geri dönüş oranını azaltır. Çünkü bu gibi değişim partnerleri genellikle odak partnerin içsel hedeflere ulaşmak için diğer partnerin etkilerinin kullandığını farz eder. Đlişki sık sık yüksek derecede çatışma ve memnuniyetsizlik dahilinde karakterize olur (Reve ve Stern, 1979: 53).

Çok yakın geçmişte, değişim partnerleri arasındaki güçlü bağlantıların avantajları saptanmıştır. Genelde değişim partnerlerinin uzun süreli ilişkiler kurarak karşılıklı faydalar elde edileceğine inanılır ve ilişki normları bu şekilde yönlendirilmeye ihtiyaç duyar. Đlişki normlarının kurulmasında, değişim partnerleri “güvenilir ortaklıklar” kurarlar ve ilişkilerinin geleceğini garanti altına almak için sahip oldukları kaynaklara yatırım yaparlar. Bu şekilde çatışmalar çözümlenir. Đlişkilerin esnekliği ve güvenilirliğinin artmasından karşılıklı fayda sağlanır. Yine güç ve etkinin yapıcı bir biçimde kullanılacağına ilişkin teminat alınmış olur (Buchanan, 1992: 67). Örgütler, dışsal ilişkilerin uzun süreli olması için sık sık çevresel unsurların anahtar üyeleri ile müdürlükler aracılığı ile ortaklıklar kurmayı denerler. Yönetim kurulu oluşturma çalışmaları (Pfeffer, 1972 ve 1973; Burt, 1980) örgütlerde kurul üyelerinin belirsizliğin anahtar kaynakları ile işbirliği yapmalarının performansı yükseltebileceğini ortaya koymuştur.

Dışsal bağlantılar kurmanın bir diğer yolu ise ortak girişimler ve diğer örgütlerle kompleks koalisyonlar kurulması stratejisidir. belirsizlik ile ortak girişim faaliyetleri arasında ve belirsizlik ile birleşmeler arasındaki mevcut ilişkiler de yapılan ampirik çalışmalar sonucunda saptanmıştır (Pfeffer ve Nowak, 1976; Pfeffer, 1972b). Benson (1975), örgütlerin diğer örgütlerle ilişkilerini güç kazanma yönünde bir girişimde bulunarak geliştirebileceğini öne sürmüştür. Diğer araştırmalar ise ortak girişimlerin bir örgütün özerkliğini devam ettirebileceğini kabul etmişlerdir (Aiken ve Hage, 1968; Pfeffer ve Nowak, 1976). Skinner ve Guiltinan’a göre (1986) diğer aracılarla ortak girişime katılmak ve diğer bütünleyici satıcılarla bağlantı kurmak bir odak üreticiye olan bağımlılığı azaltır.

Tüm örgütler bu metotları belirli düzeylerde uygularlar. Alan seçme stratejilerini uygulamakta zorluk çeken örgütlere, dışsal bağımlılığı yönetebilmek için bu metotlar yardımcı olur. Daha zengin örgütlerin bu metotları uygulaması daha yoksul olanlara

nazaran kolay olur. Pfeffer ve Salancik (1978) küçük örgütlerin kaynakları için çevrelerine daha çok bağımlı olduklarını tartışmıştır. Bir örgütün göreceli kapasitesi, bağımlılığın miktarını da ortaya koyar (Skinner ve diğerleri, 1987: 580). Örgütler özellikle, kişilerarası ilişkiler kurmak için reklam ve tanıtımdan faydalanma, müşteri ve seçkinlerle faydalı ilişkiler kurma ve dışsal unsurlardan bireyleri işe alarak uç noktada kalan öğeleri kapsama stratejilerini uygulamak için maddi kaynaklara ihtiyaç duyarlar. Örgütler tüm bu metotları kendi etki alanını genişletmek ve değiştirmek için sık sık kullanırlar. Ancak tanıtım, ortak girişimler gibi metotların uygulanması büyük oranda parasal kaynak gerektirir (Kotter, 1979:89).

1.9.3. Mevcut Etki Alanında Kimin Nasıl Faaliyet Gösterdiğinin Kontrol Edilmesi