• Sonuç bulunamadı

Cinsiyet Ayrımcılığının Kuramsal Açıdan Değerlendirilmesi 45

2.2. TOPLUMSAL CİNSİYET VE ÇALIŞMA YAŞAMINDA CİNSİYETE

2.2.4. Cinsiyet Ayrımcılığının Kuramsal Açıdan Değerlendirilmesi 45

Cinsiyet ayrımcılığını açıklamaya yönelik çok sayıda kuram geliştirilmiştir. Bu çalışma kapsamında ikili rol kuramı, insana yatırım kuramı, istatistiksel ayrımcılık kuramı, bölümlenmiş iş gücü piyasaları kuramı, feminist kuram, Marksist kuram ve cinsiyet-rol uygunluğu kuramları açıklanacaktır.

2.2.4.1. İkili Rol Kuramı

Ücretli kadın işgücünün, işgücü piyasasındaki yerini açıklamak üzere ortaya atılan ilk kuramdır. Bu kuram kadının ailedeki rolü ile iş yaşamındaki rolünün nasıl bağdaştırılacağı sorusuna yanıt aramaktadır. Üretilen çözüm önerileri kadının yükünü artırmaktadır. Yaklaşım, kadının çalışmasının aile bütçesine yardım ve kadının işteki yerini ikinci planda görmesiyle kabul edilebilir görüleceğini savunmaktadır (KSSGM, 2000: 11).

Erkek egemen işyeri, kadına geçici gözle baktığı için ona yatırım yapmak yerine erkeğe yatırım yapmayı tercih etmektedir. Ayrıca ikili rol kuramı, kadınların

neden daha az ücretle çalışmaya razı olduğunu da açıklamaktadır. Çalışan bazı kadınların amacı çocuğuna yetecek kadar para kazanmaktır ve aklı evindedir. Bu nedenle kadın bir erkek meslektaşının sahip olduğu ücret beklentisini taşımamaktadır. Aksine, onların çok daha altında ücretle çalışmayı kabul etmeye hazırdır (Metz ve Tharenon, 2001: 321). Bu kuram, genel olarak kadınların iş yerinde kendi rolünü ikincil olarak görmesi ve bunun sonucunda da hem ücret anlamında hem de kariyer ilerletme anlamında işini erkekler kadar benimsemediğini belirtmektedir.

2.2.4.2 İnsana Yatırım (İnsan Sermayesi) Kuramı

İnsanların zaman içerisinde kazandığı her türlü bilgi ve beceriyi ifade etmektedir. Kuramın temeli şu önemli noktaya işaret etmektedir, insan ev işine emek harcadıkça, işyerinden beklentileri ve kazancı gittikçe azalacaktır. İnsanların işe yönelik beklentileri arttıkça kendilerine yatırım yapmakta, eğitim ve beceri geliştirmeye yönelmektedirler. Araştırmalar evde daha fazla zaman geçiren ve motivasyonunu eve yönelik işlerde kullanan insanların, iş için daha az zamanlarının ve enerjilerinin kaldığını ortaya koymaktadır (Konrad ve Cannings, 1994).

Bu yaklaşım, kadın ve erkeğin farklı meslekler seçmesinin cinsiyet rollerinden kaynaklandığını vurgulamaktadır. Erkeklerin kadınlardan daha fazla çalışma hayatında yer aldığını, kadınların ise ailedeki rollerine uygun olarak doğum ve çocuklara bakmak gibi nedenlerle işlerine ara verdiklerini, ayrıca işgücünün niteliği, genel ve mesleki açıdan erkeğinkine göre düşük olduğu için kadınların daha düşük ücret almalarının ve daha düşük statülü mesleklerde yoğunlaşmalarının normal olduğu ileri sürülmekte, işverenlerin de, kadınların iş yaşamlarının kesintiye uğradığı için erkekleri tercih etmelerinin doğal olduğu belirtilmektedir (Günlük Şenesen ve Pulhan, 2000: 9).

2.2.4.3. İstatistiksel Ayrımcılık Kuramı

Bu yaklaşım mesleki ayrımcılığın nedeni olarak işverenlerin çalışanlarla ilgili hem işe almada hem de genel değerlendirmede bireysel nitelik yerine, o kişinin ait olduğunu varsaydığı grubun niteliklerini değerlendirmesidir. İşveren, çalışanların ait olduğu grubun davranış ve tutumlarından istatistiksel sonuçlar çıkartırlar. Böylece

cinsiyet, ırk, renk gibi niteliklerle oluşturulan gruplara genellikle önyargılı nitelikler atfedilir. İşe alırken kadın ve erkek adayların, cinsiyet grubunun özelliklerine göre değerlendirme yapılarak, kadın ve erkek stereotipleri oluşturulur, bunun da ayrımcılığa yol açtığı savunulmaktadır. Örneğin kadınların erkeklere göre işe daha geç geldikleri, daha fazla devamsızlık yaptıkları, duygusal oldukları için objektif düşünemedikleri gibi önyargılar, ayrımcılığa neden olmaktadır. Toplumdaki bu önyargıları zamanla kabullenen kadınlar da, kendi nitelliklerini küçümsemekte ve ona göre davranışlarda bulunmaktadırlar (Günlük Şenesen ve Pulhan, 2000: 10).

2.2.4.4. Bölümlenmiş İş Gücü Piyasaları Kuramı

Bu kuramda işgücü piyasası birincil ve ikincil piyasalar olarak bölümlenmektedir. Birincil piyasa kararlı çalışma alışkanlıkları gerektirir. İşte beceriye sahip olunmalıdır; ücretler göreli olarak yüksektir ve işte yükselme söz konusudur. İkincil piyasada, kararlı çalışma alışkanlıklarına gereksinme duyulmaz; ücretler düşük, işgücü devri yüksek ve işte yükselme olanakları azdır. Gençler ve kadınlar çoğunlukla ikincil emek piyasasında yer alırlar. Çünkü işverenler tarafından kadınlar, açıkça görünen toplumsal konumları, eğitime olan ilgilerinin düşüklüğü; tutumlu olmamaları ve dayanışma noksanlıkları gibi nedenlerle ikincil işgücü olarak tanımlanırlar. Bu kuram işverenin, nitelikli kadın işgücünü birincil piyasalara çekerek, bu yolla bu piyasadaki işgücü arzını yükselterek ücretleri düşürme yoluna neden başvurmadığını açıklayamamaktadır (KSSGM, 2000: 12).

2.2.4.5. Feminist Kuram

Feminist teorinin temelinde K. Marks’ın görüşleri bulunmaktadır. Özellikle kadınların örgütlenerek bilinçlenmesi ve böylece kendi haklarını daha iyi tanır hale getirilmesi savunulmaktadır. Marksist feminizm, toplumun köklerinin ekonomik koşullarda yattığını savunan materyalist determinizm düşüncesine dayanmaktadır (Donovan, 2001: 22-23).

Radikal feminist kuram, 1970’lerde bir grup feminist kadın tarafından geliştirilmiştir. Hareketi başlatan kadınlar, kadın hakları konusunda ABD’de aktif olarak gösteri ve direniş yapan kadınlardan oluşmaktadır. Hareket, kadın cinsiyet rollerinin ailede belirlenip erkeklerin kafasına yerleştiğini ileri savunmakta ve bu

nedenle aileye kurum olarak karşı çıkmaktadır (İmançer, 2002: 151). Genel olarak feminist kuram, mevcut sosyo-politik kuramları ayrımcılık içeren önyargılı ifadelerden arındırarak yeniden tanımlamaktadır. Feminist teori, bu kuramların aslında cinsiyet ayrımcılığı ile oluşturulmadığını ancak Rousseau ve Freud gibi teorisyenler tarafından cinselleştirildiği yani erkek yanlı bir anlayışla işlendiğini ileri sürmektedir (Gathens, 1991: 10).

2.2.4.6. Yedek İşgücü Ordusu Olarak Kadın (Marksist Yaklaşım)

Bu yaklaşım kapitalist sistemin yedek işgücü ordusu oluşturarak işgücü piyasasını kontrol ettiğini savunmaktadır. Yaklaşıma göre; kadınların da içinde bulunduğu bu yedek işgücü, ekonomideki dalgalanmalara göre kullanılır. Kadınların işten çıkarılmaları, ataerkil aile yapısı içinde ailenin koruyucu rolü nedeniyle fazla tepkiye neden olmadığı için kadınlar gizli yedek işgücü ordusunu oluştururlar. Bu kuram, kadın işgücünün bu kadar ucuz ve denetlenebilir olmasına karşın, sistemin neden öncelikle kadın işgücü kullanmadığını açıklamakta yetersiz kalmaktadır (KSSGM, 2000: 12).

2.2.4.7. Cinsiyetçi Rol Toplumsallaşması Yaklaşımı

Bu yaklaşıma göre kadınların emek piyasasına girmeden önce ayrımcılığa uğradıkları, bu nedenle iş piyasasında da bu ayrımcılığın devam ettiği vurgulanmaktadır. Kadın ve erkeklerin toplumsallaşma süreçlerinin farklı olması, erkeklerin ailenin koruyucusu olarak otoriter ve daha saldırgan, karar verici olmaları; kadınların ise ev işleriyle ilgilenen, korunmaya muhtaç olmaları, farklı iş alanlarında yoğunlaşmalarını sağlamaktadır. Kadınlara ev işlerinin uzantısı meslekler uygun görülürken, erkeklere daha çok fiziksel, cesaret isteyen işler ya da mekanik ve sayısal işler uygun görülmektedir. Özelliklede karar mekanizmalarında erkekler bulunmaktadır (Günlük Şenesen ve Pulhan, 2000: 11).

2.3. KADININ İŞGÜCÜNE KATILIMI VE KADIN İSTİHDAMININ