• Sonuç bulunamadı

Dünya Bankası ve Türkiye, hazırlanan Dünya Bankası Ülke İş birliği Çerçevesi’nde esas hatları belirlenen güçlü bir iş birliğine sahip olmaktadır. Ülke İş birliği, Türkiye Devleti’nin 11. Ulusal Kalkınma Planı ve Dünya Bankası’nın 2016 mali yılı tamamlandığında Sistematik Ülke Değerlendirmesinde öne çıkan büyüme öncelikleri ile de uyumlu görülmektedir. Sistematik Ülke Değerlendirmesi, Türkiye’de

189 Dünya Bankası, Dünya Bankası Grubu-Türkiye İşbirliği: Ülke Programının Görünümü,

2013, 1-44, s. 5.

190 Türkiye Cumhuriyeti’ne Yönelik Dünya Bankası Ülke İşbirliği Stratejisi, 2012-2015, IV. Türkiye-Dünya Bankası Grubu İşbirliği, 1-85, s. 18.

87

yoksulluk oranının azaltması ve kalkınmayı sürdürülür duruma getirmenin temel zorluklarını açıklamaktadır. Ülke İş birliği Çerçevesi, Dünya Bankası’nın 2017-21 MY dönemi stratejisini belirlemekte, teknik ve finansman açıdan Dünya Bankası ortak çalışma yapacağı temel alanları belirlemektedir. Başlıca ortak çalışma yapılacak alanlar Ülke İş birliği Çerçevesi, IBRD, Uluslararası Finans Kurumu ve MIGA’nın güçlü taraflarına dayalı farklı araç önermektedir. Dünya Bankası’nın yatırımlarının portföyü ve beklemekte olan projelerin stoku farklı sektörleri desteklemektedir. Dünya Bankası gibi uluslararası kredi ve fon sağlayan kuruluşlar Türkiye’de birden fazla projenin destekçisi olmaktadır. Kredi sağladığı projeler çeşitlilik göstermekle birlikte en önemli projelerden biri TANAP olmaktadır. Uluslararası Finans Kurumu’nun kendi hesabı adına yerine getireceği yatırımların programının senelik 600 ila 800 milyon ABD doları dolayında gerçekleşmesi beklenmektedir. 2016 aralıkta Dünya Bankası’nın İcra Direktörleri Kurulu Türkiye Devleti topraklarını baştan başa geçen 1.850 km uzunluğundaki TANAP boru hattının inşasına yönelik olarak Türkiye ve Azerbaycan için 400’er milyon dolar krediyi onaylamıştır. Projenin uygulaması ülkeler arasında enerji aktarımı için devam etmekte ve önemli bir ilerleme kaydedilmiştir191.

3.5.1. Dünya Bankası Tarafından Verilen Kredi ve Fonların Etkisi

Dünya Bankası tarafından verilen proje ve uyarlanma kredilerinin kullanımının denetlenmesi, verilen kredilerin kalkınmaya yüksek katkı sağlayacak biçimde harcanmasını temin etmek açısından önemli olmaktadır. Verilen kredilerin harcanma denetiminin yapılması, Dünya Bankası için de önem taşımaktadır. Dünya Bankası, kurumsal ve teorik iş birliği içinde bir denetim sistemini hesaplamış ve uygulamaya koymuştur. Denetim sisteminin incelenmesi Dünya Bankası’nı da tanımak açısından ve aynı kredilerin anlaşmasının uygulanmasına yönelik olmaktadır. Ülke yararının perspektifi ile uygulanacak diğer bir denetimin şekil alması için önemli ipuçları sağlamaktadır. Türkiye’de, Dünya Bankası’ndan alınan kredilerin denetiminin sağlanması için nasıl bir sistemin hesaplandığının ve bu sistemin nasıl işletildiğinin araştırılması, sistemin incelenmesi ve iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır192.

Dünya Bankası dokümanlarında, büyümenin finansını sağlamanın yanı sıra güçlü bir mali işletme olduğunu belirtmektedir. Dünya Bankası’nın ikili işlevini sağlam finansal kaynaklara sahip olmasını gerektirmektedir. Finansal kaynakları tehlikeye koyacak uygulamalara karşı önlemler geliştirilmiştir. Ülkelerden biri devalüasyon

191 Türkiye’de Dünya Bankası, Ülke Görünümü, Eylül 2017, Aylık Rapor s. 2.

192 Safiye Kaya, “Dünya Bankası ve Dünya Bankası Kredilerinin Denetimi”, Sayıştay Dergisi,

88

yapabilirse, bu ülkenin sermaye içine katılım oranında meydana gelen düşüş ile ödeyeceği borç oluşan azalma nedeniyle çıkan kayıpları, kendi milli para birimi ile karşılamak zorundadır. İşletmenin sermaye miktarı önemli olmakta, kendi mevzuatına uygun olarak Dünya Bankası sermayesinin, rezervinin ve gelir fazlasının toplamı, açacağı kredinin hatlarını da işaret etmektedir. Dünya Bankası, kredi sağlarken çoğu zaman sermayenin kaynağına başvurmamaktadır. Üye konumundaki ülkelere taahhüt edilen sermaye payının ödemesinde tanınan kolaylıktan da çıkarmak mümkün olmaktadır. Üye ülkenin taahhüt edilen sermaye paylarının %5’inden daha azının ödenmiş durumda olduğu bilinmektedir. Dünya Bankası’nın kredileri için ana finansman kaynağının, mali piyasaya yaptığı borçlanmalar oluşturmaktadır. Temel amacı dünyada yoksulluk oranın yok edilmesi olan Dünya Bankası’nın, yaptığı politikalar aracılığıyla yoksulluğu ne kadar azalttığı hususunda farklı değerlendirme bulunmaktadır. Yatırımlara sağlanan yardımlar ile yoksulluğun giderek azaltılamadığı, teknoloji gelişim açığının kapatılmadığı, eğitimin ve beşeri sermayelerin birikimi için sağlanan kaynağın kalkınma ve yoksullukla savaşmada istenilen neticelere ulaşamadığı vurgulanmaktadır193.

3.5.2. Dünya Bankası’nın Yapısal Uyum Programlarının Etkisi

Yapısal uyum sağlama programı sonucu çıkan rekabetin ve rekabet edebilmek adına, uygulanmakta olan politikalar uzun süreli sorunları meydana çıkarmaktadır. Uzun süreli sorunlar ise, birikim yapılması, dağıtımın ve verimliliğin değişimi yani ekonominin kalkınma görevlerini belirlemektedir. Büyümek, ekonomik kalkınmak, ekonomik rekabet edebilmek için uygulanan politikalar, birikimde yüksek tasarrufun ve yatırımın yanında beşerî sermayenin birikiminin de artışına katkıda bulunmaktadır. Kaynakların eşit dağıtımı, işgücü piyasalarında beşerî sermayelerin etkin kullanımına ve yatırımların getirisine bağlı olmaktadır. Yakalama; verimlilik esaslı gerçekleşmeli ve hızlıca teknolojik dönüşüme eşlik etmektedir. Uyum sürecinin hızla gelişen çıktıları; ihracatın artışı, demografik dönüşüm, teknolojinin değişimi ve endüstrileşmeyi içine alan yüksek oranlı ve sürekli büyüme olmaktadır. Ülke içinde azalan yoksulluk ve büyüyen sosyal göstergenin ifade ettiği gelirin dağılımında eşitlik olabilecektir. Türkiye ekonomisinde oluşan borç yönetiminin önceliği ve finans piyasasının dışa açıklığının makro ekonomide yönetimlerin büyümeye odaklanma serbestliğini azalmaktadır.

193 Rıdvan Karluk, Uluslararası Ekonomik Mali ve Siyasal Kuruluşlar, Turhan Kitabevi,

89

Yapısal uyum sürecinden beklenen kaynakların dağıtımında ve üretiminde etkinliğe ulaşılamamıştır194.

IMF destekli olarak 24 Ocak Kararları ile başlayan yapısal uyum sürecinin, ekonomik gelişimin tümüne yönelik makro düzenleme şartıyla verilen kredileri, her sektörün işleyişini dönüştürmeyi amaçlayan sektörel krediler ile sürdürmektedir. Kredilerin getirdiği önemli düzenleme; ülke ihracatının geliştirilmesi, enerji sistemlerinde özelleştirme, kamusal yatırım içinde KİT yatırımının azaltılması olmaktadır. Uyum kredileri, ülke içinde altyapı projelerine önem verilmesi, finans sermayelerinin altyapısını hazırlaması, para ve sermaye piyasasının işletilmesi, tarımsal alanda gübreler, tohumlar, ilaçlar, makineleşme girdilerinde devletin tekelinin yıkılması gibi noktalar sayılabilir. Uygulanacak olan istikrarın ve iktisadın politikalarının makro seviyede zemin hazır duruma getirilmiştir. 1985 senesinden itibaren tarımın, finansın ve enerjinin sektörel uyum kredileri imzalanmıştır. Enerjinin ve telekomünikasyon altyapı sektörlerinin deregule edilmesinden, özelleştirme, mali kesim ve kamu sektörüne tümden reform gerçekleşmesi, bankacılığın tekrar yapılandırılması gibi sorunlar öne çıkmaktadır195.