• Sonuç bulunamadı

Cari işlemler bilançosunda alacak ve borç kısmının birbirine denk olması durumunda cari işlemler dengesi sağlanmış olmaktadır. Şayet cari işlemler hesabının alacaklı kısmı borçlu kısmından daha büyük ise, cari işlemler bilançosunda fazla verilmiş demektir. Borçlu kısım alacaklı kısımdan daha fazla ise, cari açık kavramı ortaya çıkmaktadır.

Ülkenin cari dengesi döviz giriş ve çıkışlarını ihtiva ettiğinden, cari açık ya da fazlaları para politikası açısından önemli olmaktadır. Bu nedenle cari işlemler hesabının dengede olması para politikası yürütücüleri açısından da arzu edilen bir durumdur. Cari işlemler bilançosunda ortaya çıkan dengesizlikler, finanse edilerek ve çeşitli politikalar uygulanarak bertaraf edilmeye çalışılacaktır.

Cari açıklar dış borçlanma ya da resmi rezervlerin kullanılmasıyla finanse edilmektedir. Rezervler sınırlı kaynaklar olduklarından finansman için daha az tercih edilmektedir. Ülkenin dış borçlanma yoluna gitmesi faiz ödemelerini beraberinde getireceğinden ülke açısından riskler taşımaktadır. Cari açıklar, gümrük uygulamaları (vergiler, kotalar, ithalat kısıtlamaları gibi) ve sermaye çıkışının yasaklanması, döviz kontrolü gibi yöntemlerle baskı altına alınmaktadır.

Cari açıklar karşısında tedavi edici uygulamalara yönelmek ise cari açıkları azaltmanın ya da kapatmanın en güvenilir yolu olarak öne çıkmaktadır. En başta ihracatın ve döviz kazandırıcı işlemlerin teşvik edilmesi, artırılması ve bu konuda karşılaşılan eksikliklerin ve istenen düzenlemelerin yapılması ilk adımdır (Akdiş, 2001:285).

Cari açık ne şekilde karşılanıyor olursa olsun ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasına net bir katkı yapmaktadır. Yani ülkenin toplam kaynakları, gayri safi ulusal hasıla ile dış açık toplamı kadar olacaktır. Dolayısıyla ülke ekonomisinin dış açık vermesi, iç kaynakları ile gerçekleştirilebileceğinden daha fazla bir yatırım

yapabilmesine imkan tanımaktadır. Dışa açık vermek pahasına tercih edilen bu yöntem iç tasarrufların artmasına katkı sağlamaktadır. Söz konusu bu katkıya literatürde ‘dış açığın tasarruf artırıcı etkisi’ denmektedir (Karluk, 2003:455).

2.4.1.Cari Açığın Nedenleri

Yukarıda da ifade edildiği üzere, cari açık ülkenin dış dünya giderlerinin gelirlerinden daha büyük olmasıdır. Cari açığın nedenleri; ihracatın yetersiz oluşu, yurtiçi yatırımların artması, yurtiçi tasarrufların azalması, ithal mallara olan talebin yüksekliği, dış borç stoğunun yüksekliği ve sermaye hareketleridir.

2.4.1.1.İhracatın Yetersiz Oluşu

İhracat, bir malın veya değerin yürürlükteki İhracat Mevzuatı ile Gümrük Mevzuatı’na uygun şekilde fiili ihracatının yapılması ve Kambiyo Mevzuatı’na göre bedelinin yurda getirilmesi veya Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca ihracat olarak kabul edilecek sair çıkışlar olarak tanımlanmaktadır (Atabey. 2004:31). Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere ihracat bir döviz kazandırıcı işlemdir.

Gelişmekte olan ülkelerde ihracatın yetersizliği cari açıkların en önemli nedenlerinden birini oluşturmaktadır. İhracatın yetersiz kalmasında, ekonominin reel yapısından kaynaklanan problemler, uluslar arası piyasalarda rekabet yapamama, yerli paranın aşırı değerlenmesi ve yabancı ülkelerdeki korumacı politikalar gibi etmenler rol oynamaktadır (Ünsal, 2007:39).

Ekonominin üretim artışı sağlayamaması, üretim artışı için yeterli sermayenin olmayışı, teknolojik anlamda geri kalmışlık, üretim faktörlerinin yetersizliği ülke ekonomilerinin reel yapısından kaynaklanan problemlerini oluşturmaktadır.

Ülkenin rekabetçi gücünün olmaması, üretilen ürünlerin kalitesizliğinden ya da ürün fiyatlarının yüksekliğinden kaynaklanmaktadır. Rekabetçi gücün üretim sahasında mevcut olmayışı ihracattaki azalmanın önemli bir nedenini oluşturmaktadır.

Yerli paranın değerli olması üreticilerin rekabet gücünü kıran bir etmendir. Çünkü ülke içinde üretilen mallar göreli olarak daha yüksek bir fiyatla piyasaya

sunulmaktadır. Yerli paranın yabancı paralara göre değerli olması durumunda ihracat ürünleri pahalılaşacaktır bunun yanında ithalat ürünleri daha ucuza gelecektir.

Yabancı ülkelerde uygulanan korumacı politikalar –ki bu politikalar dünya savaşları gibi uluslar arası travmalarla ya da boykotlarla uygulanmaktadır- ihracatın azalmasına neden olan dış faktörlerdendir. Burada genellikle ekonomik çözüm yollarının araştırılması yerine diplomatik münasebetlerle çözüm bulunmaktadır.

2.4.1.2.Yurtiçi Yatırımların Artması

Yurtiçi yatırımların artması aslında hem ülke ekonomisi hem de cari denge açısından olumlu bir durumdur. Fakat bu yatırımların hangi kaynakların kullanılması sonucu ortaya çıktığı büyük önem arz etmektedir. Yurtiçi yatırımlar artarken iç tasarruflar yetersiz kalırsa dış tasarruflara başvurulması gerekmektedir. Dış tasarruflara başvurulması yani dış borçlanma yoluna gidilmesi ülkenin cari açık vermesine sebep olacaktır.

Dış tasarrufun ülke içerisinde kullanılması kullanılan bu tasarrufun hangi alanda kullanıldığı bakımından önem arz etmektedir. Şayet bu tasarruflar uzun vadeli getirisi olan yatırımlara yönlendirilirse, ülkenin ekonomisini canlandıracak ve rekabet gücünü artıracaktır. Ülke ihracatı artacak ve ortaya çıkan fazla ile borçlanma maliyeti ödenecektir. Ülke içinde artan yatırımların iç tasarruf yetersizliği nedeniyle dış borçlanmaya sebep olması ekonomiye bir yük getirmektedir. Dış borç faiz yükünü de beraberinde getirecektir. Bu nedenle borçların sürdürebilirliğini sağlamak için dış tasarruflar üretken alanlara yönlendirilmelidir.

2.4.1.3.Yurtiçi Tasarrufların Azalması

Cari açık ulusal yatırımların artmasından kaynaklandığı gibi tasarrufların azalması nedeniyle de ortaya çıkmaktadır. Yurtiçi tasarrufların düşmesi özel kesimin veya kamu kesiminin tasarruflarını azaltmasından kaynaklanmaktadır. Tasarruflar, tüketim eğiliminin yüksek olduğu ekonomik istikrar dönemlerinde azalmaktadır. Çünkü bireyler gelecekte daha fazla gelir elde edeceklerini düşünüp daha fazla harcama yapmaktadırlar. Tüketime yönelmiş bu harcamalar, tasarruf düzeyini düşürecektir. Özellikle özel kesimin tasarruflarında görülen azalış cari açığı daha

yüksek oranda etkileyecektir.

Tasarrufların azalması tıpkı yatırımların arttığı durumda olduğu gibi ülkeyi yine dış tasarruflardan istifade etme yoluna itecektir. Kamu gelirlerinin azalış göstermesi özellikle vergi hasılatının düşmesi kamu tasarrufunu sınırlandıracaktır. Bütçe açıkları kamu gelirlerinin azalması sonucunda artacaktır, açığın finansmanı için yine dış borçlanma olgusu ön plana çıkacaktır. Borçlanma ihtiyacının belirmesi sonucunda cari açık ortaya çıkacaktır.

Ulusal tasarrufların azalmasında ülkenin nüfus yapısı da önem taşımaktadır. Bir ülkede çalışan nüfus, emekli ve genç nüfusuna göre daha fazla ise o ülkede vergi yükümlüsü birey sayısı daha az demektir. Vergi yükümlüsünün az olması vergi gelirlerinde bir azalmaya işaret etmektedir. Bu da kamusal tasarrufların azalması demektir. Yani ülkede cari açık büyümektedir.

2.4.1.4.İthal Mallara Olan Talebin Yüksekliği

İthal mallara olan talebin fazla olması ve yerli mallardan kaçınma isteği cari açığın önemli nedenlerinden biridir. Çünkü bu durum dış ticaret açığını tetiklemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde üretim için gerekli sermayenin yetersizliği nedeniyle üretim sınırlı kalmaktadır ve ülke içindeki talebi karşılayamaz hale gelmektedir. Ülke içindeki arzın yetersiz olması ise ithal mallara olan talebi artıracaktır. Yerli paranın değerli olması daha önce ihracat meselesinde değinildiği üzere ithalat gereksinimini artırmaktadır.

2.4.1.5.Dış Borçların Artması

Ülke açık vermesi durumunda borçlarını evirmek, yetersiz kalan tasarrufu edinmek için finansman desteğine ihtiyaç duyuyorsa ödemeler bilançosu dengesini sağlamak için dış borç alması ekonomik anlamda olumlu olarak nitelendirilebilmektedir. Ancak dış borcun artması ülkenin gelir gider dengesini tutturamadığının ve bu borcun getirdiği faiz yükünün de üstlenilmesi anlamına gelmektedir.

katma değeri ile, borcun anapara ve faiz ödemesinden oluşan maliyetinin mukayese edilmesi gerekmektedir. Yaratılan katma değer, anapara ve faiz ödemeleri sonucu ortaya çıkan maliyetten büyük ise borçlanmanın ödemeler bilançosu üzerindeki iyileştirici etkisinden söz edilebilir (Ünsal, a.g.e:41).

Kısa vadeli dış borçların milli gelire oranı ülkenin ekonomik prestiji açısından önemli bir göstergedir. Dış borcu fazla olan ülkenin riskliliği artmaktadır ve bu nedenle borç bulabilmesi için daha fazla faiz ödemeye razı olması gerekmektedir.

Son olarak üzerinde durulması gereken nokta şudur: “sağlanacak dış borçların hangi amaçlar için kullanılacağı, hem kredi maliyetinin hem de kredi faydasının oluşmasında temel belirleyici unsur olacaktır” (Han ve Kaya, 2004:15).

2.4.1.6.Sermaye Hareketleri

Uluslar arası finansal sermaye hareketliliğinin yaygın olduğu günümüz dünyasında, yabancı sermayeye yön veren en önemli etkenler risk ve getiridir. Fiyat istikrarının sağlanmış olduğu, resmi işlemlerin basitçe halledildiği, yatırımların çeşitli teşviklerle desteklendiği ülkeler her zaman cazip olmuştur (Dücan, 2008:46).

Ekonomideki istikrarsızlıklar, yatırım olanaklarının bulunmayışı, maliyetlerin yüksek oluşu, sermaye getirisinin dış dünyaya nazaran düşük olması, vergi sisteminden kaynaklanan olumsuzluklar ise yabancı sermayeyi ülkeden uzak tutmakla birlikte yerli sermayenin de ülke dışına kaçmasına sebep olabilmektedir (Sabır, 2002:2).

Ülkeye giren sermaye hareketleri ödemeler bilançosunu kapatıcı etki yaparken, ülke dışına çıkan sermaye hareketleri ödemeler bilançosu açığını tetiklemektedir (Ünsal, a.g.e:42).

Ülke içine doğru akan sermaye hareketlerinin doğrudan yabancı sermaye hareketleri yerine kısa vadeli yabancı sermaye şeklinde gerçekleşmesi cari açıkları ortaya çıkaran başlıca sebeptir. Kısa vadeli sermaye hareketi sonucu ortaya çıkan döviz bolluğu, dış borç stokunu artırıcı bir etki meydana getirmekte, böylece cari açıklar kronikleşmektedir (Yeldan, 2005:51).