• Sonuç bulunamadı

E. Parlamenter Sistemde Devlet Başkanının Cezai Sorumluluğu

3. Cumhurbaşkanının Vatana İhanet Suçu

Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu kabul eden ülkeler, vatana ihanet, anayasayı ihlal gibi suçlardan birinden veya birkaçından cumhurbaşkanını sorumlu tutmuşlardır. Keskinsoy, cezai sorumluluğa ilişkin bu düzenlemelerin sembolik nitelikte olduğunu, genel olarak cumhurbaşkanlarının sorumluluğu usulünün işletilmediğini ileri sürmüştür. Cumhurbaşkanına devleti temsil eden ve devletle bütünleşmiş bir kişi olması sebebiyle sorumluluk yüklenmemiştir.319

Ülkemizde 16 Nisan 2017 değişikliği öncesinde, göreve ilişkin suçlarında cumhurbaşkanının sorumsuzluğunun tek istisnası olan vatana ihanet suçu, tartışmalı bir konu idi. Çünkü kanunlarımızda vatana ihanet suçunun tanımı yapılmamıştı. Diğer ülkelerden bazılarında da durum ülkemiz ile benzerdi. Vatana ihanet suçu tam olarak tanımlanmış değildi. Ülkemizde vatana ihanet denilen bu suç, diğer ülkelerde yüksek ihanet şeklinde adlandırılmıştır.320

316 ALKAN, Haluk. “Cumhurbaşkanlığı Sisteminde Meclisin Denetim Yetkisi”, Seta Perspektif, S.165, 2017,

s.3.

317 GÖZLER, 2016, s.98-99. 318 GÖZLER, 2016, s.100. 319 KESKİNSOY, 2013, s.64-65.

Vatana ihanet suçu, bazı ülkelerde hükümdara karşı işlenen suçlardır. Bazı ülkelerde ise ceza kanunlarında tanımlanmış tipik bir suçtur. Üçüncü grup ülkelerde ise vatana ihanet suçu kanunlarda tanımlanmamış bir suçtur.321

Vatana ihanet suçu hem siyasi sorumluluk hem de cezai sorumluluk ile ilgili görülen bir suçtur. Cezai sorumluluk ile ilgili görüldüğünde, vatana ihanet suçunun tanımlanmadığı ülkelerde, kanunilik ilkesine aykırılık eleştirileri yapılmıştır. Cumhurbaşkanının ceza kanunlarında suç olarak tanımlanmamış fillerinden dolayı vatana ihanet gerekçesiyle görevinden alınması, siyasi sorumluluk kapsamında değerlendirilebilir. Bu durumda kanunilik ilkesine aykırılık oluşmaz. Ancak cumhurbaşkanına bu fiillerinden dolayı ceza verilmemesi gerekir. Ceza verilmesi durumunda kanunilik ilkesine aykırılık oluşur.322

321 Ayrıntılı bilgi ve örnekler için bkz. KERSE, 1973, s.156-158. 322 GÖZLER, 2016, s.103-106.

ÜÇÜNCÜBÖLÜM

1982ANAYASASI’NDACUMHURBAŞKANININSORUMLULUĞU

Üçüncü bölümde, 1982 Anayasası döneminde Cumhurbaşkanının sorumluluğu ele alınmıştır. Devlet başkanlarının sorumluluğunu inceleyen çalışmalarda siyasi sorumluluk, hukuki sorumluluk ve cezai sorumluluk olmak üzere üç başlığa yer verilmektedir. Çalışmada bu başlıklar altında 16 Nisan 2017 öncesi ve sonrası hukuki durum birlikte değerlendirilmiştir. 16 Nisan 2017 referandumu öncesine ilişkin olarak cumhurbaşkanının sorumluluğu ve sorumsuzluğu konuları, bu başlıklara ilave edilmiştir.

GENEL OLARAK

16 Nisan 2017 tarihinde kabul edilen Anayasa değişiklikleri ile ülkemizde hükümet sisteminde değişikliğe gidilmiştir. 18 maddeden oluşan bu değişiklikler arasında inceleme konumuz olan cumhurbaşkanının sorumluluğuna ilişkin hükümler de yer almıştır. Değişiklik öncesinde “Sorumluluk ve sorumsuzluk hali” başlığını taşıyan, cumhurbaşkanının sorumluluğuna ilişkin 105. madde ilga edilmiştir. Cumhurbaşkanının sorumluluğu “cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu” başlığı altında düzenlenmiştir. Değişiklik sonrasında madde başlığında yalnızca cezai sorumluluğa yer verilmiştir. Siyasi sorumluluk ve hukuki sorumluluk düzenlemede yer almamıştır.

2017 değişikliği öncesinde cumhurbaşkanı karşı imza kuralına göre yaptığı işlemlerden sorumlu değildi. Bu işlemlerden doğan siyasi, hukuki ve cezai sorumluluk, ilgili işlemleri imzalayan başbakan ve ilgili bakana aitti.323

Cumhurbaşkanının karşı imza kuralına tabi olmayan işlemlerden sorumluluğuna ilişkin olarak, yaptığı eylem ve işlemlerin görevi ile ilgisi olup olmadığı dikkate alınıyordu. Görevi ile ilgili eylem ve işlemlerinden hem cezai hem hukuki anlamda sorumlu olduğu kabul ediliyordu. Görevi ile ilgili eylem ve işlemlerinden ise vatana ihanet dışında sorumsuz tutulmuştu. 16 Nisan 2017’de yapılan referandum sonucunda bu ayrım kaldırılmış ve cumhurbaşkanının bütün eylem ve işlemlerinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir.

Anayasa’nın 105. maddesinde yapılan değişiklik, özellikle cumhurbaşkanının suçlanma usulünde önemli değişiklik yapmıştır. Cumhurbaşkanının sorumluluğunun kapsamı konusunda da değişiklik vardır. 16 Nisan 2017 değişikliği ile kabul edilen 105. madde, değişiklik teklifinin en çok tartışılan maddelerinden biri olmuştur. Değişiklik kabul edilmesine karşın, tartışmaların sona ermeyeceği açıktır.

323 ATAR, 2003, s.327.

1982 Anayasası’na göre meclise cumhurbaşkanını suçlandırma yetkisi, siyasi sorumlulukta ve hukuki sorumlulukta tanınmamıştır. Cezai sorumlulukta ise meclis, cumhurbaşkanını suçlandırma yetkisine sahiptir.

TABLO 2: ANAYASANIN 105. MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK

2017 DEĞİŞİKLİĞİ ÖNCESİ 2017 DEĞİŞİKLİĞİ SONRASI

Sorumluluk ve sorumsuzluk hali Madde 105 - Cumhurbaşkanının, Anayasa ve

diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.

Cumhurbaşkanının resen imzaladığı

kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi

dâhil, yargı mercilerine başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı,

Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.

Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu Madde 105 - Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç

işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir.

Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir.

Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır.

Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı, seçim kararı alamaz.

Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona erer.

Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır.