• Sonuç bulunamadı

DÜNYA GEÇİCİ (YALAN-İMTİHAN YERİ)DİR 1. Geldik de ne bulduk yalan dünyadan

2. Karac’Oğlan der ki, fâni dünyadan 3. Kadir Mevlâm ben günahkar kulunum Defterim elinde dürülüp durur

4. Hatırlar incidip, gönüller yıkma Bu yalan dünyanın sonu ölümdür 5. Yarın bir gün kara toprak üstümüz Çürüdür hey benli Suna’m çürüdür 6. Akıbet alırsın komazsın beni Var git ölüm, bir zaman da gene gel Çıkıp bozkurtlayın uluşamadım

Eşimle dostumla buluşamadım Var git ölüm, bir zaman da gene gel Anayı atayı dün aldın yeter

Var git ölüm, bir zaman da gene gel 7. Ellisinde yaşım yarısın geçtim Altmışında yoluma yokuş düştü Yetmişinde biraz tebdilim şaştı Mertebe mertebe indirdin beni Sekseninde beratçığım yazıldı Doksanında kan damarım büzüldü Yüz yaşında azalarım çözüldü Bir sabi masuma döndürdün beni Karac’Oğlan der ki, yaktın yandırdın Ecel şarabını verdin kandırdın Emreyledin Azrail’i gönderdin Hiç te doğmamışa döndürdün beni 8. Yedirdin içirdin hepsi de yalan Âhır ömrümüzü ederler talan Bülbülün kafesten uçtuğu zaman Cesedimi kabre koymak isterim 9. Yürü bire yalan dünya

Sana konan göçer bir gün İnsan bir ekin misali Seni eken biçer bir gün Can kafeste duran kuştur Elbet uçar gider bir gün Yastığımız kara toprak O da bizi atar, bir gün

Bindirirler cansız ata İndirirler tuta tuta Var, dünyada yol ahrette Coşkun gider salın bir gün 10. Bu dünyaya konan göçer Bu il, bizim iller değil

11. Sultan Süleymana kalmayan dünya Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün Nice bin senedir çürüyen canlar Hakk’ın emri ile dirilir bir gün Ağa olsa, paşa olsa, beğ olsa Yakasız gömleğe sarılır bir gün Bu dünyada adam oğluyum dersin Helâli, haramı durmayıp yersin Yeme el malını er geç verirsin İğneden ipliğe sorulur bir gün Yarın mahşer de de sorarlar bizi Hak mizan terazi kurulur bir gün Karac’Oğlan der ki, konup göçersin Ecel şerbetini bir gün içersin Sen Sırat köprüsün bir gün geçersin Amelin eline verilir bir gün

12. Canım sağdır demek dünyada yalan Tenim teneşirde, salım eldedir 13. Şu dünyaya gelen âdem oğlanı

Çıkardılar cenazemi yumağa İmam namazımı kılsa gerektir Karac’Oğlan der, hey gidi ustalar Duâ eylen geri dönsün hastalar Dünyada ettiğim gizli nesteler Hak katında ayan olsa gerektir.

14. Bin yaşasam, hesap etmem ömrümü Defter tutsam alaycığı bir gündür 15. Ecel eli ömür ipin düğümler 16. Pınar nerde ceylanların Nere getti seyranların Fani dünya pek döngür Belli nişan verenlerin

Görüldüğü üzere dünya hayatı geçici ve aldatıcıdır. Bu fani âleme bel bağlayarak gaflete düşüp aldanmamamız için Allah pek çok defa bizi uyarmıştır.

“Ey insanlar, muhakkak ki Allah’ın va’di bir gerçektir. O halde zinhar sizi dünya hayatı aldatmasın. Çok aldatıcı şeytan da sakın sizi Allah’ın mühlet vermesi ile aldatmasın” Fatır Sûresi, âyet: 5

Kur’an-ı Kerîm’de “onlardan biri, bin sene yaşasaydım ne olurdu der”

(Bakara sûresi (2), âyet:96 ) denildiği gibi, dünyada devamlı kalmak ve nimetlerinden faydalanmak isteyen nice insanlar vardır.

Halbu ki onlar bilmeden aldanmaktadırlar. Zira Resûlullah ( SAV.)

“kimi istersen sev, çünkü senden alınacaktır” buyurur.

Bedenimiz ve bize musahhar kılınan (bizim faydamıza sunulan) her şey emanettir. Karaca Oğlan’ın deyimiyle “Hak mizan terazi” kurulacak ve “iğneden ipliğe” sorulacaktır. Çünkü her varlık kendi yaratılış gayesine yöneltildiği halde, doğru yolu bulmak için peygamber ve kitap gibi iki büyük lütûfta bulunulan insanı nefsinin eline, kendi aklıyla başbaşa bırakmamış ve hayatından sorumlu tutmuştur.

Ne gariptir ki, “insan her gün biraz daha ihtiyarlıyor, fakat iki şeyi gençleşiyor: Mal hırsı ve yaşamak arzusu”.

Peygamberimiz buyurdular ki, “kim dünyayı sever ve onunla sürurlanırsa kalbinden ahret korkusu gider.”

Yine bir hadîs-i Şerîfte: “İnsanlar uykudadır. Ölünce uyanırlar.” denilerek bu gerçek veciz bir şekilde anlatılmıştır.

Karaca Oğlan ise, “Defter tutsam alaycığı bir gündür” diyerek kendi hal lisanıyla bir ömrü bir mısra miktarı kısaltıyor ve bu arada bir sırrı da bir nasihatle ifşa ediyor.

“Hatırlar incidip gönüller yıkma Bu yalan dünyanın sonu ölümdür.”

YOKSULLUK (Garip ve yoksulluğu)

1. Benim ipek yüklü kervanım mı var 2. Gurbette ömrüm geçecek

Bir daracık yerim de yok Oturup derdim dökecek Bir münasip yârim de yok Gönlüm bir güzele düştü Sarfedecek malım da yok Soyundum derviş olmaya Hırka ile şalım da yok Fâni Karac’Oğlan fâni Toprak emer tatlı canı Hastalandım, ilâç hanı Bir acısız ölüm de yok

3. Çıkıp bozkurtlayın uluşamadım Yalan dünya sana çıkışamadım Eşimle, dostumla buluşamadın Var git ölüm, bir zaman da gene gel

Anayı, atayı dün aldın yeter Var git ölüm, bir zaman da gen gel 4. Karac’Oğlan der, kondum, göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var, birbirinden seçilmez Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karaca Oğlan, gurbet gurbet gezmiş: garip gelmiş, garip gitmiştir.

Herhalde onun sözünden, sazından ve bir de kuru bedeninden gayrı malı olmamıştır.

Garip garip, kimbilir kime, neden ve niçin söylemiştir.

“Üç derdim var, birbirinden seçilmez Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm”

AZRÂİL (ÖLÜM-ECEL)DEN İSTEĞİ 1. Üryan geldim, gene üryan giderim Ölmemeğe elde fermanım mı var Azrâil gelmiş de can taleb eder Benim can vermeğe dermanım mı var 2. Ölüm, ardıma düşüp te yorulma Var git ölüm, bir zaman da gene gel Âkıbet alırsın, komazsın beni Var git ölüm, bir zaman da gene gel Çıkıp bozkurtlayın ulaşamadım Yalan dünya sana çıkışamadım Eşimle, dostumla buluşamadım Var git ölüm, bir zaman da gene gel Anayı, atayı dün aldın yeter

Var git ölüm, bir zaman da gene gel

3. Bakın dostlar, felek beni neyledi Büktü belim, kaddim kemet eyledi Hasta iken dilim bunu söyledi Yol ver ecel, ben sılama varayım Ne güç olur bu gurbetin ölümü Yol ver ecel, ben sılama varayım Doyamadım bu gençliğin çağına Var git ecel, ben sılama varayım Şu dünyada Hakk’a yarar yok işim Ecel yasdığına komuşum başım Hani benim eşim, dostum, kardaşım Yol ver ecel, ben sılama varayım

Karaca Oğlan’da sahip olduğu Türkmen toplumunun üstün

olgunluğunu görüyoruz. O tam bir teslimiyet içinde kadere boyun eğmiştir.

Ondaki irfan, isyanı engellemiştir. Ne inkâr, ne isyan içindedir. Ancak Azrail (AS.)’e bir arzuhali vardır.

“Ölmemeye elde fermanım mı var Ne güç olur bu gurbetin ölümü Yol ver ecel, ben sılama varayım”