• Sonuç bulunamadı

Bu "dönüş" sadece emri bilmaruf nehyi anil münker yapan ve insanları kendilerine uymaya çağıran peygamberler içindir

Belgede MÜŞKİL AYETLERİN TEFSİRİ (sayfa 59-85)

KİTAP HAKKINDA BİLGİ Kitabın Adı:

1- Bu "dönüş" sadece emri bilmaruf nehyi anil münker yapan ve insanları kendilerine uymaya çağıran peygamberler içindir

İbn Atiyye şöyle dedi: "yahut milletimize döneceksiniz" Yani bu halinizden, eski halinize intikal edeceksiniz, demektir."268[268]

Ebu'I Ferec de şöyle dedi: "Yahut milletimize döneceksiniz" yani dinimize döneceksiniz, demektir, ki o da şirk'tir. Şuayb hiçbir zaman küfr içinde olmadığı halde, müşrikler nasıl olur da dinimize döneceksiniz demişlerdir?

Bu soruya iki şekilde cevap verebiliriz:

1- Müşrikler bu söz ile, önceden kafir oldukları halde Şuayb (a.s.)'a iman ederek, küfürden dönenleri de gözönünde bulundurarak söylemişlerdir. Yani Şuayb'e o'na uyanlara hitap ettikleri gibi hitap etmişlerdir.

2- Yahut "milletimize intikal edeceksiniz" anlamında söylemişlerdir ki, bu durumda, bu bir ibtida sözüdür. Araplar "Bana falandan kötülük döndü" şeklinde bir ifadeleri vardır ki, daha önce o kimseden bir kötülük vuku bulmamışsa bile, bu ifade kullanılmaktadır.

262[262] Merre b. İsmail şerahil el-Hemadani. el-kufi. ibadet ve ilmindin dolayı kendisine merretul hayr da denilir. Ebu bekr es -Sıddık, Ömer ve ibn Abbas'dan hadis rivayet etmiştir. Ondan da Eşlem el-Kufi, Zebid el-Yemani, Ata b. Saib gibileri hadis almışlardır. Sikadır. 76 yılında vefat etti.

263[263] Abdullah b. Mesud b. Gafil, Ebu Abdirrahman. Meşhur büyük sahabilerden. İslama ilk girenlerden ve Mekke'de ilk kez açıktan Kur'an okuyanlardan. Peygamber (s.a.v) ondan kendisine Kur'an okumasını istemiştir. Ömer bir gün ona bakarak şöyle dedi: "ilim dolu bir kap" 32 yılında vefat etti.

264[264]

Mürsel: Lügatta göndermek demektir. İstilanı anlamı ise, tabiinden sonraki isnadının sakıt olduğu hadistir.

265[265] Müsned. Esnede'den ilmi faildir. Bir şeyi nisbet veya izafe etmek demektir ki istihahi manası şudur: Senedi merfu olarak peygamber (s.a.v) 'e ulaşan hadistir.

266[266] Abdulhak b. Galib b. Abdulmelik b. Galib b. Temam b. Atiyye Büyük imam. Müfessirlerin zirvesi. Fakih, tüm ilimlerde otorite "el-muharreu'l veciz fi Tefsiri'1 Kitabı'1 Aziz" isimli tefsiri meşhurdur. 541 yılında vefat etti.

267[267] el-Muharrerul veciz: 10/71.

268[268]

Bkz. el muharreul veciz: 7/110.

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

60

Arap şairi döndü anlamındaki "ade" kelimesini bir mısrasında şöyle kullanmıştır.269[269]

Yani: Günler, yaşayanları ile beraber değişmektedir.

İnsanoğlu bir an iyi vakit geçirirken, çok geçmeden çeşitli belalarla boğuşmaya başlar."

Ebul Ferec şöyle devam etti: "Bu konuyu Bakara süresini işlerken...

"Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür."(Bakara: 2/210) Ayeti kerimesinin tefsirinde açıkladım"

Bu cevapları Züccac270[270] ve ibn el-Enbari271[271] de zikrettiler.

Fakat Enbari, İbrahim272[272] süresinin ayeti ile ilgili olarak bir şey zikretmedi.

Birinci cevap zayıflığı ile beraber İbrahim suresinde gelmemektedir.

Aynı şekilde Beğavi, Salebi ve başkaları da bu iki cevabı bir üçüncü cevapla beraber zikrettiler. Beğavi şöyle dedi: "Bizim üzerinde bulunduğumuz dinimize döneceksiniz" dediler. Şuayb Cevap verip dedi: "İstemesek demi" yani "Bizi zorla mı dininize döndereceksiniz?" "Sizin dininize dönersek, Allah'a karşı iftira etmiş oluruz"

Şuayb, hiç bir zaman onların dini üzerine bulunmadığı halde "yahut milletimize dönersin" ifadesinin anlamı nedir? diye sorulacak olursa, bunun anlamı "Bizim milletimize gireceksin" demektir, denilir. Şuayp'da cevap verip dedi ki

"Ben asla sizin dininize girmem."

Bunun anlamı: "Sizin dininize intikal'"dir Buradaki Ade "sara" anlamındadır da denildi.

Ve: Bu hitap ile Şuayb değil, bir zamanlar kafir oldukları halde sonra Şuayb'e uyarak müslüman olanlardır da denildi. Fakat bu tevillerin hiçbiri ibrahim suresinde yapılmadı. İbrahim suresinin sözkonusu ayeti, lafzın gerektirdiği gibi,

"Dinimize döneceksiniz" şeklinde anlaşılmıştır."273[273]

Ben derim ki:274[274] Bu müfessirler millet kelimesini, din ile tefsir ettiler. İbn Atiyye ise, daha önceki hale dönmek ile tefsir etti. Fakat ibtida manası olabileceğine hiç değinmedi.

İbn Cevzi'nin yukarıdaki sunduğu beyit'ine Lebid'in275[275] şu bey iti teyid etmektedir:

Yani insan parlak bir yıldız gibidir.

Bu parlaklıktan sonra bir de bakarsın küle dönmüş.

(İnsan'da bir yıldız gibidir. Parlar ve söner demek istiyor)

269[269]

Ka'b b. Sa'd el - Ganevi'nin bir mısrası.

270[270] Ebu ishak, ibrahim b. Muhammed ez- Züccac, el- Bağdadi. Edebiyat ve nahivci "Meani'l kur'an" adlı eseri ile ünlüdür. 311 yılında vefat etti.

271[271] Ebu'I Berekat Abdurrahman b. Muhammed b. Abdullah el-Enbari. Nahivci. Fakih, Salik ve Abid bir şahıs, "el- Bayan fi Garibi irabil Kur'an", "Esraru'l-Arabiyye" gibi eserleri vardır. 577 yılında vefat etti.

272[272] "Kafir olanlar peygamberlerine dedilerki: Elbette sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, yada mutlaka dinimize döneceksiniz! Rableri de onlara, "zalimleri mutlaka helak edeceğiz!" diye va'detti." (İbrahim: 14/13)

273[273] Bkz: Mealimut Tenzil: 3/28 274[274] Yani Şeyhul islam ibn Teymiyye.

275[275]

Lebid b. Rebia b. Amir b. Malik. Ebu Akil el- Amr. Cahiliye dönemi ünlü şairlerindendir. Şiirlerinin Kabe'ye asıldığı büyük şairlerden biridir. Peygamber (s.a.v)'e gelerek müslüman oldu. Küfe'ye yerleşti ve H. 41 'de orada vefat etti.

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

61

Ümeyye b. Ebi Salt'da276[276] şöyle demiştir.

Anlamı: Bu güzellikler bir süt kadehi değildir.

Su ile karışmış ve pisletildikten sonra tekrar geri alınmıştır.277[277]

Benim derim ki: Zikredilen bu şahitler ayetin anlamına delil değildir. Çünkü ayeti kerime de "Yahut milletimize döneceksiniz" tehtidi ve buna karşılık Şuayb (as)'in şu cevabı vardır: "Sizin dininize dönersek, Allah'a karşı iftira atmış oluruz"

Burada ki Ade fiili, şu hadisi şeriflerde geçtiği anlamdadır:

"Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Hibesinden dönen, kustuğundan dönen gibidir"278[278]

Sünende de şöyle geçmektedir:

"Baha'nın evladına yaptığı hibeden vazgeçmesi dışında, bir şeyi hibe edenin hibesinden vazgeçmesi yoktur"279[279]

Yine aynı şeklide Ömer (r.a)280[280] şöyle dedi:

"Onu sana dirhem ile de verse satma. Sadakasından dönen kimse, kustuğundan dönen kimse gibidir."

Bu hadisin bir başka versiyonuna göre

"Önce kusup sonra, kustuğunu yalayan köpek gibidir."281[281]

Bir başka hadiste de şöyle buyurulmaktadır:

"Allah imansızlıktan kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, ateşe atılmaktan korkan gibi korkmak."282[282]

Tüm bu hadislerde geçen ade fiili ade leza demektir. Şu ayeti kerimelerde de aynı anlamda kullanılmıştır:

"Gizli konuşmaktan menedildikten sonra, menedildik-leri o şeye dönenleri görmedin mi?" (Mücadele: 58/8)

"Kadınlardan zihar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin."

(Mücadele: 58/3)

Burada geçen "dönmek", geçmiş hale dönmeyi ifade ettiği gayet açıktır. İbn Atiyye'nin dediği gibi, bunun dışında başka bir anlama gelme olasılığı yoktur.

Ade leza: Önceki şeye dönmektir ki. Zihar283[283] gibi nehyolunan bir işi yapıp, da nehiyden sonra tekrar ona dönmek bu kabildendir. Bu durumda dönmenin mübteda bir fiil olduğunu hiç kimse söylememiştir.

276[276]

Ümeyye b. Abdullah Ebis Salt. Cahiliye dönemi meşhur şairlerden islam'dan önce Şam'a göç ederek orada yaşadı. Dinler hakkında bilgi sahibi idi. İçkiyi ve putlara tapmayı kendine yasak etmişti. Peygamber (s.a.v)'in risalesini işitince Mekke'ye gelip kur'an dinledi ve geri döndü. Kureyş bir heyet gönderip, görüşünü sordulanÜmeyye: "Şahitlik ederim ki Muhammed'in söyledikleri haktır", dedi. Müslüman olacak mısın diye sorduklarında ise, "Biraz bekleyeceğim" dedi.

Hicetten sonra müslüman olmak için Medine'ye gelirken Bedir savaşında müşrik akrabalarının öldürülmüş olduğunu duyup, müslüman olma-dan Taife geri döndü ve müşrik olarak H. 5 yılında orada öldü.

277[277]

Bu beyt, Habeş'lileri Yemen'den kovan ünlü yemen hükümdarı Seyf b. Zi Yezne ithafen söylenilmiş bir övgü kasidesinden alınmıştır.

278[278]

Hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud, ibn Abbas'dan rivayet etmişlerdir.

279[279] Hadisi Ebu Davud ve Tirmizi ibn Ömer ve ibn Abbas'dan rivayet etmişlerdir.

280[280] Ömer b. Hattab b. Nefil el-Adevi. Ebul Hafs Hulafai Raşid'inin ikincisi. Emirul müminin. Büyük sahabi. Kahramanlık, cesaret ve adalet timsali. Muğire b. Şube'nin kölesi Ebu lulu tarafından H. 23 yılında şe-hid edildi.

281[281] Buhari rivayet etti.

282[282]

Buhari'nin rivayet ettiği şu meşhur hadisin bir bölümüdür: "Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar. Allah ve Rasulünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten daha çok sevmek bir kulu sırf Allah rızası için sevmek..."

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

62

Yukarıdaki şiirlerde geçen "Adet lehunne zunub ma ade ba'de ebvalen" ve "Hare remaren" mutlak fiillerdir ki bu fi-ilerde daha önceki hale dönmekten bahsedilmemektedir. (Elavde) lafzı (Er-rucu) "Dönmek" anlamındadır.

Bu bir şeye dönmek te olabilir, birşeyden dönmek te, Fakat akla önce, bu halden dönmek gelir. Bu nedenle islamdan dönen kişi, alimlerin ittifakıyla, doğuştan müslüman olsa dahi, islam'dan dönmesi sebebiyle mürted olarak isimlendirilir.

284[284]

Fasıl

Şuayb ve diğer peygamberlerin asla küfür milletinden olmadıkları sözü konusunda ise, meşhur bir ihtilaf vardır. Her halükarda bu hükmün nakli veya akli bir delile ihtiyacı vardır. Kitap, sünnet ve icma'da böyle bir delil yoktur. Ak-li deAk-lil konusunda ise ihtilaf vardır. EhAk-li sünnet'in tercih ettiği görüşe göre, akAk-li bakımdan bu konuda bir delil yoktur ve akıl bu hususta herhangi bir görüşü gerektirmemektedir.

Asıl ihtilaf, müteahhir ehli sünnet alimleri ile mutezile285[285] arasındadır.

Kadı Ebu Bekir b. Hatib,286[286] Peygamberlerin günah işleyip, işlemedikleri caiz midir?, eğer caizse ne tür günahların vukusu caizdir? Bu peygamberliklerinden önce midir, sonra da aynı şey geçerli midir? Soruları sorduktan sonra, bu so-ruları doğru bir şekilde cevaplandırarak şöyle dedi: "Bundan önce de zikrettiğimiz gibi peygamberler Allah'ın tebliği memurları olmaları, nübüvvetleri ve getirdikleri mucizelere gölge düşürecek herşeyden kaçınmaları ve Allah'ın onlara verdiği yüksek derece ve makamlar nedeniyle kesinlikle yalan, vahyi gizlemek, hata, sehiv, iğfal, örtmek, değiştirmek gibi olumsuzluklardan kesinlikle uzaktırlar"

"Peygamberlerin diğer günahları işleyip işlemeyecekleri konusunda insanlar ihtilaf ettiler. Mutez ile fırkası şöyle dedi: Peygamberliklerinden önce veya sonra, peygamberlerin küçük veya büyük günah işlemeleri mümkün değildir.

Çünkü bu insanların onlara uymaları ve sözlerini kabul etmelerine aykırıdır.

Hatta bazı mutezilelere göre, peygamberlerden günah sadır olması demek, Allah'ın tebliği memurluğu hallerinin son bulmaları demektir.

Peygamberler Peygamberliklerinden önce de akli farizalara uymak, salih ameller işlemek ve kendisinden önceki peygamberlerin şeriatına uymakla mükelleftirler"287[287]

283[283] Zihar: Kocanın karısını veya herhangi bir organını kendisine ebedi olarak haram olan annesi veya kız kardeşi gibi birisine benzetmesi olayı.

284[284] İbni Teymiyye, Müşkil Ayetlerin Tefsiri, Tevhid Yayınları: 87-94 285[285]

Mutezile: Tevhid, adalet, va'd ve Vaid, menzile beynel men-zileteyn ve emri bi'l maruf nehyi anil münker esaslarına bağlı büyük bir kelam ekolü.

286[286]

Kadı Ebu Bekir, Muhammed b. Tayb el- Basri, sonra Bağdadi Büyük alim zeka ve dehasıyla meşhur. Rafiziler, mutezile, Hariciler Cehmiyye ve Keramiye fırkalarına reddiyelerde bulunmuştur. "İ'cazu'l Kur'an", "el- instisar li sıhhati naki'l kur'an" gibi eserleri vardır. 403 yılında vefat etti.

287[287]

Mutezile imamlarından Ebu Ali el-Cubbai şöyle dedi. Peygamberlerin taammüden küçük veya büyük günah işlemeleri

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

63

Ben derim ki:288[288] İbn Enbari,289[289] Züccac,290[290] İbn Atiyye,291[291] ibn Cevzi292[292] ve Beğavi gibi ehl-i sünnet alimlerinin çoğu, "Peygamberler, peygamberliklerinden önce de küfür'den korunmuşlardır/ küfürden masumlardır demektedirler.

Beğavi şöyle dedi: "Usul alimleri peygamberlerin kendilerine vahiy gelmeden önce mümin oldukları görüşündedirler. Peygamber (s.a.v)'de kendisine vahiy gelmeden önce İbrahim'in dini üzere ibadet etmekteydi"293[293]

Fakat, Beğavi bu sözü ile;

"Seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?" (Duha: 93/7)

ayeti kerimesinin tefsirinde söyledikleri ile çelişmektedir. Bu ayetin tefsirinde şöyle demişti: "Ayetin anlamı, Allah seni bugün üzerinde bulunduğun şeyden şaşırmış olarak buldu ve seni Tevhidine ve nübüvvetine hidayet etti."294[294] Aynı şekilde şu kavli ilahi ile de çelişmektedir: "Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin" (Şura: 42/52) Ahmed'in295[295] şöyle dediği rivayet edildi: "Kim peygamber (s.a.v) kavminin dini üzere idi derse, bu kötü bir sözdür."296[296]

Ancak Süddi ve diğerleri şöyle dediler: "Kırk yıl boyunca kavminin dini üzere idi"297[297]

İbn Ebi Hatim şöyle rivayet etti: Bana Abdullah b. Ebi Bekr298[298] anlattı.

Osman b. Ebu Süleyman b. Cübeyr. b Cü-beyr. b. Mutim'den,299[299] o da Amcası Nafi b. Cübeyr b. Mutim,300[300] den, o da babası Cübeyr b. Mutim'den301[301]

şöyle rivayet etti: "Rasulullah (s.a.v)'in kavminin dini üzere olduğunu gördüm"302[302]

mümkün değildir. Fakat hata ve tevil yolu üzere günah işlemeleri mümkündür.

Ebu İshak ibrahim b. Seyyar Nazzam da şöyle dedi. Hata ve tevil yoluyla da olsa peygamberlerin küçük veya büyük günah işlemeleri müm-kün değildir. Ancak sehv ve unutkanlık durumu mümmüm-kündür.

288[288]

Şeyhul islam ibn Teymiyye.

289[289] Bkz. el- Beyan fi Garibi'l Kur'an (1/368).

290[290] Bkz. Meani'l Kur'an 2/357.

291[291]

Bkz. Muharremi Veciz 7/112.

292[292]

Bkz. Zadul Mesir 3/230.

293[293]

Bkz. Mealimut Tenzil.

294[294] Bkz. Mealimut Tenzil: 4/99.

295[295]

Ahmed Muhammed b. Hanbel, Ebu Abdullah eş- Şeybani Han-beli mezhebinin imamı. 164'de Bağdat'da doğdu. Küçük yaşta ilim talep etti ve bu yolda birçok yolculuklar yaptı. Halkı'l Kur'an meselesinden dolayı Me'mun ve Mu'tesim tarafından işkence ve hapis ile cezalandırıldı.

"Müsned" , "Tefsirr" ve "Nasih Mensufi" gibi eserleri ardır. 241 yılında vefat etti. Ve cenazesi büyük bir cemaat ile kaldırıldı.

296[296] Ahmed'in bu sözünü Kitabu's sünne (1/145-196) de el- Hallal tahric etmiştir.

297[297]

Suddi'nin sözü için, Bkz. Taberi tefsiri 30/232. Müharrerul veciz (ibn Atiyye) 16/321-322.

298[298]

Abdullah b. Bekr. b. Muhammed b. Amr b. Hazm-imam ye Hafız. Mağazi yazarı ve ibn ishak'ıri şeyhi sika'dır. 130 yılında vefat etti.

299[299] Mekke kadısı. Osman b. Ebi Süleyman b. Cübeyr b. Mutim b. Adiy b. Nevfel. Sika'dır.

300[300] Nafi b. Cübeyr. b. Mutim b. Adiy. Fakih, imam. Sika 99 yılında vefat etti.

301[301] Cübeyr b. Mutim b. Adiy b. Nevfel. Kureyş'in ileri gelen liderlerinden Peygamber (sav)'in amcası oğlu esir alınıp serbest bırakıldıktan sonra islam'a girdi. Babası gibi, ileri görüş ve güzel ahlakı ile tanınırdı. 58 yılında vefat etti.

302[302]

Bu eser, ibn Hatim'in elimizde mevcut olan tefsirinde bulunmamaktadır. Bu tefsirin kaybolan bazı bölümleri içinde olabilir.

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

64

Burada şunu vurgulamak istiyoruz: Peygamberlerin bi-setlerinden önce günah işleyip işlemediklerinin meselesi sadece mutez ile mensupları arasında değil, ashabı hadis303[303] ve ehli sünnet arasında da tartışılmıştır.

Ebu Bekr b. Tayb şöyle dedi: "Mutezile'den, bizim arkadaşlarımız'dan ve ehli Hak'dan birçokları şöyle dediler: "Peygamberliğinden önce kafir olan veya büyük günahlar işlemiş bir kimsenin, peygamber olarak gönderilmesinde hiçbir mani yoktur. Açıklayacağımız gibi, biz de bu görüşteyiz.

Fakat, peygamberliklerinden sonra günah işleyip, işlemeyecekleri konusunda ihtilaf edilmiştir.

Rafiziler şöyle dediler: Peygamberlerin küçük veya büyük günah işlemeleri mümkün değildir. Hatta, hata ve sehiv yoluyla dahi olsa, onlardan günah sadır olmaz. 304[304]

Mutezile de şöyle dedi: "Onların büyük küçük günah işlemeleri kesinlikle mümkün değildir. Ancak hata ve yanılma yoluyla bazı küçük günahları işlemeleri mümkündür.

Cubbai305[305] ve arkadaşları onların kasten asla günah işleyemeyeceklerini ancak hata ve yanlış tevil yapabileceklerini söylemişlerdir.

"Mutezile'den Nazzam ve306[306] Cafer b. Besran da şöyle dedi- "Peygamberler ancak hata ve yanılgı yoluyla günah işleyebilirler ve bu günahlarından dolayı da, Cenab'ı Hakk tarafından hesaba çekilirler. Bu nevi günahlar her ne kadar üm-metleri için affedilmiş ise de, peygamberler Allah'a karşı olan konumlan, ve yanılgı ve hatalara karşı daha dikkatli olmaları gereği nedeniyle, bu nevi hatalardan dolayı muaha-ze olunurlar."

(Ebu Bekr. b. Tayb el- Baklani) Şöyle devam etti:

"Ehli Halik, Cumhur ve Ashab-ı hadis, şöyle dedi: Allah'tan aldıkları tebliğ görevini ifsat etmiyecek ölçüde olması şartıyla peygamberlerin günah işlemeleri mümkündür. Fakat, peygamberlerin Tebliğ'lerini gölgeleyecek, nübüvvetlerinin doğruluğunu giderecek, kendi doğrulukları konusunda şüphe uyandıracak neviden günah işlemeleri, tüm ümmetin icmasıyla mümkün değildir.

Peygamberlerin işlediği küçük günahlar, küçük değil büyüktür ve diğer insan-ların günahları gibi değildir. Fakat oninsan-ların günahı, dünyada iken affedilir ve ahirette ceza görmezler."

Ehl-i Hakk şöyle dedi: "Peygamberlerden küçük bir günah sadır olduğu zaman, onu çok büyük görürler ve korku ve dehşete kapılarak, hemen anında Allah'a tevbe ve istiğfar edip, bağışlamak dilerler."

303[303] Ashab-ı hadis: Hadise önem gösteren ve kıyastan kaçınıp hükümleri nakil üzerine bina eden Hicaz'lılar ki bunlar: Malik b. Enes'in Şafii'nin, Süfyan es-Sevri'nin, Ahmed b. Hanbel'in ve Davud b. Ali el-İsfahani'nin arkadaşlarıdır.

304[304] Razi'nin İsmetu'l Enbiya" kitabında söylediği gibi, bu, tüm şiilerin görüşüdür.

305[305]

Ebu Ali, Muhammed b. Abdil vahhab el- Basri el- Cubbai mutezile'nin büyüklerinden ilmi, zekası ve eserleri ile bilinir. Kelam ilmi ni kolaylaştıran o'dur. Bazı eserleri:

"Tefsirul Kebir"" Kitabul Müteşabihil Kuran" "ictihad" ve başka birçok kitabı vardır. 303 yılında vefat etti.

306[306]

Ebu ishak ibrahim b. Seyyar en-Nazzam. Mutezile'nin şeyhlerinden. Kader konusunda konuştu ve bazı meselelerde aykırı görüşler be-yan etti. "Nübüvvet", "Harakatu ehl-i cennet" ve "el- vaid" gibi kitapları vardır. 231 yılında vefat etti.

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

65

Baklani şöyle devam etti: "Bizim tercih ettiğimiz görüş te budur"

Yine şöyle dedi: "Ehl-i Hakk'tan Cumhur şöyle dedi: "Peygamberlerin, peygamberlik dönemlerinde günah işledikleri konusunda kesin hüküm verilemez. Bunun için mutlaka delil lazımdır. Bu hususa delalet eden ayetler ve rivayetler onların peygamberliklerinden önceki hayatlarına dair olması muhtemeldir"

Baklani: "Bu onların peygamberlik şereflerine daha uygun ve daha layıktır.".

Baklani şöyle devam etti: "Risaletten önce küfür ve büyük günahlar işlemiş kimsenin peygamberler olarak gönderilmesinin caiz olduğu hakkında fasıl.

Buna delalet eden birçok husustan birisi şudur:

Bir kimsenin peygamber olarak gönderilmiş olması, onun imanına, doğruluğuna, ruh temizliğine, ilminin kemaline Allah'ı bilmesine ve onun bu işe en layık kimse olduğuna delalet eder. Çünkü getirdiklerinin doğruluğu, onun doğruluğu ile ölçülür.

Peygamber olarak gönderildiği anda geçmişte kendisinden sadır olmuş olabilecek kötülüklerden dönen ve böylesine büyük bir temizlik ve yücelik kazanan, kimsenin peygamber olarak gönderilmesine ve insanların ona uyup, saygı göstermekle emrolunmasına bir engel yoktur: Peygamberliğinden önce günahkar birisi olsa da!

Bundan ümmet'in şeriatı uygulayacak ve hukuku sağlayacak bir iman tayininin cevazı çıkar. İmam, fcü göreve gelmeden önce, büyük günahlar işliyor veya küfür üzere bulunuyor olsa da, imam olarak ümmetin başa geçtiği anda, Allah'ın emri gereği artık ona saygı gösterilir ve emirleri yerine getirilir.

Rütbe ve konumları farklı olmakla beraber peygamberler de böyledir.

Buna delalet eden bir diğer husus da şudur: Önce kafir olup da sonra güzel bir şekilde tevbe edip, küfründen dönen bir insanın peygamber olarak gönderilmesine hiçbir engel yoktur."

îbn Tayb el- Baklani, böylece Mutezile'ye uzun bir cevap vermektedir.

Ben derim ki,

İnsanların ihtilaflarını zikrettikten sonra bu konudaki hak söz şudur: "Kuran'ı kerim'de ifade edildiği gibi Allah peygamberlerini kavmin en seçkininden seçer.

"Allah, elçilik görevini kime vereceğini daha iyi bilir" (En'am: 6/124)

Hırakil307[307] in Ebu Süfyan'a308[308] dediği gibi peygamberler insanların neseb bakımından en temizlerinden gönderilirler. Hırakil Ebu Süfyan'a:

"Onun nesebi nasıldır?" diye sorunca Ebu Süfyan:

"O bizim en soylularımızdandır," dedi. Bunun üzerine Hırakil:

"Peygamberler de böyledir. Kavimlerinin en soylularından seçilirler", dedi.

309[309]

307[307] Hirakl: Rum kiralı

308[308] Sahr b. Harb b. Omeyye. Muaviye'nin babası. Kureyş'in lideri ve Rasulullah (s.a.v)'in amansız düşmanı iken Mekke'nin fethi'nde müs-lüman oldu. H. 31 veya 32 yılında öldü.

309[309]

Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri uzun bir hadisten bir bölüm.

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

66

Kavmi, Şahsen zayıf görmelerine rağmen, ailesinin büyüklüğüne işaret ederek Şuuyb'e şöyle dedi:

"Eğer kabilen olmasa seni mutlaka taşlayarak öldürürüz. Sen bizden üstün değilsin." (Hud: 11/91)

Peygamberliğinden önce müşrik ve cahil bir toplumun içinde yaşayan peygamberin doğruluğu, güvenirliği, bilinen iyilikleri yapıp kötülüklerden kaçınması dışında, kavminin dini üzerine olması, onun için bir ayıp değildir. Ce-nab'ı Hakk şöyle buyurdu:

"Biz, bir peygamber göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz." (İsra: 17/15) Böyle bir ortamda, ne onlar, ne de kavimleri sorumlu değillerdir.

Bir şeyin kötü olduğunu bildiği halde onu yapanla, bilmeden yapan arasında fark vardır. Bu ikincisi ayıplanamaz ve kavimleri tarafından aleyhlerine bir delil olarak kullanılamaz.

Dolayısıyla israiloğullan'nın peygamberleri arasında daha önce müşrik olan hiç bir peygamber yoktur. Bilakis hepsi Tevrat'310[310] şeriatına göre yetiştirilmişlerdir.

101 Peygamber oldukları söylenen Yusuf'un kardeşleri ise, peygamberliklerinden önce günah işlemiş ve tevbe etmişlerdir. 311[311]

Şuayb (a.s.) ve diğer peygamberlerin kıssalarında ise kesinlikle insanların onlara karşı nefretini çekecek herhangi bir husus bulunmamaktadır. Aynı şekilde cehaletlerinden sonra Rasulullah (s.a.v)'e iman eden sahabeler de böyle. İç-lerinden çoğu islam'dan önce de güzel ahlak ve şeref sahibi idiler. Mesela Ebu Bekr sıddık (r.a) cahiliye döneminde-de doğruluk, güvenilirlik ve güzel ahlakı

Şuayb (a.s.) ve diğer peygamberlerin kıssalarında ise kesinlikle insanların onlara karşı nefretini çekecek herhangi bir husus bulunmamaktadır. Aynı şekilde cehaletlerinden sonra Rasulullah (s.a.v)'e iman eden sahabeler de böyle. İç-lerinden çoğu islam'dan önce de güzel ahlak ve şeref sahibi idiler. Mesela Ebu Bekr sıddık (r.a) cahiliye döneminde-de doğruluk, güvenilirlik ve güzel ahlakı

Belgede MÜŞKİL AYETLERİN TEFSİRİ (sayfa 59-85)