• Sonuç bulunamadı

1. Gemi kavramı

TSR m. 931 f. 1’de geminin tanımı yapılmıştır. Yürürlükteki mevzuatta gemi tanımı bakımından bir birlik olmadığı için ve uygulamada karşılaşılan sıkıntıları giderebilmek için TTK’da yer alan gemi teriminin kapsamı TSR’de biraz daha

56

Esasen TSR m. 1328’de deniz alacaklarından doğan sorumluluğun 1976 Londra MS ile bu sözleşmeyi değiştiren 96 Protokolü veya bunun yerine geçmek üzere hazırlanarak kabul edilecek diğer milletlerarası sözleşmelere göre sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Ancak Türkiye 96 Protokolüne henüz taraf olmadığı gibi, bunun yerine geçecek başka bir sözleşme de henüz söz konusu değildir.

genişletmiştir57, 58. Bu tanıma göre bir aracın gemi olabilmesi için, tahsis amacının suda hareket edebilmeyi gerektirmesi, yüzme özelliğinin bulunması, pek küçük olmaması gerekmektedir.

TSR’deki gemi tanımı ile TTK m. 816 f. 1’de yer alan gemi tanımı arasındaki en önemli farklarından bir tanesi, TTK’daki “deniz” teriminin yerine TSR’de “su” teriminin kullanılmış olmasıdır. TSR m. 931 gerekçesinde “su” teriminin kullanılmasının sebebinin, “iç su59" taşımalarının kara taşıması hükümlerinden çıkarılarak, deniz taşımalarına ilişkin hükümlere tâbi tutulmasını sağlamak olduğu belirtilmiştir60.

TSR’de gemi tanımına getirilen bir diğer yenilik ise tekne terimi yerine araç teriminin kullanılmış olmasıdır. Bu değişim ile; şat, sondaj veya inşaat amacıyla kullanılan platformlar gibi suda kullanılabilen diğer birçok aracın gemi kavramı içinde değerlendirilebilmesi mümkün olacaktır61.

a) Hovercraft ve araştırma platformu

TSR’deki genişletilmiş gemi kavramı ile 1976 Londra MS hükümleri birlikte değerlendirildiğinde hovercraftların ve deniz dibinde veya daha altında bulunan tâbii kaynakların araştırılması ve işletilmesine tahsis edilmiş olan yüzen platformların (“araştırma platformu”) durumunun ayrıca incelenmesi

57

Atamer, Cebrî İcra, s. 138.

58

TSR’de yer alan gemi tanımına getirilen bir kısım eleştiriler ve görüşler için bkz. Çetingil / Kender / Ünan / Yazıcıoğlu, TTK Tasarısı’nın “Deniz Ticareti” Başlıklı 5. Kitabında Yer Alan Hükümler Hakkında, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Hakkında Değerlendirmeler, DHD, Özel Sayı, Ocak 2006, s. 1-295; Koyuncu, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın “Deniz Ticareti” Kitabındaki Bazı Hükümler Hakkında Değerlendirmeler, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Hakkında Değerlendirmeler, DHD, Özel Sayı, Ocak 2006, s. 347 – 367.

59

“İç su” tanımı için bkz. Özman, s. 248; Kuran, Uluslararası Deniz Hukuku, 2. Bası, 2007, s. 31 vd.; Çetingil / Kender, s.37.

60

Bkz. TSR m. 931 gerekçesi www.tbmm.gov.tr. Bu husustaki görüş ve eleştiriler için bkz. Çetingil / Kender / Ünan / Yazıcıoğlu, s. 1-295; Demirkıran / Demirkıran, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Üzerine Bazı Düşünceler, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Hakkında Değerlendirmeler, DHD, Özel Sayı, Ocak 2006, s. 339 – 345.

61

TSR ve TTK’da yer alan gemi terimlerinin karşılaştırması için bkz. Atamer, Cebrî İcra, 2006, s. 138 vd.

gerekmektedir. TSR ile su üzerinde hareket etmek üzere kullanılan ve pek küçük olmayan her türlü aracın gemi kabul edilmesi nedeniyle, hovercraftlar ve araştırma platformları da TSR kapsamında gemi sayılmaktadır. Ancak 1976 Londra MS m. 15 f. 5 (a-b) gereğince yukarıda da belirtildiği gibi hovercraftlara, ve araştırma platformlarına 1976 Londra MS hükümleri uygulanamamaktadır62. 1976 Londra MS hükümlerinin gemi malikleri bakımından uygulanabileceği, gemi tanımının iç hukuka göre belirlenmesi gerektiği, hovercraftların ve araştırma platformlarının TSR’deki gemi kavramına dâhil olduğu ve fakat 1976 Londra MS kapsamına girmediği dikkate alındığında, bu araçlar bakımından 1976 Londra MS hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususunda 1976 Londra MS’nin TSR çerçevesinde uygulama alanının incelenmesi gerekmektedir. TSR m. 1330’da 1976 Londra MS’nin uygulama alanının hangi hâllerde genişletileceği belirtilmiştir. TSR m. 1330, 1976 Londra MS m. 15 f. 5’in uygulanması bakımından herhangi bir istisna veya genişletme getirmediği için, hovercraft ve araştırma platformları için sorumluluğun sınırlandırılması mümkün görünmemektedir.

b) Sondaj işlemi gemileri

TSR m. 1330 f. 1 (c) ile konvansiyonun 1976 Londra MS m. 15 f. 4’de belirtilen gemiler için, diğer bir ifade ile sondaj işlemi gemileri için uygulanacağı düzenlenmiş, TSR m. 1333’de de bu gemiler için sorumluluk limitleri belirlenmiştir63. Ancak TSR ile sondaj işleri gemilerinin sınırlı sorumluluktan faydalanabilmeleri için, sorumluluğa neden olan olayın, geminin sondaj işlemi için kullanılmak üzere sondajın yapıldığı yerde bulunduğu esnada meydana gelmiş olması şartı aranmıştır64.

62

Bkz. Griggs / Williams / Farr, s. 88-90.

63

TSR m. 1333 ile sondaj işlemleri gemilerinin sondaj işlemi için kullanıldığı esnada meydana gelen zararlar nedeniyle sorumluluk sınırının ölüm ve yaralanmalardan kaynaklanan alacaklar için 32.000.000 ÖÇH, diğer tüm alacaklar için ise 20.000.000 ÖÇH olacağı düzenlenmiştir.

64

Sondaj işlemi gemileri için getirilen bu düzenlemenin kaynağı ve gerekçeleri hakkında detaylı bilgi için bkz. Atamer, Tatbikat Taslağı, s. 881 vd.; TSR m. 1333 gerekçesi için bkz

2. Ticaret gemisi

TSR m. 931 f. 2’de ticaret gemisinin tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre; anılan maddenin 1. fıkrasında yer alan tanıma giren bir gemi, kim tarafından ve kimin adına veya hesabına kullanıldığı önemli olmaksızın, suda ekonomik menfaat sağlamak amacına tahsis edilmişse veya fiilen böyle bir amaç için kullanılıyor ise “ticaret gemisi” sayılacaktır65.

TSR m. 935 gereğince TSR hükümleri, aynı maddede yer alan istisnalar haricinde, ticaret gemileri bakımından uygulanmaktadır. Dolayısı ile bu düzenleme çerçevesinde 1976 Londra MS hükümleri de, istisnalar hariç olmak üzere genel olarak ticaret gemileri bakımından uygulama alanı bulacaktır.

3. Sicile kayıtlı gemi

1976 Londra MS’de yer alan gemi kavramının kapsamı bakımından değerlendirilmesi gereken bir diğer konu ise 1976 Londra MS hükümlerinin sicile kayıtlı olsun olmasın tüm gemiler bakımından uygulanıp uygulanamayacağıdır. TSR m. 996’da yer alan düzenlemeye göre mülkiyet ve diğer aynî haklar ile ilgili hükümler kural olarak sadece sicile kayıtlı Türk gemilerine uygulanmaktadır. Dolayısı ile TSR çerçevesinde bir geminin sicile kayıtlı olup olmaması sadece mülkiyet ve diğer aynî hakları düzenleyen TSR m. 996 - 1060 hükümleri bakımından önem taşımaktadır. Neticeten 1976 Londra MS hükümlerinin uygulanabilirliği bakımından geminin sicile kayıtlı olup olmamasının önemi bulunmamaktadır.

65

TTK ve TSR’deki “ticaret gemisi” tanımları arasındaki farklar bakımından detaylı açıklama için bkz. Atamer, Cebrî İcra, s. 142.

4. Deniz gemisi

1976 Londra MS’de yer alan deniz gemisi ifadesinin TSR’de bir karşılığı bulunmamaktadır. Uygulamada ve doktrinde, fiili tahsis esasına göre, fiilen denizde sefere tahsis edilmiş olan gemilerin deniz gemisi olduğu, göl, nehir, kanal gibi iç sularda sefere tahsis edilmiş gemilerin ise iç su gemisi olduğu kabul edilmektedir66. Ancak TSR m. 931 f. 1’de gemi tanımı yapılırken geminin suda hareket edebiliyor olması özelliği arandığı ve dolayısı ile “deniz” – “iç su” ayrımı yapılmadığı için, TSR bakımından 1976 Londra MS hem deniz hem de iç su gemileri için uygulanabilecektir. Bu durum karşısında 1976 Londra MS m. 15 f. 2 (a)’da konvansiyon hükümlerinin iç su gemileri bakımından uygulanmasının taraf devletlerin insiyatifine bırakıldığı yönündeki düzenleme Türkiye bakımından işlerlik kazanmış olmaktadır.

III. Sınırlı sorumluluğa tâbi borçlular67

1976 Londra MS’nin 1’inci maddesinde sorumluluğunu sınırlandırma hakkına sahip olan kişiler sayılmıştır. Ancak, bu kişilerin tanımları madde metninde yer almadığı için, uygulamada bu kişilerin tanımının milli hukuka göre yapılması gerekecektir.

66

Çağa / Kender, C. 1, s. 50.

67

Deniz ticareti uygulamasında çok fazla kişi görev alabildiğinden burada sadece uygulamada sıklıkla karşılaşılan kişilerin durumu inceleme konusu yapılacaktır.