• Sonuç bulunamadı

Cilt, Arapça bir kelime olup lügatte deri anlamına gelir. Istılahta ise bir mecmua veya kitabın yapraklarını dağılmadan ve sırası bozulmadan bir arada tutabilmek için yapılan koruyucu kapağa cilt (cild) denir.432 Bu işe en uygun malzeme deri olduğu için tüm kitap kaplarına cild(deri) denilmiştir.433

428

Ali Rıza ÖZCAN, a.g.t., s.70.

429

Azade AKAR, Cahide KESKİNER, a.g.e., s.23.

430 Hatice AKSU, Anadolu Selçuklu…, s.116. 431

Şule AKSOY, “Kitap Süslemelerinde Türk Barok-Rokoko Üslubu”, Kültür Bakanlığı Sanat Dergisi, , S.6, Ankara 1997s.130

432

Ahmet Saim ARITAN, “Ciltçilik”, TDV. İA., c.7, İstanbul 1993, s.551; Celel Esad ARSEVEN, “Cild”,

Sanat Ansiklopedisi, c.1, İstanbul 1998, s.341; Zeynep GÜNEY, A. Nihan GÜNEY, a.g.e., s.122; Hasan

ÖZÖNDER, “Cild”, (Ansiklopedik) Hat ve Tezhip Sanatları (Deyimleri, Terimleri) Sözlüğü, Konya 2003, s.24.

433

Klasik bir kitap cildini dört kısımda inceleyebiliriz: 1- Alt ve Üst Kapak: Kitabın alt ve üstünü örter.

2- Dip (Sırt): Kitabın arka yüzünü yani yaprakların birleştirildiği sırt kısmını örter. 3- Miklep (Cilt Kanadı): Sol kapak üzerindedir. Ucu genelde üçgen olup bazen de yamuk dörtgen şeklindedir. Sertâbın kapalı tutulmasını sağlar.

4- Sertâb: Miklebin kapağa bağlandığı yerdir.434

Ele geçen en eski cilt kapakları IV. yy.a ait olup papirüs üzerine sade ve gösterişsiz bir şekilde yapılmışlardır. Sanat eseri niteliği taşıyan ilk ciltler ise VIII-IX. yy.da Mısır’da Koptlar ve Orta Asya’da Uygurlular tarafından yapılmış olup aralarında büyük benzerlik bulunmaktadır. İslam cilt sanatına ait bilinen en eski örnekler Mısır ve Tunus’ta bulunmuş olup Tulunoğulları dönemine aittir. X-XIII. yy.lardaki İslam âlemindeki ciltler büyük benzerlik içerir. XI. yy.ın sonlarına doğru Anadolu’ya hâkim olan Selçuklular, burada XII ve XIII. yy.larda çok güzel cilt örnekleri meydana getirmişlerdir. Anadolu Selçuklu cilt üslubu, XIII. yy.ın ikinci yarısından itibaren Memlüklüler’de, XIV. yy.dan itibaren de İlhanlılar ve Karamanoğulları başta olmak üzere Anadolu beliklerinde devam etmiş ve aynı zamanda Osmanlı cilt sanatına geçişi sağlamıştır. XVI. yy.dan itibaren de klasik Osmanlı ciltçiliği Türk ve İslam cilt sanatının en büyük temsilcisi olmuş ve bu durum XX. Yy.a kadar sürmüştür.435

Cilt yapımında değişik alet, malzeme, üslup ve teknikler kullanılır. Ancak bunlar, konumuzun sınırlarını aşacağı için biz burada sadece cilt çeşitleri ve ciltlerde kullanılan tezyînatla ilgili genel bilgi vereceğiz.

Malzemelerine göre cilt çeşitleri şunlardır:

1- Deri Ciltler: Ana malzeme deri olmakla birlikte farklı teknik ve motiflerle yapılan çok değişik çeşitleri vardır. Genellikle koyun (meşin), keçi (sahtiyan) ve ceylan (rak) derisi436 nadiren de sığır derisi (kösele)437 kullanılır. Ayrıca kağıdın bilinmediği zamanlarda ve ilk İslam ciltlerinde deri ince tahta plaklar üzerine kaplanmış, ancak kısa sürede ahşabın yerini mukavva almıştır.438 Mukavva, üstüne bir kağıt yapıştırılarak kullanılan ve deri ciltlerin omurgasını oluşturan ciltlere “mukavva ciltler”439 denir.

434

Kemal ÇIĞ, Türk Kitap Kapları, İstanbul 1971, s.9; Celel Esad ARSEVEN, “Cild”, s.342; Zeynep GÜNEY, A. Nihan GÜNEY, a.g.e., s.124; Hasan ÖZÖNDER, “Cild”, s.24-25; Mine Esiner ÖZEN, Türk Cilt Sanatı, İstanbul 1997, s.10.

435

Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.551-552.

436

Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.554; Mine Esiner ÖZEN, Türk Cilt Sanatı, s.13; Celel Esad ARSEVEN, “Cild”, s.342.

437

Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.554

438 Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.554. 439

2- Lâke Ciltler: Lâk veya rugânî denilen ve suda erimeyen bir çeşit vernik ile yapılır.440 Mukavva veya derinin perdahlanıp verniklendikten sonra üzerinin altın veya boya ile tezyî edilmesinden sonra tekrar verniklenmesi ile elde edilir. Bu tip ciltlere “Rugânî” veya “Edirnekârî” de denir.

3- Murassa’ (Mücevherli) Ciltler: Yakut, zümrüt, inci, elmas, fildişi gibi kıymetli taşlarla bezenmiş ciltlerdir.

4- Ebrulu Ciltler: Ebrunun, cildin alt ve üst kapaklarında veya miklebinde kullanılmasıyla hazırlanan ciltlerdir.

5- Kumaş Ciltler: Mukavva üzerine keten, kadife veya ipekli kumaş kaplanarak yapılan ciltlerdir.

6- Çârkûşe Ciltler: Kadife, ipek veya işlemeli kumaşlarla kaplanmış ve kenarları (Köşebentleri) da deri ile çevrilmiş ciltlerdir.441

Anadolu Selçuklu ciltlerinde çok değişik tarzlarda şemseli, rûmîli, geometrik, bitkisel, yazılı, geçme ve girift örgülü ana süslemelerin dışında nokta, balık pulu, gamalı haç, çarkıfelek, zincir-i saâdet, hilâl, gülçe, zikzak, baklava dilimli, fırfır ve güneş kursu gibi değişik motifler de görülür. Fatih devri ve II. Bayezid dönemleri ciltte yükselme devri olmuştur. Bu devirde şemselerin442 yuvarlak olanlarına rastlanmakla birlikte çoğunlukla ovaldir.443 Ciltleri çoğunlukla üç yaprak, gonca, ıtır yaprağı, bulut, tepelik, penç, hatâyî, ortabağ, tığ, nilüfer, gül ve rûmî geçmeler süsleyip, manzara, girift tezyînat ve canlı motifler pek bulunmaz.444

XVI. yy. yani klasik dönemde tezyînat İran ciltlerinin aksine tüm zemini kaplamaz. Sadece oval olarak işlenip salbeklidir. Bu dönemde XV. yy. motifleri kullanılmakla birlikte daha çok klasik devrin bütün sanat kollarında hakim olan stilize nar çiçeği, altılı çiçek, çintemâni, bulut ve tırtıl yapraklar görülür. XV. yy. ciltlerinde olduğu gibi kabartma şemse ile köşebentlerin arası çoğunlukla boş bırakıldığı halde bazen bunların aralarına kabartma veya halkâr tarzı motiflerin yapıldığı mülemma şemseler de vardır. 445

440

Mine Esiner ÖZEN, Türk Cilt Sanatı, s.13; Hasan ÖZÖNDER, “Lâke”, (Ansiklopedik) Hat ve Tezhip

Sanatları (Deyimleri, Terimleri) Sözlüğü, Konya 2003, s.117.

441

Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.552-553; Mine Esiner ÖZEN, Türk Cilt Sanatı, s.13-30.

442 Şemse: Arapça “şems” yani güneş kelimesinden gelir. Güneş süslemesini andırır. Tezhip ve tezyînatta

özellikle de cilt sanatında yaygın olarak kullanılır. Bkz. Celal Esad ARSEVEN, “Şemse”, Sanat Ansiklopedisi, c.4, İstanbul 1998, s.1880; Hasan ÖZÖNDER, “Şemse”, (Ansiklopedik) Hat ve Tezhip Sanatları (Deyimleri,

Terimleri) Sözlüğü, Konya 2003, s.184.

443

Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.556.

444 Kemal ÇIĞ, a.g.e., s.12; Ahmet Saim ARITAN, a.g.m., s.556. 445

XVII. yy.da imparatorluğun duraklamasına paralel olarak diğer sanat kollarında olduğu gibi cilt sanatında da bir duraklama oldu. Teknikte bir değişik olmamasına rağmen kompozisyonlarda ve motiflerde işçilik açısından bariz bir gerileme görülür. XVIII. asırda yeniden klasik devrin güzel örneklerine dönülür. Klasik üslûbun yanı sıra lâke, realist motifli, yekşah ve barok-rokoko ciltler görülür. Barok-Rokoko ciltler klasik devir cilt kapaklarında esas şema olan şemse ve köşebentler önemini korumuş, stilize süslemeler az da olsa görülmekle birlikte yerini realist çiçeklere ve yapraklara bırakmıştır. XIX ve XX. yy.da ise herhangi bir üslup ve teknikten söz etmek mümkün değildir.446

Benzer Belgeler