• Sonuç bulunamadı

3. Herhangi Bir Role Gönderme Yapmadan Doğrudan Cinsiyetle

3.2. Bir Cinsiyet Olarak Erkeklik

Bu bölümde bir cinsiyet olarak erkekliği ifade eden kelimeler olan er, erkek, adam gibi kelimelerin incelemesi yapılacaktır. Zira pek çok zaman adlandırmalar da bir inanışın veya toplumsal normun sonucu olabilmekte yahut izlerini taşıyabilmektedir.

“Adam” kelimesi ilk insan Hz. Âdem’den mülhem bir isimdir ve TDK sözlüğünde sırasıyla insan, erkek kişi, birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse, birinin yararlandığı, kullandığı kimse, daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse, eş, koca gibi anlamlara gelmektedir. (www.tdk.gov.tr, 2017)

Görüldüğü üzere kelimenin bazı kullanımlarda hiçbir cinsiyet belirtilmeksizin insan, bazılarında ise cinsiyet belirterek erkek kastedilmektedir. Buna ek olarak kelimenin nötr kullanımı ile beraber övgü ifadesi ile kullanımı da mevzubahistir. Bu bağlamda “Adam adama gerek olmasa her biri bir dağ başında olurdu.”, “Adam

adamdır olmasa da pulu, eşek eşektir olmasa da çulu.” gibi atasözlerinde “adam”

kelimesi bir cinsiyete işaret etmeksizin ve kelimeye herhangi bir olumlu-olumsuz değer yüklemeksizin salt insan anlamında kullanılmıştır.

Kelimenin olumlu bir anlamla yüklü olarak kullanıldığı, kelime üzerinden işaret edilen kişinin gizil bir biçimde övüldüğü sözlere örnek olarak “Adam

kıymetini adam bilir.”, “Adam olana bir söz yeter.”, “Adam iş başında belli olur.” atasözleri örnektir. Üç sözde de adam kelimesi olumlu vasıflara sahip insan

anlamında kullanılmaktadır.

Konumuz açısından bu tartışmanın değeri, kelimenin olumlu kullanılışının bir erkeklik övgüsü içerip içermediği üzerinde düğümlenmektedir. TDK sözlüğünde kelimenin ikinci anlamı olarak verilen “erkek kişi” anlamında kullanımının günlük konuşma dilinde karşılığı olsa da örneklemimizdeki atasözleri ve deyimlerde özellikle erkek cinsiyetini ifade eden ve böylelikle cinsiyete olumlu bir değer yükleyen herhangi bir kullanıma rastlanmamıştır. Başka bir deyişle, kelimenin olumlu anlamla yüklü olduğu ifadeler erkek kadar kadın için de kullanıma müsaittir. Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde, TDK’nın Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde ve Doğan’ın Büyük Türkçe Sözlüğü’nde “adam” kelimesinin kullanıldığı atasözü ve deyimlerin hiçbirinin açıklamasında herhangi bir cinsiyete işaret edilmemiştir. Tüm bunlar ışığında “adam” kelimesinin olumlu içeriğinin gizil bir erkek övgüsü içermediği, kelimenin daha ziyade ilk insanı simgeleyen yönüyle kullanıldığı kanaatindeyiz.

Erkek kişiyi ifade eden ikinci kullanım “er” kelimesidir. Kelimenin anlamı TDK’nın sözlüğünde sırasıyla erkek, işini iyi bilen, yetenekli kimse, kahraman, yiğit, rütbesiz asker, nefer, koca şeklinde verilmiştir:

Er kelimesinin kullanıldığı atasözlerinden biri “Er olan ekmeğini taştan

olmak ve güçlülük vurgusu içermektedir. Ekmeğin kazanılması işi evin erkeğinin görevi olduğu için doğrudan erkek cinsiyetini belirten bir ifadedir. Erkeklik, güç ve sorumlulukla imlenmektedir.

“İyiliğe iyilik her kişinin karı kötülüğe iyilik er kişinin karı.” atasözünde

doğrudan bir cinsiyet vurgusu yapılmamakta, “er” kelimesiyse olgunluk ve erdemlilik belirtmektedir.

“Kepenek altında er yatar.” sözüyle, insanları kıyafetlerine göre

değerlendirmemek gerektiği, eski püskü kıyafetler giyen bir kişinin çok değerli bir insan olabileceği ifade edilmiştir. (Aksoy, 1993: 358) Atasözü, “er” kelimesini, kıymetli ve saygın kişi anlamında kullanmıştır.

“Erim er olsun da yerim çalı dibi olsun.” atasözündeki ilk “er” kelimesi

koca anlamına, ikincisi ise iyi ve övülen insan anlamında kullanılmıştır. Bir kadın için fakir bir hayat sürmenin bir sorun olmayacağı, asıl önemli olanın sorumluluklarını yerine getiren iyi bir adamla evlenmek olduğu ifade edilmiştir.

“Er lokması er kursağında kalmaz.” sözü mert bir insanın iyilik gördüğü

kimseye bunun karşılığını muhakkak ödeyeceğini ifade eden bir atasözüdür. (Aksoy, 1993: 270) Sözdeki “er” kelimesinin iki kullanımı da mert kişi anlamındadır.

“Er ekmeği meydan ekmeği.” sözü, kadının kocasının kazancını hiçbir

çekince olmadan ve mahcubiyet duymadan harcayabileceğini ifade eder. Atasözündeki er, koca anlamında kullanılmıştır. Cinsiyete yönelik herhangi bir övgü içermez.

“Erkeklik öldü mü?” deyimi haksızlığa karşı koymak, mertçe davranmayı

teşvik eden bir deyimdir. (Aksoy, 1993: 768) İfadede “erkeklik” kelimesi cesaret ve mertlikle eş değerde kullanılmaktadır. Doğrudan cinsiyete yönelik bir övgü bulunmaktadır.

“Erkeklik sende kalsın.” ifadesi karşıdakinin yanlış tutumlarına sinirlenip

çıkan olayı büyütmemek için söylenmiştir. Erkeklik, sabırlı ve tahammüllü olmayı imlemektedir. Bu deyimde de açıktan bir cinsiyet övgüsü bulunmaktadır.

“Akıllı olsa her sakallı kişi, sakallılara danışırlardı her işi.” ve “Akıl olmayınca ne yapsın sakal.” şeklindeki atasözleri kişinin yaşlı olmasının onu akıllı

kılmayacağını ifade eder. (Aksoy, 1993: 129) Buna göre düşünme yeteneği olmayan kimse için yaşın bir öneminin olmadığını ifade eden bir içeriğe sahiptir. Fakat kanaatimizce sakal kelimesi, cinsiyete de yorumlanabilecek bir içeriğe sahiptir. Dolayısıyla atasözü, erkekliğe ve yaşlılığa yönelik olarak sorgusuz bir saygının yanlışlığına işaret etmektedir.

Fakat öte yandan “Sakalım yok ki sözüm dinlensin.” şeklindeki deyim, yaşlı kimselerin sözünün dinleneceğini, bir kişinin sözü mantıklı olsa bile genç olmasından dolayı ona itibar edilmediğini ifade eden bir hayıflanma sözüdür. Mana olarak önceki sözle aynı kanaati ifade etmektedir. Fakat deyimin söyleniş biçimi toplumda sadece yaşa itibar eden bir bakış açısının var olduğunu ortaya koyar. Kanaatimizce bu sözdeki sakal ifadesi yalnızca yaşı değil, cinsiyeti de kastetmektedir. Yaşlılığın ifadesi olarak yalnız erkekte bulunan bir simgenin tercihi bile bu bağlamda yorumlanabilir.

Atasözleri ve deyimlerde “er” ve “erkek” kelimelerinin cinsiyeti net biçimde içeren bir anlama sahip oldukları görülür. Söz konusu ifadelerde doğrudan erkek kişi veya koca kastedilir. Sözlerin bazıları olumlu bir anlamla yüklüyken bazıları sadece bir cinsiyete işaret anlamı taşır. Olumlu anlamla yüklü olduğu ifadelerin tümünde açıktan bir cinsiyet övgüsü olduğu düşünülebilir. Zira erkeklik; mertlik, sabır, tahammül, güç ve sorumluluk gibi hepsi de olumlu özelliklerle tanımlanmakta ve erkek kişiden bu noktada bir beklenti oluşmaktadır.

Bu noktadaki asıl tartışma, Türk kültüründe erkekliğin belirli bir takım olumlu özelliklerle tanımlanmasının, cinsiyet ayrımcılığı sayılıp sayılmayacağı noktasında kilitlenmektedir. Zira Türk dilinde, ister doğuştan getirilmiş olsun isterse de toplumsal aktarım sayesinde edinilmiş olsun, iyi özelliklere matuf bir erkeklikten bahsedilebilmektedir.

Kanaatimizce sorun, erkekliğin övülmesinde değil buna karşın kadınlığın yerilmesinde ortaya çıkmaktadır. Erkekliğin olumlu tanımlanması tek başına bir cinsiyet ayrımcılığı sayılamaz. Fakat erkeklik bunca olumlu ve övgü dolu ifadeyle

tanımlanırken, kadınlığın irite edici ve açıktan aşağılayıcı şekillerde tavsifi, toplum algısındaki cinsiyetler arası makası genişletmektedir. Mesele, cinsiyetlerin çatıştırılmasına döndüğünde ve bir cinsiyet çok sayıda sözle aşağılandığında, karşı cinsin övülmesi bile hakaret olarak kabul edilebilmektedir.

Esasında bir takım vasıflarla tanımlanan erkeklik şekli, böyle davranmayanları dışarıda bırakacak bir yapıyı da barındırmaktadır. Yani örneğin bir biçimde evinin kazancını sağlayamayan kişi, erkek olarak görülmemektedir. Yani iyi özelliklerin de bir taraftan kişinin sırtına yüklediği pek çok sorumluluk bulunmaktadır. Bu bağlamda, kanaatimizce, toplumun belki de pragmatik kaygılarla müntesiplerine erkekliği bir takım erdem ve iyi özelliklerle tanıtması ve onları bu yönde motive etmesi, tek başına kadınlar aleyhine bir sonuç doğurmaz. Tam aksine yukarıda tanımlandığı şekliyle, mert, güçlü, sabırlı, sorumluluk sahibi erkekler, en çok da ailede veya yakın çevredeki kadınlar açısından arzu edilen bir insan tipidir.