• Sonuç bulunamadı

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.4. ÇOCUK GELİŞİMİ AÇISINDAN RİSKLİ GRUPLAR

2.4.5. Cinsel İstismara Uğramış Çocuklar

Çocuk istismarı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sıklıkla karşılaşılan (Canbaz ve diğerleri, 2005: 241; Ceylan ve diğerleri, 2009: 131), hukuki, tıbbi ve sosyal yönleri olan önemli bir sorundur (Özer ve diğerleri, 2007: 51; Zeren ve diğerleri, 2012: 536; Anıl ve diğerleri, 2009: 199; Önal ve diğerleri, 2013: 124; Turhan ve diğerleri, 2006: 153). Cinsel istismar suçu hukuki açıdan cinsel bir suç olarak tanımlanırken, cinsel suçlar karşı cinse (heteroseksüel) yönelik olabildiği gibi bazen aynı cinse (homoseksüel) yönelik olarak da gerçekleşmektedir (Yavuzer, 2001: 63). Genel olarak “yetişkin bir kişinin çocuğa yönelik psikolojik ya da fiziksel açıdan zarar vermesi” (Tıraşçı ve Gören, 2007: 70) şeklinde tanımlanan çocuk istismarı çocuklarda benlik gelişimini olumsuz yönde etkilemekte (Ünal, 2008: 9), bunun yanında sosyal ve medikal bir problem olarak değerlendirilmektedir (Güner ve diğerleri, 2010: 108). Diğer bir tanıma göre çocuk istismarı “çocukların başta anne-babaları olmak üzere eğitimleri veya bakımlarını doğrudan üstlenen kişilerin

69

zihinsel, bedensel ve duyuşsal gelişimlerine zarar verici ya da kısıtlayıcı eylemlerde bulunmaları” şeklinde tanımlanmıştır (Yolcu, 2011: 64). Toplumsal kabule ve değer yargılarına ters düşen bir durum olduğu için çocuk istismarı insanlarda farklı duyguların tetiklenmesine neden olmaktadır (Gazioğlu, 2012: 251).

Çocuk istismarına yönelik hafif bulgular ebeveynler tarafından gözden kaçırılır ve istismara uğrayan çocukların korunmasına yönelik tedbirler alınmazsa çocuklarda yaşamsal önem taşıyan daha büyük problemler ortaya çıkabilmektedir (Kara ve diğerleri, 2014: 58). Çocuk istismarına neden olan unsurlar psikolojik ve sosyolojik açıdan ele alınmaktadır. Söz konusu nedenler arasında çocuk istismarına zemin hazırlayan en önemli nedenlerin başında ailenin yaşam stresi gelmektedir. Bu kapsamda aile içerisindeki çevresel, sosyal ve kültürel stres kaynakları zamanla çocuk istismarına zemin hazırlamaktadır (Ünal, 2008: 9-14). Çocuk istismarı fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar ve çocuk ihmali olarak dört gruba ayrılmaktadır (Koçak ve Büyükgönenç, 2011: 89; Aşırdizer, 2006: 41; Kara ve diğerleri, 2004: 140). Fiziksel istismara yönelik eylemlerin başında inciltme, dövme, bereleme, yaralama, sarsma, tekmeleme, itip kakma, fırlatma ve ısırma eylemleri gelmektedir. Duygusal istismara yönelik eylemlerin başında ise reddetme, izole etme, korkutma, aşağılama, yıldırma, suça yöneltme, yalnız bırakma, duygusal olarak tepki koyma, kendi çıkarına kullanma, geri bildirimde bulunma, aşırı koruma, erken yetişkinlik rolü verme, ihmal etme, karşılaştırma veya ayrım yapma eylemleri gelmektedir (Aydın, 2005: 131). Söz konusu istismar türlerinin aynı andan birden fazlasının aynı anda uygulandığı bilinmektedir (Pelendecioğlu ve Bulut, 2009: 49). Literatürde çocuk istismarı üzerine yapılan araştırmalarda çocuk istismarının yaygın olduğu, yetişkin bireyler üzerinde yapılan araştırmalarda yetişkin bireylerin çoğunluğunun çocukluk yıllarında istismara maruz kaldıkları tespit edilmiştir (Keser ve diğerleri, 2010: 150).

Kavramsal açıdan ele alındığı zaman cinsel istismar “yetişkin bireylerin cinsel arzularını karşılamak amacıyla çocuk veya ergenlere tehdit, kandırma ya da güç kullanarak uyguladıkları eylemler” şeklinde tanımlanmaktadır (Aktepe, 2009: 95). Çocuklara yönelik olarak işlenen cinsel istismar eylemleri cinsel suçlar arasında en sık karşılaşılan vakaların başında gelmektedir (Ovayolu ve diğerleri, 2007: 13). Çocukluk döneminde cinsel istismar önemli bir toplum sağlığı olarak değerlendirilmenin yanında (Dilsiz ve Mağden, 2015: 678), çocuklara yönelik cinsel

70

istismar önemli bir sosyolojik problem olarak da dikkate alınmaktadır (Yakut ve Korkmaz, 2013: 1630). Diğer istismar türleri ve çocuk ihmali ile kıyaslandığı zaman cinsel istismar tespit edilmesi en zor istismar türüdür (Yolcu, 2011: 77; Demirci ve diğerleri, 2008: 43). Yapılan araştırmalar bulguları çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının yalnızca %5-10’unun tespit edilebildiğini, çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının %90’ının tanıdığı birisi tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır (Çeçen, 2007: 4). Bunun yanında yapılan araştırma bulguları çocukların cinsel istismara maruz kalma oranlarının %10-40 aralığında olduğunu, kız çocuklarının cinsel istismara maruz kalma düzeylerinin erkek çocuklarından 4 kat daha fazla olduğunu, istismarcıların genellikle erkek olduğunu, kadınlar tarafından gerçekleştirilen istismar vakalarının genellikle erkek çocuklara yönelik olduğunu ortaya koymuştur (Aktepe, 2009: 95).

Cinsel istismara uğrama çocukların davranışsal ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyen, ilerleyen yaşlarda ciddi psikiyatrik problemlere neden olan, bireyin hem kendisini hem de sosyal çevresini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur (Vural ve diğerleri, 2013: 49). Bu kapsamda cinsel istismara maruz kalan çocukların diğer insanlarla olan sosyal ilişkileri bozulmaktadır (Güleç ve diğerleri, 2012: 125). Çocukların psikolojik yapılarını olumsuz yönde etkileyen cinsel istismar vakaları çocukların yaşam kalitelerinin de düşmesine zemin hazırlamaktadır (Köse ve diğerleri, 2011: 221; Çeçen, 2007: 1). Çocukluk veya ergenlik yıllarında cinsel istismara maruz kalan bireylerde yaşanan psikolojik sorunlara bağlı olarak intihar girişimi de artmaktadır. Literatürde yer alan araştırma bulguları da bu görüşü desteklemektedir (İmren ve diğerleri, 2013: 11).

Çocuklara yönelik cinsel istismar davranışlarının başında teşhircilik, röntgencilik, açık saçık telefon konuşmaları, bedenine cinsel amaçlı dokunma, cinsel ilişkiye girme veya cinsel ilişkiye tanık edilme, fuhşa zorlama, müstehcen yayınlara konu etme, ensest-yasak sevi (aile içi cinsel istismar) ve ırza geçme gelmektedir (Çeçen, 2007: 3). Çocuklarda cinsel istismara bağlı olarak ortaya çıkan bozukluklar çocuğun yaşına, olgunluk derecesine, saldırının sürekliliğine, saldırganla arasındaki yaş farkına, saldırganın yakınlık derecesine, olay sırasında şiddet veya zor kullanılması durumlarına göre değişmektedir (Yakut ve Korkmaz, 2013: 1631).

Çocuklara yönelik cinsel istismara neden olan birçok unsur bulunmaktadır. Diğer istismar vakalarında olduğu gibi çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarına neden

71

olan en önemli unsurların başında aile gelmektedir. Özellikle sosyo-ekonomik yapının kötü olması, ebeveyn ilişkilerinin zayıflığı ve ebeveynlerin çocuklarını korumaması çocuğa yönelik cinsel istismar riskini arttırmaktadır. Bunun yanında çocuklarda mental retardasyon gibi psikiyatrik bir bozukluk bulunması da çocukları cinsel istismara açık hale getirmektedir (Yakut ve Korkmaz, 2013: 1630).