• Sonuç bulunamadı

Dünyadaki nüfus artıúı, sanayileúme ve kentleúme; do÷al kaynaklara ve enerjiye olan talebi her geçen gün sürekli olarak artırmaktadır. Yapılan projeksiyon çalıúmaları, mevcut enerji politikalarının devamı halinde, 2030 yılında dünya enerji talebinin

ortalama yıllık %1,8’lik artıúlar ile bugüne göre %50 daha fazla olaca÷ına iúaret etmektedir. 2030 yılında Çin’in dünyanın en fazla enerji tüketen ülkesi konumuna gelmesi, Hindistan’ın ise Çin, ABD ve Avrupa Birli÷i’nin ardından dördüncü büyük enerji tüketicisi olması beklenmektedir. Söz konusu dört büyük tüketici, 2030 yılına gelindi÷inde dünya toplam enerji arzının yarısından fazlasını tüketmekte olacaktır. Bu talep artıúının sürdürülebilir koúullarda karúılanabilmesi için ise enerji sektöründe yaklaúık 22 trilyon ABD Doları de÷erinde yatırımlar yapılmasına ihtiyaç duyuldu÷u hesaplanmaktadır [40, 41]. Avrupa Birli÷i (AB) ise, günümüzde en büyük ikinci enerji tüketicisi konumundadır. AB genelinde birinci enerji tüketimindeki artıú son beú yılda düúük hızlarda seyretmektedir (yılda ortalama %1’den daha az). AB genelinde birincil enerji arzında 2006 yılında %54 düzeyinde olan ithalat ba÷ımlılı÷ı oranının 2030 yılına kadar olan dönemde %70’e ulaúması beklenmektedir. Do÷al gaz oranında ithalat ba÷ımlılı÷ının günümüzdeki %61 düzeyinden, 2030 yılı için %84’e çıkaca÷ı öngörülmektedir [40].

Tüm dünyada son 25 yılda, enerjiye paralel olarak özellikle elektrik enerjisine de artan oranda ba÷ımlı hale gelindi÷i gözlemlenmektedir. Elektri÷in 2030 yılına kadar en hızlı büyüyen son kullanıcı enerji formu olması beklenmektedir. ABD Enerji Bilgi ødaresi olan EIA tarafından hazırlanan senaryo çalıúmasına göre, 2005’de 17,3 TWh olan elektrik enerjisi üretiminin %92,5’lik bir artıúla 2030’da 33,3 TWh’e yükselmesi beklenmektedir. Özellikle geliúmekte olan ülkelerde görülen büyük ekonomik geliúmeler, elektrik enerjisi talebinin de bu ülkelerde artmasına sebep olmaktadır [40]. Enerji kaynakları açısından incelendi÷inde, birincil enerji arzında; petrol, do÷al gaz ve kömürden oluúan fosil kaynaklı yakıtların a÷ırlıklı konumunun önümüzdeki yıllarda da devan etmesi beklenmektedir ve talepteki bu artıúın %84’lük bölümünün bu kaynaklardan karúılanması öngörülmektedir. Petrolün birincil enerji arzındaki en büyük paya sahip olma niteli÷i devam ederken, do÷al gazın ise elektrik üretimi ve sanayinin temel girdileri arasındaki payını koruması ve belirli oranlarda artırması beklenmektedir. Bu dönemde elektrik üretiminde ise; kömür ve do÷al gazın en önemli kaynaklar olmaya devam edece÷i düúünülmektedir [40, 41].

2005 yılında dünya enerji tüketiminde kömürün payı %27 iken, bu payın 2030 yılında %29’lara ulaúması beklenmektedir. Dünyada her ne kadar kömür üretimi

geniú alanlarda ve pek çok ülkede mümkün olsa da toplam kömür rezervlerinin %76’sı beú ülkede bulunmaktadır. Bunlar ABD (%28), Rusya (%19 ), Çin (%14), Avustralya (%9) ve Hindistan (%7) olarak sıralanmaktadır. Bu ülkeler toplam dünya üretiminin de 2005 yılı verilerine göre %73’ünü karúılamıúlardır. Dünyada üretilen kömürün %63’ü elektrik üretimi sektörüne aktarılmakta iken geri kalan yaklaúık üçte birlik kısmın yaklaúık tamamı sanayi sektörüne aittir. Kömür yakıtlı elektrik üretiminin 2030 yılına kadar ortalama yılda %3,1 artması beklenmektedir. ùayet yüksek petrol ve do÷al gaz fiyatları sürekli hale gelirse, kömüre olan ilginin özellikle Çin, ABD ve Hindistan gibi zengin kömür yataklarına sahip ülkelerde daha da artaca÷ı düúünülmektedir. Ancak kömürden elektrik üretimi ile ilgili projeksiyonlar, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik uluslar arası anlaúmaların yürürlü÷e girmesine göre önemli ölçüde de÷iúebilir [40].

Do÷al gaz yakıtlı elektrik üretiminin ise 2030 yılına kadar yıllık %3,7’lik bir oranda artması öngörülmektedir. Bu sayede, elektrik üretiminde 2005’de %20 olan do÷al gaz payının 2030’da %25’e çıkaca÷ı tahmin edilmektedir [40].

Nükleer enerjiden elektrik üretiminin ise 2005’de gerçekleúen 2,6 TWh de÷erinden 2030 yılında 3,8 TWh’e yükselmesi beklenmektedir. Dünyadaki nükleer santral kurulu gücünün ise 2005 yılındaki 374 GW de÷erinden, 2030’da 498 GW’a çıkması beklenirken, nükleer kapasitenin sadece OECD Avrupa kanadında (Almanya ve Belçika) düúüúler öngörülmektedir. Çin (456 W) baúta olmak üzere OECD-dıúı Asya ülkelerinde 68 GW’lık artıú tahmin edilmektedir. Rusya’nın ilave ünitelerle nükleer kapasitesini orta vadede 18 GW artıraca÷ı düúünülmektedir [40].

Yüksek petrol ve do÷al gaz fiyatları, sera gazı emisyonu ile artan çevre kirlili÷i, ülkeleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha geniú oranda kullanımını cesaretlendirmektedir. 2030 yılına kadar dünya genelinde hidroelektrik ve di÷er yenilenebilir enerji kaynaklarının tüketiminde %2,1’lik artıúlar beklenmektedir. Beklenen bu artıúın OECD dıúındaki ülkelerde özellikle Orta ve Güney Amerika’da planlanan veya inúasına baúlanan orta ve büyük ölçekli hidroelektrik santrallerinden gelmesi beklenirken, OECD ülkelerinde ise gelecekte, Kanada ve Türkiye haricinde, büyük ölçekli çok az hidroelektrik santral projesi öngörülmektedir. OECD

ülkelerindeki yenilenebilir enerji kaynaklarındaki artıúın rüzgar ve biyokütleden karúılanması beklenmektedir. Rüzgar enerjisine olan yatırımlar, her ne kadar fosil yakıtlarla ekonomik olarak rekabet edemese de, hükümetlerin deste÷i ile dünyada ve özellikle Avrupa’da (Danimarka, øspanya, Almanya ve Portekiz) artmaya devam etmektedir [42].

Tablo 2.3. 2004 Yılı sonu itibariyle dünya yenilenebilir enerji kaynakları üretim kapasitesi (GW) [43]

Tablo 2.3’de 2004 yılı sonu itibariyle dünyada yenilenebilir enerji kaynakları üretim kapasite de÷erleri verilmiútir. Tabloda görülece÷i gibi, 2004 yılı sonu itibariyle elektrik üretim amaçlı olarak en büyük üretim kapasitesine 61 GW ile küçük hidroelektrik santraller sahip olurken bunu 48 GW ile rüzgar enerjisi santraları takip etmektedir. Tablodan görülebilece÷i gibi dünya yenilenebilir enerji kapasitesi; 2003 yılı sonu itibariyle 148,04 GW olurken, 2004 yılı sonunda %9,15 oranında büyüyerek 161,6 GW’a ulaúmıútır. 2004 yılı sonu itibariyle dünya toplam kurulu güç 3800 GW oldu÷u göz önüne alınırsa, toplam yenilenebilir güç kapasitesi dünya güç kapasitesinin yaklaúık %4’ünü oluúturmaktadır. Geliúmekte olan ülkeler ile beraber Çin, dünyadaki mevcut yenilenebilir enerji kapasitenin %43,5 pay ile 70 GW’lık kısmına sahiptir. AB ülkeleri ise 57 GW kapasite ile büyük kısmını rüzgar santralarının sa÷ladı÷ı güç ile toplam yenilenebilir güç kapasitesinin %36’lık dilimini oluúturmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarında ilk beú ülke olan Çin (37 GW), Almanya (20 GW), ABD (20 GW), øspanya (10 GW) ve Japonya (6 GW) ise toplam yenilenebilir güç kapasitesinin %57,8’ine sahiptirler [43]. Dünya yenilenebilir enerji

kurulu güç kapasitesi; 2006 yılında 1020 GW, 2007 yılında 1070 GW ve 2008 yılında ise 1140 GW de÷erine ulaúmıútır. Dünya kurulu rüzgar gücü kapasitesi ise; 2006 yılında 74 GW iken, 2007 yılında 94 GW ve 2008 yılında ise 121 GW de÷erine ulaúmıútır [44].

Tablo 2.4. Türkiye enerji talep-üretim-ithalat ve ihracatının geliúimi (bin TEP) [3]

Yıllar 1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Talep 52987 63679 80501 75403 78354 83826 87818 91362 99590 107625 106273 Üretim 25656 26749 26156 24681 24324 23783 24332 24549 26802 27453 29192 øthalat 30936 39779 56342 52780 58629 65239 67885 73480 80514 87614 85357 øhracat 2104 1947 1584 2620 3162 4090 4022 5171 6572 6925,50 7183 øhrakiye 355 464 467 624 1233 644 631 628 588 91,71 761 Net ithalat 28477 37368 54291 49536 54234 60505 63232 67681 73354 81111,80 77413 TYÜKO (%) 48,1 42,0 33,1 32,6 31,0 28,4 27,7 26,9 26,9 25,5 27,2