• Sonuç bulunamadı

Altıncı nüsha: Camiu'r Resail li- ibn Teymiyye-Remzi cim'dir

Belgede MÜŞKİL AYETLERİN TEFSİRİ (sayfa 52-55)

KİTAP HAKKINDA BİLGİ Kitabın Adı:

6- Altıncı nüsha: Camiu'r Resail li- ibn Teymiyye-Remzi cim'dir

Prof. Muhammed Reşad Selim'in tahkiki ile beraber 2-cilt halinde basılmıştır.

Bu kitapta "Müşkil Ayetlerin Tefsirin'den sadece iki "Cenabı Hakk'm "adeleti"

ile ilgili olan kısım bulunmaktadır. Bu kısım "Müşkil Ayetler'de" olmayan bazı fazlalıklar içermektedir ki bunlara işaret etme gereği duymadım. 216[216]

İKİNCİ KISIM

Şeyhül-İslam İbn Teymiyye'nin 'Müşkil Ayetlerin Tefsiri" Kitabının Tahkiki:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla Ve O'ndan yardım talep ederiz:

Müşkil Ayetlerin Tefsiri ki, birçok alim ve müfessir bu ayetlerin anlamlarını karıştırmışlar ve hatalı "bir şekilde tefsir etmişlerdir:

Bunlardan Biri:

"Eğer kedilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair olanca güçleri ile Allah adına and içerler. De ki: Mu'cizeler ancak Allah tarafındandır.

Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız!? Onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz de, ilkin o'na (mucizeye) inanmadıkları gibi (mucize geldikten sonra da) inanmazlar. Ve onları şaşkın olarak azgın-Iıları içerisinde bırakırız." (Enam: 6/109-110)

"Ennaha'da iki kıraat vardır ki, nasb ile okunması daha iyidir.217[217] Bu konu birçok arapça uzmanına karışık geldi. Hatta öyleki "Enne", "Lealle"

anlamındadır dediler.218[218] Ve bunu teyid için bazı örnekler zikrettiler.219[219]

Fakat bu insanlar yanılgı içindedirler. Çünkü onlar "Nukallibu efidete-hum"

cümlesinin, mübteda cümlesini olduğunu zannettiler. Fakat gerçek öyle değildir.

Gerçek, bu cümle "Enne'nin haberine dahil ve "izen" ile müteallaktır. Ayetin anlamı şöyledir: Ama mu'cize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız!?

216[216] İbni Teymiyye, Müşkil Ayetlerin Tefsiri, Tevhid Yayınları: 75-76.

217[217]

Nasb ile okuyanlar: Nafi el-Medeni, İbn Amir eş- Sami, Asım el- Kufi, Hamza el- Kufi, Ali el-Kesai el- Kufi

Elifi kesra ile okuyanlar: Abdullah b. Kesir, Ebu Amr el- Basri, Yakub el- Basriye Halef. Ebu Bekir ise her iki kraatle de okumuştur.

218[218]

"Enne", "Lealle" anlamındadır diyenlerden arasında Yahya b. Ziyad el-Ferra ve, ez- Zuccac'da vardır.

Bkz. Meanil kur'an (Ferra) 1/ 350.

Meanil Kur'an ve irabuhu (Züccac) 2/282-283.

219[219]

"Ma edri enneke sahibuka" yani "Lealleke sahibuhu" anlamındadır dediler.

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

53

Mucizeler geldiğinde inanmayacaklarına göre "Eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair yaptıkları yemin doğru değildir. Bilakis yalan yere yemin etmektedirler.

Buradaki "Enne, bilinen masdariye enne'sidir.

Nukallibu mübteda kelamı olsaydı, o zaman Allah'ın kendisine ayet gelen herkesin kalbini ve gözünü ters çevirmesi gerekirdi. Fakat gerçek böyle değildir.

Bilakis onlardan birçokları iman etmektedirler. Önce küfrettiği halde sonradan tevbe edip, iman eden çok vardır. Ceza, ısrar edenler içindir.220[220] Fakat mucizeler geldiği zaman, kesin iman ile hükmedilemez. Bilakis iman edecekleri gibi, küfre de sapabilirler.

La harfi ise, nefyin tekidi için olmakla beraber selbi cümleleri lafzen veya manen selbi olarak tekid eder:

Tıpkı cenabı Hakkın şu kavilleri gibi: "..."

"Ehli kitap, bilsinler..." (Hadid: 57/29)

"Merak ettiğimiz bir beldeye, artık (iyi davranış ve makbul çaba) haramdır;

çünkü onlar tekrar dönmezler." (Enbiya: 21/95)

"Hayır; Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlasa mazlik hususunda seni hakem kılmadıkları sürece iman etmiş olmazlar." (Nisa: 4/65)

Ayrıca Ebu Bekir'in221[221] "La ha Allah izen"222[222]

Ve Cenabı Hakkın :

"La uksimu biyevmil kıyame." (Kıyamet: 75/1)

Ve arapların: La vallahi La yekun izen" demeleri de bu kabildendir.

Bazıları burada "Tefhim" var sandılar fakat öyle değildir, "onların iman edeceklerini nereden bileceksiniz" anlamı vererek "nukallibu" kelimesini buna matuf kılmaktadırlar fakat bu doğru değildir. Ve anlamı: mucizeler geldiği zaman onların iman etmeyeceklerini nereden bileceksiniz? dir.

Müşkil ayetlerden bir diğeri:

220[220]

Ceza', küfürde İsrar edenler içindir ve Allah (c.c.) tevbe edenleri bağışlamaktadır.

Kur'an'da bu hussu teyid eden birçok ayet vardır.

Nisa suresinin 17 ve 18 ayetlerinde şöyle buyurulmaktadır:

"Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de so nra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesi-ni kabul eder, Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

Yoksa kötülükleri yapıp yapıpda içlerinden birine ölüm çatınca "Ben simde tevbe ettim diyen ve kafir olarak ölenler için tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır."

221[221]

Abdullah b. Osman b. Amir el- Kurşi, Ebu Bekir es-Sıddık b. Ebu Kuhafe. Rasulullah (s.a.v)'in halifesi. Sıddık lakabını, doğruluğundan dolayı Cahiliye döneminde aldığı rivayet edildiği gibi, Rasulullah (s.a.v)'in isra ve mirac'ını doğruladığı için aldığı da rivayet edilmiştir. Fil vakasından iki yıl sonra doğmuştur.

Rasulullah (s.a.v)'in peygamberliğinden önce de arkadaşı idi ve ilk müslümanlardan oldu. ve vefatına kadar Rasulullah (s.a.v)'in yanından ayrılmadı ve tüm gazvelerine katıldı. H. 13 yılında vefat etti.

222[222]

Ebu Bekir'in bu sözü Buhari ve Müslin'in Katede (r.a)'den rivayet ettikleri "Ganimet malının tamamının bir kişiye mahsus olması" ha-disinde geçmektedir.

La ha Allah izen aslında Le ha Allah izen'dir, Hemze tahfifen hazfe-dilmiştir. Anlamı: (Hayır, böyle olmaz, demektir.)

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

54

"De ki: "Allah indinde ceza olarak bundan daha kötüsünü size habe vereyim mi?

O kimseler ki, Allah, kendilerine lanet etmiş; gazabına uğramış; onlardan maymunlar, domuzlar ve Tağuta tapanlar yapmıştır. İşte bunlar mevkice daha fena ve düz yoldan daha sapmışlardır." (Maide: 5/60)

"Tağut'a tapanlar"

Buradaki "Abede" kelimesi "Leanehullahu ve gadibe aleyhi ve ceala minhum"

cümlesine matuftur. Abede: Kendisinden önceki fiili mazilere matuf bir fili mazidir. Yani: Allah'ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimse, demektir.223[223]

Burada, fail Allah (c.c) ismidir ve tüm bu fiiler, tek bir sınıfın, yani yahudilerin sıfatıdır.

Bir diğer ayet:

"İyi bilinki! göklerde ve yerde ne varsa yalnız Allah'ındır. (O halde) Allah'tan başka ortaklara tapanlar, neye tabi oluyorlar? Onlar, kuru zandan başka bir şeye tabi olmuyor ve onlar sadece yalan söylüyorlar." (Yunus: 10/66)

Burada bazıları "Ma'"yı nafiye sanarak, ayetten onlar Allah'tan başka ortaklara tapmıyorlar, anlamı çıkardılar ki bu hatadır. Milakis ma burada istifham içindir.

Ve ayetin anlamı: Allah'tan başka ortaklara tapanlar, neye tabi oluyorlar, dır.

Ayrıca Şüreka, Yeduun'ün mefuludur. Yettebiu'nun değil.224[224]

Cenabı Hakkın Kur'an-ı kerim'de bildirdiği gibi müşrikler Allah'tan başka ortaklara tapmaktadırlar.225[225]

Bu ortaklar Kur'an'da Allah'tan başka uyulan değil, tapılan tanrılar olarak nitelenmiştir. Gerçekte bunlara değil, bunlara tapan söz sahiplerine uyulmaktadır.

Bu nedenle şöyle buyuruldu: "Onlar, kuru zandan başka bir şeye tabi olmuyorlar." Eğer onlar bazılarınca iddia edildiği gibi ortaklara gerçekten tapmamış olsalardı o zaman şöyle denilmesi gerekirdi: "Onlar gerçekten ortak olmayanlara tabi oluyorlar" ma'nın istifham olduğu çok açıktır ve Allah'tan başka ortaklara tapan müşriklerin ancak kuru zanlarına tabi oldukları belirtilmektedir.

Müşrik, şirkine mutabık bir ilime sahip değildir. Çünkü ilim, ancak malum'a mutabık olur. Dolayısıyla müşrikler, bu itikatlarıyla ancak kuru zanna tabi olmaktadırlar ve yalan söylemektedirler ki cenabı Hakk şöyle buyurdu:

"Kahrolsun o koyu yalancılar."(Zariyat: 51/10)

223[223]

Bu ayetin kıraati konusunda 20'ye yakın rivayet vardır. Fakat İbn Teymiyye'nin tasvip ettiği kıraat, yani Ba'nın (Abede) fetha ile okunması ve ta'nın (Tağut) nasbi en sahih kıraattir. Bu kıraat aynı zamanda Abdullah b. Amir, Abdullah b. Kesir, Asım b. Ebi'n-Nucud, Ebu Amr b. Ala, Nafi b. Abdirrahman, Ali b. Hamza, Ebu Cafer Yezid b. Ka-kaa, Yakub b. İshak, ve Half b. Hişam'ın da kıraatidir. Hamza zamme (Abude) ve (Tağuti) kere ile okumuştur.

İbn Teymiyye'den önce Taberi de Tefsirinde bu kıraati tasvip etmiştir.

224[224]

Tabari, bu "ma"ya istifham içindir derken, Zemahşeri nafiye olduğunu söylemiş ve istifham olmasının da mümkün olduğunu belirt-miştir. Fakat Zemahşeri'nin bu görüşü Mekki b. Ebi Talib ve Ebul Baka el-Akberi tarafından reddedilbelirt-miştir.

225[225]

Cenabı Hakkın şu ayetinde buyurulduğu gibi; "(Allah'a) ortak koşanlar, ortaklarını gördükleri zaman, der-

Ierki: Rabbimiz! işte bunlar, seni bırakıp da tapmış olduğumuz or-taklarınıızdır. Onlar da bunlara, "siz mutlaka yalancılarsınız" diye söz atarlar." (Nahl: 16/86).

-Şeyhulislam İbn Teymiyye-

55

Bir diğer ayet:

"Hanginizin aklından zoru olduğunu ...yakında sende göreceksin, onlar da."

(Kalem: 68/5-6)

Bu ayetler hususunda birçok insan yanlışlığa saplandı. Doğru olan seleften gelen tefsirdir:

İbn Ebu Hatim226[226] ve başkaları sahih bir isnatla ibn Ebu Necih,227[227] o da Mücahid den228[228] şöyle rivayet etti.

Bieyyikumu'l meftun: Şeytan, - bir diğer rivayete göre de- İblis'dir, dedi.

Hasan'da229[229] "Hanginiz şeytan'a daha layıksınız? Şüphesiz peygamber (s.a.v) değil, onlar: "Şeytana daha layık-lar,"dedi. Böylece Hasan, selefin adeti üzere kısa ve özlü bir ifadeyle ayetin anlamını açıkladı.

Dahhak da230[230] Şöyle dedi: "Mecnun veya kendisinde cün-nun olan şeytan"

demektir."

Bu konuda Ebul Ferec231[231] selefi salihinden dört söz nakletti:

Belgede MÜŞKİL AYETLERİN TEFSİRİ (sayfa 52-55)