• Sonuç bulunamadı

Düşük Fiyatlandırma Hipotezleri

2. DÜŞÜK FİYATLANDIRMA (UNDERPRICING)

2.1 Düşük Fiyatlandırma Hipotezleri

Literatür bilgileri irdelendiği zaman; genel kanı bilinçli olarak işletmelerin arz gerçekleştirilirken düşük fiyatlama yapıldığı yönündedir. Pek çok hipotez de bu kanıyı doğrulamaktadır.

Yapılan çalışmalarda karşımıza en çok çıkan hipotez: Riskten Kaçınan Aracı Kuruluş Hipotezidir (Risk Everse Underwriter Hypothesi). Bu hipotezde arz işleminin başarısızlık gibi bir sonuca ulaşması halinde risk almaktan kaçınan aracı kuruluşların isteyerek fiyatı aşağıda tutmalarıdır. Aracı kuruluşlar düşük fiyatlandırma yaparak hem daha az risk almayı hem de aracılık yükleniminden doğan maliyetleri azaltmayı amaçlamaktadırlar. Bunun diğer bir sebebi ise; yüksek fiyatlandırma yapılması durumunda oluşabilecek zararlara katlanmamaktır (Tsang, 2009).

33

Tek Alıcı Güç Hipotezi (Monopsy-Power Hypothesis). Bu hipotezde ise; düşük fiyatlandırma işlemi yeni faaliyete başlayan ve sektörde deneyimi olmayan işletmelerin pazarlık gücü olmadığı için mecburen yatırım bankasının istediği fiyata göre hareket etmeyi tercih etmektedir. Yatırım bankaları, piyasa koşullarına ilişkin önemli bilgilere sahip olmalarının sağladığı avantaj ile daha az çaba harcayarak halka arzı gerçekleştirecek bu tür firmaları düşük fiyatlandırma konusunda ikna etme özellikleri bulunmaktadır (Ritter, 1998).

Spekülatif Şişkinlik Hipotezine (Speculative Bubble Hypothesis) göre ise; arz işleminin fiyatlarının düşükmüş gibi görünmesini sağlayan etkenler mevcuttur. Bu etkenler; ilk halka arzın, piyasaların yüksek getiri sağladığı sıcak arz dönemlerinde yapılmasıdır. "Sıcak Arz Piyasaları"nda ikincil piyasalar talep görmektedir. Bunun sebebi ise; ilk halka arz işlemlerinde yapılmış olan spekülasyon ile birincil piyasadan yeteri kadar hisse senedi alamayan yatırımcıların, daha fazla hisse senedi alabilirim düşüncesiyle ikincil piyasa yönelmesidir. Bu işlem ile geçici bir şişkinlik olmaktadır hisse senedinin fiyatında. Bunun sebebi ise; talebin mevcut arzdan fazla olmasıdır. Spekülatif şişkinlik hipotezinin takip edildiği zaman ilk defa arz işleminin gerçekleştirilmesinde pozitif getiriler elde edilirken, yaratılmış spekülatif şişkinliğin sona ermesi ile negatif getiriler elde edilmiştir.

Karşımıza literatür taramalarında sıkça çıkan: Asimetrik Bilgi Hipotezi (Asymmetric Information Hypothesis) yer almaktadır. Bu hipotezde iki çeşit bilgi asimetrisinden bahsetmek mümkündür. Birincisi; halka arz edilen işletme ve aracı kurumun arasında olan konu. Burada işletme arz ve fiyatlama konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığı için aracı kuruluşa mecbur kalmakta ve aracı kuruluşun belirleyeceği fiyatlamayı kabul etme zorunluluğunda kalmaktadır. İkincisi ise; yatırımcılar arasında yaşananlardır. İkinci bilgi asimetrisi olarak ise bilgisiz yatırımcının dışlanma işlemi gerçekleşmektedir. Burada bilgili yatırımcı bulunmakta ve belirlenen fiyat sonrasında edinilen arz fiyatının fazlasıyla yükseleceği bilgisidir (Allen vd, 1989).

Bilgisiz / deneyimsiz yatırımcılar piyasalarda önemli oyuncular olarak yer almaktadır. Bunun sebebi olarak yapılacak ters seçimler korkusunun yer almasıdır. Bu seçim ile işletmelerin hisse senetlerinin ilk piyasalardan almaktan vazgeçilmesi ise var olan talebin düşmesine neden olmaktadırlar. Bu sayede ise kâr elde etmemiş olan ilk arzın yüksek fiyatı elde tutulmamakta olup, ikincil piyasada halka arzı arttırmaktadır. Aracı kuruluşlar için bilgisiz / deneyimsiz yatırımcılar aracı kuruluşlar tarafından korunmakta ve piyasada

34

kalmaları sağalanmaktadır. Bilgisiz / deneyimsiz yatırımcılar ise bu sebeple hareket ettikleri zaman oluşan halka arzın mevcuttaki değerinden daha düşük fiyatla edilen halka arzı tercih etmektedirler (Allen vd, 1989).

Aracı Kuruluşun İtibarı ile Sinyal Verme Hipotezine (Signalling by Underwriter Reputation) göre ise; bu hipotezin adından da anlaşılacağı gibi yatırım yapmak isteyenler, aracı kuruluşun itibarını baz almaktadırlar. Bu itibar onlar için yol gösterici niteliktedir. Aracı kuruluşlar ise işletmelerin yapacakları ilk halka arz işlemlerinde finansal potansiyele ve istikrara göre hareket etmektedirler. Dolayısıyla; oluşacak riskin düşük olmasını tahmin edebilir ve bu riski üstlenirler. Üstlendikleri risk için içeriden bilgi sahibi olmaları önemli rol oynamaktadır (Bulut vd, 2009).

Yüksek fiyat belirleme işlemi itibarı yüksek aracı kuruluşlar tarafından da yapılmaktadır. Bu yapılan tanımlardan yola çıkarak şunu söylemek yerinde olur; aracı kuruluşun piyasada sahip olduğu itibar ile halka arzda belirleyeceği fiyat doğru orantılıdır. Bu durumda yatırım yapacakların elde etmek istediği getiri ise o oranda düşük olmaktadır. Atlanmaması gereken konulardan birisi de bilgili / deneyimli yatırımcıların ilgilendikleri arzların daha çok spekülatif arzlar olduğudur. Zaten bu arzlarda düşük fiyatlanmaktadır.

Ortaklığın Niteliğinin Göstergesi Olarak Düşük Fiyatlama Hipotezi (Underpricing as a Signal of Firm Quality) adından da anlaşılacağı gibi ilk arzlarda düşük fiyatlama ortaklığın niteliğini temsil etmektedir. Ancak bu hipotezin tanımı varsayım olarak geçmektedir. Farklı bir şekilde anlatılırsa; piyasada itibarı yüksek ortaklık yapısı gelecekte yapılacak olan potansiyel talebi arttırmaktadır. Bu artış ile hisse senetlerinin arzdan sonra oluşacak yüksek fiyat artışlarından yararlanabilmek adına ilk arzlarda düşük fiyat uygulanması tercih edilmektedir. Literatürde yapılan bazı çalışmalar da ise düşük fiyatlandırmanın aslında piyasanın yapısından kaynaklandığı belirtilmektedir (Denning vd, 1992).

Düşük Fiyatlamanın Kaynağı Olarak Piyasa Yapısını Hipotezi (Market Structure as a Source of Underpricing)'nde ise; piyasalar arasında bulunan geçirgen yapının sınırlılığı ile gerçekleşmektedir. Bu tanıma göre arzlar ne kadar yatırımıcya çekici gelirse ikincil piyasadan birincil piyasaya kayma düşüncesi bulunacaktır. Bu düşünce ile de hisse senetleri olması gereken fiyatla değil de düşük fiyatlandırma ile gerçekleşecektir.

35

Literatürdeki mevcut hipotezler incelendiği zaman düşük fiyatlandırma ile ilgili olarak pek çok hipotezin mevcut olduğundan bahsedilebilmektedir. Bahsedilen hipotezler sadece literatürde sıkça karşılaşılan başlıklar olmaktadır. Ancak ilgili alanda yapılan hipotezlerde ortak nokta olarak yer alan düşünce düşük fiyatlandırmanın pazarlama stratejisi olarak bilinçli yapıldığı yönündedir.