• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: KAYNAK BAĞIMLILIĞININ YÖNETĐLMESĐNDE ÖRGÜTSEL

3.1. Araştırmanın Yöntemi

3.1.1. Araştırma Değişkenlerinin Belirlenmesi ve Anket Sorularının

tezin kavramsal çatısını oluşturan örgütsel ideoloji, kaynak bağımlılığını yönetme eğilimi ve kaynak bağımlılığı düzeyi olmak üzere üç değişken ve bu değişkenleri oluşturan alt değişkenler anket yardımıyla üç, dört ve beş yıldızlı otel işletmelerinde test edilmiştir.

Belirlenen değişkenleri ölçmeye yönelik oluşturulan ölçeklerin Đngilizceden Türkçeye çevrilmesinde orijinal versiyonlarının linguistik ve psikometrik denkliğini koruması için gereken özen gösterilmiştir.

Anket formunda örnek kitleye yönelik demografik faktörler ve işletmeye özgü niteliklerin belirlenmesi amacıyla yöneltilen soruların hazırlanmasında, benzer çalışmalarda oluşturulmuş soru tipleri incelenip, araştırma için en uygun olanları anket formuna yerleştirilmiştir. Buna göre yöneticilerin demografik özelliklerinin belirlenmesinde; cinsiyet, yaş, sektördeki çalışma süresi, işletmede çalışma süresi, eğitim düzeyi, (eğer alınmışsa) alınan turizm eğitiminin düzeyi gibi faktörler dikkate alınmıştır. Yine işletmeye özgü niteliklerin belirlenmesinde; işletmenin bulunduğu bölge, statüsü, sınıfı, türü, personel sayısı ve faaliyet süresini belirmeye yönelik kapalı uçlu sorular yönetilmiştir.

Aşağıda araştırmada yer alan değişkenler ve bunlara ait alt değişkenler kısaca açıklanmaktadır.

3.1.1.1. Örgütsel Đdeoloji Değişkeni

Örgütsel ideoloji değişkeni araştırmada bağımsız değişken olarak incelenmekte olup üç alt değişken yardımıyla analiz edilmiştir. Bu değişkenler; ilerici karar alma, kurumsal sosyal sorumluluk ve organikliktir.

Örgütsel ideolojiyi oluşturan her bir boyuta ilişkin ölçek oluştururken, literatür taraması sonucunda örgütsel ideolojiyi sıklıkla araştırmalarına konu eden Goll (1991), Goll ve Zeitz (1991), Goll (1995) tarafından hazırlanan ölçeklerden yararlanılmıştır. Orijinal ölçek 15 kapalı uçlu ifadeden oluşmaktadır. Bu ifadelerin 7’si “ilerici karar alma”, 3’ü “kurumsal sosyal sorumluluk” ve 4’ü “organiklik” boyutlarını ölçmeye yönelik olarak oluşturulmuştur.

Çok maddeli ölçeklerden en çok kullanılanlardan biri olan likert; maddelere gösterilen tepkilere verilen ağırlıkların (puanların) toplamından oluşan bir modeldir (Tezbaşaran,1997). Bu model uyarınca, ölçekte yer alan ifadeler “Hiç katılmıyorum” (1), “Katılmıyorum” (2), “Kararsızım” (3), “Katılıyorum” (4) ve “Tamamen katılıyorum” (5) değerine karşılık gelmektedir. Ankette, örgütsel ideoloji değişkeni ölçmek amacıyla “Hiç katılmıyorum”dan “Tamamen katılıyorum”’a kadar uzanan likert ölçeğinin yer aldığı soru tipinden yararlanılmıştır. Đlerici karar alma ve kurumsal sosyal sorumluluk boyutunu ölçmeye yönelik oluşturulan ifadeler, “hiç katılmıyorum”dan “tamamen katılıyorum”a doğru pozitif değer alırken; organiklik boyutunu oluşturan ifadeler “tamamen katılıyorum”dan “hiç katılmıyorum”a doğru pozitif değer almaktadır.

3.1.1.2. Kaynak Bağımlılığını Yönetme Eğilimi Değişkeni

Kaynak bağımlılığını yönetme eğilimi değişkenini oluştururken, kaynak bağımlılığının yönetilmesi amacıyla geliştirilen çeşitli stratejiler göz önüne alınmıştır. Bu stratejilerden, kaynak bağımlılığı kuramının öncülerinden Pfeffer ve Salancik (1978) tarafından geliştirilip, Kotter (1979) tarafından genişletilerek özetlenen kaynak bağımlılığını yönetme stratejileri, “kaynak bağımlılığını yönetme eğilimi” değişkeni olarak ölçeklendirilmiştir.

Pfeffer ve Salancik (1978) ile Kotter’e (1979) göre örgütlerin dışsal bağımlılıkları yönetmek için iki yolları vardır. Bunlardan ilki, dışsal taleplerin şiddetini azaltmak; diğeri ise dışsal taleplere boyun eğmenin maliyetini minimize etmektir. Dışsal taleplerin

şiddetini azaltmak için araştırmacılar, etki alanı seçme, dışsal bağlantılar kurma ve etki alanında kimin nasıl faaliyet gösterdiğini kontrol etme stratejilerini önermektedir. Dışsal taleplere boyun eğmenin maliyetini minimize etmek için de örgütsel tasarım veya diğer adı ile savunma ve uyum stratejilerini önermişlerdir. Tüm bu veriler baz alınarak, kaynak bağımlılığını yönetme eğiliminin ölçülmesinde üç farklı strateji formülasyonu araştırmaya dahil edilmiştir. Bunlar etki ve kontrol stratejileri, dışsal bağlantılar kurma ve örgütsel tasarım olarak kategorize edilmiştir.

Kaynak bağımlılığını yönetme eğilimini oluşturan her bir boyut için belirlenen ölçeğe çeşitli ifadeler eklenerek bu stratejilerin işletmeler tarafından uygulanma sıklığı-eğilimi ölçülmeye çalışılmıştır. Her bir boyutu ölçmek için 5’li ölçekten yararlanılmış ve stratejilerin işletme tarafından hangi sıklıkta uygulandığını ölçmek amacıyla yöneticilere 20 ifade yönetilmiştir. Ölçekte yer alan ifadeler “Hiçbir zaman” (1), “Nadiren” (2), “Ara sıra” (3), “Sıklıkla” (4) ve “Her zaman” (5) değerine karşılık gelmektedir.

Kaynak bağımlılığını yönetme eğilimini ortaya koyan ifadeler için, sıklık belirten ölçeğin uygulanmasında Tavşancıl (2006) tarafından hazırlanan, “Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi” adlı eserden yararlanılmıştır. Oluşturulan ölçeğe ilişkin faktör analizi sonuçları ileriki kısımlarda detaylı bir biçimde değerlendirilmiştir.

Oluşturulan ölçek dahilinde, yöneticilerin etki ve kontrol stratejilerini uygulama sıklıklarını ortaya koymak amacıyla Pfeffer ve Salancik (1978) tarafından önerilen 12 strateji, sıklık belirten ölçeğe dahil edilmiştir. Benzer biçimde dışsal bağlantılar kurmaya dönük stratejilerin uygulanma sıklığını ölçmek amacıyla 4, örgütsel tasarım savunma ve uyum stratejilerinin (örgütsel tasarım) uygulanma sıklığını ölçmek amacıyla da Kotter (1979) tarafından önerilen 4 stratejik faaliyet sıklık belirten ölçeğe eklenmiştir.

3.1.1.3. Kaynak Bağımlılığı Düzeyi Değişkeni

Örgütlerin kaynaklara olan bağımlılık düzeyinin ölçülmesinde, iki farklı boyut göz önüne alınmıştır. Bunlardan ilki kaynak bağımlılığının yapısal boyutu, diğeri ise algılanan yani psikolojik boyutudur.

Yapısal olarak kaynak bağımlılığı, örgütlerarası ilişkiler sonucu bir örgütün diğerine olan rakamsal veya somut verilere dayalı bağımlılığını ve işletme yöneticilerinin örgütlerarası ilişkilere yönelik gelecekteki beklentilerini kapsayan bağımlılıklarını temel alır. Yapısal bağımlılık faktörü, teorik bazda Noorderhaven, Nooteboom ve Berger (1998) tarafından incelenmiştir. Araştırmacılar işletmelerin yapısal olarak kaynak bağımlılığı düzeyini ortaya koyan dört farklı değişken olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bunlar; örgütlerarası ilişkiler sonucu odak örgütün diğer örgüt aracılığıyla elde etmiş olduğu satış ve kar oranı ile diğer örgüt aracılığıyla gelecekte beklediği satış ve kar oranıdır.

Bu açıklamalardan yola çıkılarak kaynak bağımlılığının yapısal boyutunu oluşturan bu dört değişken kapalı uçlu sorular haline getirilerek ölçeklendirilmiştir. Otel işletmesi yöneticilerine; “Anlaşmalı oldukları seyahat acenteleri ve şirketler aracılığıyla gerçekleşen satışların/karın toplam satış/kar içindeki oranı” ve “Anlaşmalı oldukları seyahat acentaları ve şirketlerden gelecekte bekledikleri satış/kar yüzdeleri” 5 kategoride ölçeklendirilerek sorulmuştur. Kapalı uçlu ve eşit aralıklı ölçekler; “%0-20”den başlayarak “%81–100” arası değer almıştır. Oluşturulan ölçeğin faktör yükleri de kabul edilebilir sınırın üzerinde çıkmştır.

Kaynak bağımlılığının algılanan yani psikolojik boyutu ise, yöneticilerin bir örgüt veya kuruluşa yönelik kaynak bağımlılığı algılamalarını ortaya koymaktadır. Algılanan kaynak bağımlılığı düzeyinin ölçülmesinde ise iki farklı ölçek bir araya getirilmiştir. Bunlardan ilki Saidel (1991) tarafından oluşturmuş olan “kaynak bağımlılığı düzeyi” ölçeğidir. Saidel, kaynak bağımlılığının ölçülmesinde yönetici algılamalarını baz alarak; işletme yöneticilerine üç kapalı uçlu ifade yöneltmiştir. Đfadelerden ilki kaynağın yönetici açısından önemini, ikincisi alternatif kaynakların bulunabilirliğini, üçüncüsü ise kaynak ilişkisine girilen örgütün kaynak olma koşulunu zorlama yetisini ortaya koymaya yöneliktir.

Otel işletmeleri yöneticilerinin kaynak bağımlılığı algılamalarını ortaya koymak amacıyla, araştırma bulgularına önemli bir katkı sağlayacağı düşüncesiyle bir ifade daha eklenmiştir. Bu ifade Simons ve Ingram (1997) tarafından, örgütsel ideoloji ile kaynak bağımlılığı arasındaki ilişkinin örneklendirilmesinde kullanılmıştır. Anket sorularının hazırlanması sürecinde, 4. ifade olarak “algılanan kaynak bağımlılığı düzeyi ölçeği”ne eklenmiştir. Bu ifade otel işletmeleri yöneticilerinden yaşanan bir olay sonucu; “Biz böyle olsun istemedik ama anlaşmalı olduğumuz seyahat acentaları veya şirketler bunun böyle olmasını istediler” dediği zamanlar olup olmadığı bilgisini almaya yöneliktir. Elde edilen bu veri anlaşmalı seyahat acenteleri ve şirketlerin, işletme yönetimine doğrudan etkisinin olup olmadığını ortaya koyacaktır

Algılanan kaynak bağımlılığı düzeyini oluşturan 4 ifade, 5’li ölçek ile ölçeklendirilmiştir. Ölçekte yer alan ifadeler “Hiç katılmıyorum” (1), “katılmıyorum” (2), “kararsızım” (3), “katılıyorum” (4) ve “Tamamen katılıyorum” (5) değerine karşılık gelmektedir.Bu ifadelerden üçü (1,3,4) “Hiç katılmıyorum” dan “tamamen katılıyorum” a doğru pozitif değer almaktadır. Bir ifade ise (2. ifade) “tamamen katılıyorum” dan “hiç katılmıyorum” a doğru pozitif değer almaktadır. Yani 1, 3 ve 4. ifadelere verilen yanıtlar “tamamen katılıyorum” değerine yaklaşıyorsa, yöneticilerin algılanan kaynak bağımlılığı düzeyinin yüksek olduğu sonucuna varılacaktır. Tam tersi bir yönelimde ise algılanan kaynak bağımlılığı düzeyinin düşük olduğu belirlenecektir. 2. ifadede ise, verilen yanıtlar “tamamen katılıyorum” değerine yaklaşıyorsa yöneticilerin kaynaklara olan bağımlılık algılamalarının düşük olduğu sonucuna varılacaktır. Tam tersi bir yönelimde ise algılanan kaynak bağımlılığı düzeyinin yüksek olduğu belirlenecektir.

Örgütlerin kaynaklara olan bağımlılık düzeylerinin belirlenmesinde, öncelikle yapısal ve psikolojik boyut ayrı ayrı değerlendirilecektir. Daha sonra iki boyut arasında korelasyon analizi sonucuna göre, güçlü bir ilişkinin olup olmadığına bakılacaktır. Bağımlılığın yapısal boyutu tek başına örgütlerin kaynaklara olan bağımlılık düzeyleri hakkında açıklayıcı bilgi vermez. Her iki boyut arasında pozitif yönlü güçlü bir korelasyon çıkması halinde kaynaklara olan bağımlılığın yüksek, zayıf bir korelasyonun çıkması halinde veya korelatif bir ilişkinin olmaması halinde ise bağımlılığın düşük olduğu sonucuna varılacaktır. Çünkü kaynak bağımlılığı kuramı açısından, örgütlerin kaynaklara olan bağımlılığının bir sonucu olarak dışsal baskı ve zorlamaların varlığı ve

derecesi de önem arz etmektedir. Yapısal bağımlılık boyutu ise, bu baskı ve zorlamaların şiddetini ölçmemektedir. Yapısal bağımlılık boyutu, odak örgüt açısından kaynaklara dayalı bağımlılığın oluşmasında aracı bir faktör olarak, satış-kar yüzdelerinin ve beklentilerinin ne derece etkili olduğunu gözler önüne sermektedir.